Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması | İzmir Boşanma Avukatı | Av. Dilek Yavuz Uysal

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

Boşanma sebepleri kanunumuzda özel ve genel sebepler halinde sıralanmaktadır. Zina, hayata kast ve pek kötü muamele,akıl hastalığı, terk, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme gibi sebepler özel sebeplere örnektir. Özel sebeplerin varlığı halinde açılacak olan boşanma davası bu sebeplerle açılmalıdır. Uygulamada en sık yapılan hataların başında bu gelmektedir. Şiddet gören veya aldatılan eşin, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını sebep göstererek boşanma davası açası usuli ve geri dönülemez bir hatadır. Zira, özel sebeplerin varlığı halinde sosyal inceleme raporu (sir raporu), darp raporu, fotoğraf videolar, gsm operatör kayıtları vb. pek çok husus davaya delil olarak dahil edilmeli karşı tarafın kusuru ispatlanmalıdır. Kusurun tespiti, nafakadan tazminata kadar pek çok husu için belirleyici olmaktadır. Tüm bu özel sebeplerin varlığına rağmen, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile dava açıldığında ise tarafların farklı yaşam tarzlarını sevmesi, farklı düşünce yapısında olmaları, artık birbirleri ile iletişim kuramaları gibi genel sebepler karşımıza çıkmaktadır. Görüldüğü üzere iki tür, boşanma sebeplerinden ispat araçlarına kadar tamamı ile farklıdır. Bu sebeple boşanma davalarında uzman bir avukatla çalışmak hak kayıplarının önüne geçecektir. Tüm bu anlatımlardan sonra Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) evlilik birliğinin temelinden sarsılması madde 166’da düzenlenen maddeyi inceleyecek olursak:

TMK Madde 166– ”Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.”

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada  gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Buna göre evlilikte ortak yaşamı sürdürmede eşlerden beklenemeyecek derecede evlilik birliğinin sarsılması durumu varsa boşanma davası açılmasına sebep oluşmuş demektir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile açılacak davalarda kusur şartı aranmaz. Her iki eşte kusurlu veya kusursuz olduğu halde dava açabilir. Ancak bu kusurun hiç önemi olmadığı anlamı taşımaz. Eşlerden biri diğerinin daha kusurlu olduğunu ileri sürerek davanın talepler sonucuna etki edebilir.

Şiddetli Geçimsizliğe Dayalı Dava Açma Şartları ve Örnekleri Nelerdir?

Bunlardan ilki evlilik birliğinin temelden sarsılmış olmasının gerekliliğidir. Eşler arasında önemli boyutta duygu ve fikir ayrılığı olması gerekmektedir . Bunu, geçimsizlik olarak ifade edebiliriz. Her zaman böyle olması şartı da aranmaz. Eşlerden birinin evliliğin gerekliliklerini sonradan doğan sebeplerle yerine getirememesi durumunda da evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ileri sürülüp dava açılabilir. Örneek olarak, eşlerden birinin gezmeyi, seyahat etmeyi sevmesi durumunda diğer eşin evinden çıkmaktan bile hoşlanmaması bu iki kişinin farklı hayat tarzını sahip olduğunu gösterir bir durumdur. Yine eşlerden birinin sürekli ailesi ile vakit geçirmek istemesine karşın diğer eşin çok sık aile ziyaretleri yapmak istememesi durumunun da zamanla bir geçimsizliğe sebep olacağını söylemek mümkündür.

Şartlardan ikincisi ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunun, en az eşlerden biri için ortak hayatı sürdürmesi beklenemeyecek derecede olmasıdır.  Bu durum eşlerden ikisi veya sadece biri için ortak hayatı sürdüremeyecek derecede ağır olmalıdır. Bu durumda şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini hâkim takdir eder. Hakim ileri sürülecek olguları evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte bulmazsa, davayı reddedecektir. Aynı zamanda ispat edilen olgular evlilik birliğini sarsacak nitelikte olmakla beraber evliliğin buna rağmen sarsılmadığı ispat edilirse dava yine reddedilebilir. Hangi sebeplerin boşanmayı gerektirecek nitelikte olduğunu doktrin ve mahkeme kararları belirler. Hakaret, eşe para vermeme, aileye karşı ilgisizlik, agresif ve saygısız davranışlar, cinsel uyum sağlananaması, sürekli kavga etmek, evin ve çocukların bakımını ihmal ederek bir işte çalışmak bu sebeplerden bazıları olarak sayılabilir.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasında Kusur Tespiti

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası, bir tarafın diğer tarafın kusuruna dayandığı çekişmeli bir boşanma davası türüdür.

Taraf kusurlarının boşanma kararına etkisi ise şu şekildedir:

Kusursuz eş; diğer tarafın az da olsa kusurlu olduğunu ispatladığı takdirde, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, yani şiddetli geçimsizlik olduğu kabul edilerek boşanma kararı verilir. Bu durumda boşanma davası açacak olan eş kusursuz veya diğer eşe göre daha az kusurludur.

Daha Az kusurlu eş; diğer tarafın daha fazla kusurlu olduğunu ispatlarsa şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma kararı verilir.Bazı durumlarda tarafların ikisi de boşanmaya sebep yaratacak kusurlarda bulunmuş olabilir. Bu durumda, daha az kusurlu eşin , diğer eşin daha fazla kusuru olduğunu ispatlaması gerekir.

Daha fazla kusurlu eş; diğer eşin kendisinden az da olsa kusurlu olduğunu ispatlarsa ve diğer eş boşanmaya karşı çıkmazsa boşanma kararı verilir. Ancak, daha fazla kusurlu eşin açtığı boşanma davasının reddedilmesi, az kusurlu eş tarafından talep edildiğinde; yani az kusurlu eş boşanmak istemediğinde şu şartların da birarada gerçekleşmesi gerekir:

Boşanmak istemeyen az kusurlu eşin karşı çıkmasının, hakkın kötüye kullanılması (MK m.2) niteliğinde olduğunun ispatlanması gerekir. Eş ve çocuklar açısından evliliğin sürdürülmesinin korunmaya değer olmadığının anlaşılması gerekir. Eşit kusur halinde tarafların boşanmasına karar verilir. Kusursuz eş hakkında açılan boşanma davası reddedilir. Tamamen kusurlu eşin açtığı boşanma davası da reddedilir. Tamamen kusurlu eşin boşanma davasının reddedilmesinin nedeni, bir kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde etmesinin hukuka aykırı olmasıdır.

Şiddetli Geçimsizliğe İlişkin Yargıtay Karar Örnekleri:

1-Eşinin Annesine Küfür Nedeniyle Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda davalı-karşı davacı kadının daha fazla kusurlu olduğu kabul edilerek, kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de; mahkemece taraflara yüklenen ve gerçekleşmiş bulunan kusurlu davranışların yanında, erkeğin eşinin annesine sinkaflı küfür etmek suretiyle hakarette bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı-karşı davacı kadın da dava açmakta haklı olup, Türk Medeni Kanununun 166. maddesi koşulları kadının davası yönünden gerçekleşmiştir. O halde, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – Karar : 2017/3949)

2- Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasında Kusur

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası, bir tarafın diğer tarafın kusuruna dayandığı çekişmeli bir boşanma davası türüdür. Çekişmeli boşanma davalarında davalı tarafın davayı kabul etmesi hiçbir hukuki sonuç doğurmaz, mutlaka karşı tarafın kusuru ispatlanmalıdır (YARGITAY 2.HD-K.2017/36159)

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Benzer ilginizi çekebilecek yazılarımız;

İzmir Boşanma Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir