Kategori arşivi: Tüketici Hukuku

Malpraktis Nedir?

Malpraktis Nedir?

Malpraktis Nedir? – İzmir Avukat

Sağlık hizmetlerinin sunumu sırasında ortaya çıkabilecek tıbbi hatalar, hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen ve hukuki sonuçlar doğuran durumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hatalar, sağlık profesyonellerinin yüksek düzeyde dikkat ve özen gösterme yükümlülüğüne rağmen kaçınılmaz olarak gerçekleşebilmektedir. Bu yazımızda, günümüzde adını sıklıkla duymaya başladığımız malpraktis kavramı ve davaları ele alınacaktır.

Malpraktis (Tıbbi Hata) Nedir?

Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 13. maddesine göre malpraktis; bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesidir. Buradan hareketle malpraktis, sağlık profesyonellerinin standart tıbbi bakım uygulamalarına uygun davranmaması sonucu hastanın zarar görmesi olarak tanımlanabilecektir. Bu durum, yanlış teşhis, hatalı tedavi, hatalı bilgilendirme, cerrahi hata veya uygunsuz bakım, ihmal gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir.

Malpraktis Davası Nedir?

Malpraktis davası, bir hasta veya hasta yakınının, bir sağlık profesyonelinin veya sağlık kuruluşunun tıbbi hata yaptığı iddiasıyla açtığı bir hukuk davasıdır. Bu davada, hasta veya hasta yakını, uğradığı maddi ve manevi zararı karşılamak amacıyla tazminat talebinde bulunur.

Bir malpraktis davasının açılabilmesi için sağlık profesyoneli ile hasta arasında tedavi ilişkisi bulunmalı, sağlık profesyonelinin standart tıbbi bakım uygulamalarına uygun davranmaması ve bu davranış sonucu hastanın, fiziksel, psikolojik veya ekonomik bir zarar görmüş olması gerekmektedir. Ayrıca açılacak davada hastanın uğradığı zararın, sağlık profesyonelinin hatasıyla doğrudan bağlantılı olduğu ispat edilmelidir.

Son yıllarda, tıbbi hatalar nedeniyle açılan malpraktis davalarında hem dava sayısında hem de talep edilen tazminat miktarlarında belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Bu durumun başlıca nedenleri arasında toplumun sağlık hakları konusunda bilinçlenmesi, hukuki süreçlerin kolaylaşması, medya ve sosyal medyanın etkisi, sağlık hizmetlerinin karmaşıklaşması ve tazminat miktarlarının artması sayılabilecektir. Bu duruma istinaden Türk Tabipler Birliği (TTB), malpraktis sorunuyla mücadele etmek ve sağlık sisteminin daha güvenli hale gelmesi için çalışmalar başlatmış olup, bu hususta çeşitli tavsiyelerde bulunmaktadır. Detaylı bilgi için bkz.: (https://www.ttb.org.tr/TD/TD59/597.html)

Malpraktis Davasında Her Tıbbi Hatadan Doktor Sorumlu Mudur?

Malpraktis davalarında tıbbi hataya sebebiyet veren hekimlerin sorumlu olabilmesi için öncelikle hekimin yaptığı hata ile hastanın uğradığı zarar arasında doğrudan bir nedensellik bağı bulunması gerekmektedir. Bu duruma ilaveten hekimin tıbbi uygulama sırasında göstermesi gereken özeni göstermemiş olması, yani tıbbi standartlara uygun davranmamış olması ve bu sebeple kusurlu olması gerekmektedir. Özetle; Hekimin hukukî sorumluluğu kusurlu eylem, zarar ve zarar ile kusurlu eylem arasında illiyet bağının varlığına bağlıdır.

Komplikasyon Nedir?

Malpraktis davalarında sıklıkla duyulan bir diğer kavram ise komplikasyondur. Komplikasyon, tıbbi müdahale sırasında veya sonrasında beklenmeyen, tahmin edilemeyen ancak tıbbi olarak kabul edilebilir bir risk olarak değerlendirilen bir durumdur. Örneğin, bir ameliyat sonrası enfeksiyon, kanama gibi durumlar komplikasyon olarak kabul edilebilir.

Komplikasyon ve malpraktis kavramları, tıbbi müdahaleler sonucu ortaya çıkabilecek olumsuz durumlar açısından birbirinden ayrılmalıdır. Her ne kadar her iki kavram da tıbbi bir işlem sonucu ortaya çıkan istenmeyen durumları ifade etse de, hukuki sonuçları bakımından farklılık göstermektedirler. Komplikasyon kavramının varlığı, davanın seyrini etkileyebilmekle birlikte her komplikasyon tıbbi hata anlamına gelmediğinden farklı sonuçlar doğurabilmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’da 2017/680 E., 2021/449 K., 08.04.2021 tarihli kararında “Malpraktis, komplikasyon kavramından farklıdır. Komplikasyon hekimin tıbbi müdahaleyi gerçekleştirirken her şeyi doğru yapmasına rağmen yine de istenmeyen bir sonucun meydana gelmesidir ve komplikasyonun iyi ve doğru yönetilmiş olması kaydıyla, istenmeyen sonucun ortaya çıkmasında tıp ilminin genel kurallarının kusurlu ihlâli söz konusu olmadığından hekimin sorumluluğu doğmayacaktır.” belirtmek suretiyle komplikasyon ve malpraktis kavramlarının farkına değinmiştir. (Detaylı bilgi için bkz: https://karararama.yargitay.gov.tr/)

Bu sebeple malpraktis davası açılmadan önce meydana gelen zararın komplikasyon mu yoksa tıbbi hata mı kapsamında kaldığını tespit edebilmek ve hastanın uğradığı zararın boyutunu belirlemek için alanında uzman, tarafsız kişilerden uzman görüşü alınması önem taşımaktadır.

Malpraktis Davasında Talep Edilebilecek Tazminat Kalemleri Nelerdir?

Malpraktis, yani tıbbi uygulama hatası nedeniyle zarar gören bir hasta, açacağı dava ile çeşitli taleplerde bulunabilir. Bu talepler, hastanın yaşadığı zararın niteliğine ve kapsamına göre değişiklik gösterebilmektedir. Genel olarak, malpraktis davalarında aşağıdaki taleplerde bulunulabilir:

Maddi Tazminat:

  • Çalışma Gücünün Azalmasından ya da Yitirilmesinden Doğan Kayıplar: Hatalı tıbbi uygulama nedeniyle kişinin iş gücü kaybı kalıcı hale gelmişse, gelecekteki kazanç kaybı talep edilebilir.
  • Kazanç Kaybı: Hastanın tedavi süreci nedeniyle iş göremez hale gelmesi veya işinden olması durumunda, kaybedilen gelir talep edilebilir.
  • Tedavi Masrafları: Hatalı tıbbi uygulama nedeniyle oluşan sağlık sorunları için yapılan ve yapılacak olan tüm tedavi masrafları talep edilebilir. Bu kapsamda, ilaç, ameliyat, fizik tedavi gibi masraflar yer alır.
  • Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Hasta vefat etmişse, hasta yakınları ( eş, çocuk, anne, baba, bakmakla yükümlü olduğu kimseler) tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilir.
  • Cenaze Giderleri: Hastanın hatalı uygulama sebebiyle vefatı halinde ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan giderler talep edilebilir.

Manevi Tazminat

Hastanın yaşadığı fiziksel ve psikolojik acı, hastanın yaşam kalitesinde meydana gelen düşüş veya hastanın tıbbi hata sebebiyle vefatı halinde yakınları tarafından manevi tazminat talep edilebilir.

Kamuda Çalışan Hekimlerin Hukuki Sorumluluğu Nedir?

Kamu ve özel hastanelerde çalışan hekimlerin malpraktis nedeniyle hukuki sorumlulukları, bulundukları kuruma göre farklılık göstermektedir. Kamu hastanelerinde çalışan hekimlere karşı doğrudan dava açılamamakta iken özel hastanelerde çalışan hekimler hastalar tarafından doğrudan dava edilebilmektedir.

Kamu görevlilerinin görevleri ile ilgili olarak yaptıkları hatalardan dolayı 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 13. Maddesi uyarınca doğrudan aleyhlerine dava açılamayacağını belirtilmektedir. Bu düzenleme neticesinde meydana gelen malpraktis sebebiyle başvuru ancak hekimin bağlı bulunduğu idareye karşı ileri sürülebilmektedir. Ancak ilgili madde devamında “Kurumun sorumlu personele rücu hakkı saklıdır” ifadesi yer almakla kamu kurumunun hekimin kusurundan kaynaklı tazminat ödemek zorunda kalması halinde yapılan bu ödeme hekimden rücuen talep edilebilecektir.

Hekimin Malpraktis Nedeniyle Cezai Sorumluluğu Doğar mı?

Hekimlerin malpraktis yani diğer bir deyişle tıbbi uygulama hatası nedeniyle cezai sorumluluğu doğabilmektedir. Ancak bu durum, tıbbi hataya sebebiyet veren olayın tüm detaylarına, hekimin kusurunun boyutuna ve ortaya çıkan sonuca göre değerlendirilmektedir. Uygulamada da hekimlerin tıbbi hata nedeniyle daha çok taksirle yaralama, taksirle öldürme, görevi kötüye kullanmagibi suç tiplerinden yargılandığı gözlemlenmektedir.

Ancak hekimlerin görevleri sebebiyle işledikleri suç sebebiyle yargılanmaları için öncelikle yetkili mercilerden izin alınması gerekmektedir. Şöyle ki; 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, kamu görevlilerinin işlemiş olduğu suçlardan dolayı yargılanmaları konusunda önemli düzenlemeler içermekte olup bu kanun kapsamında, özellikle sağlık çalışanları ve hekimler için ayrı bir düzenleme bulunmaktadır. Kamu görevlilerinin görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için soruşturma izni alınması gerekmektedir. 4483 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerle birlikte, özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimler için de soruşturma izni şartı getirilmiştir. Yani, sadece kamu hastanelerinde çalışan hekimler değil, özel sektörde çalışan hekimler de bu düzenlemenin kapsamına girmekte olup soruşturma izni alınmadan önce ceza davası açılabilmesi mümkün değildir. Soruşturma izni ise son yasal düzenlemeler doğrultusunda Sağlık Bakanlığı nezdinde kurulan Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından verilmekte olup verilecek karara karşı itiraz yolu açıktır.

Malpraktis Davalarında Zamanaşımı Nedir?

Malpraktis davalarında hekim ile hasta arasında kurulan ilişkinin niteliği oldukça önemlidir. Doktrin ve Yargıtay uygulaması uyarınca hasta ile doktor arasında kurulan hekimlik sözleşmesi genellikle vekalet sözleşmesi olarak değerlendirmekle birlikte Türk Borçlar Kanunu md.147 uyarınca vekalet sözleşmesinden doğan alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabiidir.

Hasta ile doktor arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulü halinde ise (örneğin, estetik ameliyat, protez vs.) Türk borçlar Kanunu 147/6 maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Ancak doktorun ağır kusurunun varlığı halinde TBK 478. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi 20 yıla kadar uzayabilecektir.

Hasta ile hekim arasında sözleşmesel ilişkinin kurulmasının mümkün olmadığı, acil müdahele gerektiren durumlarda hastanın her zaman onamını almak mümkün olmayabilmektedir. Bu durumda vekaletsiz iş görme hükümleri de uygulanabilecek olup TBK m. 146 uyarınca zamanaşımı süresi 10 yıl olarak uygulanacaktır.

Son olarak hekim ile hasta arasında her zaman sözleşmesel ilişki kurulamayabileceğini belirtmiştik. Bu durumda taraflar TBK uyarınca haksız fiil sorumluluğuna da gidebileceklerdir. Türk Borçlar Kanunu 72. maddesi uyarınca zamanaşımı, zararın öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde fiil tarihinden itibaren 10 yıl olmak üzere değişiklik gösterecektir. Hekimin eyleminin suç oluşturduğu hallerde ise TCK md.66 düzenlemesi uyarınca suç tipine bağlı olarak zamanaşımı süresi uzayabilecektir.

Ancak malpraktis davalarında, hastanın zararı öğrenme süresi, diğer haksız fiil davalarına göre daha uzun sürebilmektedir. Özellikle, bazı tıbbi hataların sonuçları uzun vadede ortaya çıkabilmekte veya hastanın durumu nedeniyle zararı hemen fark edilmeyebilmektedir. Bu gibi durumlarda, zamanaşımı süresinin başlangıcı Yargıtay uygulamalarıyla da kabul gördüğü üzere hastanın zararı öğrendiği tarih olarak kabul edilmektedir.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 282 14 76

Araç Değer Kaybı Halinde Tüketicinin Hakları

Araç Değer Kaybı Halinde Tüketicinin Hakları – İzmir Avukat

1- Araç değer kaybı nedir?

Yargıtay kararlarında da vurgulandığı gibi, bir araç tamamen onarılsa bile kaza geçirmesi nedeniyle değer kaybına uğrar. Bu durumda, araç hasarlı olarak kabul edilir ve hiçbir hasar görmemiş bir aracın değerine göre daha az değerlidir. İşte, araç değer kaybı, bir aracın hasar gördükten veya kaza yaptıktan sonra, yeniden satıldığında piyasa değerinin kaybı olarak ifade edilebilir. Bu kayıp, aracın hasar görmesi nedeniyle oluşur ve aracın daha önce hiç hasar görmemiş bir araçtan daha az değerli hale gelmesine neden olur. Bu durumda, aracın hasar gördüğü yer, hasarın ciddiyeti, aracın yaşına ve kilometre durumuna göre değer kaybı miktarı değişecektir. Kaza esnasında hasara uğrayan araç kusursuz ya da daha az kusurlu olduğu müddetçe kusurlu tarafta aracında oluşan değer kaybı bedelini isteyebilecektir. Değer kaybından hem araç sahibi, hem sürücü hem de karşı tarafın trafik sigortasını yapan sigorta şirketi sorumlu olacaktır. Sigorta şirketinin hasardan sorumluluğunun poliçe miktarı ile sorumlu olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir.

2- Tüketicilerin hakları nelerdir?

Tüketicilerin araç değer kaybı halindeki hakları, Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun‘da düzenlenmiştir. Tüketiciler, kazanın diğer tarafının kusuruna bağlı olarak araç değer kaybı tazminatı talep edebilirler. 

3- Hasar sebebi nasıl tespit edilir?

Aracın değer kaybının nedenlerinin belirlenmesinde eksper büyük bir rol oynar. Eksper, aracın hasarını belirlemek ve hasarın nedenini açıklayacak bir rapor hazırlamak için gerekli olan araç incelemesini gerçekleştirirler ve hasar raporu düzenler. Bu rapor, aracın hasarını ayrıntılı bir şekilde belirleyen ve hasarın nedenlerini detaylı olarak açıklayan bir belgedir. Hasar raporunun doğru ve eksiksiz bir şekilde hazırlanması çok önemlidir. Hasar nedeninin açıkça belirlenmediği durumda, aracın değer kaybı miktarını eksik veya hatalı bir şekilde hesaplanabilir. Bu nedenle, hasarın nedeninin açıkça tespiti, tüketicinin aracın değer kaybı miktarını doğru bir şekilde hesaplamasına yardımcı olacaktır. 

4- Değer kaybı tazminatının belirlenmesi

Değer kaybı tazminat tutarı, aracın hasarının ciddiyeti ve aracın yaşı gibi faktörlere göre belirlenir. Hasarın ciddiyeti arttıkça tazminat tutarı da artar. Benzer şekilde, daha eski bir araç için tazminat tutarı daha az olabilir çünkü araç zaten eski olabilir veya değeri azalmış olabilir. Bu nedenle, tazminat tutarının belirlenmesinde hasarın ciddiyeti ve aracın yaşı önemli faktörlerdendir. Ayrıca, tazminat tutarının belirlenmesinde kullanılacak olan yöntemlerin ve hesaplama formüllerinin doğru seçilmesi de önemlidir. Tüketicinin, sigorta şirketi tarafından teklif edilen tazminat tutarını kabul etmeden önce tazminat tutarının nasıl hesaplandığını ve aracın piyasa değerini etkileyen faktörleri kontrol ettirmek için uzman bir avukata ve ekspere başvurması iyi olacaktır.

5- Araç değer kaybına ilişkin yargılama süreci

Değer kaybı sigorta şirketinden talep edildiği takdirde: Değer kaybı talebinde bulunma süresi, hasarın gerçekleştiği tarihten itibaren iki yıldır. Tüketicilerin, bu süre sona ermeden önce sigorta şirketinden araç değer kaybı tazminatı talebinde bulunması gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da, tazminat için başlatılacak bir yasal süreç öncesinde, sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunma zorunluluğu mevcuttur. Sigorta şirketi, bu başvuru akabinde tüketici talebini inceleyerek ödeyecek olduğu tazminat tutarını belirleyecektir. Sigorta şirketinin tazminat talebini reddetmesi durumunda veya tazminat tutarı tüketicinin talep ettiği miktardan düşük olduğunda, tüketicinin hukuki süreç başlatma hakkı vardır. Burada başlatılacak yasal süreçte asliye ticaret mahkemeleri görevli olduğu gibi sigorta tahkim komisyonuna da başvuruda bulunulabilir. Sigorta tahkim komisyonun yargılama süresi Asliye ticaret Mahkemelerinden çok kısa olduğu ve altı ay gibi bir sürede yargılama işlemini tamamladığı için daha çok tercih edilmektedir. Ancak sigorta tahkim komisyonunun yargılama yetkisinin sınırlı olduğu ve her dosyanın sigorta tahkim komisyonunda görülme ihtimalinin olmadığını da hatırlatmakta fayda var. Asliye ticaret mahkemesinin ise yargılama yetkisi çok daha geniştir. Asliye ticaret mahkemesinde dava açmaya karar verildiği takdirde, dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk süreci olduğunu konusunda da uyarmak gerekir. Hukuki süreçte bir avukat ile çalışmak, tüketicinin haklarını savunarak tazminat talebinin kabul edilmesi veya daha yüksek bir tazminat tutarının alınması konusunda yardımcı olabilir.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 534 415 52 56

Konutlardaki Ayıplardan Ötürü Tüketicinin Hakları

Konutlardaki Ayıplardan Ötürü Tüketicinin Hakları

Konutlardaki Ayıplardan Ötürü Tüketicinin Hakları – İzmir Avukat

Ayıplı Mal Nedir?

Geçtiğimiz günlerde yaşanan şiddetleri deprem felaketleri neticesinde birçok yeni binanın da yıkıldığı ve ağır hasarlar almış olduğunu sıklıkla duymaktayız. Özellikle müteahhitlerden veya bu mahiyetteki şirketlerden tüketiciler tarafından konut satın alınması halinde bu gibi olaylarda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan mal olarak tanımlanmıştır. Bir deprem ülkesi olan ülkemizde, ilgili deprem mevzuatına aykırı olarak inşa edilen binaların da sahip olması gereken objektif özellikleri taşımadığı şüphesizdir.

Müteahhit Ne Kadar Süre Sorumlu?

TKHK kapsamında taşınmazlarda bulunan ayıplardan ötürü satıcıların 5 (beş) yıl boyunca sorumluluk devam eder. Burada binada meydana gelen ayıplara ilişkin olarak beş yıl süre ile müteahhidin sorumluluğuna gidilebilir. Fakat, söz konusu ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz. İlgili yönetmeliklere aykırı inşa edilen yapılar için de işinin ehli dürüst bir müteahhit tarafından yapılmaması gereken kusur ve ihmaller neticesinde inşa edilmiş binalar için ağır kusurdan bahsedilmesi gerekmektedir.

Müteahhitin Sorumluluğunu Sözleşme İle Sınırlandırılması

Ayrıca taraflar arasında bir yazılı sözleşme ile müteahhidin veya satıcının sorumlulukları kısıtlanmış olsa dahi TKHK ve Haksız Şart Yönetmeliği kapsamında çok yüksek bir ihtimal bunlar yazılmamış sayılacaktır. Haksız şarta ilişkin yasal düzenlemeler kapsamında tüketicinin haklarını tek taraflı kısıtlayan ve aradaki ilişkiyi zedeleyecek nitelikteki maddeler kanun kapsamında yazılmamış kabul edilecektir.

Tüketicinin Hakları Nelerdir?

Tüketici, ayıplı mal ile karşılaşması halinde kanunda ona tanınan seçimlik haklarını kullanabilir. Bunlar; a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme şeklinde kanunda sayılmıştır.

Zorunlu Arabuluculuk Başvurusu

66.000-TL’nin üzerinde kalan yasal uyuşmazlıklarda tüketici tarafından öncelikle arabuluculuğa başvuru şartı getirilmiş olup; arabulucuya başvuru yapılmaksızın dava açılması halinde davanın reddine karar verilecektir. Günümüz ekonomisinde, herhangi bir konutun bu parasal sınıra takılmaması pek olası değil. Dolayısıyla deprem sebebi ile zarar gören konuta ilişkin tüketici mahkemelerinde bir dava açılacak ise öncelikle arabuluculuğa başvurulması gerektiğini önemle hatırlatırız.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 534 415 52 56

Tüketici Hakem Heyeti Sınırı 2023

Tüketici Hakem Heyeti Sınırı 2023 | İzmir Avukat

Tüketici Hakem Heyeti 2023 Parasal Sınırları

21 Eylül 2022 tarihinde yayınlanan Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği ile parasal sınırlarda değişikliğe gidildi. Yönetmelik ile parasal İl ve ilçe hakem heyetleri arasındaki parasal sınır farklılıkları ortadan kaldırıldı. Ayrıca 16 Aralık 2022 Cuma günü yayınlanan tebliğ ile Tüketici Hakem Heyetlerini’nin 2023 yılı için yetkili olduğu parasal sınırlar belirlendir.

Söz konusu tebliğ’in 3. Maddesi ile 2023 yılı için Tüketici Hakem Heyetlerine yapılacak başvurularda değeri 66.000 TL (altmışaltı bin) Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda, İl veya İlçe Tüketici Hakem Heyetleri görevli olduğu düzenlendi.

İl tüketici hakem heyetleri il sınırları içinde, ilçe tüketici hakem heyetleri ise ilçe sınırları içinde yetkilidir. Tüketici hakem heyeti kurulmayan ilçelerde Bakanlıkça o ilçe için belirlenen hakem heyeti yetkilidir.

Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir.

Hakem Heyetine Kimler Başvurabilir?

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında Tüketici Hakem Heyetleri gerçek kişilerin gerçekleştirdiği tüketici işlemlerinden doğan uyuşmazlıkları incelemekle yetkilidir. Bu kapsamda tüketici işlemine konu uyuşmazlığın tarafları başvuruda bulunabilir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 534 415 52 56

Ön Bilgilendirme Formu Nedir?

Ön Bilgilendirme Formu Nedir?

Ön Bilgilendirme Formu Nedir? | İzmir Avukat

Ön Bilgilendirme Formu Nedir?

Ön bilgilendirme formu, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili yönetmelikler kapsamında esasları düzenlenmiş bir yasal zorunluluk olup; sözleşmenin imzalanması öncesinde; satıcı tarafından tüketiciye sunulmalıdır. Ön bilgilendirme formunun arkasında yatan amaç, uzun ve karmaşık sözleşmeler ile tüketicinin metinlerde kaybolmasını önleyerek; kötü niyetli şart ve koşulların sözleşme öncesinde net bir şekilde belirtilmesidir.

Mesafeli Satış Sözleşmelerinde Ön Bilgilendirme

Mesafeli Satış Sözleşmeleri Yönetmeliği kapsamında tüketici, mesafeli sözleşmenin kurulmasından ya da buna karşılık gelen herhangi bir teklifi kabul etmeden önce, aşağıdaki hususların tamamını içerecek şekilde satıcı veya sağlayıcı tarafından bilgilendirilmek zorundadır.

  • Sözleşme konusu mal veya hizmetin temel nitelikleri,
  • Satıcı veya sağlayıcının adı veya unvanı, varsa MERSİS numarası,
  • Tüketicinin satıcı veya sağlayıcı ile hızlı bir şekilde irtibat kurmasına imkan veren, satıcı veya sağlayıcının açık adresi, telefon numarası ve benzeri iletişim bilgileri ile varsa satıcı veya sağlayıcının adına ya da hesabına hareket edenin kimliği ve adresi,
  • Satıcı veya sağlayıcının tüketicinin şikayetlerini iletmesi için farklı iletişim bilgileri var ise, bunlara ilişkin bilgi,
  • Mal veya hizmetin tüm vergiler dahil toplam fiyatı, niteliği itibariyle önceden hesaplanamıyorsa fiyatın hesaplanma usulü, varsa tüm nakliye, teslim ve benzeri ek masraflar ile bunların önceden hesaplanamaması halinde ek masrafların ödenebileceği bilgisi,
  • Sözleşmenin kurulması aşamasında uzaktan iletişim aracının kullanım bedelinin olağan ücret tarifesi üzerinden hesaplanamadığı durumlarda, tüketicilere yüklenen ilave maliyet,
  • Ödeme, teslimat, ifaya ilişkin bilgiler ile varsa bunlara ilişkin taahhütler ve satıcı veya sağlayıcının şikayetlere ilişkin çözüm yöntemleri,
  • Cayma hakkının olduğu durumlarda, bu hakkın kullanılma şartları, süresi, usulü ve satıcının iade için öngördüğü taşıyıcıya ilişkin bilgiler,
  • Cayma bildiriminin yapılacağı açık adres, faks numarası veya elektronik posta bilgileri,
  • Cayma hakkının kullanılamadığı durumlarda, tüketicinin cayma hakkından faydalanamayacağına ya da hangi koşullarda cayma hakkını kaybedeceğine ilişkin bilgi,
  • Satıcı veya sağlayıcının talebi üzerine, varsa tüketici tarafından ödenmesi veya sağlanması gereken depozitolar ya da diğer mali teminatlar ve bunlara ilişkin şartlar,
  • Varsa dijital içeriklerin işlevselliğini etkileyebilecek teknik koruma önlemleri,
  • Satıcı veya sağlayıcının bildiği ya da makul olarak bilmesinin beklendiği, dijital içeriğin hangi donanım ya da yazılımla birlikte çalışabileceğine ilişkin bilgi,
  • Tüketicilerin uyuşmazlık konusundaki başvurularını Tüketici Mahkemesine veya Tüketici Hakem Heyetine yapabileceklerine dair bilgi.

Ön Ödemeli Konut Satış Sözleşmelerinde Ön Bilgilendirme

 Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmelik kapsamında satış sözleşmesi kurulmadan en az bir gün önce aşağıdaki hususları içeren, en az on iki punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde, açık, sade ve okunabilir şekilde düzenlenen ön bilgilendirme formunun tüketiciye verilmesi zorunludur:

  • Satıcının adı veya unvanı, açık adresi, telefon numarası ve varsa MERSİS numarası ile diğer iletişim bilgileri,
  • Sözleşme konusu konuta ilişkin bağımsız bölümün yer aldığı ada, parsel, blok, konum, kat ve benzeri temel nitelik bilgileri ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğine göre belirlenen bağımsız bölüm net ve brüt alanları,
  • Konutun tüm vergiler dâhil Türk Lirası olarak peşin ve taksitli toplam satış fiyatı; varsa teslim ve diğer masraflara ilişkin bilgi,
  • Varsa faiz miktarı ve faizin hesaplandığı yıllık oran,
  • Tüketicinin cayma ve sözleşmeden dönme hakkına ilişkin bilgiler,
  • Konutun teslim tarihi,
  • Verilecek teminata ilişkin bilgiler,
  • Yapı ruhsatının alınış tarihi,
  • Yönetim planına uygun olarak genel giderlere katılıma ilişkin bilgiler.

Yukarıda yer alan bilgileri içeren ön bilgilendirme formuna ek olarak tüketiciye, bağımsız bölüm planı, vaziyet planı, kat planı ve mahal listesi verilir.

Paket Tur Sözleşmelerinde Ön Bilgilendirme

Paket Tur Sözleşmeleri Yönetmeliği kapsamında sözleşmenin kurulmasından önce katılımcıya ön bilgilendirme amaçlı broşür verilmesi zorunludur. Katılımcıya sunulan broşür veya ekinde; paket turun vergiler dahil toplam fiyatı, ön ödeme tutarı ve kalan bedelin ödeneceği tarih bilgilerinin yanı sıra, paket turu oluşturan hizmetler kapsamında bulunması halinde, aşağıdaki bilgilerin de yer alması zorunludur:

  • Yolculuğun başlangıç ve bitiş tarihi ile yeri.
  • Kullanılan ulaşım araçlarının türü ile yolculuğun sınıfı, hareket ve dönüş tarihleri, saatleri ve yerleri.
  • Konaklama tarihleri de belirtilerek konaklamanın türü, yeri, nitelikleri, sınıfı ve bu sınıflandırma Türkiye’de uygulanandan farklı ise bu farklılığa ilişkin uyarı.
  • Yemek planı.
  • Yolculukta izlenecek güzergâh.
  • Paket turun özelliklerine uygun olarak pasaport, vize, yaş ve sağlık şartlarına ilişkin bilgi.
  • Paket turun düzenlenmesi için asgari bir katılımcı sayısı öngörülmüşse bu sayı ve bu sayıya ulaşılamadığı takdirde katılımcıya paket turun iptalinin bildirileceği son tarih.
  • Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununa göre düzenlenmesi zorunlu sigorta ile varsa diğer sigortalara ilişkin bilgi.
  • Turist rehberliği hizmetlerine ilişkin bilgi.

Katılımcıya verilen broşürde yer alan bilgiler paket tur düzenleyicisi ve aracısı için bağlayıcıdır.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 534 415 52 56

Mesafeli Satış Sözleşmesi Nedir?

Mesafeli Satış Sözleşmesi Nedir?

Mesafeli Satış Sözleşmesi Nedir? | İzmir Avukat

Mesafeli sözleşme, Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği kapsamında satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dahil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeleri ifade etmektedir. Satıcı ve tüketicinin aynı yerde bulunmadan satın almayı gerçekleştirdiği internet üzerinden veya telefon aracılığı ile satış gerçekleştirme mesafeli sözleşmelere örnek gösterilebilir.

Ön Bilgilendirme Yükümlülüğü

Tüketici, mesafeli sözleşmenin kurulmasından ya da buna karşılık gelen herhangi bir teklifi kabul etmeden önce, aşağıdaki hususların tamamını içerecek şekilde satıcı veya sağlayıcı tarafından bilgilendirilmek zorundadır.

Cayma Hakkı

Tüketici, on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkına sahiptir. Cayma hakkı süresi, hizmet ifasına ilişkin sözleşmelerde sözleşmenin kurulduğu gün; mal teslimine ilişkin sözleşmelerde ise tüketicinin veya tüketici tarafından belirlenen üçüncü kişinin malı teslim aldığı gün başlar. Ancak tüketici, sözleşmenin kurulmasından malın teslimine kadar olan süre içinde de cayma hakkını kullanabilir.

Cayma hakkının istisnaları

Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, tüketici aşağıdaki sözleşmelerde cayma hakkını kullanamaz:

  1. Fiyatı finansal piyasalardaki dalgalanmalara bağlı olarak değişen ve satıcı veya sağlayıcının kontrolünde olmayan mal veya hizmetlere ilişkin sözleşmeler.
  2. Tüketicinin istekleri veya kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan mallara ilişkin sözleşmeler.
  3. Çabuk bozulabilen veya son kullanma tarihi geçebilecek malların teslimine ilişkin sözleşmeler.
  4. Tesliminden sonra ambalaj, bant, mühür, paket gibi koruyucu unsurları açılmış olan mallardan; iadesi sağlık ve hijyen açısından uygun olmayanların teslimine ilişkin sözleşmeler.
  5. Tesliminden sonra başka ürünlerle karışan ve doğası gereği ayrıştırılması mümkün olmayan mallara ilişkin sözleşmeler.
  6. Malın tesliminden sonra ambalaj, bant, mühür, paket gibi koruyucu unsurları açılmış olması halinde maddi ortamda sunulan kitap, dijital içerik ve bilgisayar sarf malzemelerine ilişkin sözleşmeler.
  7. Abonelik sözleşmesi kapsamında sağlananlar dışında, gazete ve dergi gibi süreli yayınların teslimine ilişkin sözleşmeler.
  8. Belirli bir tarihte veya dönemde yapılması gereken, konaklama, eşya taşıma, araba kiralama, yiyecek-içecek tedariki ve eğlence veya dinlenme amacıyla yapılan boş zamanın değerlendirilmesine ilişkin sözleşmeler.
  9. Elektronik ortamda anında ifa edilen hizmetler veya tüketiciye anında teslim edilen gayrimaddi mallara ilişkin sözleşmeler.
  10. Cayma hakkı süresi sona ermeden önce, tüketicinin onayı ile ifasına başlanan hizmetlere ilişkin sözleşmeler.

Sözleşmenin İfası ve Teslimat

Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin siparişinin kendisine ulaştığı tarihten itibaren taahhüt ettiği süre içinde edimini yerine getirmek zorundadır. Mal satışlarında bu süre her halükarda otuz günü geçemez. Satıcı veya sağlayıcının birinci fıkrada yer alan yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda, tüketici sözleşmeyi feshedebilir.

Zarardan Sorumluluk

Satıcı, malın tüketici ya da tüketicinin taşıyıcı dışında belirleyeceği üçüncü bir kişiye teslimine kadar oluşan kayıp ve hasarlardan sorumludur. Tüketicinin, satıcının belirlediği taşıyıcı dışında başka bir taşıyıcı ile malın gönderilmesini talep etmesi durumunda, malın ilgili taşıyıcıya tesliminden itibaren oluşabilecek kayıp ya da hasardan satıcı sorumlu değildir.

Konuya ilişkin danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 534 415 52 56

Genel İşlem Koşulları Nedir?

Genel İşlem Koşulları Nedir? | İzmir Avukat

Tanımı

Türk Boçlar Kanunu kapsamında genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmaktadır. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz. Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin bire bir aynı olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.

Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.

Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.

Yazılmamış Sayılma

Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Yani sözleşme kapsamında tüketici aleyhine düzenlenen hususlara ilişkin tüketiciye açıkça bilgi verilmemesi ve bunu öğrenme imkanı verilmemesi durumunda, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.

Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır. Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.

Yorumlanması

Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır.

Tek Taraflı Değiştirme Yasağı

Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları içeren sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi veren kayıtlar yazılmamış sayılır.

İçerik Denetimi

Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.

Yargıtay Kararları

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/855 K. 2016/187

Genel işlem şartları, sözleşme taraflarından birinin, ileride kuracağı sözleşmelerde karşı âkidine değiştirmeden kabul edilmek üzere sunma niyetiyle, önceden, tek yanlı olarak saptadığı sözleşme koşullarıdır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, genel işlem şartlarının varlığını kabul edebilmek için bazı unsurların gerçekleşmiş olması aranır. Genel işlem şartları kural olarak bir sözleşmenin içeriğini düzenlemek üzere hazırlanırlar ve bu faaliyet tek taraflı olarak sözleşmenin kurulmasından önce gerçekleşir. Amaç, birden fazla sözleşme ilişkisinde kullanılacak şartları saptamak ve bunları karşı âkidin müdahalesine imkan tanımadan bir kül olarak sözleşmeye dahil etmektir. Bu şartların nasıl hazırlandığı, kağıda dökülüp dökülmediği, yazı türü, metnin sözleşme metnine dahil olup olmadığı gibi hususlar genel işlem şartı nitelendirmesi açısından önem taşımaz. Genel işlem şartlarının varlığını kabul edebilmek için karşı âkidin bunların içeriğine etki edememiş olması gerekir.

Bu sebeple genel işlem şartlarının unsurları; a) Bir sözleşmenin şartlarını oluşturmaları, b) Sözleşmenin kurulmasından önce düzenlenmeleri, c) Birden fazla sözleşme ilişkisinde kullanılmak üzere düzenlenmeleri, d) Genel işlem şartları kullanan tarafından sözleşmeye dahil edilmek niyetiyle karşı akide sunulmalarıdır (Yeşim M. Atamer, Sözleşme Özgürlüğünün Sınırlandırılması Sorunu Çerçevesinde Genel İşlem Şartlarının Denetlenmesi, 2. Bası, İstanbul 2001, s. 61 vd.).

Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’nun “Sözleşmedeki haksız şartlar” başlıklı 6. maddesi; “Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.

Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması sebebiyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir.

Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez.

Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir.

6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, 10/A ve 11/A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir ve sözleşmede bulunması gereken şartlardan bir veya birkaçının bulunmaması durumunda eksiklik sözleşmenin geçerliliğini etkilemez. Bu eksiklik satıcı veya sağlayıcı tarafından derhal giderilir.

Bakanlık standart sözleşmelerde yer alan haksız şartların tespit edilmesine ve bunların sözleşme metninden çıkartılmasının sağlanmasına dair usul ve esasları belirler.” düzenlemesini içermektedir.

Bu açık hüküm karşısında, standart sözleşmelerde yer alan genel işlem şartlarından haksız olanlarının tüketici için bağlayıcı olmadığı kuşkusuzdur….

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E: 2018/1425, K: 2427

Davacı taraf, Bağlantı Anlaşmasının cezai şarta ilişkin 16. maddesinde uyarı şartının bulunduğunu iddia etmektedir. 31.05.2012 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmasında cezai şartları düzenleyen 9. madde ihlalleri için uyarı şartı kaldırılmışsa da cezai şarta ilişkin Sistem Kullanım Anlaşması ve Bağlantı Anlaşmasında uyarı şartına ilişkin çelişik hükümler bulunması halinde hangisine değer verileceği hususu üzerinde durulmalıdır. Davalının hizmet sağlayıcı yönünden tek sağlayıcı konumunda olması, bu nedenle sözleşme içeriğini tek taraflı belirleme gücünün elinde olması nedeniyle 31.05.2012 tarihinde revize edilen sistem kullanım anlamasının cezai şarta ilişkin hükmü TBK’nın 20/1. maddesine göre genel işlem koşulu niteliğinde kabul edilerek, 25. madde gereğince yapılan içerik denetimi gereğince cezai şartın ancak davacı tarafından yapılan ihlalin uyarıya rağmen giderilememesi halinde uygulanabileceği şeklinde kabul edilmesi gerekmektedir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 534 415 52 56

Gizli Ayıpta Zamanaşımı

Gizli Ayıpta Zamanaşımı

Gizli Ayıpta Zamanaşımı | Gizli Ayıp ve Zamanaşımı | Av. Mustafa Yolcu

Gizli Ayıp Nedir?

6502 Sayıl Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan mal olarak tanımlanmıştır.

6502 sayılı TKHK (Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun) kapsamında ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilmektedir. (Madde 8)

Gizli ayıp ise ürünün basit bir inceleme neticesinde anlaşılmayacak mahiyette olan eksiklik veya uygunsuzluklar olarak ifade edilebilir. “Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değildir. Fakat onları meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir” (YAVUZ, Nihat: Ayıplı İfa, Ankara 2010, 2. Baskı, sh. 107). 

Gizli Ayıbı İhbar Yükümlülüğü

6502 Sayılı TKHK kapsamında ayıbı ihbara ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş olup; bu kanun kapsamında yer alan düzenlemeler tüketici işlemleri kapsamında geçerlidir. Tüketici ilişkisi dışında kalan süreçlerde Türk Borçlar Kanununda yer alan düzenlemeler geçerli olup; gizli ayıbı derhal ihbar yükümlülüğü söz konusudur.

Gizli Ayıpta Zamanaşımı

Genel SüreTüketici ilişkisi kapsamında ortaya çıkan ayıba ilişkin zamanaşımı, taraflarca daha uzun bir sürenin belirlenmemesi durumunda 2 (iki) yıl olarak belirlenmiştir.
Konut veya Tatil Amaçlı TaşınmazlardaZamanaşımı süresi konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır.
İkinci El Satışlarİkinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz.
Ağır Kusur veya Hile Var iseAyıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.
6502 Sayılı TKHK kapsamında Ayıba İlişkin Zamanaşımı

Eski tüketici kanunun aksine 6502 sayılı TKHK kapsamında gizli ve açık ayıba ilişkin bir ayrım gözetilmeksizin 2 (iki) yıllık bir zamanaşımı süresi öngörülmüştür.

Detaylı bilgi veya sorularınız için bizim ile iletişim‘e geçebilirsiniz.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 534 415 52 56

Uçuşun İptali veya Ertelenmesi Durumunda Yolcu Hakları

Av. Mustafa Yolcu

Uçuşun İptali Durumunda Yolcu Hakları

Havayolu ulaşımı artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Bu süreç kapsamında birçok farklı aksilik ile karşılaşılması da artık sürekli karşılaştığımız veya duyduğumuz bir durum. Yolculuk kapsamında karşılaşabileceğiniz rötar veya uçuş iptalleri karşısında haklarınızı bilmek ise sizlere büyük kolaylık sağlayacağı şüphesiz.

Uçuşun İptali Durumunda Yolcu Hakları, Bir uçuşun iptale dilmesi durumunda uçuşu gerçekleştiren eden hava yolu şirketi;

  • Bedel İadesi: Seyahatin gerçekleştirilmeyen bölüm veya bölümleri ile yolcunun planlamış olduğu seyahatin tamamlanmasının artık herhangi bir anlamı kalmaması durumunda seyahatin gerçekleştirilen bölüm veya bölümleri için, bilet ücretinin tamamının en geç yedi gün içinde iade edilmesi; ayrıca yolcunun seyahatinin ilk başlangıç noktasına ilk fırsatta dönmesini sağlayacak bir dönüş uçuşunun ücretsiz sağlanması,
  •  Güzergah Değişikliği: Benzer taşıma şartları altında, en erken fırsatta son varış yerine güzergah değişikliğinin sağlanması,
  • Tarih Değişikliği: Son varış yerine, boş koltuk durumuna bağlı olarak, yolcunun uygun göreceği daha sonraki bir tarihte, benzer taşıma şartları altında güzergah değişikliğinin yapılması.
  • Alternatif Ulaşım Teklifi: Bir şehir veya bölgeye birden fazla havaalanının hizmet etmesi durumunda, uçuşu icra eden hava taşıma işletmesinin rezervasyonu onaylanmış olan yolculara alternatif bir havaalanına bir uçuş teklif etmesi halinde, uçuşu icra eden hava taşıma işletmesi, yolcunun o alternatif havaalanından rezervasyonun yapılmış olduğu havaalanına veya yolcu tarafından kabul edilen başka yakın bir varış noktasına transfer edilmesine ait masrafı karşılanması,
  • Yiyecek – İçecek İhtiyaçlarının Giderilmesi: Bekleme süresine uygun ve bedelsiz olarak; iki ile üç saat arası gecikmelerde, makul ölçüde sıcak ve soğuk içecekler; üç ile beş saat arası gecikmelerde ise sıcak ve soğuk içecekler ile günün zamanına göre kahvaltı veya yemek sağlanması,
  • İletişim İhtiyaçlarının Giderilmesi: Yolculara ücretsiz olarak süre kısıtlaması olmaksızın iki telefon görüşmesi, faks mesajı veya eposta hizmeti,
  • Konaklama Hakkı: Güzergahın değiştirildiği hallerde yeni uçuşun beklenen kalkış zamanının, iptal edilen uçuş için planlanmış olan kalkış zamanından sonraki gün veya günler içerisinde olması halinde; bir veya daha fazla gece konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda veya yolcu için ilave bir konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda, otelde veya uygun bir konaklama tesisinde konaklama ve havaalanı ve konaklama yeri (otel veya benzeri) arasındaki ulaşım sunması,
  • Alternatif Ulaşım Yolları Hakkında Bilgi Verme Zorunluluğu: Yolcular iptalden haberdar edildiklerinde, uçuşu icra eden hava yolu şirketi tarafından kendilerine olası alternatif ulaşım yolları hakkında da bilgi verilmesi zorunludur.

Uçuşun Ertelenmesi Durumunda Yolcu Hakları

Uçuşu gerçekleştiren hava yolu şirketi bir uçuşun planlanan hareket saatinden itibaren,

Ertelenme ŞartlarıYolcu Hakları
1500 kilometreden (1500 km dahil) daha kısa ve iç hatlardaki uçuşlar için iki saat veya daha fazla,


1500 ile 3500 (3500 km dahil) kilometre arası uçuşlar için üç saat veya daha fazla,



3500 kilometreden daha uzun uçuşlar için dört saat veya daha fazla,
ertelemesi durumunda aşağıdaki seçenekleri yolculara sunmakla yükümlüdür.
İki ile üç saat arası gecikmelerde, makul ölçüde sıcak ve soğuk içecekler,

Üç ile beş saat arası gecikmelerde sıcak ve soğuk içecekler ile günün zamanına göre kahvaltı veya yemek,


Beş saat ve üzeri gecikmelerde sıcak ve soğuk içecekler ile günün zamanına göre kahvaltı veya yemek, ilave sıcak ve soğuk içecekler ile ilave hafif ara yemeği.


Ayrıca yolculara ücretsiz olarak süre kısıtlaması olmaksızın iki telefon görüşmesi, faks mesajı veya eposta hizmeti teklif edilmesi zorunludur.


Beklenen hareket saati, önceden ilan edilmiş hareket saatinden sonraki gün veya günler içerisinde olduğu takdirde;
– Bir veya daha fazla gece konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda veya yolcu için ilave bir konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda, otelde veya uygun bir konaklama tesisinde konaklama.
– Havaalanı ve konaklama yeri (otel veya benzeri) arasındaki ulaşım sunulması zorunludur.


Erteleme en az beş saat olduğunda, seyahatin gerçekleştirilmeyen bölüm veya bölümleri ile yolcunun planlamış olduğu seyahatin tamamlanmasının artık herhangi bir anlamı kalmaması durumunda seyahatin gerçekleştirilen bölüm veya bölümleri için, bilet ücretinin tamamının satın alınmış olduğu fiyat üzerinden nakit olarak veya elektronik banka havalesi, banka ödeme emirleri, banka çekleri ile ödenmesi veya yolcunun imzalı mutabakatı olması durumunda seyahat fişleri ve/veya diğer hizmetler şeklinde en geç yedi gün içinde iade edilmesi; ayrıca yolcunun seyahatinin ilk başlangıç noktasına ilk fırsatta dönmesini sağlayacak bir dönüş uçuşunun ücretsiz sağlanması.

Yolcuların Tazminat Hakkı

Uçuşun İptali Durumunda

Yolcuların planlanan hareket zamanından;

  • en az iki hafta öncesinde iptalden haberdar edilmedikleri takdirde,
  • iki hafta ila yedi gün öncesinde iptalden haberdar edilmedikleri, kendilerine planlanan hareket saatinden en fazla iki saat önce kalkışlarına ve son varış yerlerine planlanan varış saatinden en fazla dört saat sonra ulaşmalarına olanak veren güzergah değişikliği teklif edilmediği sürece,
  • yedi günden kısa zaman öncesinde iptalden haberdar edilmedikleri ve planlanan hareket saatinden en fazla bir saat önce ayrılmalarına ve son varış yerlerine planlanan varış saatinden en fazla iki saat sonra ulaşmalarına olanak veren güzergah değişikliği teklif edilmediği sürece, uçuşu icra eden hava taşıma işletmesinden tazminat alma hakkına sahiptir.

İç Hatlarda Tazminat Bedelinin Hesaplanması


Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik kapsamında yolculara iç hat uçuşlar için 100 Euro’nun Türk Lirası cinsinden karşılığı tutarında tazminat verilir.

Dış Hat Uçuşlarında Tazminat Bedelinin Hesaplanması

Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik kapsamında yolculara dış hat uçuşlar için ise;

1500 kilometre veya daha kısa tüm uçuşlar için250 Euro’nun Türk Lirası cinsinden karşılığı,
1500 ile 3500 kilometre arası uçuşlar için400 Euro’nun Türk Lirası cinsinden karşılığı,
3500 kilometreden daha uzun uçuşlar için600 Euro’nun Türk Lirası cinsinden karşılığı tazminat verilir.
Dış Hat Uçuşlarda Tazminat Bedelinin Belirlenmesi

Tazminat alacaklarının Türk Lirası cinsinden karşılığı hesaplanırken biletin satın alındığı, yani bilet için ödemenin yapıldığı güne ait Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz satış kuru esas alınır.

Konuya ilişkin detaylı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz!

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 534 415 52 56

Satın Aldığım Ürünü İade Hakkım Var Mı? Cayma Hakkı Nedir?

Cayma Hakkı | Tüketici Avukatı | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu

Cayma Hakkı Nedir?

Mesafeli satış sözleşmesi kapsamında tüketicilerin, on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkı mevcuttur.

Mesafeli Satış Sözleşmesi yasal mevzuat kapsamında satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dahil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeleri ifade etmektedir. Örnek olarak internet üzerinden satın aldığınız ürünler gösterilebilir.

Cayma Hakkı Kaç Gün İçerisinde Kullanılmalıdır? Süresi Nedir?

Cayma hakkı süresi, hizmete ilişkin sözleşmelerde sözleşmenin kurulduğu gün; mal teslimine ilişkin sözleşmelerde ise tüketicinin veya tüketici tarafından belirlenen üçüncü kişinin malı teslim aldığı gün başlar. Ancak tüketici, sözleşmenin kurulmasından malın teslimine kadar olan süre içinde de cayma hakkını kullanabilir. Malın satıcı tarafından taşıyıcıya teslimi, tüketiciye yapılan teslim olarak kabul edilmez.

Satıcı veya sağlayıcı, cayma hakkı konusunda tüketicinin bilgilendirildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Tüketici, cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirilmezse, cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı değildir. Bu süre her halükarda cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona erer.

Cayma Hakkının Sınırları Nelerdir?

Aşağıda belirtilen ürünlere ilişkin olarak cayma hakkının kullanılması mümkün değildir.

  • Fiyatı finansal piyasalardaki dalgalanmalara bağlı olarak değişen ve satıcı veya sağlayıcının kontrolünde olmayan mal veya hizmetlere ilişkin sözleşmeler.
  • Tüketicinin istekleri veya kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan mallara ilişkin sözleşmeler.
  • Çabuk bozulabilen veya son kullanma tarihi geçebilecek malların teslimine ilişkin sözleşmeler.
  • Tesliminden sonra ambalaj, bant, mühür, paket gibi koruyucu unsurları açılmış olan mallardan; iadesi sağlık ve hijyen açısından uygun olmayanların teslimine ilişkin sözleşmeler.
  • Tesliminden sonra başka ürünlerle karışan ve doğası gereği ayrıştırılması mümkün olmayan mallara ilişkin sözleşmeler.
  • Malın tesliminden sonra ambalaj, bant, mühür, paket gibi koruyucu unsurları açılmış olması halinde maddi ortamda sunulan kitap, dijital içerik ve bilgisayar sarf malzemelerine ilişkin sözleşmeler.
  • Abonelik sözleşmesi kapsamında sağlananlar dışında, gazete ve dergi gibi süreli yayınların teslimine ilişkin sözleşmeler.
  • Belirli bir tarihte veya dönemde yapılması gereken, konaklama, eşya taşıma, araba kiralama, yiyecek-içecek tedariki ve eğlence veya dinlenme amacıyla yapılan boş zamanın değerlendirilmesine ilişkin sözleşmeler.
  • Elektronik ortamda anında ifa edilen hizmetler veya tüketiciye anında teslim edilen gayrimaddi mallara ilişkin sözleşmeler.
  • Cayma hakkı süresi sona ermeden önce, tüketicinin onayı ile ifasına başlanan hizmetlere ilişkin sözleşmeler.

Cayma Hakkı Kapsamında Satıcının Yükümlülükleri Nelerdir?

Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin cayma hakkını kullandığına ilişkin bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren on dört gün içinde, varsa malın tüketiciye teslim masrafları da dahil olmak üzere tahsil edilen tüm ödemeleri iade etmekle yükümlüdür.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 534 415 52 56