Tacir Ne Demek?

Tacir Ne Demek

Tacir Ne Demek?

tacir
isim, eskimiş, (ta:cir), Arapça tācir
Ticaretle uğraşan kimse, tüccar

Türk Dil Kurumu tarafından ticaret ile uğraşan kimse olarak tanımlanan tacir, Türk Ticaret Kanunu (TTK) kapsamında “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişi” olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda tacir sayılabilmek için bir ticari işletme mevcut olmalı ve söz konusu işletme belirli bir kişi adına işletilmelidir.

Ticaret şirketlerinde ise, şirketin tüzel kişiliğinin bulunması sebebi ile işletme şirket adına işletilmektedir. Burada şirket yöneticisi ve ortaklar değil, şirket tüzel kişiliğinin kendisi tacir olarak kabul edilmektedir.

Reşit olmayan kişiler veya kısıtlı kimselerce yasal temsilcileri aracılığı ile işletilen ticari işletmelerde de küçük ve kısıtlılar tacir sayılırlar.

Tacir Olmanın Hüküm ve Sonuçları

  1. İflasa Tabil Olma
    Tacirler TTK kapsamında her türlü borçlarından ötürü iflasa tabidir.
  2. Ticaret Siciline Kaydolma
  3. Odalara Kaydolma
  4. Ticaret Ünvanı Seçme ve Kullanma
  5. Ticari İş Karinesine Tabi Olma
  6. Ticari Örf ve Adete Tabi Olma
  7. Ticari Defter Tutma
  8. Basiretli İş Adamı Gİbi Davranma
  9. Ücret ve Faiz İsteme
  10. Ücret ve Cezanın İndirilmesini İsteyememe
  11. Fatura Verme
  12. Fatura ve Teyit Mektubuna Sekiz Gün İçerisinde İtiraz Etme
  13. İhbar ve İhtarları Belirli Şekilde Gerçekleştirme
  14. Hapis Hakkını Kullanırken Bir Takım Kolaylıklardan Yararlanma

İlgili Mevzuat

Türk Ticaret Kanunu

  1. Genel olarak
    Madde 12-
    (1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. (2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. (3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu
    olur.
  2. Küçük ve kısıtlılar
    Madde 13-
    (1) Küçük ve kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten yasal temsilci, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak, yasal temsilci ceza hükümlerinin uygulanması yönünden tacir gibi sorumlu olur. Ticaret yapmaktan menedilenler
    Madde 14- (1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. (2) Birinci fıkraya aykırı hareketin doğurduğu hukuki, cezai ve disipline ilişkin sorumluluk saklıdır.
  3. Esnaf
    Madde 15-
    (1) İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır.

Yargıtay Kararları

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi  2015/10504 E.,  2016/6048 K.

T.T.K.’nun ….maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın ….maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun …’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca ….’nun 1463.maddesinde de, önce ….maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun ….maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir… Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak davalının tacir olup olmadığı hususu araştırılıp, davalının tacir olması durumunda faizin hesabında .…nun 88 ve 120. maddesindeki sınırlamalarının etkili olmayacağı gözetilerek faizin hesaplanması gerekirken bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün BOZULMASI gerekmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/4352 E. 2018/5512 K.

Somut olayda; takip dayanağı bonoda keşideci ve lehtar gerçek kişi olup dosyada tacir olduklarına ilişkin belge bulunmadığına göre, … Mahkemelerinin yetkili kılındığına dair yetki kaydı geçersizdir.

Konuya ilişkin detaylı bilgi için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Adli Sabıka Kaydı Nasıl Okunur?

Adli Sabıka Kaydı Nasıl Okunur?

Adli Sabıka Kaydı Nasıl Okunur? | İzmir Avukat

Adli Sicil Kaydı Nedir?

Adli sicil kaydı veya halk arasında bilinen şekli ile adli sabıka kaydı, vatandaşların işlemiş oldukları suçların dökümünü içeren kayıtlar olarak ifade edilebilir.

Size en yakın adliyeye giderek başvuruda bulunarak veya e-devlet şifreniz ile turkiye.gov.tr üzerinden kolaylıkla adli sabıka kaydınızı edinebilirsiniz.

Adli Sicil Kaydı Nasıl Okunur?

Halihazırda bir suçtan hüküm giymiş olmanız durumunda ise evrak biraz daha karmaşık hale gelecek ve başta anlamsız olarak görülebilecek bir sürü harf ev rakam sicil kaydında yer alacaktır. Söz konusu karakterlerin anlamlarını daha kolay anlatabilmek için yukarıdaki görseli numaralandırdık.

 C: Kaydın en başında yer alan “C” ibaresi ceza fişinin kısaltmasıdır. Verilen ceza mahkûmiyetin özetini ifade eder.

  1. 0069 Numaraları ile Başlayan Rakamlar: Adli sabık kaydında ilgili kayda ilişkin UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) sisteminin o dosyaya ait atamış olduğu benzersiz ID (kimlik) bilgisidir.
  2. 07.11.XX (Tarih Bilgisi) : Bahse konu suçun işlendiği tarihi ifade eder.
  3. XXX 1. ASLCM (Mahkeme Bilgisi): Burada cezayı veren mahkemenin kısaltılmasına yer verilmiştir. Adli sicile işlenen söz konusu suçun XX ilindeki 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verildiği anlaşılmaktadır. ASLM Asliye Ceza Mahkemesi kısaltmasıdır. AĞM veya ACM ise Ağır Ceza Mahkemesi anlamına gelmektedir.
  4. 201X/5X5 (Dosya Esas Numarası): Söz konusu rakamlar yargılamanın esas numarasıdır.
  5. 2012/11X1 (Dosya Karar Numarası): Söz konusu rakamlar yargılamanın karar numarasıdır.
  6. 14/11/201X (Kesinleşme Tarihi): Burada yer alan tarih bilgisi cezanın kesinleştiği zaman dilimini ifade etmektedir.
  7. 5237 SA (İlgili Kanun): SA ibaresi sayılı anlamına gelmekte olup; öncesinde yer alan numaralar ise kanun numarasıdır. Yani Bu örnekde 5237 sayılı kanuna kapsamında ceza verildiği anlaşılmaktadır. 5237 sayıllı kanun ise Türk Ceza Kanunu’dur.
  8. 116/2 51 (İlgili Madde): Biraz önce tespit etmiş olduğumuz kanunda hangi maddeye dayanılarak ilgili cezanın verildiği buradan anlaşılmaktadır. Türk Ceza Kanunu madde 116’nın 2. fıkrası ve madde 51 dayanak görsterilmektedir.
  9. 1Y8A H. (Ceza Süresi): Burada Y harfi “yıl”, A harfi ise “ay” anlamına gelmekte olup; bahse konu olayda sanığa verilen cezanın süresi belirtilmektedir.
  10. 01/10/201X (Kararın İnfaz Tarihi): Burada ise söz konusu cezanın infaz edildiği tarih belirtilmektedir.

Adli Sicil Kaydının Olmaması

Edevlet üzerinden veya ilgili kamu kurumlarına başvuruda bulunarak edineceğiniz adli sabıka kaydından “ADLİ SİCİL KAYDI YOKTUR” ifadesinin bulunması durumunda, bu belge sizin daha önce herhangi bir suçtan hüküm giymediğiniz anlamına gelecektir.

Arşiv Kaydı Nedir

Arşiv kaydı ise geçmişte açılıp üzerinden mevzuat kapsamında belirtili sürenin geçtiği ceza dosylarını ifade eder. Özel kurumlara verilecek adli sabıka kayıtlarında arşiv kayıtları görünmez. “Adli sicil kaydı yoktur, arşiv kaydı vardır.” şeklinde bir ifadenin söz konusu olması “adli sabıkanın olmadığı” ama geçmişte hüküm giyilmiş olduğu anlamına gelecektir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması & Davanın Açılmasının Erkelenmesi

Burada ise yukarıdaki örneklerden farklı olarak sanığın HAGB (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) veya davanın açılmasının ertelenmesi kararı alması durumunda nasıl görüneceğine ilişkin bir örneğe yer verdik.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Davanın İhbarı Nedir?

Davanın İhbarı Nedir? | İzmir Avukat

Davanın İhbarı Nedir?

ihbar

(ihba:rı), Arapça iḫbār

1. isim Bildirme, bildirim, haber verme.

2. isim Suçlu saydığı birini veya suç saydığı bir olayı yetkili makama gizlice bildirme, ele verme

Bildirim anlamına gelmekte olan ihbar kelimesi, davanın ihbarı kavramı ile yargılamanın olumsuz sonuçlanması durumunda taraflardan birine rücu edecek 3. kimselere davanın bildirilmesi anlamında kullanılmaktadır. Yasal mevzuatımız çerçevesinde davanın ihbarının yazılı olarak gerçekleştirilmesi bir şekil şartıdır.

Davanın ihbar edilmiş olduğu 3. kişi, aynı şartları taşımakta olan başka 3. kimselere davayı ihbar edebilir.

Davanın İhbarı Yasal Mevzuat

Davanın ihbarı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 61 ve devamında düzenlenmiştir. İlgili maddelere yer vermek gerekir ise;

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
İhbar ve şartları
Madde 61
– (1) Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir. (2) Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir.
İhbarın şekli
MADDE 62-
(1) İhbar yazılı olarak yapılır; ihbar sebebinin gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve yargılamanın hangi aşamada bulunduğunun belirtilmesi gerekir. (2) Davanın ihbarı sebebiyle yargılama bir başka güne bırakılamaz ve ihbarın tevali etmesi gibi zorunlu olan durumlar dışında süre verilemez.
İhbarda bulunulan kişinin durumu
Madde 63
– (1) Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir.

İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/8492 E. 2019/6158 K.

İhbar olunan kimse HUMK’un 49. maddesi vd. uyarınca davada davalı sıfatını kazanamayacağı gibi bu kişi aleyhine hüküm de kurulamaz. Yargılama sonunda hüküm sadece davada taraf olanlara yönelik olarak verilebilir. Bu kural uyarınca dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen taraf, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi “mecburi dava arkadaşlığı” dışında ıslah yolu ile dahi taraf değiştirilemez. Ancak, aynı madde hükmüne aykırı olarak ihbar olunan hakkında da hüküm verilmişse ihbar olunan hükmün kendisine ilişkin bölümünü kendi adına temyiz edebilir.” Buna göre aleyhinde davacı tarafından usulen açılmış ve harç verilmiş bir dava olmaması nedeniyle ihbar olunan Eskihisar Otomotiv San. ve Tic. A.Ş davada taraf olmadığı gibi, mahkemece yargılama sonunda ihbar olunan aleyhinde hüküm kurulmadığından hükmü temyiz etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle dava ihbar olunan Eskihisar Otomotiv San. ve Tic. A.Ş vekilinin temyiz dilekçesinin (isteminin) reddine karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2016/8353 K. 2017/1304

01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 61 vd. maddelerinde “Davanın İhbarı ve Davaya Müdahale” üst başlığı altında; davanın ihbarı, asli müdahale ve fer’i müdahale kurumları düzenlenmiştir. Bu düzenleme uyarınca; dava ihbar olunan gerçek veya tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu sebeple hükmü temyiz etme (kanun yollarına başvurma) hakkı davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak kendisine dava ihbar olunan davaya katılmadıkça (müdahil olmadıkça) kanun yollarına başvurma hakkı yoktur. Ancak, mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan dava ihbar olunan kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Ceza Davaları Ne Kadar Sürer?

Ceza Davaları Ne Kadar Sürer?

Ceza Davaları Ne Kadar Sürer? | İzmir Ceza Avukatı

Ceza Dosyalarında Davaları Ne Kadar Sürer

Yargı sistemimizde süreçlerinin yavaşlığı sebebi ile çeşitli uygulamalar yürürlüğe sokularak farklı çözümler aranmaktadır. Yargıda hedef süre uygulaması da bu uygulamalardan bir tanesidir. Yargılama sürelerinde hedef sürelerin belirlenmesi ile uygulanmasına dair usul ve esasları düzenleyen “Soruşturma, Kovuşturma veya Yargılama Hedef Sürelerinin Belirlenmesi ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” ise 23.06.2017 tarihli 3015 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanmış ve 01.09.2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz konusu yönetmelik kapsamında sürelerin belirlenmesinde dikkat edilecek kriter ve usuller düzenlenmiştir. Adalet Bakanlığı nezdinde yapılan çalışmalarda ceza davalarının tamamı için ise 10 – 13 aylık ortalama hedef süreler belirlenmiştir.

Uygulamaya bakıldığında ise Asliye Ceza Mahkemelerinin ortalama görülme süresi 289 gün, Ağır Ceza Mahkemelerinin görülme süresi ise 260 gün olarak görülmektedir. Bu kapsamda mahkeme öncesi gerçirilecek soruşturma süresi de dahil edilir ise tüm bu sürecin 2 ila 3 yıl sürmesi beklenebilir.

Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü – Adli İstatistikler 2021
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü – Adli İstatistikler 2021

Ceza Mahkemelerinin Yoğunluğu

Mahkeme TürüToplamGeçen Yıldan DevirGelenBozularak GelenKarara BağlananGelecek Yıla Devir
Toplam3 110 3711 316 0641 684 483109 8241 757 7591 352 612
Ağır Ceza399 110168 951211 52918 630233 369165 741
Asliye Ceza2 204 335966 0991 156 37281 8641 208 422995 913
İcra Ceza411 409142 705264 6874 017261 910149 499
Çocuk80 08632 34443 1194 62345 11934 967
F. Sinai Haklar Ceza7 6283 4553 8393344 7052 923
Çocuk Ağır Ceza7 8032 5104 9373564 2343 569
Mahkeme türüne göre ceza mahkemelerindeki dava sayısı, 2019

“Ceza mahkemelerinin son on yıllık çalışma trendine bakıldığında; gelen dava sayısında azalma olduğu görülmektedir. 2010 yılında ceza mahkemelerine gelen dava sayısı (geçen yıldan devir, yıl içinde açılan ve bozularak gelen toplam dava sayısı) 3 129 326 iken, %0,6′ lık azalma ile 2019 yılında 3 110 371 olmuştur.”

Ceza Mahkemelerinden Çıkan Karar Oranları

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık için uzman ekibimiz ile iletişime geçin.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Cari Hesap Sözleşmesi

Cari Hesap Sözleşmesi Nedir? | İzmir Ticaret Avukatı

cari

(ca:ri:), Arapça cārī

1. sıfat Geçerli olan, yürürlükte olan:
      Memlekette bu konunun hükmü hâlâ caridir.

2. sıfat Akan.

Cari Hesap Sözleşmesi Nedir?

Türk Ticaret Kanunu kapsamında cari hesap sözleşmesi, iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme olarak tanımlanmaktadır. Bu sözleşmelerin bir diğer özelliği de bütünlük ilkesi kapsamında değerlendirilmeleridir. Yani, cari hesap kapsamında tüm alacak ve borçlar bir bütün olarak değerlendirilir ve cari hesap kesim tarihine kadar hiçbir taraf alacaklı veya borçlu sayılmaz.

Cari Hesap Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları ve Bakiye

Cari hesap sözleşmelerinin yazılı olarak hazırlanması esas olup; yazılı olarak yapılmadıkça geçerli olmaz.

Cari hesap sözleşmesi kapsamında veya ticari teamül (gelenek) kapsamında belirli zaman dilimlerinde hesap kapatılır ve alacak ve borç toplaması yapılarak aradaki fark belirlenir. Hesabın devrine ilişkin zaman dilimi sözleşmede veya ticari teamülde belirli değil ise her takvim yılının son günü kapatılacağı kabul edilir.

Cari hesap sözleşmesi hesap devri akabinde gerekli hesaplamayı alan taraf, bir ay içerisinde noter, taahhütlü mektup, telgraf veya güvenli elektronik imza içeren bir yazı ile karşı tarafa itiraz etmez ise söz konusu bakiyeyi kabul etmiş sayılır. Borçlu taraf söz konusu borcunu yerine getirmez ise alacaklı tarafından yasal süreç başlatılması mümkündür.

Ne Zaman Sona Erer

Türk Ticaret Kanunu kapsamında cari hesap sözleşmeleri
a) Kararlaştırılan sürenin sona ermesi,
b) Bir süre kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması,
c) Taraflardan birinin iflas etmesi,
d) Taraflardan birinin ölümü veya kısıtlanması halinde, süreli olarak yapılan cari hesap sözleşmelerinde taraflar veya halefleri 10 gün önce haber vermesi halinde,
sözleşmeyi sona erer.

Zamanaşımı

Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya mahkeme kararıyla saptanan artan tutara ya da faiz alacaklarına, hesap hata ve yanılmalarına, cari hesabın dışında tutulması gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar.

Bileşik Faiz

Yasal mevzuat kapsamında bileşik faiz uygulaması çok sınırlı hallerde mümkün olup; cari hesap sözleşmeleri bu istisnalar arasındadır. Kanun kapsamında ilk üç ay akabinde taraflarca belirlenecek herhangi bir tarihten itibaren faiz bedellerinin ana paraya eklenmesi kararlaştırılabilir, cari hesap kapsamında hesap devri, faiz ve komisyon miktarlarını da sözleşme ile kararlaştırabilirler.

Bakiyenin Haczi

Cari hesap sözleşmesinin taraflarından herhangi birinin 3. bir alacaklısı tarafından cari hesap sözleşmesi kapsamında alacaklarının haczedilmesi halinde hesap kapatılarak artan tutar saplanır. Eğer borcu sebebi ile alacağına haciz koyulan sözleşmenin tarafı kimse haczi on beş gün içerisinde kaldırmaz ise diğer taraf sözleşmeyi feshedebilir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçin.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Davanın Reddi Nedir?

Davanın Reddi Nedir?

Davanın Reddi Nedir? | İzmir Ceza Avukatı

Ceza Hukuku Kapsamında Davanın Reddi

Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında yargılamanın sona ermesi ile birlikte hüküm verileceği düzenlenmektedir. Kanunun 223. maddesi kapsamında altı farklı hüküm düzenlenmiş olup; bunlardan bir tanesi de davanın reddi halidir. Eğer söz konusu mahkeme kararına konu suça ilişkin daha önceden bir yargılama gerçekleştirilerek hüküm verilmiş veya halihazırda devam etmekte olan bir dava mevcut ise davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu

Duruşmanın sona ermesi ve hüküm
Madde 223
– (1) Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür… (7) Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 7 No’lu Protokol Madde 4

“Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı
1. Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez.
2. Yukarıdaki fıkra hükümleri, yeni veya yakın zamanda ortaya çıkarılan delillerin veya önceki muamelelerde davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı bir kusurun varlığı durumunda, ilgili devletin ceza yargılaması usulü ve yasasına uygun olarak davanın yeniden açılmasını engellemez.
3. Sözleşme’nin 15. maddesi çerçevesinde bu madde ile derpiş olunan yükümlülüklere aykırı hiçbir tedbir alınamaz.”

Davanın Reddi Kararının Verilmesi Gereken Haller

Daha Önce Yargılama Konu Suça İlişkin Hüküm Verilmiş Olması

Bir ceza davası kapsamında verilmiş bir hüküm olması durumunda, söz konusu suça ilişkin tekrar yargılama yapılarak yeni bir hüküm kurulması kanuna ve temel hukuk normlarına aykırılık teşkil edecektir. Bu ilkeye latince “non bis in idem” ilkesi olarak da ifade edilmekte olup; aynı fiile ilişkin iki kere yargılama yapılamayacağı şeklinde ifade edilebilir.

Yargılamaya Konu Suça İlişkin Halihazırda Devam Eden Başka Bir Yargılama Olması

Hukukumuzda yer alan yasal mevzuat kapsamında derdest olan (halen devam etmekte olan) bir yargılama konusu fiile ilişkin tekrar bir dava açılması mümkün değildir. Derdestlik olumsuz bir dava şartı olarak da ifade edilebilir. Bir başka ifade ile yargılamanın yapılabilmesi için derdestlik durumunun mutlaka olmaması gerekmektedir. (Detaylı bilgi için Derdest Ne Demektir? )

Sonuç olarak yukarıda detaylı bir şekilde ifade edilen daha önce konuya ilişkin hüküm verilmiş olması veya halen devam etmekte olan başka bir yargılama olması durumunda davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçin.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Soybağının Kurulması

Soybağının Kurulması

Soybağının Kurulması | İzmir Avukat

Av. Dilek Yavuz Uysal

1. Soybağı Nedir?

Soybağı, Türk Dil Kurumunca : “Baba soyundan gelen bağ olarak ve kan bağı” olarak tanımlanmıştır. Hukuk sistemimize göre ise, tanımın aksine sadece kan ile değil; anne ve baba ile farklı şartlarda kurulmaktadır. Bunun için öncelikli olarak soybağının öneminden bahsetmek gerekmektedir.

2. Soybağının Önemi:

Soybağının kurulmasında temel ilke çocuğun (yararı) üstün menfaatidir.

 AY m. 17’de “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir”. hükmü amirdir.  Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi  (BMÇHS) m. 3/I uyarınca ise ”Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.” Denilmektedir.  Zira soybağı, bir çocuğun birey olarak toplumda yer alması ve hukuki haklara sahip olması için gerekli temel koşuldur. Buna örnek olarak, soybağı çocuğun soyadının, vatandaşlığının ve aile kütüklerinde yazılacağı yerin belirlenmesinde esas alınır.Bir çocuğun soybağının değiştirilmesi onun hayatını, aile bağlarını, vatandaşlığını, ileride doğacak olan veya doğmuş miras haklarını belirlemede rol oynar.

3. Soybağının Kurulması

Medeni Kanun m. 282 soybağının kurulması ” Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur .” Demektedir. Bu halde, anne ve çocuk arasındaki soybağının kurulması için doğum yeterlidir.  Taşıyıcı annelik durumunda , çocuk ile taşıyıcı anne arasında kurulan soybağı tartışmalıdır. Genetik bağa üstünlük tanıyan görüşe göre: Çocuğu doğuran kadının anne olması aksi ispat edilebilir bir karinedir, yumurtanın çocuğa doğuran kadına ait olmadığının ispat edilmesi halinde anneliğin iptali mümkündür ve çocuk yumurtanın sahibi olan kadına bağlanabilir. Taşıyıcı annelik konusunda hukuki soybağı bakımından hangi görüş benimsenirse benimsensin, çocuğun yumurta sahibi kadın veya taşıyıcı anne ile ilgili bilgileri öğrenme hakkının varlığı kabul edilmelidir. Çocuğun kökenini öğrenme hakkı ise soybağı ile ilgili bu tartışmadan bağımsız değerlendirilmelidir.

Çocuk ile baba arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakimin hükmü (soybağı davaları ve evlat edinme yolu) ile kurulur. Bu itibarla baba ve çocuk arasındaki soybağının kurulmasını evlilik içinde doğum ve evlilik dışı doğum olarak ayırmak mümkündür.

A. Evlilik içinde doğan çocuklarda baba ile soybağının kurulması

MK m. 282/II uyarınca ” Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur” Bu durumda, baba ile çocuk arasındaki soybağının kurulabilmesi için seçenekler aşağıdaki şekildedir.

1. Ana ile evlilik :

İlk durumda, evlendikten sonra çocuğun doğması durumunda doğumla birlikte soybağı kurulur. İkinci durumda da , evlilik öncesi anne hamile kalmıştır fakat sonradan baba ile anne evlenmiştir. Bu durumlarda ana ile evlilik durumunda soybağı kurulur.

2. Tanıma :

MK m. 285 f. ”Evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.” Bu durum babalık karinesidir. Tanıma evlilik dışı doğan çocuklara karşı yapılır. Tanıma tek taraflı bir irade beyanıdır. Tanıma beyanı ile soybağı geçmişe yönelik olarak kurulur. Tanıma beyanının yapıldığı andan itibaren değil çocuğun doğduğu andan itibaren soybağı kurulur. Tanımanın geçerli olabilmesi için kanunda ki şekil şartlarına uyulması gerekmektedir. Tanıma beyanı herhangi bir anda yapılabilir. Belli bir süreye bağlı olmayan bu beyan doğumdan sonraki herhangi bir zamanda yapılabilir. Çocuğun zina sonucu doğması ya da evlenmelerine engel teşkil bulunan kişilerin evlilikleri neticesinde doğması tanıma beyanının yapılmasına engel değildir. Tanıma beyanı kişiye sıkı suretle bağlı bir haktır. Bu yüzden tanımayı baba bizzat yapmalıdır.

4. Babalık Hükmü :

Çocuk evlilikten önce ya da ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse baba ve çocuğun dava hakkı mevcuttur. Babalık hükmü ile soybağının kurulabilmesi için aynı diğer iki durumda olduğu gibi çocuğun bir başka erkekle soybağının bulunmaması gerekmektedir. Ana veya çocuk ayrı ayrı babalık davası açabilecekleri gibi tek bir dava da açabilirler. Babalık davası açma hakkı kişiye sıkı suretle bağlı bir haktır.

Özel durumlar:

Evlilik içinde veya herhangi bir nedenle evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğan çocuklar babanın soyadını alır ve aile kütüklerinde babalarının hanesine yazılır. Çocuk , evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğmuş ve ana da bu arada yeniden evlenmiş olursa​, ikinci evlilikteki koca baba sayılır. Bu karine çürütülürse ilk evlilikteki koca baba sayılır. Bu karinenin mevcudiyeti durumunda ise soybağının kurulması veya soybağının reddi davası açılmalıdır.

B. Evlilik Dışında Doğan Çocuklar

​Evlilik dışında veya evliliğin sona ermesinden itibaren 300 günden sonra doğan veya baba tarafından mahkeme kararı ile reddedilen çocuk, annenin bekarlık hanesine, annenin soyadı ve onun bildireceği baba adı ile tescil edilir. Anne hala bir başkası ile evliyse, evlilik öncesi başka erkekten olan çocuğu annenin bekarlık hanesine, bekarlık soyadı ve annenin bildireceği baba adı ile tescil edilir. Evlilik dışında doğan çocuğun, anne ve babasının birbiriyle evlenmesi halinde ise soybağı kendiliğinden düzelir.

Çocuk evlilik dışında Türk babadan ve yabancı anneden doğarsa düzenleme farklıdır:

  1. Babanın anne ile evlenmesi sonucunda; Türk Medeni Kanununun 292 nci maddesine göre kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olacağından Türk vatandaşı olur ve baba hanesine tescil edilir.
  2. Annenin veya çocuğun istemi üzerine; Türk Medeni Kanununun 301 inci maddesi uyarınca mahkemece soybağının belirlenmesi ya da Türk Medeni Kanununun 295 inci maddesi uyarınca çocuğun tanınması halinde, soybağının kurulması sonucunda babasına bağlı olarak doğumundan itibaren Türk vatandaşı olur. Bu durumda babasının hanesine baba soyadıyla tescil edilir.

C. Evlat Edinme

Soybağı, doğumun dışında ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur. Fakat evlat edinebilmek için çocuk açısından ve evlat edinmek isteyen kişi/kişiler açısından bazı kanuni şartlar öngörülmüştür. Bunları maddeleyecek olursak:

  • En az bir yıl bakılmış ve eğitilmiş olması
  • Küçüğün yararı
  • Diğer çocukların yararlarının hakkaniyete aykırı zedelenmemesi
  • Evlat edinecek kişi ile çocuk arasında en az 18 yaş fark
  • Küçüğün Rızası (ayırt etme gücü (aeg) varsa aranır)
  • Anne – babanın  rızası ( kesin ve açık şarta bağlanmaz) Rızanın aranmadığı haller MK m. 311: Kim ya da nerede olduğu bilinmiyor/ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun / özen yükümlülüğünü yerine getirmiyorsa rıza aranmaz.
  • Vesayet dairelerinin izni (küçük vesayet altında ise)

Tüm bu anlatılanlara ek olarak: Evlat edinme işleminde şartlar kişilerin evli olup olmamasına göre de değişir.

Evlat edinen:

  • Evli ise, MK m. 306 uyarınca evli çift 5 yıldır evli olmalı  ya da en az 30 yaşında olmalıdır.
  • Evli değilse, MK m. 307 uyarınca evlat edinecek kişi 30 yaşında ve aeg sahibi olmalıdır.

Görüldüğü üzere soybağının kurulması ve tespiti, çocuğun yaşamını tamamı ile etkileyen bir husustur. Çocukla kişisel ilişki kurulmasıi çocuk yararına nafaka tayini, çocuğun miras hakkı , çocuğun velayet hakkı gibi birçok husus soybağı ile doğrudan ilgilidir. Bu sebeple soybağının tesisi hususunda dikkatli davranılmalıdır. Sürece ilişkin detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Benzer ilginizi çekebilecek yazılarımız;

İzmir Boşanma Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Babalık Davası

Babalık Davası | İzmir Aile Avukatı

Av. Dilek Yavuz Uysal

Soybağının kurulması başta Türk Medeni Kanunu olmak üzere mevzuatımızda birçok şekilde gerçekleşir. Bunlardan biri de, evlilik dışında meydana gelen çocukların soybağının kurulmasıdır. Evlilik dışı doğan çocuklarda, baba ile çocuk arasındaki soybağı  babanın çocuğu tanıması yolu ile kurulur. Bazı durumlarda ise baba çocuğu sahiplenmek istemediği için kendiliğinden tanımaz. Bu durumda, anne babadan nikâhsız meydana gelen çocukların babasının saptanması ve baba olduğu ileri sürülen kişinin, çocuğu nüfusuna alması için açılan davalar ise babalık davası olarak adlandırılır. Bir başka anlatımla, hakim hükmüyle soybağının kurulması (ana veya çocuğun dava açması ile) gerçekleşir. Hakim hükmüyle soybağının kurulması için açılan davaya , babalık davası denir. Soybağının kurulması hakkındaki detaylı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Babalık Davası Açma Şartları Nelerdir?

  1. Annenin belli olması
    Babalık davası açmak için Yargıtay tarafından aranan ilk şart, çocuk ile anne arasında soybağı ilişkisinin kurulmuş olmasıdır.
  2. Çocuk ile başka bir baba arasında soybağı ilişkisinin kurulmamış olması
    Çocuğun baba yönünden bir soybağının bulunmaması demektir. Eğer çocuk başka bir babaya soybağı ile bağlı ise; ilk önce soybağının reddi davası açılarak bu bağ kaldırılmalı sonra babalık davası açılmalıdır.
  3. İhbar edilmiş olması
    Buna göre babalık davasını açacak tarafın durumu Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye ihbar etmesi gerekmektedir.
  4. Ananın Evli Olduğu İtirazı
    Ana gebe kaldığı sırada evli bulunuyorsa, babalık davası ancak bu evlilik birliğindeki koca açısından hakimin soybağının reddine hükmetmiş olmasından sonra açılabilir.

Babalık Davasını Kimler Açabilir?

Babalık davası, sanılanın aksine baba olduğunu iddia eden kişi tarafından açılamamaktadır. Baba olduğunu iddia eden kişi şartlarını taşıması halinde çocukla arasındaki soybağını ”tanıma” yöntemiyle kurabilir.

Bu davayı açabilecek olanlar ana ve çocuktur. Ana ve çocuk birlikte babalık davası açabilecekleri gibi ayrı ayrı da açabilirler. Davalardan biri için verilen karar diğeri için kesin hüküm niteliği taşımaz. Yine ananın veya çocuğun davadan feragat etmesi veya sulh yoluna gitmesi de diğerinin dava hakkını etkilememektedir. Çocuğun davada temsilini ise kayyım üstlenmektedir.

Babalık Davası Ne Zaman Açılmalıdır?

Babalık davası ne zaman açılmalıdır dediğimizde; babalık davası çocuk doğduktan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı çocuk doğduktan bir yıl geçmesiyle düşer. Ancak çocuk için bir yıllık süre çocuğun başka bir erkek ile arasında soybağı mevcut ise mevcut soybağının ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.Bu hak düşürücü sürelerin haklı bir nedene dayanarak geçirilmesi halinde, haklı nedenin ortadan kalkmasından itibaren bir ay içerisine babalık davası açılmalıdır.

Babalık Davası Nasıl Sonuçlanır ?

Maddi Kayıplar Bakımından
Babalık davasının bir diğer sonucu ise nafakadır. nanın talebi ile çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilebilir. Nafakanın sona ereceği süre ise çocuğun ergin olduğu zamandır. Bu süre boyunca nafaka devam edecektir. Soybağının kurulması nedeniyle baba bakım yükümlülüğü altına girer. Hakim gerek görürse yargılama bitmeden de çocuğa bir miktar ödeme yapılmasına karar verebilir.

 Son olarak ananın mali haklarının karşılanması da söz konusu olur. Ana, babalık davasıyla birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer  giderlerin karşılanmasını isteyebilir: Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir. Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir.

Babalık Davasında İspat Araçları Nelerdir?

Babalık davasında, davalının baba olduğu ananın ileri süreceği karine ile ispatlanıp, babanın ileri süreceği defilerle çürütülebileceği gibi doğrudan doğruya yapılacak DNA ve kan testi ile de bu durum saptanabilir. DNA testi hakimin uzmanlık alanına girmediği için, hakim babalık davasında bu testin yapılmasına karar verirse, bilirkişiye başvurmak zorunda kalacaktır. DNA testi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu madde 367 anlamında bir takdiri delil niteliği taşımakla beraber bilirkişiye yaptırılmak zorundadır. Fakat öncelikle hâkim, ana ile baba olduğu iddia edilen davalı arasındaki cinsel ilişkinin varlığı konusunda kanaat edinmelidir.Babalık araştırmalarında uygulanan başlıca yöntemler şunlardır:

  • Kan gurupları ile babalık araştırmaları,
  • Vücut ölçüleri orantılarına bakılarak babalık tayini (antropobiyometri),
  • Yüz ve vücut benzerliklerine göre babalık tayini (similarite),
  • Gebeliğin müddeti ile doğan çocuğun olgunluk derecesine ilişkin tıbbı muayene,
  • Günümüzde %100’e yakın kesinlik veren DNA testi

Konuya ilişkin detaylı bilgi almak için iletişim sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Benzer ilginizi çekebilecek yazılarımız;

İzmir Boşanma Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Beraat Nedir?

Beraat Nedir? | Av. Dilek Yavuz Uysal

Av. Dilek Yavuz Uysal

Beraat Nedir?

Beraat, suçlu olduğu iddiası ile hakkında ceza davası açılan sanığın, yargılama neticesinde suçsuz bulunması demektir. Yargılama yapılan sanık hakkında cezaya hükmolunmaması neticesini doğuran bir hüküm çeşididir. Halk arasında ”aklanma” olarak da bilinir. Yargılama sonucu beraat eden kişinin isnat edilen suçu işlemediği , suçla ilişiği olmadığı ispatlanmış olur. Mahkeme, beraat kararını verirken hangi sebeple beraate hükmettiğini açıklamak ve bunu gerekçelendirmek zorundadır. Bu gerekçelendirmenin önemi, verilen beraat kararının karşı tarafça istinaf edilmesi noktasında önem taşır.

Beraat kararı CMK 223’te düzenlenmiş olup aşağıdaki hallerde verilir.

  1. Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması (örneğin alkol almak suç değildir.)
  2. Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, ( örneğin görevi yaptırmamak için direnme suçunu işleyen kişinin tespiti için yanlış kişi hakkında yargılama yapılması)
  3. Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, (Örneğin, askerlik yaptığı halde oy kullanan ve 298 sayılı yasaya muhalefet suçundan yargılanan kişi, askerden geldiğinde seçmen kağıdını evde bulduğunu, oy kullanmadığı takdirde para cezasıyla cezalandırılacağını düşünerek oy kullandığını ifade eden kişinin suç kastı yoktur )
  4. üklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması ( Kanunun Hükmünü Yerine Getirme, Meşru Savunma, Hakkın Kullanılması, İlgilinin Rızası durumlarıdır.)
  5. Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, hallerinde verilir. ( Hakkında bir suç şüphesi ile yargılama yapılan kişi aleyhine hiç delil olmaması)

CMK Madde 223 Gerekçesi

Maddede duruşmaya son veren, mahkemenin işten el çektiği kararların; beraat, mahkûmiyet, davanın reddi, davanın ortadan kaldırılması veya düşmesi, yargılamanın durması, görevsizlik, yetkisizlik, hükmün geri bırakılması, ceza ehliyetsizliği nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı, tedbir, evlenme nedeniyle davanın veya cezanın ertelenmesi olduğu belirtilmiştir. Bunlardan uyuşmazlığın esasını çözen; beraat, mahkûmiyet, davanın reddi, davanın ortadan kaldırılması veya düşmesi, adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik, ceza ehliyetsizliği nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı, tedbir, evlenme nedeniyle dava ve cezanın ertelenmesi kararlarının hüküm niteliğinde bulundukları açıklanmıştır. Bu ayırım aynı zamanda hüküm ve kararların tâbi oldukları kanun yolunun belirlenmesinde de kolaylık sağlamaktadır. Hükümlere karşı istinaf yolu ve bunların dışında kalan yargılamanın durması, adlî yargı içerisinde kalan görevsizlik, yetkisizlik ve hükmün geri bırakılması kararlarına karşı da itiraz yolu açıktır.

Böylece yargılamanın durması kararının tâbi olacağı kanun yolu konusunda uygulamada zaman zaman çıkan tereddütler ortadan kaldırılmış, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 17/12/1930 gün ve 23/3l sayılı kararı doğrultusunda bu konunun itirazı kabil kararlardan olması benimsenmiştir. Davayı sona erdiren kararlar kural olarak duruşma sonunda verilir. Ancak davanın reddi, ortadan kaldırılması veya düşürülmesi, yargılamanın durması, görevsizlik, yetkisizlik ve maddenin yedinci fıkrasında tanımlanan derhâl beraat kararlarının, duruşma açılmadan, duruşma hazırlığı aşamasında verilmesi olanağı vardır.

Maddenin dördüncü fıkrasında, davanın reddine karar verilebilecek hâller, beşinci fıkrasında yargılamanın durması koşulları gösterilmiştir. Madde, ayrıca davanın ortadan kaldırılması veya düşmesi hâllerinin varlığı veya yargılama koşulunun gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hâlinde doğrudan ortadan kaldırma veya düşme kararı verilmesi gerektiğini de hükme bağlamıştır.

Fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen hâllerde derhâl beraat kararı verilmesi gerekir.

Beraat Kararı İstinaf Edilir Mi?

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 272. maddesinin ilk fıkrasında belirtilmiş olduğu üzere mahkemenin vermiş olduğu hükümlere karşı istinaf kanun yoluna başvurulacağı belirtilmiş olup beraat kararına karşı istinaf kanun yoluna başvuruda bulunulabilir. Ancak aynı maddenin 3. fıkrasında “üst sınırı 500 günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlardan verilen beraat hükümleri”nin kesin olduğu ve istinafa başvurulamayacağı belirtilmiştir. İstinaf kanun yoluna başvuru, yerel mahkemenin hükmünü açıklanmasından itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. Beraat dışında verilen hükümlere karşı da ( hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi) itiraz yolu açıktır.Bu itiraz ile, yargılanan sanık verilen hükmün yeniden incelenmesini ve beraatine karar verilmesini talep edebilir.

Beraat Karaarının Tahliyeden Farkı Nedir?

 Tahliye edilmek : Hakkında tutuklama kararı verilmiş olan bir kimsenin serbest bırakılmasıdır. Tutuklama , verilen güvenlik tedbirlerinin sonuncusu olup belli şartlara bağlıdır. Soruşturma evresinde cumhuriyet savcısı tutuklama sebeplerinin ortadan kalktığı ve tutuklamaya ihiyaç kalmadığı kanısına ulaşırsa şüpheliyi re’sen serbest bırakabilir. Bunun yanında Cumhuriyet savcısı veya müdafi sulh ceza hakiminden şüphelinin tutukluluğuna son verilip adli kontrol altına alınarak ya da adli kontrol altına alınmadan serbest bırakılmasını isteyebilir. Bu durumda sulh ceza hâkimi tutuklama şartlarının devam etmekte olup olmadığını kontrol ederek tahliyeye karar verir veya reddeder. (Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)103/1)

Derhal Beraat Kararı Nedir?

Derhal beraat kararı verilebilmesi için için delil değerlendirmesine gerek olmamalıdır. Fiilin suç olmadığı ortada ise derhal beraat kararı verme koşullarının oluştuğunu kabul etmek gerekir. Örneğin işlenen hırsızlık suçunda şikayet edilen kişi aranırken hastanede ameliyat olmuş ve yatar halde bulunmuşsa bu kişinin suçu işleyemeyeği aşikardır. Bu durumda başkaca incelemeye gerek olmaksızın derhal beraat kararı verilir.

Derhal beraat kararı, sadece yargılamanın başlangıcında değil, yargılamanın herhangi aşamasında verilebilecek bir karardır. Derhal kelimesinden kastedilen “yargılamanın bulunduğu aşama” itibariyle daha fazla araştırma yapılması veya delil toplanmasına gerek olmaması anlamındadır. Bu nedenle, yargılamanın başında derhal beraat kararı verebileceği gibi yargılamanın ilerlediği herhangi bir evrede de derhal beraat kararı verilebilir.

Beraat Kararı Adli Sicil Kaydına İşler mi?

Beraat kararı, derhal beraat kararı veya beraat kararının konusu olan vakıa hiçbir şekilde adli sicil kaydına işlenmez. Beraatin halk dilinde “aklanmak” olduğunu belirtmiştik. Aklanmış bir kimsenin adli sicil kaydına hiçbir işleme yapılmaz.

Konuya ilişkin detaylı bilgi için iletişim sayfamız üzerinden bize ulaşabilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

SGK Çıkış Kodları

SGK Çıkış Kodları | İzmir İş Hukuku Avukatı

Av. Dilek Yavuz Uysal

SGK Çıkış Kodları

İş sözleşmesi sona erdiğinde, işveren tarafından  10 iş günü içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na işçinin işten ayrıldığını bildirilmesi gerekmektedir. Sgk giriş çıkış kodları ile yapılan bildirinin sağladığı pek çok avantaj bulunmaktadır. Örneğin yapılan bu bildirim ile çalışanlar hak edişlerini öğrenebilmektedir. Bu hak edişlerden bazıları: İşsizlik ödeneği, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti olarak örneklendirilebilir. Hatalı bir kod seçimi, işçiyi veya işvereni mağdur edebileceği gibi her iki tarafı hukuki anlamda karşı karşıya getirebilecektir. Dolayısıyla SGK çıkış kodu seçilirken dikkatli olunması gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, işçinin işten ayrılması ile işveren tarafından işten çıkarılması durumunda talep edilebilecek olan işçilik alacakları da değişkenlik gösterir. Bu sebeple, işçinin işe girerken ve işten ayrılması durumunda Sgk giriş çıkış kodları  bildirisinin yapılması önemli olup, aynı zamanda yasal bir zorunluluktur. SGK işe giriş çıkış kodları ile bildirinin hiç yapılmamasının ya da geç yapılmasının birtakım cezai yaptırımları bulunmaktadır. Gecikmeli yapılan işe giriş bildirgelerinde, işverene asgari ücret tutarında para cezası kesilmektedir. Bu tutar gecikme süresine göre artmakta ya da azalmaktadır. Hiç yapılmayan bildirimlerde ise birinci ihmalde 2 aylık asgari ücret, ikinci ihmalde ise 5 aylık asgari ücret tutarında para cezası kesilmektedir.

Tüm bu anlatılanlara ek olarak, işçi ve işveren arasında ileride doğabilecek hukuki uyuşmazlıklarda da yapılan işe giriş çıkış bildirgeleri alacak kalemlerinin hesaplanmasında önemli bir rol alır. Zira, işveren işçinin işe giriş bildirimini geç yaparsa işçi daha uzun süre çalışmış olarak görüneceği için talep edeceği tazminat tutarı da bu süre zarfında artacaktır.

İşten Çıkış Koduİşten Çıkış ve Fesih NedenleriKıdem Tazminatıİhbar Tazminatıİşsizlik Maaşı
1Deneme süreli iş sözleşmesinin işverence feshi   
2Deneme süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi   
3Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi (istifa) İhbar öneline uyulmaz ise işveren kazanır 
4Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshiİhbar öneline uyulmaz ise işçi kazanır.
5Belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi  
8Emeklilik (yaşlılık) veye toptan ödeme nedeniyle   
9Malulen emeklilik nedeniyle   
10Ölüm   
11İş kazası sonucu ölüm   
12Askerlik  Askerlik sonrasında alınabilir.
13Kadın işçinin evlenmesi   
14Emeklilik için yaş dışında diğer şartların tamamlanması   
15Toplu işçi çıkarma İhbar öneline uyulmaz ise işçi kazanır.
16Sözleşme sona ermeden sigortalının aynı işverene ait diğer işyerine nakli   
17İşyerinin kapanması İhbar öneline uyulmaz ise işçi kazanır.
18İşin sona ermesi İhbar öneline uyulmaz ise işçi kazanır.
19Mevsim bitimi  (İş akdinin askıya alınması halinde kullanılır. Tekrar başlatılmayacaksa “4” nolu kod kullanılır)   
20Kampanya bitimi (İş akdinin askıya alınması halinde kullanılır. başlatılmayacaksa “4” nolu kod kullanılır)   
21Statü değişikliği   
22Diğer nedenler   
23İşçi tarafından zorunlu nedenle fesih  
24İşçi tarafından sağlık nedeniyle fesih  
25İşçi tarafından işverenin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranış nedeni ile fesih  
26Disiplin Kurulu kararı ile Fesih   
27İşveren tarafından zorunlu nedenlerle ve tutukluluk nedeniyle fesih  
28İşveren tarafından sağlık nedeni ile fesih  
30Vize süresinin bitimi ( İş akdinin askıya alınması halinde kullan Tekrar başlatılmayacaksa “4” nolu kod kullanılır)   
31Borçlar Kanunu, Sendikalar Kanunu, Grev ve Lokavt Kanunu kapsamında kendi istek ve kusuru dışında fesih
324046 sayılı Kanunun 21. maddesine göre özelleştirme nedeni ile feshi
33Gazeteci tarafından sözleşmenin feshi  
34İşyerinin devri, işin veya işyerinin niteliğinin değişmesi nedeniyle fesih
356495 SK nedeniyle devlet memurluğuna geçenler   
36KHK ile işyerinin kapatılması   
37KHK ile kamu görevinden çıkarma   
38Doğum Nedeniyle İşten Ayrılma   
39696 KHK ile kamu işçiliğine geçiş   
40696 KHK ile kamu işçiliğine geçilememesi sebebiyle çıkış
41Re’sen işten ayrılış bildirgesi düzenlenenler: SGK tarafından değişik gerekçeler nedeniyle  işten ayrılışları re’sen düzenlenenler için seçilecek koddur.   
42İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.   
43İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.   
44İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.   
45İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.   
46İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.   
47İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.   
48İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.   
49İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.   
50İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.   

SGK çıkış kodu seçilirken dikkat edilmesi gereken temel husus,  iş sözleşmesinin sona ermesine sebep olan durumdur. Dolayısıyla çıkış kodunun da bu sebeplere en uygun şekilde seçilmesi gerekir. Aşağıda tablo ile gösterilen sgk işten çıkış kodları ile ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığınızı öğrenebilirsiniz. İş hukuku ile ilgili uyuşmazlıklarınız ve hukuki danışmanlık almak için bizimle buradan iletişime geçebilirsiniz.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079