Ayrılık Davası

Ayrılık Davası
Ayrılık Davası

Ayrılık Davası – İzmir Avukat

Türk Medeni Kanunu, boşanma davası açmaya hakkı olan eş için bir imkan daha getirerek, bu eşin dilerse ayrılık davası da açabileceğini ve evliliği sona erdirmeden tarafların ayrı yaşamalarına imkan tanınmasını talep edebileceğini düzenlemiştir.  

Ayrılık davası ile, mahkemece belirlenecek olan ayrılık süresi içerisinde evlilik birliğinin yeniden kurulmasına imkan sağlanır. Türk Medeni Kanunu (TMK) Madde 167 ve devamında ayrılık davasının ne olduğu, şartları ve sonuçları belirtilmiştir. İnceleyecek olursak; 

Türk Medeni Kanunu (TMK) Madde 167– ‘’Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.’’ 

Yetki,

Madde 168- Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.  

Geçici önlemler

Madde 169- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.  

Boşanma veya ayrılık

Madde 170- Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.  

Ayrılık Süresi

Madde 171- Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.  

Ayrılık Süresinin Bitimi

Madde 172- Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer. Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur. 

Ayrılık Davası Açmadaki Amaç Nedir? 

Ayrılık davası, evliliklerinde sorunlar bulunan ancak evliliklerini boşanma ile sona erdirmek istemeyenler eşlerin başvurdukları ve belirli süre ayrı yaşanması yönünde karar verilmesi talepli bir davadır. Ayrılık davası, boşanmak istemeyen ama beraber de yaşamak istemeyen eş için düşünülmüş bir yoldur. Davada amaç, evliliğin devamını sağlayabilmek için eşlere zaman tanınmasından ibarettir. Günümüzde geçerliliği çok bulunmasa da ailenin korunmasını amaçlayan kanun koyucu, ayrılık ile ilgili hükümlere medeni kanunda yer vermiştir. 

Ayrılık Kararı Ne Kadar Süre İçin Verilebilir? 

Boşanmak isteyen eş tarafından talep edilen ayrılık kararının, hâkim tarafından uygun görülmesi hâlinde 1 ile 3 yıl arasında ayrılık süresi verilir. Ayrılık kararına istinaden bu süre kararın kesinleşmesi ile başlar. Türk Medeni Kanunu’nun 171. Maddesi gereğince; ayrılık süresi 1 yıldan başlayarak 3 yıla kadar bir süre belirlenir. Ayrılık kararının kesinleşme tarihi, başlama süresini gösterir. Bu kapsamda hâkim, en az bir yıl, en fazla üç yıl süreyi vicdani kanaatine göre belirleyerek evliliği tatil edecektir. Hâkim tarafından belirlenecek bu süre,   sürenin dolması ile birlikte kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Hükmedilen ayrılık süresi uzatılamayacağı gibi, ikinci bir ayrılık süresi de verilemez. 

Ayrılık kararının sona ermesine rağmen ortak hayat kurulamamışsa eşlerden her biri kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın boşanma davası açabilir. Açılacak bu boşanma davasında boşanmanın sonuçlarına karar verilirken, ayrılığa konu olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur. Ayrılık kararı verilmesi durumunda ortak yaşam tatil edildiği için, taraflardan birisinin ayrılık kararı içerisinde müşterek konuttan ayrılması terk anlamına gelmeyecektir. 

Ayrılık Davasında Nafaka, Velayet ve Tazminat Durumu 

Ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır. 

Dava sonunda ayrılık kararı verilmesi durumunda hâkim, tarafların var ise müşterek çocuklarının velayetinin kime ait olacağı ve ayrılık süresi içerisinde velayet kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocuklar ile ne şekilde ilişki kuracağını düzenler. Yine ayrılık kararı verilmesi durumunda hâkim, tarafların ekonomik durumu, müşterek çocukların ihtiyaçları ve sosyo-ekonomik hayat standartlarını göz önüne alarak uygun şekilde nafakaya hükmedecektir. Boşanma anlamına gelmeyen bu dava türünde tazminat düzenlemesi mevcut değildir. Fakat ayrılık süresince ekonomik anlamda maddi zorluk çekecek taraf olacaksa bu tarafa nafaka hükmedilir. 

Bunun yanı sıra müşterek çocuklara ödenmesi gereken iştirak nafakası da haklar arasında yer almaktadır. Ayrılık kararında verilen geçici velayeti alan eş tarafından çocuklara iştirak nafakası talep edilebilir. İştirak nafakası, boşanma kararının kesinleşmesi sonucu alınan nafakadır. Ayrılık kararında ise iştirak nafakası bulunmamaktadır. Bu nedenle tedbir nafakası miktarı belirlenirken müşterek çocukların yaşı ve sayısı dikkate alınmaktadır. Nafaka miktarı ve süresi ayrılık kararında yer almaktadır. Nafakanın bitimi ise ayrılık kararı süresinin bitmesi hâlinde sona ermektedir. Ayrılık kararında çocukların üstün yararı korunmaya devam eder. Öncelikle çocuklar için hangi koşullar daha iyi ise velayetin o koşullarda yaşayan ebeveyne verilmesi kararlaştırılır. Velayeti alan eşe ise nafaka ödenmesi istenir. 

Ayrılık Kararı ile Boşanma Kararının Farkları Nelerdir? 

Ayrılık kararı ile boşanma kararının hukuki sonuçları tamamen farklıdır. Boşanma kararı sonrasında eşler arasındaki evlilik birliği sona erer. Buna rağmen ayrılık kararı sonrasında eşler arasındaki evlilik birliği, belirli bir süre için tatil edilmiş olur. Bu sebeple boşanma kararı sonrasında eşler, birbirlerine mirasçı olamazken, ayrılık davalarında eşlerin birbirlerine mirasçılıkları devam edecektir. Yine boşanma kararı sonrasında eşlerin birbirlerine sadakat borcu kalmaz. Ayrılık kararı verilmesi durumunda ise eşlerin sadakat borçları devam etmektedir. Benzer şekilde boşanma kararı sonrasında kadın kendi soyadını taşıyacak olmasına rağmen; ayrılık kararı sonrasında kadın kocasının soyadını taşımaya devam edecektir. Daha önce de belirttiğimiz gibi ayrılık davasındaki amaç, evlilik birliğinin yeniden kurulması için taraflara imkan sağlanmasıdır. Eşlerin tüm birlikteliklerini ve ortak hayatlarını bir anda boşanarak yıkmamaları için tercih edilen bu yol sayesinde; tarafların evliliklerinin üzerine daha sağlıklı ve mantıklı bir şekilde düşünmeleri amaçlanır. 

Ayrılık Davası ile İlgili Yargıtay Kararları 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2011/3-635, K. 2011/688, T. 23.11.2011:  ”Ayrılık durumunda evlilik birliği hukuken devam ettiğine göre, eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmak durumundadır. Özellikle ayrı yaşam hakkını kazanan kadın için tedbir nafakası verilmesinin yıllardır kabul gördüğü; ayrı yaşayan eşin ekonomik durumu iyi olsa dahi az veya çok katkıda bulunulacağı; kadının gelir durumunun ancak takdir edilecek nafaka miktarına etkili olabileceği görüşü benimsenerek, sonuçta davacı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir…” 

 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2012/16486 E, 2013/2713 K, 31.01.2013 T.  “ Dava ayrılığa ilişkin ise boşanmaya karar verilemez. Böyle bir talep halinde de ayrılık kararı verilebilmesi için “ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının mevcut olup olmadığına” bakılmaz, boşanma sebebinin ispatlanmış olması yeterlidir.” 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2012/16486 E, 2013/2713 K, 31.01.2013 T.  “ Dava ayrılığa ilişkin ise boşanmaya karar verilemez. Böyle bir talep halinde de ayrılık kararı verilebilmesi için “ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının mevcut olup olmadığına” bakılmaz, boşanma sebebinin ispatlanmış olması yeterlidir.” 

Benzer ilginizi çekebilecek yazılarımız;

İzmir Boşanma Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir