Etiket arşivi: izmir

Çekişmeli Boşanma Davası Sıkça Sorulan Sorular

çekişmeli boşanma davası
Çekişmeli Boşanma Davası

Çekişmeli Boşanma Davası | İzmir Boşanma Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

1-Eşim boşanmak istemiyor bu durumda ne olur?

Eşinizin boşanmayı istemiyor olması, boşanamayacağınız anlamına gelmez. Zira hiç kimse istemediği biri ile evli kalmaya zorlanamaz. Taraflardan birinin açacağı davada boşanma sebebini ispat etmesi yeterlidir. Ayrıca eşiniz boşanmayı istiyor olsa bile reşit olmayan müşterek çocukların velayeti, iştirak ve yoksulluk nafakası, boşanma hukukundan doğan maddi ve tazminat gibi konularda uyuşmazlık içerisindeyseniz açacağınız dava çekişmeli boşanma davası olacaktır.

2- Çekişmeli boşanma davası ne kadar sürer?

Bu konuda kesin bir süre söylemek zordur. Zira bir davanın görülme süresini etkileyen çok sayıda değişken vardır. Mahkemenin iş yükü, tebligat durumu, tarafların iddia ve talepleri ve bu iddia ve taleplerin araştırılmasına yönelik olarak yapılabilecek keşif, bilirkişi incelemesi gibi yargılama işlemleri, dinlenecek tanık sayısı, adli tatil, salgın hastalıklara (COVID -19) ilişkin idari makamlarca alınabilecek önlemler, mahkemeye ilişkin özel durumlar, taraf ve taraf vekillerine ilişkin özel durumlar duruşma tarihlerini etkileyebilir. Bununla birlikte bir ön inceleme duruşması, iki veya üç tahkikat duruşması olmak üzere davanın 3-4 oturumda da sonuçlanması mümkündür. Müşterek çocuk söz konusu ise velayete ilişkin SİR (sosyal inceleme raporu) alınması bile bir süreçtir.

3- Çekişmeli boşanma davasında verilen karara karşı istinaf ve temyiz kanun yoluna başvuru süresi nedir?

Mahkemelerin kesin olarak karar verdikleri sınırlı sayıdaki hüküm dışında, kararların büyük bir kısmında istinaf kanun yolu açıktır. Boşanma davalarında da, tarafların aile mahkemesi kararını hem istinaf hem de temyiz mahkemesine götürme hakkı bulunmaktadır. İstinaf incelemesinin sonuçlanma süresi  bölge adliye mahkemelerinin iş yüküne göre değişmektedir. Bölge adliye mahkemesinde boşanma davalarının incelenme süresinin yaklaşık bir yıl kadar sürebildiğini söyleyebiliriz. Yargıtay temyiz incelemesi ise genellikle bir yıldan kısa bir sürede sonuçlanmaktadır.   

4-Eşimin adına kayıtlı bir evimiz/ arabamız var. Çekişmeli boşanma davasında bunların paylaşılmasını da talep edebilir miyim?

Bunun için ayrı bir dava açmanız gerekmektedir. Eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesinden doğan katılma alacağı, katkı payı alacağı ve değer artış payı alacağına yönelik talepler boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren on yıl (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 17.04.2013 tarih 2013/8-375 Esas 2013/520 Karar sayılı ilamı)
içerisinde yine aile mahkemesinde açılacak ayrı bir davada görülürler. Boşanma davası sonuçlanmadan bu türden bir dava açmış olsanız bile mahkeme bekletici mesele yaparak boşanma dava dosyasının sonuçlanmasını bekleyecektir.
 

5- Evleneli bir yıl dolmadı. Yine de çekişmeli boşanma davası açabilir miyim?

Anlaşmalı boşanma davasından farklı olarak çekişmeli boşanma davası açabilmek için evlilikte geçirilmiş herhangi bir süre şartı yoktur. Açabilirsiniz.

Anlaşmalı boşanmalar için de sıkça Sorulan bir soruya bu soru içerisinde cevaplayalım. Bilindiği üzere, anlaşmalı boşanma protokolü ile boşanabilmek için kanunen bir yıllık evlilik şartı getirilmiştir. fakat bu, kişilerin uzun süren boşanma davası süreci yaşayacakları anlamına gelmez. Zira, henüz evlilik süresi bir yılı dolmamış kişiler çekişmeli boşanma davası açtıktan sonra tarafların her ikisinin de boşanmak istemesi ile birlikte açılan davadan sonra protokol verilerek sürecin kısaltılması ve boşanmanın derhal gerçekleşmesi mümkün hale gelir.
 

6- Çekişmeli boşanma davasında avukat tutmak gerekli midir?

Bu soruya üniversite yıllarında öğrendiğimiz bir cümle ile cevap vermek isteriz. “Dava usulden kazanılır veya kaybedilir.” Bu şu demektir: Bir boşanma davası açarken her ne kadar eşimle şiddetli geçimsizlik sebebi ile boşanmak istiyorum gibi genel bir cümle yazarak olayları anlatıp boşanma davası açmış olsanız bile; boşanma davaları genel ve özel sebepler olmak üzere kanunda birçok başlık altında sayılmaktadır.

Avukatların boşanma davalarındaki görevi, yaşamış olduğunuz hukuki problemin hangi kanun maddesi kapsamına girdiği ve hangi delillerle ispat edilebileceği yönündeki bilgi ve deneyimidir. Örnek vermek gerekirse size karşı açılan bir boşanma davasına sadece cevap dilekçesi yazıp vermek ciddi hak kayıplarına sebebiyet verir. Burada yapılması gereken, iddialarınız ve delilleriniz farklı ise karşı dava açmaktır. Bir başka örnekte de eşinden boşanmak isteyen kişi kendisine nafaka bağlanmasını istiyorsa bu nafakanın öncelikle tedbir nafakası olarak bağlanmasını talep etmeli; boşanma davası sonuçlanınca da yoksulluk nafakası olarak devam etmesini istemelidir. Oysa kişiler açtığı boşanma davalarında bu hususları, hukuki bilgileri olmadığı için eksik taleple sunmaktadır.

Bunun gibi çok basit usul hataları uygulamada sıkça görülmektedir ve maalesef boşanma davalarının büyük oranda kaybedilmesine sebebiyet verir. Bu itibarla en basit örneği ile nasıl ki saçımızı kendimiz kesmiyorsak bütün hayatımızı etkileyecek hukuki bir süreçte de uzman bir avukattan destek alınması elzemdir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Benzer ilginizi çekebilecek yazılarımız;

İzmir Boşanma Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Usulsüz Tebligat Nedir?

Usulsüz Tebligat Nedir?

Usulsüz Tebligat Nedir? | İzmir Hukuk Bürosu

Usulsüz tebligat, Tebligat Kanunu‘nun 32. ve yönetmeliğin 52. maddesi ile düzenlenmiştir. İlgili hükümlere göre tebliğ, usulüne aykırı yapılmış bile olsa muhatap herhangi bir şekilde tebliği öğrenmişse tebliğ geçerli olacaktır. Ancak muhatap usulsüz tebliğden hiç haberdar olmazsa tebligat yapılmamış sayılacaktır. Ayrıntılı inceleyecek olursak; 

İcra hukukunda tebliği gereken işlemlerden bazıları tebliğ edilmedikçe veya usulüne uygun olarak yapılmadıkça tamamlanmış sayılmaz. Bu nedenle, tamamlanması tebliğe bağlı işlemler tamamlanmadıkça kendisine bağlı sonuçları doğurmaz. İlgili kanunlarda belirtilen usullere uyulmadan yapılan tebliğ işlemi, usulsüz tebligattır. 

Örneğin;

  • Tüzel kişinin yetkili olmayan temsilcisine, 
  • Husumet ilişkisi içinde olanlara,
  • Birlikte oturmayan aile ferdine, 
  • Dış görünüşe göre 15 yaşından küçük olanlara,
  • Vekil varken asile yapılan tebligatlar,
  • Tebliğ imkansızlığında kapıya yapıştırma işleminin yapılmaması ve tebliğ evrakının muhtar veya zabıtaya değil komşuya verilmesi gibi hallerde usulsüz tebligattan söz edilir.

Tebligat Kanunu M. 16’ya göre Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.

Ancak bu tebligatın usulüne uygun olabilmesi için tebliğ yapılacak kişinin o anda adreste bulunmadığının tespiti ve zarfa yazılması gerekir. Sadece «aynı konutta oturan eşine tebliğ edildi» denilmesi usulsüzdür. ( 12. HD.22.09.2016 E. 2016/23356, K.2016/19462)

Tüzel kişilerde ise; Tebligat zarfına temsilcinin olmadığı, evrak memurunun bulunmadığı mutlaka yazılmalıdır. Bu husus belirtilmeden doğrudan «daimi işçisine tebliğ edildi» ibaresi yazılması usulsüzdür. Tebligat yapılacak adres geçici olarak kapalı ise ve adres ticaret sicil adresi ise muhtara tebliğ edilir. Tebligat yapılacak adres kalıcı olarak kapalı ise merciye iade edilir. TK M. 35’e göre tebligat yolu izlenir.

USULSÜZ TEBLİGAT ŞİKAYETİ 

TK Madde 32 – Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.

Takipten haberdar olduğumuz (dosyaya vekalet sunma, işlem yapma vs.) anda artık tebligat geçerli sayılacağından bu tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra hukuk mahkemesine şikayette bulunmak gerekir.

Şikayet dilekçemizin netice-i talep kısmında, tebliğ tarihinin muttali olunan tarih olarak kabul edilmesine ve yapıldı ise itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi istenir. Dilekçede karşı taraf borçlu gösterilir.

  • Önemli bir husus: Usulsüz tebligat bildirimi ile birlikte borca da itiraz edilmek istenirse, icra mahkemesinin kararı beklenmeksizin, tebliğe muttali olunduğu anda yani öğrenme tarihimizden itibaren yasal süresi içinde borca itiraz edilmelidir. Uygulamada usulsüz tebligat şikayetinden bulunurken söz konusu borca itiraz edilmemesi hak kayıplarına sebebiyet vermektedir. Bu itibarla icra dosyalarının bir avukatla takibi elzemdir.

Son olarak belirtmek gerekir ki, tebligat kanununa göre usulsüz bir tebligattan borçlunun haberdar olması durumunda tebligatın geçerli olduğundan yukarıda da bahsetmiştik. Bu itibarla, “ Tebligat usulsüz olsa bile borçlu vekili uyaptan vekaletname sunmuş ise,  vekaletnamenin icra dairesince onaylandığı tarihte borçlu vekili ıttıla etmiş  sayılır.” 

İlgili karar: Yargıtay 12 HD. 2019/11629 E.,2020/3376 K

Konuya ilişkin uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Senette Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Senette Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Senette Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar | İzmir İcra Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Kambiyo senetleri kanunda poliçe, bono ve çek olmak üzere sınırlı olarak sayılmıştır. Senet de bu sınırlı araçlardan biri olup borç ilişkilerinde sıkça kullanılır.  Senede ilişkin bir icra takibi yapılırken ilk olarak bakılması gereken senedin kambiyo vasfına haiz olup olmadığıdır.

 1. Senedin Zorunlu Unsurları  

Bir senet, öncelikle bono veya emre yazılı senet kelimesini, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini ve senedin düzenlenme tarihini ile imzayı içermelidir. 

  • Senedin vadesi, ödeme yeri ve düzenleme yeri ise kanunen esaslı olmayan şekil şartlarıdır. Yani bu hususların eksikliği senedi geçersiz kılmaz. Vadesi olmayan bir senet, görüldüğünde ödenmmesi şart olan senet sayılır. 
  • Rakamla ve yazıyla farklı vade içeren senetler ise batıldır (hukuken geçersizdir). Farklı bedel içermesi durumunda, yazıyla olan miktar dikkate alınır.
  • Senette düzenleme yeri ve ödeme yeri yazılı değil ise borçlunun adının yanında yazılı olduğu adres düzenleme yeri ve ödeme yeri sayılır.  

Senede ayrıca faiz, yetkili mahkeme, malen – nakden kaydı eklenebilir.  Malen ve nakden ifadesi senedin ne karşılığında verildiği anlamını taşır. Olası bir yargı durumunda ispat açısından önemlidir.

 2- Protesto Nedir? 

Türk Ticaret Kanunu 714. maddesine göre; kabul etmemenin veya ödememenin, kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen resmî bir belge ile belirlenmesi zorunludur. Kanunun 715. maddesine göre protestonun 716. maddede belirtilen şekil ve surette noterlikçe düzenlenmesi gerekir. Yine kanunun 730. maddesine göre hamil (senet alacaklısı) ödememe protestosu düzenlemez ise lehtar ve cirantaya başvuru hakkını kaybeder.

Görüldüğü üzere senetlerde; keşideci ve keşideci kefilleri (avaller) haricinde başka senet borçluları yani cirantalar var ise senedin protesto edilmemesi halinde senet alacaklısı (hamil) senette ciranta ve lehtar olarak bulunan borçlulara müracaat hakkını kaybeder. Yani bu kişilerden senet alacağını talep ve tahsil edemez.

Senetlerde cirantanın sorumluluğuna gidebilmek için vadeden itibaren 2 iş günü içinde keşideciye protesto çekilmesi zorunludur. Aksi halde cirantalara müracaat edilemez.

  •  Önemli bir husus: Keşideci senet üzerine “protestosuz” “gidersiz” kaydı düşerse protesto çekmeye gerek kalmaz.

3-Senette Zamanaşımı

TTK m.749 Uyarınca; senette keşideciye karşı zamanaşımı vadeden itibaren 3 yıldır. Hamilin, cirantaların sorumluluğuna gidebilmesi için protesto tarihinden veya senette “gidersiz iade olunacaktır” kaydı varsa vadenin dolduğu tarihten itibaren bir yıl içinde takip başlatılmalıdır. Ödeme yapan cirantanın diğer cirantaya rücu etme hakkı ise 6 aylık süreye tabidir.

4- Senet Düzenlenirken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

  • Senedi, borçlu olan taraf kendi el yazısıyla düzenlemelidir.
  • Senede imza atılmadan mutlaka iki taraf da okumalıdır.
  • Senet imzalandıktan sonra borçlu olan mutlaka fotokopisini almalıdır.
  • Eğer senede dair ayrıca hazırlanmış bir sözleşme varsa her nüshasından birer tane taraflarda bulunmalıdır.
  • Senet ödendiğinde özellikle imza kısmı oradan yırtılıp atılmalı,
  • Üzerine bedeli ödenmiş, tahsil edilmiştir kaydı düşülmeli;
  • Mümkünse şu tarihli şu tutarlı senede ilişkin hazırlanan diye not düşülerek makbuz  alınmalıdır. 
  • Ödense bile senet bir süre muhafaza edilmeli, ileride doğabilecek anlaşmazlık sahte senet olaylarına karşı önlem alınmalıdır.
  • Boş senede kesinlikle imza atılmamalıdır.

5- Ödenmeyen Senette İcra Takibi Usulü 

Senedin vaadedilen tarihte ödenmemesi durumunda ilk yapılacak şey, protesto edilmesidir. Protesto işlemi bankalar aracılığı ile noter tarafından yapılmaktadır. Senedi kasasında saklayan banka, borçlunun 2 gün içerisinde borcunu ödememesi durumunda noter aracılığı ile protesto çeker. Bu, ödeme yapılmasının talep edilmesi anlamına gelmektedir. Kredi notunun düşmesini istemeyen borçlu bu durumda borcunu ödeyecektir. 

Ancak ödeme yapılmaması durumunda ikinci bir yol daha bulunmaktadır. Bu da senedin icra yolu ile tahsilidir.

Senede dayalı bir icra takibini,

  • borçlunun ikametgahında
  • bonoda belirtilen ödeme yerinde
  • düzenleme yerinde
  • bonoda belirlenen yetkili icra dairesinde başlatılabilir.(tüzel kişi olmak koşuluyla)

İcra takibinin kesinleşmesinden sonra alacaklı taraf borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine haciz tatbik edebilecektir. Hacizlerin uygulanması sonucunda alacaklının alacağına kavuşması daha kolaylaşacaktır. 

Senedinin ödenmemesine karşılık, takip başlatmak isteyen senet alacaklısının, icra takip işlemlerinin doğru ve hızlı şekilde yürütülebilmesi için, muhakkak icra avukatından danışmanlık alması gerekir.

Konuya ilişkin uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Karşılıksız Çek

Karşılıksız Çek

Karşılıksız Çek | Çek Ne Zaman Ödenir | Çekte Zamanaşımı | İzmir İcra Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip özel bir ilamsız icra yoludur. Alacaklının bu yola başvurması için elinde kambiyo senedi niteliğinde bir belge olması zorunludur. Kambiyo senetleri kanunda poliçe, bono ve çek olmak üzere sınırlı olarak sayılmıştır. 

1-Çek Ne Zaman Ödenir

Çekte kural olarak vade olmaz. Çek görüldüğünde ödenir. Ancak Çek Kanunu Geçici m.3/5 uyarınca 31.12.2021 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.

Çeki keşide tarihinden itibaren;

  • Çek keşide edildiği yerde ödenecekse on gün,
  • Keşide edildiği yerden başka yerde ödenecekse bir ay içinde muhatap bankaya ibraz edilmelidir.
  • Ödeneceği yerden başka bir yerde keşide edilen çek, keşide yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay; ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.Bu süreler ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak kambiyo takibi yapılamaz.

Hamil (çeki elinde bulunduran kişi), düzenleyen kişiden (keşideciden) çekin bedelinin yanında, ödenmeyen çek bedelinin yüzde onu oranında çek tazminatı talep edebilir.

Çek Kanununun 3/6. Maddesine göre  çekin muhatap bankaya ibraz edilerek bankanın çek yaprağı için ödemekle yükümlü olduğu miktarın tahsili halinde bankaca, çeke, anılan şerh düşülmek suretiyle aslı uhdesinde tutularak onaylı bir fotokopisi çek hamiline verilir ve hamil, bu şekilde muhatap bankaca tasdik edilmiş çek fotokopisine dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapabilir.

2- Çekte Zamanaşımı Olur mu?

TTK m.814 Uyarınca çeklerde zamanaşımı, ibraz süresinin bitiminden itibaren 3 yıldır. Zamanaşımına uğramış çek ile ilgili temel hukuki ilişkiye dayanarak sebepsiz zenginleşme (zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren 1 yıl içinde), ya da alacak davası açılabilir. Çek ise bu davalarda yazılı delil başlangıcı sayılır.

3- Çeke İlişkin İcra Takibi Nerede Başlatılır? 

Çeke dayalı bir icra takibini, 

  • borçlunun ikametgahında
  • muhatap banka hesabının olduğu yerde
  • keşide yerinde başlatabiliriz.

4-Karşılıksız Çek Nedir? Çek Karşılıksız Olursa Ne Yapılır ? 

Karşılıksız çek keşidesi, uygulamada çok rastlanılan bir durum olup, bu özelliği nedeniyle sık sık Yargıtay kararlarına konu olmaktadır. Yerel mahkemelerin karşılıksız çeke ilişkin verdikleri çeşitli konulardaki kararlar, temyiz istemiyle Yargıtay’a gelmektedir. Bununla birlikte konuyla ilgili uyuşmazlıkların belli başlı bazı noktalarda toplandığı gözlenmektedir.

Çek Kanunu m.5/1 : Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Şeklindedir. 

Ayrıca kararı veren Mahkeme, söz konusu kişi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder.

Karşılıksız çıkan çeke ilişkin şikayet, ibraz tarihinden itibaren 3 ay içerisinde İcra Ceza Mahkemesi’ne yapılır. ( İİK. M. 347)

   Şikayette Yetkili mahkemeler:

  • ibraz yeri
  • çek hesabının açıldığı banka şube yeri
  • hesap sahibinin yerleşim yeri
  • şikayetçinin yerleşim yeridir.

Bunlardan biri tercih edilebilir.

Önemli bir husus : Şikayet dilekçesinde, çekin bankaya ibraz süresi içerisinde çekin karşılığını bankada   bulundurmakla yükümlü olan şirketi temsile yetkili kişiyi mutlaka belirtmek gerekiyor. Sadece çeki keşide eden şirket yetkilisi/yetkilileri ifadesi yeterli olmuyor, aksi halde şikayetin reddine karar veriliyor. Konuya ilişkin karar: (Antalya Bam 10 CD 14.03.2018 t. 889/955, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi   2017/3549 E. 2018/8 K. sayılı ve 04.01.2018 tarihli kararı)

Sonuç olarak, ülkemizde yaygın olarak kullanılan ve güvenilir bir kambiyo senedi vasfına sahip olan çekin karşılıksız çıkması sorunu hem geçmişte hem de günümüzde tartışılan, önemli bir meseledir. Bu meselenin, çekin ticari hayattaki önemi ve adil yargılanma hakkı göz önüne alınarak en hızlı şekilde çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

İdari İzin Nedir?

İdari İzin Nedir

İdari İzin Nedir? | İdari İzinden Kimler Faydalanabilir? | İş Hukuku Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

İdari İzin Nedir?

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan idari izin, devlet memurlarına yönelik düzenlenmiş bir izin türüdür. Söz konusu izin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu‘na tabii devlet memurlarına tanınmıştır. İdari izin, yıllık izinden farklı olarak devlet memuru tarafından değil; Bakanlar Kurulu kararı neticesinde kullandırılmaktadır. İdari izin, özel sektör çalışanlarını kapsamamaktadır. Bu kapsamda resmi tatillerden farklılık teşkil etmektedir.

Mahkeme Kararları

YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2013/4569 K. 2013/12140

Davalı işveren davacının iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle haklı sebeple feshettiğini savunmuştur. Gerçekten davacı iddiası ile de sabit olduğu üzere davacı 30 Eylül 2008 Salı, 1 Ekim 2008 Çarşamba ve 2 Ekim 2008 Perşembe tarihlerinde olan R. Bayramı sonrası 3 Ekim 2008 Cuma günü normal çalışma olmasına rağmen memurlara idari izin verildiği, kendisinin de idari izinli olduğunu zannettiği için işe gelmediğini kabul etmektedir. Yine davacının da kabulünde olduğu gibi davalı işveren davacıyı ertesi gün olan cumartesi günü işe gelmesi konusunda uyarmış ancak davacı şehir dışında olduğu için işe gelemeyeceğini beyan etmiştir. Devletin almış olduğu idari izin memur çalışanlara yönelik olup özel işyerlerinde çalışan işçileri kapsamaz. Davacı, işverenin cuma günü için idari izin verdiğini de kanıtlamış değildir. Bütün bu olgularla davacının izinsiz ve mazeretsiz iki gün üst üste devamsızlık yaptığı sabittir. Böyle olunca devamsızlığa dayanan işveren feshi haklı olup davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteğinin reddine karar vermek gerekirken kabulü bozmayı gerektirmiştir.

YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ E. 2017/2560 K. 2017/4157

İdari izinli günler resmi tatil olmadığından sürelerin durması ya da ilk iş gününe kadar uzaması sözkonusu değildir.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2013/5-17 K. 2013/372

Öte yandan Ceza Genel Kurulunun 22.6.2010 gün ve 119-155 Sayılı kararında da belirtildiği üzere. Başbakanlık genelgesi uyarınca 12 Aralık 2008 Cuma günü hizmetlerin aksamaması açısından gerekli tedbirin alınması ve asgari seviyede personelin bulundurulması kaydıyla idari izin günü olarak belirlenmiş ise de, bu günün resmi tatil olmaması sebebiyle süreler ve bu bağlamda temyiz süresi işlemeye devam etmektedir.

Konuya ilişkin danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

E-Ticaret Avukat / E-Ticaret Hukuku

E-ticaret Avukat

E-ticaret Avukat | E-ticaret Hukuku | İzmir Hukuk Bürosu

İçerisinde bulunduğumuz hızlı toplum yapısı ve teknolojik gelişmeler neticesinde hızla büyüyen bir e-ticaret sektörü ile karşı karşıyayız. Bu sektör beraberinde bir çok yasal mevzuatı ve kanuni yükümlülüğü de birlikte getiriyor. Sıcak para ve hızlı bir şekilde kitlelere ulaşabilme imkanı karşısında yüksek yaptırımlar ile karşılaşılması da gündeme geliyor.

Sürekli değişen torba kanun ve yönetmelikler arasında kaybolmak oldukça kolay. Yasaların teknolojinin hızına yetişmeye çalıştığı günümüzde şirketlerin yükümlülüklerinin farkına varması biraz vakit alabiliyor. Bu süre zarfında yüksek idari yaptırımlar ile karşılaşmak ise, özellikle yeni kurulmuş girişimler için sıkıntı yaratabilir. İnternet sitenizi güncel mevzuat ile uyumlu tutmak için uzman bir ekip ile çalışmanız sizi bir çok baş ağrısından kurtaracaktır.

İşletmenize yönelik, hazırlayacağımız çözüm odaklı hizmet anlayışı ile, yasal uyum doküman setleri ile birlikte hukuki riskinizi minimuma indirecek, sizin için asıl önemli olan işletme faaliyetlerine odaklanabileceksiniz.

E-ticaret şirketlerinin yasal uyum süreçlerine yönelik gerçekleştirdiğimiz kimi faaliyetler;

1- E-ticaret gerçekleştiren şirketlere yönelik gerekli yasal süreçlerin takip edilerek gerekli hukuki metinlerin oluşturulması.

2- 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu‘na uygun olarak;

  • Aydınlatma Metinleri,
  • Çerez Politikaları,
  • Muvafakatname Metinleri,
  • Gizlilik Politikaları,
  • Veri Sorumlusu İrtibat Prosedürünün Hazırlanması

3- 6502 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun başta olmak üzere güncel yasal mevzuat çerçevesinde;

  • Mesafeli Satış Sözleşmesi,
  • Garanti Sözleşmesi
  • Ön Bilgilendirme Formu
  • Satış Sonrası & İade Koşulları
  • Tüketici Hakem Heyeti Süreçlerinin Takibi ve Gerekli Yanıtların Hazırlanması

4- Ticari İletişim Ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik kapsamında alınması gereken onay düzenlemeleri.

Konuya ilişkin uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer?

Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer?

Boşanma Davası Nasıl Sonuçlanır? 

Boşanma davaları anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere iki türlü gerçekleşir.

Anlaşmalı Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer?

Tek celsede sonuçlanan anlaşmalı boşanma davalarında,  Adalet Bakanlığının belirlediği sonuçlanma süresi toplamda 40 gündür. Boşanma kararının nüfus kayıtlarına geçme süresi ise 7 gündür. Anlaşmalı boşanma davası için başvuran taraflara mümkün olan en kısa sürede mahkeme günü tayin edilir. Bu süre, mahkemenin iş yoğunluğuna göre değişeceği için kesin olarak belirlenemese de uygulamada genellikle bir hafta içerisinde duruşma günü tayin edilir. Deprem, sel, yangın, pandemi gibi mücbir sebepler bu sürenin uzamasında etkili olabilir zira bazı durumlarda mahkemeler çalışmaya ara vermek durumunda kalabilirler. 

Duruşma günü tayin edilerek boşanma protokolünü mahkeme huzurunda da kabul eden taraflar için aynı gün içerisinde boşanma kararı verilir. Fakat bu karar, tarafların boşandığı anlamına değil; mahkemenin boşanma taleplerini onayladığı anlamına gelmektedir. Zira bir mahkeme kararının kesinleşmesi için kanunda aranan usul şartları vardır. Peki süreç nasıl ilerler?  Mahkeme tarafından verilen boşanma kararında “ istinaf yolu açık olmak üzere…. “ şeklinde hüküm kurulur. Protokole itirazı olan taraf bu kararı istinaf edebilir. Bazı durumlarda da her ne kadar taraflar anlaşmalı boşanma talebi ile başvuru yapmış olsa da boşanmaktan vazgeçebilmektedir. Bu durumda da yine karar istinaf edilir. Her halükarda, verilen boşanma kararını taraflar yasal süre içerisinde istinaf etmezse karar kesinleşir. Bir başka kesinleşme şekli de tarafların istinaf kanun yolu başvuru haklarından feragat etmeleridir. Bunun anlamı ise, tarafların verilen mahkeme kararına bir itirazı olmadığı; kararın kesinleşmesini istediğidir. Yasal süre içerisinde istinaf edilmeyen veya istinaf haklarından feragat eden taraflar mahkemenin vermiş olduğu gerekçeli kararın yazılması ve mahkemeye bildirmiş oldukları adreslerine bu kararın tebliğ edilmesi ile boşanmış sayılırlar. Fakat her ne kadar boşanma gerçekleşmiş olsa da resmiyette nüfus müdürlüğüne bildirilmekle taraflar resmen boşanır. Bu ise, mahkemenin gerekçeli kararını yazması ve nüfus müdürlüğüne kararını bildirmesi ile gerçekleşir. 

Çekişmeli Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer?

Çekişmeli boşanma davalarında ise belli bir süre söylemek mümkün değildir. Zira tarafların dinletmek istedikleri tanık sayıları, tanıkların duruşma gününde hazır edilmesi veya edilememesi, bilirkişi incelemesinin yapılmasının gerekip gerekmemesi, müşterek çocuk varsa ve müşterek çocuğun velayetinin istenmesi durumunda sosyal inceleme raporunun alınıp alınmaması gerektiği gibi pek çok husus davayı süre anlamında uzatacak ve kısaltacak etkilere sahiptir. Örneğin, taraflardan biri dört tanık dinletmek istiyor ve tanıkları belirlenen duruşma gününde hazır edemiyorsa mahkeme bir sonraki celse de dinlenemeyen tanıkların dinlenmesine karar verir sırf bir Tanığın dinlenmesi için bile bir duruşma günü tayin edilir bu sebeple çekişmeli boşanma davaları kısa sürede sonuçlanan davalar değildir. Bu sebeple her olayın mevcut sebeplerine ve delillerine göre süre değişiklik gösterir fakat her halükarda yukarıda bahsettiğimiz gibi yerel mahkeme kararı ile taraflar boşalmış sayılmaz bu kararın kesinleşmesi, tarafların istinaf haklarından feragat etmesiyle veya taraflardan biri istinaf kanun yoluna başvurmuşsa kanun yollarının tüketilmesi ile gerçekleşir. 

Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü – Adli İstatistikler 2021

Yine 2021 yılına ilişkin istatistiklerde aile mahkemelerinde açılan bir boşanma davasının ortalama 196 gün sürdüğü görülmektedir. Burada anlaşmalı boşanma davalarının daha hızlı sürmekte olması sebebi ile ortalamanın aşağıya çekildiğini söylemek hatalı olmaz.

Hukuki uyuşmazlıklarınıza yönelik uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Benzer ilginizi çekebilecek yazılarımız;

İzmir Boşanma Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

İYS Kayıt Yükümlülüğü

İYS Kayıt Yükümlülüğü

İYS Kayıt Yükümlülüğü | E-Ticaret | Bilişim Hukuku | İzmir Bilişim Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

İYS Nedir?

04.01.2020 tarihli Resmî Gazete yayınlanan Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’te Türkiye’de gerçekleştirilen kişisel verileri koruma faaliyetleri kapsamında ticari elektronik ileti göndermek isteyen gerçek ve tüzel kişilere kayıt zorunluluğu getirilen yeni bir sistem oluşturulması düzenlenmiştir. Bir başka deyişle İYS, Ticari Elektronik İleti onayı alınmasına, reddetme hakkının kullanılmasına ve şikayet süreçlerinin yönetilmesine imkan tanıyan bir sistemdir.

Ticari Elektronik İleti Nedir?

Gerçek ve tüzel kişilerin ticari faaliyetleri doğrultusunda mal ve hizmetlerini tanıtmak, pazarlamak ya da işletmesinin tanınırlığını arttırmak amacıyla elektronik iletişim araçlarıyla yapılan her türlü ticari iletişimi ticari elektronik ileti olarak adlandırılır.

Müşterilerime kutlama ve tebrik gibi işletmenizin tanınırlığını arttırmaya yönelik ticari elektronik iletiler öncesinde de onay alınması gerekmektedir.

İYS Kayıt Yükümlülüğü

  • Ticari elektronik ileti göndermek isteyen gerçek ve tüzel kişiler İleti Yönetim Sistemi (İYS)’ne kaydolmak zorundadır. İlgili yönetmelik kapsamında işletmeler yalnızca sistem üzerinden onayı alınan alıcılara ticari elektronik ileti gönderilebilecektir.
  • İleti Yönetim Sistemi üzerinden alınmayan onaylarda, onayın alındığına dair ispat yükümlülüğü, hizmet sağlayıcıya aittir. İYS’den alınmayan onaylar, hizmet sağlayıcı tarafından 3 gün (iş günü) içinde İYS’ye kaydedilmek zorundadır. İleti Yönetim Sistemi kaydedilmeyen onaylar geçersiz sayılacaktır.
  • Alıcı, reddetme hakkını İleti Yönetim Sistemi üzerinden de kullanabilecektir. Şikayet başvuruları, İYS üzerinden ön incelemeyle değerlendirilecektir.

İYS Kayıt Tarihleri

İşletmeler, 1 Ocak 2021’ye kadar mevcut izinlerini İleti Yönetim Sistemi’ne yüklemek zorundadır. Bu tarihe kadar yüklenmeyen izinler geçersiz kabul edilecektir. 150 bin adet ve altında ticari elektronik ileti onayı (telefon numarası ve eposta adresi sayısı toplamı) olan hizmet sağlayıcılar için bu tarih 1 Haziran 2021‘dir.

İYS Başvurusu Nasıl Gerçekleştirilir?

E-devlet İle Başvuru

İYS kaydı için işletme yetkilisinin MERSİS kaydı mevcut ise, sisteme e-Devlet şifreniz ile giriş yapabilirsiniz.

E-İmza İle Başvuru

İYS kaydı için işletme yetkilisinin e-imzası mevcut ise, sisteme ilgili taahhütname metnini imzalayarak da giriş yapabilirsiniz.

Diğer

Hizmet sağlayıcının MERSİS numarası yoksa;

Aşağıda belirtili tüm bilgi ve belgelerin  onkayit@iys.org.tr adresine gönderilmesi gerekmektedir.

Gerekli Bilgiler

  • İmzaya Yetkili kişi TCKN (Yabancı firma yetkilisi için Pasaport No)
  • İmzaya Yetkili kişi ad soyad
  • Yetkili kişi e-posta
  • Yetkili kişi cep telefonu
  • Ticaret Unvanı
  • Vergi Kimlik Numarası
  • Vergi Dairesi
  • Web Sitesi
  • İletişim Numarası
  • İl
  • İlçe
  • İletişim Adresi

Gerekli Belgeler

  • Vergi levhası fotokopisi (yoksa vergi numarasını içeren belge)
  • İşletme sahibinin nüfus cüzdanı fotokopisi
  • İşletme yetkilisinin şirket unvanı altında düzenlenmiş imza sirküleri
  • Varsa oda (meslek kuruluşu) kayıt belgesi
  • Marka kullanımına yetkisi olduğunu gösteren belge (Marka tescil belgesi, yetkilendirme yazısı vb.)
  • Kaşeli ve imzalı taahhütname
    (İYS Kullanım Taahhütnamesini tüm sayfaları kaşeli ve imzalı olacak şekilde kargo ile gönderilmesi gerekmektedir. Diğer belgelerin gönderilmesi gerekli değildir.).
    Taahhütnameyi indirmek için tıklayınız

Kargo Adresi; İleti Yönetim Sistemi A.Ş. Hukuk Departmanı Adına TOBB İkiz Kuleleri C Blok 15.Kat Dumlupınar Bulv. No:252, 06530 Çankaya / Ankara

Konuya ilişkin uzman ekibimizden hukuki danışmanlık almak için iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Sağlık Hukukunda Doku Ve Organ Nakli

Organ Bağışı Hukuk

Organ Bağışı Hukuk | Hukukta Organ Nakli | Sağlık Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Organ ve doku nakli bir tıbbi müdahaledir ve dolayısıyla tıbbi müdahalenin genel kurallarına tabidir. Ancak normalde tıbbi müdahalelerde bir hasta bulunurken, nakil işleminde bir hastanın yanı sıra bir de sağlıklı bir kimse bulunmaktadır.

Bu durum, organ ve doku nakline ilişkin özel düzenlemeler yapılmasını da gerekli kılmaktadır.

Vericinin kendisi için yararı olmadığından kendi organını veya dokusunu rızasıyla da olsa bir başkasına vermesi (özel düzenlemelerdeki hükümler saklı kalmak üzere) esasen kişilik haklarına aykırıdır. 

Organı veren kişi açısından rıza, eylemi tek başına hukuka uygun kılmaz. Hukukun genel hükümlerine göre canlılardan organ veya doku nakli mümkün olmadığından bu konuya ilişkin özel bir düzenleme ile bu tür tıbbi müdahalelerin hukuka uygun kılınması zorunluluğu vardır ve bu zorunluluk hukukumuzda Organ ve Doku Alınması , Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkındaki Kanun (ODNK) ile sağlanmıştır. ONDK uyarınca tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlarla organ ve doku alınması, saklanması, aşılanması ve nakli bu kanun hükümlerine tabidir.

Doku ve organ naklinde onsekiz yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan bir kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki tanık huzurunda açık, bilinçli ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imzalı veya en az iki tanık önünde sözlü olarak beyan edip imzaladığı tutanağın bir hekim tarafından onaylanması zorunludur.

Organ ve Doku Alacak Hekimler 

  1. Vericiye, uygun bir biçimde ve ayrıntıda organ ve doku alınmasının yaratabileceği tehlikeler ile, bunun tıbbi, psikolojik, ailevi ve sosyal sonuçları hakkında bilgi vermek;
  2. Organ ve doku verenin, alıcıya sağlayacağı yararlar hakkında vericiyi aydınlatmak;
  3. Akli ve ruhi durumu itibariyle kendiliğinden karar verebilecek durumda olmayan kişilerin vermek istedikleri organ ve dokuları almayı reddetmek;
  4. Vericinin evli olması halinde birlikte yaşadığı eşinin, vericinin organ ve doku verme kararından haberi olup olmadığını araştırıp öğrenmek ve öğrendiğini bir tutanakla tespit etmek;
  5. Bedel veya başkaca çıkar karşılığı veya insancıl amaca uymayan bir düşünce ile verilmek istenen organ ve dokuların alınmasını reddetmek;
  6. Kan veya sıhri hısımlık veya yakın kişisel ilişkilerin mevcut olduğu durumlar ayrık olmak üzere, alıcının ve vericinin isimlerini açıklamamak zorundadırlar.

Organ ve doku alınması, aşılanması ve naklinden önce verici ve alıcının yaşamı ve sağlığı için söz konusu olabilecek tehlikeleri azaltmak amacıyla gerekli tıbbi inceleme ve tahlillerin yapılması ve sonucunun bir olurluluk raporu ile saptanması da zorunludur.

Doku ve Organ Naklinde Cezai Yaptırımlar Nedir? Nasıl Ortaya Çıkar?

Hukuka aykırı olarak organ ve doku alan, satan, satın alan, satılmasına aracılık eden, saklayan, nakleden veya aşılayan, organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişiler hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 91 inci maddesi hükümleri uygulanır.

Bu Kanuna aykırı şekilde embriyo ve üreme hücresi bağışlayan, aşılayan, bulunduran, kullanan, saklayan ve nakledenlerle bunların alım ve satımını yapanlar, alım ve satımına aracılık edenler veya komisyonculuğunu yapanlar veya bu fiilleri özendiren, bunlara yönlendiren veya bunlara yönelik ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişiler hakkında, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç teşkil etmediği takdirde üç yıldan beş yıla kadar hapis ve bin günden iki bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Bu Kanunun ek 1 inci maddesine aykırı fiili tespit edilen kişilerin sertifika ve izin belgeleri iptal edilir ve ilgili alanda çalışmalarına izin verilmez.

Bakanlıktan izin alınmaksızın organ nakli ve üremeye yardımcı tedavi merkezi açılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar hakkında 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 11 inci maddesi hükümleri uygulanır.

Bu Kanuna ve Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara aykırı şekilde faaliyet gösteren sağlık kurum ve kuruluşları hakkında fiilin niteliği ve tekerrür durumuna göre Bakanlıkça faaliyet durdurma veya faaliyet izni iptali müeyyidesi uygulanır.

Gerek Organ ve Doku Nakli Kanunu ve gerekse Türk Ceza Kanunu insanlar arası organ veya doku naklini düzenlemektedir. Aynı insan üzerinde yapılan organ veya doku nakli serbest olup bu kanunların kapsama alanı içinde değildir. Keza hayvanlardan yapılan organ veya doku nakli de yasal bir düzenleme konusu olmadığından yasaklanmamıştır ve tıbbi müdahalelerin genel şartlarına tabidir. 

Organ ve doku nakli bütün yönleriyle 2004 yılına kadar sadece Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun’da (ODNK) düzenlenmişti. Ancak 2004 yılında çıkarılan ve 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu’nda organ ve doku nakline ilişkin olarak üç hüküm getirilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla bugün için her iki kanunun ayrı ayrı göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Organ ve doku ticareti suçu, (TCK) Türk Ceza Kanunu madde 91’de “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir. Organ veya doku ticareti suçu, yalnızca canlı insanlardan değil; ölü olan insanlardan da alınması halinde olarak mümkün kılmıştır. Ölü olan kimselerden organ ya da doku alınması kanunda belli şartlara tabi tutulmuştur. Kişinin rızası olmadan ya da herhangi bir menfaat karşılığında organ naklinin yapılması halinde suç işlenmiş olacaktır.

Yargıtay, organ veya ticaret yapma suçuna dair bazı kararlarında Organ ve Doku Nakli Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan, bedel karşılığında organ ve doku alınması, satılmasının yasaklandığının düzenlendiğini de ayrıca belirtmektedir. Mahkemenin vereceği kararlarda kanunun ilgili maddesinin de gözetilmesi gerektiği de kararlarda ayrıntılı olarak belirtilmiştir.

Hukuki uyuşmazlıklarınıza ilişkin olarak uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Bilişim Suçları Nelerdir?

Bilişim Suçları Nelerdir?

Bilişim Suçları Nelerdir? | İzmir Bilişim Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu | İzmir Avukat

Bilişim Nedir ve Bilişim Suçları Nelerdir?

Her tür çeşitli bilginin ve verilerin elektronik ortamlar aracılığıyla işlenip değerlendirildiği teknolojiye bilişim adı verilir. Bilişim suçları adi ve münferit olabileceği gibi organize de olabilmektedir. Bu da suç türlerini farklılaştırmaktadır. Bilişim elektronik sistemlerin tümünü kapsar. Elektronik aletler, iletişim ve interneti kapsar. Bilişim suçları da bu araçları yasal olmayan amaçlar için kullanmak olarak özetlenebilir.

Bilişim Suçları Nelerdir?

  • Bilgisayar yoluyla dolandırıcılık ve sahtecilik
  • Gerçek kişileri taklit etme ya da sahte bir kişilik oluşturma vb.
  • Ticari sırların çalınması
  • Banka ve ya kredi kartlarının habersiz ve kötü amaçlı kullanılması
  • Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme, verileri değiştirme suçu
  • Uyuşturucu alımı-satımı
  • Yasadışı yayınlar
  • Başka birinin bilişim sistemine izinsiz girme suçu, yazılımı izinsiz kullanma
  • Pornografi
  • Terörist faaliyetler
  • Hacking
  • Organ ticareti

Bilişim Yoluyla İşlenen Suçların Yapısı Nedir?

  • Bilgisayar sistemleri ve teknolojilerini bilişim suçları için kullanma,
  • Ağır maddi ve manevi sonuçlar doğurması,
  • Gerekli kanun ve düzenlemelerin eksik ve yetersiz olması,
  • Güvenlik güçlerine bildirilmemesi,
  • Suçunu işleyenlerin genelde 17-35 yaş arasındaki gençlerden oluşması,
  • İtibar ve prestij kaybetme korkusunun baskın gelmesi,
  • Takip edilmesi gereken prosedüre tam olarak hâkim olunmaması olarak örneklendirilebilir 

Bilişim sistemine girme, Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Erişilmez Kılma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme gibi suçlar bilişim suçlarının temel kategorize adıdır. Ülkemizde en çok rastlanılan bilişim suçu istatiksel olarak bilişim sistemine girme suçudur. 

Bilişim sistemine girme suçunun ispatlanması açısından IP adresinin tespiti çok önemlidir. IP adresi, internet bağlanan her bilgisayara sistem tarafından ayrı ayrı verilen bir nevi kimliktir. İki tür IP adresi vardır:

  • Statik IP Adresi: Statik IP adresi, hangi cihaz veya sunucu için belirlenmişse, o cihaz veya sunucu için sabit kalan, değişmeyen internet adresidir.
  • Dinamik IP adresi Dinamik IP adresi, internete her bağlanıldığında değişen bir IP adresidir. IP adresleri sınırlı olduğundan internet servis sağlayıcıları, internete bağlanan kullanıcıya her seferinde ayrı bir IP adresi verir, kullanıcının internet bağlantısı kesildiğinde aynı IP adresi internete bağlanan başka bir kullanıcıya verilir.

Bilişim sitemine girme suçunun işlendiği cihazın internete bağlanması için gerekli olan IP adresi servis sağlayıcıdan sorularak tespit edilmelidir. Özellikle belirtelim ki, IP adreslerinin yeterli olmadığı hallerde GSM şirketleri tarafından bir IP adresi, birden fazla kişiye PORT yapılarak verilebilmektedir. Bilgisayar içindeki her program, iletişim için ayrı birer port kullanmaktadır. Bu nedenle bilgisayardaki programların iletişimi için IP ve port numarası olmak üzere iki tane adres numarası gerekmekte, IP adresi Port numarası olarak gösterilmektedir. Tutulmasında yasal zorunluluk bulunmayan PORT bilgisine ulaşıldığında, birden fazla kişiye verilen IP’nin, suçun işlendiği saatte kim tarafından kullanıldığının belirlenmesi mümkün olmaktadır (Y.8CD-K.2014/9860).

Bilişim suçları ülkemizde yenidir. Bu yüzden de bilişim suçlarıyla ilgili yasalar da yetersizdir. Bununla ilgili yapılan en kapsamlı yasa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunundadır.

Bilişim sistemine izinsiz girme ve sistemde uzun süre kalma bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırma ile karşılaşma demektir. Bazen de bu ceza adli para cezasına çarptırılma ile olur. Eğer bilgiler değiştirilir, yok edilir ya da bozulursa ceza yaptırımı altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır.

Tüm bilişim suçları ve cezaları Avrupa Siber Suçlar sözleşmesine uyumlu şekilde hazırlanmıştır. Ancak teknoloji ilerledikçe bilişim suçları da giderek çeşitlenmektedir. Bu yüzden ülkemizde yeni suçlar olması nedeniyle gerekli kanun ve düzenlemelerin eksik ve yetersiz kalmaktadır.

Bilişim Suçlarında Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma Hakkında: 

Bilişim suçları, savcılık tarafından re’sen  soruşturulması gereken suçlardandırlar. Bu nedenle, bilişim suçlarının soruşturulması şikayete tabi değildir. Hal böyle olunca Mağdurun şikayetten vazgeçme beyanı da ceza davasının düşmesine neden olmaz. Bilişim suçu için TCK’daki zamanaşımı süreleri içinde savcılığa bildirimde bulunulursa etkili bir soruşturma yapılabilir. TCK’ya göre en basit bilişim suçunun zaman aşımı 8 yıldır. Dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra suç ihbarında bulunulması veya kamu davasının zamanaşımı süresinde sonuçlandırılmaması halinde suçun soruşturulması veya kovuşturulması mümkün değildir.

Önemle belirtelim ki; müşteki daha önce şikayet hakkını kullanma imkanını bulamamış olsa bile re’sen başlatılan yargılamanın ceza mahkemesindeki aşamalarında davaya müdahil olarak taraf sıfatını kazanabilir.

Uzlaştırma ise bağımsız ve objektif üçüncü bir kişinin, uyuşmazlığın taraflarına olayın özelliklerine göre şekillenecek çeşitli çözüm önerileri sunup onların bu çözüm önerilerini müzakere etmesini ve sunulan çözüm önerilerinden birisinde anlaşmalarını hedefleyen bir alternatif uyuşmazlık çözümü yöntemidir. 

Özetle suç isnadı yöneltilen kişi ile suçun mağduru olan kişinin bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşması olarak tanımlanabilir. Re’sen soruşturulması öngörülen Bilişim suçları ise uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.

Bilişim Suçları İçin Avukat Tutmalı Mıyım?

Ülkemizde işlenen bilişim suçları için kanunlar yetersizdir. Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerine doğru atıflar yapılabilmesi,  suç tipinin doğru belirlenebilmesi, gerekli delillerin toplanabilmesi ve İP adres tespitlerinin yapılabilmesi adına olumsuz bir sonuçla karşılaşmamak için bilişim suçları ve davalarında uzman bir avukata başvurmak akıllıca olur. 

Konuya ilişki hukuki danışmanlık almak için ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079