Etiket arşivi: ceza

Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunmak

Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunmak

Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunmak | İzmir Ceza Avukatı

Suç duyurusu Nedir?

Bir suçun işlendiği şüphesi doğrultusunda suç oluşturduğu iddia edilen eylemin soruşturulması ve kovuşturulması işlemlerinin başlatılması amacıyla yetkili merciilere olayı duyurmaya suç duyurusu adı verilir. Toplumda yaşamanın bir gereği ve sonucu olarak her bireyin hukuk düzeninin koymuş olduğu kurallara uygun davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğü ihlal ederek toplum düzenini bozacak suç oluşturan davranışta bulunan kimseler şikayet veya suç duyurusu yoluyla yargı makamlarına bildirilmektedir.

Hangi Konularda Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunulabilir ?

Bir suç işlendiği kanaatinde olan, bir suçun mağduru olduğunu düşünen veya bir suçtan zarar gören kişilerin suç duyurusunda bulunması mümkündür. Bu anlamda suç duyurusu dilekçesinin bireylerin maruz kaldıkları veya öğrendikleri eylemlerin suç teşkil ettiğini düşündükleri hallerde yazılabileceği söylenebilir.Savcılık kendisine bildirilen suç oluşturan eylemler hakkında soruşturma yapıp yapmama hususunda takdir yetkisine sahip değildir. Suç duyurusu veya şikayet dilekçesini kabul etmek ve yetkisiz olmadığı takdirde soruşturma başlatmakla yükümlüdür. Suç duyurusunda bulunulan eylemin herhangi bir araştırma gerektirmeksizin suç oluşturmadığı açıkça anlaşılmakta ise soruşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. TCK’da aksi belirtilmedikçe suç oluşturmayan eylem hakkında suç duyurusunda bulunmak suç oluşturmamaktadır.

Avukat Olmaksızın Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunulabilir Mi?

Suç duyurusu polis, jandarma gibi kolluk kuvvetlerine ya da adli makamlara (Cumhuriyet savcılıklarına) yapılabilir. Suç duyurusu veya şikayetin valilik, kaymakamlık ya da mahkemeye yapılması halinde ilgili makamlardan savcılığa gönderilecektir. Aynı şekilde bir kamu görevinin yerine getirilmesi ile ilişkili olarak işlendiği iddia edilen bir suç hakkında idareye yapılan suç duyurusu veya şikayet de gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenen ve fakat ülkemizde takibi gerektiren suçlar hakkında ilgili Devlet görevlilerine (Türkiye elçilikleri veya konsolosluklarına) şikayet veya suç duyurusunda bulunmak mümkündür.

Suç duyurusu hakkında herhangi bir şekil şartı öngörülmemiş olup sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Kişi bizzat veya avukatı vasıtasıyla suç duyurusunda bulunabilir. Kişi suç duyurusunda bulunurken kimliğinin gizli tutulmasını da talep edebilir. Diğer bir ifadeyle avukat olmaksızın suç duyurusunda bulunmak mümkündür.

Fakat, Avukat aracılığı ile suç duyurusunda bulunmak ile bireysel yapılan suç duyuruları elbette farklıdır. Zira bireyler, başlarına gelen olayı betimleyerek anlatırken avukatlar ilgili suçun Türk Ceza Kanunu’nun hangi maddelerine girdiği ve hangi sebeplerle suç teşkil ettiği noktasında hukuki bilgi sahibidir. Bir başka anlatımla sadece dolandırıldığından bahsederek dilekçe yazan bireyler ilgili suç hakkında delil yetersizliği ve isnad edilen suçun hukuki niteliği sebebi ile takipsizlik alabilirken, avukatın yapmış olduğu başvuruda, dolandırıcılık suçuna ilişkin incelenmesini istediği banka hesapları, operatör bilgileri gibi pek çok hususta delil araştırma talebi olacak; ilgili başvurusunda soruşturma yapılması adına benzer yargıtay kararları ile iddialarını da destekleyecektir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Adli Arama

Adli Arama | İzmir Ceza Avukatı | Av. Mustafa Yolcu

Adli Arama

Ceza muhakemesinin gayesine erişmesi maksadı ile, saklanan sanığın ve delillerin elde edilmesi için bir kimsenin meskeninde, etrafı çevrili sair mahallerinde, üzerinde ve eşyasında yapılan araştırma işlemine “adli arama” denilir. Arama bir koruma tedbiri olduğundan genel ön şartlar ve bu arada gecikmede tehlike şartı muhakkak aranacaktır. Adli aramanın amacı, ya bir şüphelinin yakalanmasıdır veya şüphe sebeplerini ele geçirmek ve ileride delil olmaları için, bunlara el koymaktır.

Adli arama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 116. ve devamı maddeleri ile bir takım sınırlamalara tabi tutulmak suretiyle düzenlenmiştir. Özel hayatın gizliliğine, konut dokunulmazlığı, vücut bütünlüğüne, kişi özgürlüğü gibi çeşitli hak ve özgürlükleri daraltıcı niteliğe sahiptir. Bu sebeple adli arama basit bir koruma tedbiri olarak nitelendirilmemelidir. Arama yapıldığında elde edilen delillerin hukuken kabul edilebilirliği, yapılan aramanın usule uygun yapılıp yapılmadığına göre incelenir. Aramanın koşulları somut olayda gerçekleşmemişse, elde edilen deliller ceza muhakemesi açısından hukuka aykırı delil haline gelir.

Ceza muhakemesi kapsamında düzenlenen, delil elde etmek veya yakalama amaçlı gerçekleştirilen adli aramalarda, konut ve işyerleri de dahil olmak üzere her yerde arama yapılması mümkündür.

Kanun koyucu, CMK 116 ile arama kararı için makul şüphenin varlığını aramaktadır. Makul şüphe, “sıradan bir insanın o somut olaya baktığında kafasında ”burada bir suç işlenmiş olması güçlü bir olasılıktır” kanısını uyandıran şüphe olarak tanımlanmıştır.” Arama işlemi, özel hayatın gizliliği ve konut dokunulmazlığı gibi anayasal güvence altındaki hakları ihlal ettiğine göre hayatın olağan akışı içinde somut olgulara dayanmayan bir şüpheye dayanılarak arama yapılması hukuka aykırı sayılmalı, elde edilen delillerde hükme dayanak alınmamalıdır.

Hukuka aykırı olarak sanıktan alınan ifadeden veya hukuka aykırı yapılmış bir ev araması sonucunda elde edilen delilden yola çıkılarak başka delillere ulaşılabilir. İşte bu durumda ortada hukuka aykırı delil niteliği taşıyan bir ifade veya arama sonucunda elde edilen bir delil vardır ki bu deliller de yargılamada kullanılamaz. Hukuka aykırı yapılan arama sonucu elde edilen delili yargılamada kullanmamak yeterli değildir. Bu deliller vasıtasıyla elde edilen deliller de hukuka aykırı olduğundan yargılamada kullanılmamalıdır.

Arama kararı verilirken, diğer koruma tedbirlerinde de olduğu gibi, somut olayda arama kararının bir zaruriyet teşkil etmesi, arama kararının görünüşte haklı olması ve yapılacak müdahalenin amacı elde etmek için ölçülü gerekmektedir.

Yerleşmiş AİHM içtihatlarında adli aramanın hukuka uygunluğu incelenirken; AİHS Madde 5/1’deki şartların oluşup oluşmadığı, yapılan aramanın hukuksal bir zemine dayanıp dayanmadığı  ve  özgürlüğün  yasanın  öngördüğü  kısıtlara  göre  kısıtlanıp  kısıtlanmadığı incelenmektedir.  AİHM,  bir  çok  kararında,  yapılan  aramanın  orantılılık  ilkesine  aykırı düşmesi durumunda, hak ve özgürlüklere daha az müdahale eden bir başka güvenlik tedbirinin  olayda  uygulanabileceği  tespit  ediliyorsa  aramayı  sözleşmeye  aykırılık  olarak kabul  etmiştir.  Bir  başka  kararında  da  Kabahatler  Kanuna  tabi  bir  konuda  3.  Kişinin konutunda yapılacak arama orantısız olarak değerlendirilmiştir.

a.     Adli Arama Kararını Verecek Makam

Aramaya karar vermek yetkisi kural olarak hâkime aittir. Arama kararında hakim kararıyla tedbirinin uygulanması, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Hukuk devleti, Anayasa Mahkemesi’nin pek çok kararında vurguladığı gibi bütün faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu devlettir. Bu bağlamda devlet; vatandaşına her an gözaltına alınabileceği, sorgulanabileceği, evinde, işyerinde arama yapılabileceği endişesini yaşatmamalıdır.

Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde” Cumhuriyet Savcısının, Cumhuriyet Savcısına ulaşılamadığı hâllerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler (CMK m. 119/1; Yönetmelik m. 7/2). Söz konusu kolluk, jandarma, polis, sahil güvenlik ve gümrük muhafaza görevlilerini; kolluk âmiri ise konuyla ilgili yetkili ve görevli olan kolluk biriminin âmirini ifade etmektedir (Yönetmelik m. 4). Fakat kanun ve yerleşmiş

b.  Adli Arama Kararı

Arama kararı veya emrinde; aramanın nedenini oluşturan fiil, aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerin adresi ya da eşya, karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresi açıkça belirtilir. (CMK 199/2)

Arama kararı, yazılı olmalıdır. Arama karar veya emrinin yazılı olması, temel hak ve özgürlükler yönünden bir güvence niteliğindedir. Hâkim arama kararı verirken neyin, kimin arandığını, aramanın hangi suçla ilgili olduğunu, aramanın geçerli olduğu süre ve nihayet mesken, işyeri veya diğer yerler aranıyorsa bu yeri kararında açıkça belirtmelidir. Böylece, arama yetkisinin sınırları tam olarak ortaya konmuş olur. Aksi hâlde, yani aramanın çerçevesi suç iddiası dışında belirlenirse, ilgilinin özel hayatının korunması ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Bu bağlamda genel, götürü bir arama kararı hukuka aykırıdır.

c.  Adli Aramanın Yerine Getirilmesi

Adli arama kararı kolluk görevlileri tarafından yerine getirilir. Cumhuriyet Savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri ve diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur. Cumhuriyet Savcısının huzurunda yapılacak aramada arama tanıklarının bulunma zorunluluğu yoktur. Böyle bir aramada savcının hazır bulunması yeterli olup, dışarıdan kimse gerekmez. Bu hâllerde savcının varlığı güvence sayılmıştır. Ancak savcı huzurunda yapılan aramada zabıt katibi hazır bulunmalıdır.

OHAL süresince “Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile arama yapılabilir.” ve “Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan bir kişi bulundurulur” şeklinde düzenlemelere gidilmiştir.

d.  Aramada Hazır Bulunabilecekler

Aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi aramada hazır bulunabilir; kendisi bulunmazsa temsilcisi veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından biri veya kendisiyle birlikte oturmakta olan bir kişi veya komşusu hazır bulundurulur. 117 nci Maddenin birinci fıkrasındaki gösterilen hâllerde zilyet ve bulunmazsa yerine çağrılacak kişiye, aramaya başlamadan önce aramanın amacı hakkında bilgi verilir. Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz. (CMK m. 120/3) Aramanın amacının bildirilmemesi gibi, eksik ve yanlış bildirilmesi de aramayı hukuka aykırı kılar. Tüm bu hallerde kolluk, kimliğine ilişkin bilgi vermelidir.

e.  Adli Arama Sonunda Verilecek Belgeler

Aramanın sonunda hakkında arama işlemi uygulanan kimseye istemi üzerine aramanın 116. ve 117.maddelere göre yapıldığını ve 116.md.de gösterilen durumda soruşturma veya kovuşturma konusu fiilin niteliğini belirten bir belge ve istemi üzerine el konulan veya koruma altına alınan eşyanın listesini içeren bir defter ve eğer şüpheyi haklı kılan bir şey elde edilmemiş ise bunu belirten bir belge verilir. (CMK md.121/1)

Aramanın sonuçları mutlaka bir tutanakla düzenlenir. Aramanın ne zaman, nerede yapıldığı, eğer el koyma yapıldıysa el konulan eşyaların bir listesi ve bu tutanağın bir örneği evinde arama yapılan kişiye veya zilyede teslim edilir. Arama tutanağında, aramayı yapan kolluk görevlilerinin isim ve soyisimlerinin bulunması gerekir. Fakat terör kapsamında işlenen suçlarda tutanakta kolluk görevlilerinin sadece sicil numaraları yazılırken isim ve soyisim bilgileri yazılmaz.

Tutanak arama işlemine katılmış olanlar ve hazır bulunanlarca imzalanır. Tutanağın bir sûreti ilgiliye verilir.

f.  Aramanın Yapılacağı Zaman

Kural olarak arama gündüz vakti yapılır. Belli istisnâlar dışında mesken veya işyerleri ile sair kapalı yerlerde gece vakti arama yapılamaz (CMK m. 118/1) . Konutta, iş yerinde ve diğer kapalı yerlerde gece araması yapılamaz. Bunun istisnaları suçüstü halleri, gecikmesinde sakınca bulunan haller ve yakalanmış, gözaltına alınmış kişinin firar etmesi durumunda tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalardır.

Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Madde 4, gün doğumundan 1 saat önce, gün batımından 1 saat sonrasını gündüz saatleri olarak tanımlanmıştır. Bu saatler dışında yapılan aramalar gece araması olarak kabul edilir. Burada düzenlenmiş saatler dışında yapılan konut aramaları kural olarak yasaktır. Fakat “gündüz başlamış olan arama işlemi gece devam edebilir.” 16

g.  Askeri Üstlerde Yapılan Aramalar

Askerî mahallerde yapılacak arama, Cumhuriyet savcısının istem ve katılımıyla askerî makamlar tarafından yerine getirilir. OHAL süresince “Askerî mahallerde hâkim kararıyla veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle, Cumhuriyet savcısının katılımı olmaksızın, adli kolluk görevlileri tarafından arama ve elkoyma yapılabilir.” şeklinde bir düzenleme getirilmiştir. Asker kişi, askerî mahaller dışında yapılacak arama bakımından genel hükümlere tabi olacaktır.

h.  Avukat Bürosunda Yapılan Aramalar

Avukatlar tarafından icra edilen mesleğin önemi sebebiyle bürolarında yapılan aramalar, kanunda özel olarak düzenlenmiştir. 130. Madde çerçevesinde avukat bürolarının ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısının denetiminde aranabileceği hükme bağlanmış olup Baro başkanı veya onu temsil eden bir avukat aramada hazır bulundurulur. Avukat bürosundaki aramalarda Cumhuriyet savcısı ve baro başkanı veya baroyu temsilen bir avukat olmadan yapılan aramalar hukuka aykırı aramalardır.

AİHM kararlarında avukat bürolarında yapılan aramalarda, aramanın somut bir sebebi mevcut olmadan olası bir kanıt elde etme amacıyla yapılan aramaların sözleşmeye aykırı olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Kolesnichenko/Rusya kararında avukat bürosunda yapılan aramalarda tanık bulunsa dahi hukuki bir eğitime sahip olmaması durumunda bu tanıkların yeterli olmadığı, hukuki bilgiye sahip tarafsız tanıkların aramada mevcut olmasının önemi ifade edilmiştir.

OHAL süresince geçerli olacak son düzenleme ile “Avukat bürolarında hâkim kararıyla veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle, Cumhuriyet savcısının katılımı olmaksızın, adli kolluk görevlileri tarafından arama ve el koyma yapılabilir. Arama ve el koyma işlemi sırasında baro başkanı veya onu temsil eden bir avukat hazır bulundurulur; ancak, 5271 sayılı Kanunun 130 uncu maddesinin ikinci ve  üçüncü fıkraları uygulanmaz.” şeklinde bir değişikliğe gidilmiştir. (KHK 668/3i)

Arama esnasında el konulmak istenen bilgi veya belgeye dair avukatın, baro başkanının ya da onu temsil eden avukatın el konulacak şeyin avukat ve müvekkil arasındaki mesleki ilişkiye ait olduğunu ileri sürerse el konulacak şeyler ayrı bir zarf içine koyulur ve mühürlenir. Bu eşyalar ile ilgili soruşturma evresinde Sulh Ceza Hakimi, kovuşturma evresinde hakim ya da mahkeme 24 saat içinde karar verir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Önleme Araması

Önleme Araması

Önleme Araması | İzmir Ceza Avukatı | Av. Mustafa Yolcu

Önleme Araması

2559 Sayılı PVSK Madde 9’da düzenlenen önleme araması “Milli güvenlik ve kamu düzeninin, genel sağlık ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, taşınması veya bulundurulması yasak olan her türlü silah, patlayıcı madde veya eşyanın tespiti amacıyla, hakim kararı veya gecikmesinde sakınca olan hallerde mülki amirin yazılı emri ile belirli yerlerde kişilerin üstlerinde, aracında, özel kağıtlarında ve eşyasında yapılan arama işlemi şeklinde tanımlanabilir”.

a.     Önleme Aramasının Amacı

Önleme aramasında henüz bir suç fiili işlenmemiş olup burada asıl amaç tehlikenin ve suç işlenmesinin engellenmesidir. “Bu arama, suç işleneceğine dair bir şüphe üzerine suç işlenmeden önce önleme caydırma maksadıyla ya da suç işleneceğine dair bir şüphe mevcut olmadığı halde sadece düzenleme, potansiyel failleri caydırma ve önleme amacıyla yapılır.”

b.  Önleme Aramasında Karar Merci

Önleme aramasının gerçekleştirilebilmesi için Sulh Ceza Hakiminin kararına ihtiyaç duyulmaktadır. Kanun koyucunun, PVSK’da düzenlediği önleme araması kararını bu şekilde hakim onayına bırakarak, söz konusu aramalarda kişinin özel mülkiyetine ve kişisel dokunulmazlığına keyfi müdahale edilmesine engel olmak istediği açıktır.

Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise mülki amirin (İllerde vali, ilçelerde kaymakam) vereceği yazılı bir emir ile de, kişilerin üstleri, araçları, özel kâğıtları ve eşyaları aranabilir.

Gecikmesinde sakınca bulunan hâl:

Adlî aramalar bakımından; derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin tespit edilememesi ihtimâlinin ortaya çıkması ve gerektiğinde hâkimden karar almak için vakit bulunmaması hâlini,

Önleme aramaları bakımından; derhâl işlem yapılmadığı takdirde, millî güvenlik ve kamu düzeninin, genel sağlık ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunmasının tehlikeye girmesi veya zarar görmesi, suç işlenmesinin önlenmesi, taşınması veya bulundurulması yasak olan her türlü silâh, patlayıcı madde veya eşyanın tespit edilememesi ihtimâlinin ortaya çıkması ve gerektiğinde hâkimden karar almak için vakit bulunmaması hâlini ifade etmektedir.

Yönetmelikte dikkat edilmesi gereken husus gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluğun hakim kararı olmadan önleme araması yapabileceği durumlar sayılırken konut ve çatılı iş yerinden bahsedilmiyor olmasıdır. Önleme araması kapsamında menkul araması yapılabilir fakat konut ve işyerleri aranamaz.(PVSK 9/5)

Kanun koyucu aynı zamanda polisin herhangi bir emir veya karar olmadan önleme araması yapabileceği durumları kanunda düzenlenmiş olup bu duruma örnek olarak havalimanlarında yapılan önleme aramaları örnek gösterilebilir. Söz konusu aramalarda hakim kararı olmadan yapılan, bir üst araması mevcuttur. (PVSK 9/7) Spor karşılaşması, miting, konser, festival, toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği veya aniden toplulukların oluştuğu hallerde gecikmesinde sakınca bulunan hal var sayılır. (PVSK.md.9/6) Kolluk buralarda önleme araması yaparken hakim kararına ihtiyaç duymaz.

Adli Ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Madde 27’de önleme aramalarının gece yapılmasının da mümkün olduğu düzenlenmiştir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Müstehcenlik Suçu

Müstehcenlik Suçu

Müstehcenlik Suçu | İzmir Hukuk Bürosu

Müstehcen Ne Demek?

müstehcen

sıfat, Arapça mustehcen

Açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız:

Türk Ceza Kanunu Madde 226 kapsamında tanımlanan “Müstehcenlik Suçu”, özellikle çocukların veya hayvanların içerisinde bulunduğu cinsel içerikler aracılığı ile işlenen bir suç tipidir. Farklı materyaller aracılığı ile işlenmesi mümkün olan müstehcenlik suçu yalnızca çocukların içerisinde yer aldığı cinsel içerikler ile sınırlı olarak düşünülmemelidir.

Türk Ceza Kanunu Kapsamında Müstehcenlik Suçu

Müstehcenlik Suçu
Madde 226-

  1. a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,
    b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek
    şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,
    c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden,
    d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren,
    e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,
    f) Bu ürünlerin reklamını yapan,
    Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
  2. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
  3. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
  4. Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
  5. Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
  6. Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
  7. Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.

Yargıtay Kararları Kapsamında Müstehcenlik Suçu

YARGITAY 18.CEZA DAİRESİ ESAS NO:2015/43159 KARAR NO:2017/1689

“Anal ya da oral yoldan yapılan, eşcinsel veya grup halinde bulunulan cinsel birleşmelere ait görüntülerin veya cisimle yapılan mastürbasyon görüntülerinin tek başına “doğal olmayan” kavramı içerisinde değerlendirilemeyeceği, bu kavramın cinsel yaşamın içerisinde yeri olmayan, aşağılayıcı veya bütün toplum tarafından da doğal olarak kabul edilmeyen ilişkileri tanımladığı gözetilerek, sanığa ait iş yerinde yapılan aramada ele geçirilen ve müstehcen içerikli olduğu değerlendirilen DVD, CD ve sabitdiskteki görüntülerin tamamı hakkında bilirkişi raporu aldırılarak yada hakim tarafından bizzat incelenerek, bu materyallerde çocukların kullanılıp kullanılmadığı, içeriklerinde şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin bir ilişki türü olup olmadığı saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi… Kanuna aykırı ve sanık …’nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA…”


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ 2015/2271 E. , 2015/9553 K.

“Sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkûmiyet ve müstehcenlik suçundan kurulan beraat hükümlerinin temyiz incelemesine gelince;
Sanığın çocuk yaşta bulunan mağdure ile rızasıyla cinsel ilişkiye girip, bu ilişkiye ait müstehcen görüntüleri mağdurenin bilgisi dahilinde kendisine ait cep telefonuna kaydettiği, bu görüntülerin CD’ye aktarılmasını sağladıktan sonra yine çocuk yaştaki tanıklar D.. ve D..’ın görmesini sağlayan sanığın eylemlerinin ayrı ayrı TCK’nın 236/3-c-1 ve 226/5. maddesindeki suçları oluşturduğu, sanığın bu eylemleri ayrıca mağdure H..’ye yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmakla birlikte, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gözetilerek sanığın ceza miktarı itibariyle ağır nitelikteki aynı Kanunun 226/3-c-1 ve 226/5. maddelerine göre cezalandırılması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek özel hayatın gizliliğinin ihlali suçundan mahkûmiyeti ile müstehcenlik suçundan beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekili ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2017/3354 E., 2019/5468 K.

“1- Sanığın evinde yapılan arama sonucu ele geçirilen bilgisayar, hard diskler ve CD’lerin bir kısmında çocukların kullanıldığının, bir kısmında ise hayvanlarla yapılan cinsel ilişkiye ait görüntüler bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima kuralları gereği en ağır cezayı öngören aynı Kanunun 226/3. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden ayrı ayrı hüküm kurulması,
2- Sanıktan ele geçirilen bilgisayar, hard diskler ve CD’lerde yüklü müstehcen içerikli verinin sayısı ve niteliği gözetildiğinde temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3- TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık …’nun temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Müsadere Nedir?

Müsadere Nedir?

Müsadere Nedir? | İzmir Hukuk Bürosu

Müsadere Nedir?

müsadere

isim, hukuk, (müsa:dere), Arapça muṣādere

Zor alım.

Müsadere Kararı Ne Demek?

Müsadere, mahkeme tarafından suç ile ilişkisi olduğu düşünülen eşya veya kazançların devlet nezdinde saklanmasına karar verilmesi olarak ifade edilebilir. Söz konusu eşyaların el konulabilmesi için işlenen suç ile bağlantısı olması veya iyi niyetli 3. kişilerin elinde olmaması gibi bir takım şartların varlığı da gerekmektedir. Müsadere kararı ise mahkeme tarafından suça konu eşya veya kazancın zorla el konulmasına ilişkin verilen karara denmektedir. Hukukumuzda genel müsadere Anayasa Madde 38 kapsamında yasaklanmıştır.

Müsadere Türleri Nelerdir?

Ulusal hukukumuzda müsadere kurumu Türk Ceza Kanunu Madde 54 ve 55 kapsamında düzenlenmiş olup; eşyanın (mal) müsaderesi ve kazanç (para) müsaderesi olarak iki farklı şekilde incelenebilir.

Yasal Mevzuat Kapsamında Müsadere Nedir?

Türk Ceza Kanunu

Madde 54 – Eşya Müsaderesi

  • (1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir. Eşyanın üzerinde iyiniyetli üçüncü kişiler lehine tesis edilmiş sınırlı ayni hakkın bulunması hâlinde müsadere kararı, bu hak saklı kalmak şartıyla verilir.
  • (2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
  • (3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
  • (4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
  • (5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
  • (6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.

Madde 55- Kazanç Müsaderesi

  • (1) Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
  • (2) Müsadere konusu eşya veya maddi menfaatlere el konulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hallerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.
  • (3) Bu madde kapsamına giren eşyanın müsadere edilebilmesi için, eşyayı sonradan iktisap eden kişinin 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun iyi niyetin korunmasına ilişkin hükümlerinden yararlanamıyor olması gerekir.

Yargıtay Kararlarında Müsadere

YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ E. 2014/5236 K. 2015/119

…aracın fiilen kim tarafından kullanıldığının kolluk marifetiyle araştırılması, suç tarihinde kayıt maliki N.’in sürücü belgesinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, geçmişe yönelik olarak varsa bu aracın sürücü olarak sanıklar hakkında trafik kurallarına aykırılıktan verilmiş para cezası bulunup bulunmadığı hususları araştırılıp birlikte değerlendirilerek aracın iyiniyetli 3.kişiye ait olup olmadığı belirlendikten sonra müsaderesine ya da iadesine karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması… Yasaya aykırı olup, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2014/6-66 K. 2014/365

2- )Kabule ve uygulamaya göre de; suçta kullanıldığı iddia edilen 34 UL 1… plakalı aracın trafik tescil kayıtlarının denetime olanak verecek şekilde dosya içine getirtilmesi ve aracın değeri tespit edildikten sonra, çalınan mallar ile aracın değerinin orantılı olup olmadığı tespit edilip, müsadere kararının işlenen suça nazaran daha ağır ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurup doğurmayacağı hususları, karar yerinde gösterilip tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde müsaderesine karar verilmesi” isabetsizliklerinden oy çokluğuyla bozulmasına karar verilmiş,

YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ K. 2021/3512

İddianamede müsadere talebi bulunmadan müsadere kararı verilemez. İddianamede müsadere talebi olmayan 14 adet cep telefonunun müsaderesine karar verilmesi hukuka aykırıdır.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçin.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Adli Para Cezası Nedir?

Adli Para Cezası Nedir?

Adli Para Cezası Nedir? | İzmir Ceza Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Türk Ceza Kanunu madde 52/1 Uyarınca: Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda iki farklı ceza yaptırımı mevcuttur. Bunlar hapis cezası ve adli para cezasıdır. Adli para cezaları ve idari para cezaları zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. 

Adli Para Cezası: Yalnızca mahkemeler tarafından  sanığa verilen cezalardır. 

İdari Para Cezası: Diğer devlet kurumlarının kişilere yönelik verdiği para cezalarıdır. İdari para cezaları hukuki anlamda bir cezai yaptırıma tabii olmadığı için hapis cezasına da çevrilemez.

Adli Para Cezasının Çeşitleri

  • Doğrudan Verilen Adli Para Cezası : 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bir suçun cezai yaptırımının karşılığı adli para cezası ise, mahkeme sanığa hapis cezası veremez.
  • Seçimlik Olarak Verilen Adli Para Cezası : Bazı durumlarda kanunda bir suçun karşılığı hem adli para cezası, hem de hapis cezası olarak düzenlenir.Bu durumda hakim sanığa ceza olarak adli para cezasını uygun ve yeterli görebilir. Bu şekilde verilen adli para cezaları seçimlik olarak verilmiş demektir.
  • Hapis Cezasından Çevrilen Para Cezası : Türk Ceza Kanunu’nda kasten işlenmiş suçlarda 1 yıl altındaki hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir. Taksirle işlenen suçlarda ise ceza sınırı göz önünde bulundurulmaksızın adli para cezası uygulanabilir veya  sanığa hükmolunan ceza, 30 günden daha az süreli bir hapis cezası ise bu hapis cezası kişiye uygulanmadan direkt olarak adli para cezasına çevrilir. Ayrıca  (TCK m.50/3) uyarınca sanığın yaşı 18’den küçük ya da 65’den büyük ise ve sanık 1 yıl ceza almışsa, bu ceza yine adli para cezasına çevrilir. 
  • Hapis Cezası ile Birlikte Verilen Adli Para Cezası : Türk Ceza Kanunu’nda bazı suçlar için cezai yaptırım hem adli para cezası ile hapis cezası birlikte öngörülmüştür. Burada seçimlik adli para cezasından farklı olarak, sanık hem adli para cezasını ödeyecek hem de hapis cezasına çarptırılacaktır. Örneğin dolandırıcılık suçu için hem hapis cezası hem adli para cezası yaptırımı söz konusudur.

Adli Para Cezası Nasıl Hesaplanır?

Türk Ceza Kanunu 52.madde ilgili fıkraları uyarınca;

(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.

(4) Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir. 

Şeklinde kanun hükmü mevcuttur. 

Özetlemek gerekirse ise, Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen adli para cezası minimum 5 günden maksimum 730 gün arası olmak üzere ceza yaptırımı bulunan bir ceza türü olup; günlüğü 20 TL –  100 TL arasında hesaplanır. Bu miktar suçun unsuru, sanığın gelir durumu gibi birçok unsura göre hakimin takdir yetkisine bırakılmıştır. 

Adli Para Cezası Ertelenebilir Mi?

Hapis cezaları için bulunan erteleme durumu, adli para cezaları için maalesef geçerli değildir. Hatta hapis cezasından adli para cezasına çevrilen cezalar için dahi herhangi bir erteleme söz konusu değildir.

Adli Para Cezası Ödenmezse Ne Olur?

Adli para cezasını ödemeyen hükümlü hakkında, Cumhuriyet Savcılığı kararı ile ödemediği miktar güne çevrilmek suretiyle hapis cezasına çevrilerek hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olarak belirlenmek üzere kamu yararına bir işte çalışmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce belirlenir. Belirlenen günlük çalışma süresi en az 2 en fazla 8 saattir. Hükümlü, kendisine gönderilen adli para cezasını ödeme emrinde ya cezayı ödemeye ; ya da bu cezanın yerine geçmek üzere kamuya yararlı bir işte çalışmaya davet edilir.

Adli Para Cezası Sicile İşler Mi?

Adli para cezası alan sanığın sicil kaydına bu ceza işlenir. Cezanın peşin olarak yatırılması ya da taksitli olarak ödenmesi durumunda, taksidin yatırıldığı son gün ceza infaz edilmiş sayılır ve ceza adli sicil kaydından kendiliğinden silinir ve arşive kaldırılır. 

Adli Para Cezası Nereye Ödenir?

Ödeme emri tarafınıza ulaştıktan (tebliğ edildikten) sonraki 30 gün içerisinde adli para cezasını ödemeniz gerekmektedir. Adli para cezasını ödemek için size adli para cezası ödeme emrini gönderen infaz savcılığına başvurmanız gerekmektedir. İnfaz savcılığından vergi dairesine hitaben yazılmış olan yazı ile ilgili vergi dairesine giderek adli para cezasını ödeyebilirsiniz.

Adli Para Cezaları Af Kapsamında Mıdır?

Adli para cezaları için ayrı bir af müessesi bulunmamaktadır. Kişiler hakkında kesinleşmiş bulunan adli para cezalarını affetmek yetkisi, diğer tüm cezalarda olduğu gibi TBMM’ye aittir. TBMM, bu yetkisini çıkaracağı genel af ya da özel af niteliğindeki bir af kanunu ile kullanabilir. 

Adli para cezasında af, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi durumunda mümkün olup bu durumda dahi “özel af” gerektiren bir ceza türüdür. (Zira özel aflarda hapis cezasının çevrilmesi söz konusudur.) Ancak özel ya da genel af dahilinde ödenen adli para cezasının iadesi, geri ödenmesi söz konusu olamayacaktır. (TCK m. 74/1)

Konuya ilişkin olarak hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Hakaret Suçu Nedir?

Hakaret Suçu Nedir?

Hakaret Suçu Nedir? | İzmir Ceza Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca; “Bir kimseye onur şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi…” demek suretiyle hakaretin ne şekilde gerçekleşebileceğini ve en önemlisi de kanunun hangi eylemi hakaret sayacağını açıklamaktadır.

Hakaret suçu sövmek, huzurda (mağdurun yüzüne karşı) , gıyapta ( mağdurun yokluğunda) ve alenen işlenebilen suç tipidir. 

Bazı durumlarda da hakaret suçunun ‘nitelikli hali’ oluşur ki bu durumlarda verilecek ceza arttırılır. Kamu görevlisine karşı, görevinden dolayı hakaret etmek buna örnek verilebilir. 

Zamanaşımı ve Uzlaştırma: 

Hakaret davasına konu olan ve şerefe karşı suçlar başlığı altında tanımlanan şekilde kanunun suç saydığı sözlü veya yazılı, eylem veya eylemlere maruz kalan kişinin, altı ay içerisinde suçun işlendiği yer Cumhuriyet Başsavcılığı’na olayı anlatan bir şikâyet dilekçesiyle müracaatı ile soruşturma başlatılır. Dolayısıyla takibi şikayete bağlı bir suç olup altı aylık zamanaşımına tabiidir. Hakaret suçları uzlaştırma hükümlerine tabii olup;  kamu görevlisine ve cumhurbaşkanına hakaret suçu, şikayete tabi suçlardan olmadığından uzlaştırma kapsamında değildir.

İspat Yöntemi: 

Konusu hakaret içerikli davalarda; hakarete maruz kalan kişinin mağduriyetini delillendirmesi gerekmektedir. Bu davalarda delil olarak tanık anlatımları kabul edileceği gibi hukuka uygun şekilde elde edilen görüntü ve ses kayıtları ile yazışmalar veya sosyal medya kayıtları da hakareti ispat için mahkemelere sunulması gereken delillerdir.

Hangi Sözler Hakaret Suçunu Oluşturur?

Burada suçun oluşmasında kıstas , kişinin onur, şeref veya saygınlığını rencide edecek somut bir fiil veya olgu isnat edilmeli veya sövme yoluyla kişinin onur, şeref veya saygınlığına saldırılmasıdır. Kanunda belli şekillerde saymak mümkün değildir.  Örneğin Bir kişiye açık açık “şerefsiz”, “namussuz”, “pislik”, “aptal”, “geri zekalı”, vb. gibi sözler söylemenin hakaret suçunu oluşturacağı kuşkusuzdur.

Kişiye isnat edilen somut olgu kişinin mevcut fiziksel veya psikolojik bir özelliğine vurgu yapsa da hakaret suçunu oluşturur. Örneğin, aksayarak yürüyen birine “allahın topalı” demek, gözü görmeyen birine “kör herif” demek hakaret suçunun oluşmasına neden olur.

Hangi Sözler Hakaret Suçunu Oluşturmaz?

İfade hürriyeti anayasal bir haktır. Ancak bu hakkın başkalarının şeref ve haysiyetini rencide edici bir şekilde kullanılması hukuk düzeninde himâye görmez. Kuşkusuz bunun da bir kısım istisnaları vardır. Örneklendirecek olursak; 

  • Allah belanı versin. (beddua hakaret kapsamında değildir)
  • İstediğim saatte gelirim, serumu takmak zorundasın , kafamı bozma (Hemşireye)
  • Lan biz kaçmıyoruz, bizi neden kovalıyorsunuz (polise)
  • Sen kim oluyorsun? kapa çeneni (öğretmene)
  • Bilgisiz, tecrübesiz
  • Benim kardeşimi dövüyorlar, siz burada ne yapıyorsunuz? kimseye ceza vermiyorsunuz (savcıya)

Bazı ifadeler vardır ki gündelik hayatta kullanıldığında kaba, rahatsız edici, nezaketsiz olarak algılanabilir. Fakat bu tür ifadelerin hakaret suçu oluşturabilmeleri için objektif olarak şeref ve haysiyeti tahkir edici nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde kişiden kişiye değişebilecek olan alınganlıklar sayısız suç isnadına sebep olur. 

Hakaret suçunun unsurlarını oluşturan ifadeler belli özel koşullar altında suç kabul edilmemektedir. 

  • Mağdurun rızası
  • Kanun hükmünü icra
  • Yetkili merciin emrini yerine getirme
  • İddia ve savunma dokunulmazlığı
  • İhbar ve şikâyet hakkı
  • Haber verme hakkı
  • Eleştirme hakkı
  • Terbiye ve disiplin hakkı

 Bu durumlarda da hakaret suçu oluşmaz. 

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Bilişim Suçları Nelerdir?

Bilişim Suçları Nelerdir?

Bilişim Suçları Nelerdir? | İzmir Bilişim Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu | İzmir Avukat

Bilişim Nedir ve Bilişim Suçları Nelerdir?

Her tür çeşitli bilginin ve verilerin elektronik ortamlar aracılığıyla işlenip değerlendirildiği teknolojiye bilişim adı verilir. Bilişim suçları adi ve münferit olabileceği gibi organize de olabilmektedir. Bu da suç türlerini farklılaştırmaktadır. Bilişim elektronik sistemlerin tümünü kapsar. Elektronik aletler, iletişim ve interneti kapsar. Bilişim suçları da bu araçları yasal olmayan amaçlar için kullanmak olarak özetlenebilir.

Bilişim Suçları Nelerdir?

  • Bilgisayar yoluyla dolandırıcılık ve sahtecilik
  • Gerçek kişileri taklit etme ya da sahte bir kişilik oluşturma vb.
  • Ticari sırların çalınması
  • Banka ve ya kredi kartlarının habersiz ve kötü amaçlı kullanılması
  • Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme, verileri değiştirme suçu
  • Uyuşturucu alımı-satımı
  • Yasadışı yayınlar
  • Başka birinin bilişim sistemine izinsiz girme suçu, yazılımı izinsiz kullanma
  • Pornografi
  • Terörist faaliyetler
  • Hacking
  • Organ ticareti

Bilişim Yoluyla İşlenen Suçların Yapısı Nedir?

  • Bilgisayar sistemleri ve teknolojilerini bilişim suçları için kullanma,
  • Ağır maddi ve manevi sonuçlar doğurması,
  • Gerekli kanun ve düzenlemelerin eksik ve yetersiz olması,
  • Güvenlik güçlerine bildirilmemesi,
  • Suçunu işleyenlerin genelde 17-35 yaş arasındaki gençlerden oluşması,
  • İtibar ve prestij kaybetme korkusunun baskın gelmesi,
  • Takip edilmesi gereken prosedüre tam olarak hâkim olunmaması olarak örneklendirilebilir 

Bilişim sistemine girme, Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Erişilmez Kılma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme gibi suçlar bilişim suçlarının temel kategorize adıdır. Ülkemizde en çok rastlanılan bilişim suçu istatiksel olarak bilişim sistemine girme suçudur. 

Bilişim sistemine girme suçunun ispatlanması açısından IP adresinin tespiti çok önemlidir. IP adresi, internet bağlanan her bilgisayara sistem tarafından ayrı ayrı verilen bir nevi kimliktir. İki tür IP adresi vardır:

  • Statik IP Adresi: Statik IP adresi, hangi cihaz veya sunucu için belirlenmişse, o cihaz veya sunucu için sabit kalan, değişmeyen internet adresidir.
  • Dinamik IP adresi Dinamik IP adresi, internete her bağlanıldığında değişen bir IP adresidir. IP adresleri sınırlı olduğundan internet servis sağlayıcıları, internete bağlanan kullanıcıya her seferinde ayrı bir IP adresi verir, kullanıcının internet bağlantısı kesildiğinde aynı IP adresi internete bağlanan başka bir kullanıcıya verilir.

Bilişim sitemine girme suçunun işlendiği cihazın internete bağlanması için gerekli olan IP adresi servis sağlayıcıdan sorularak tespit edilmelidir. Özellikle belirtelim ki, IP adreslerinin yeterli olmadığı hallerde GSM şirketleri tarafından bir IP adresi, birden fazla kişiye PORT yapılarak verilebilmektedir. Bilgisayar içindeki her program, iletişim için ayrı birer port kullanmaktadır. Bu nedenle bilgisayardaki programların iletişimi için IP ve port numarası olmak üzere iki tane adres numarası gerekmekte, IP adresi Port numarası olarak gösterilmektedir. Tutulmasında yasal zorunluluk bulunmayan PORT bilgisine ulaşıldığında, birden fazla kişiye verilen IP’nin, suçun işlendiği saatte kim tarafından kullanıldığının belirlenmesi mümkün olmaktadır (Y.8CD-K.2014/9860).

Bilişim suçları ülkemizde yenidir. Bu yüzden de bilişim suçlarıyla ilgili yasalar da yetersizdir. Bununla ilgili yapılan en kapsamlı yasa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunundadır.

Bilişim sistemine izinsiz girme ve sistemde uzun süre kalma bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırma ile karşılaşma demektir. Bazen de bu ceza adli para cezasına çarptırılma ile olur. Eğer bilgiler değiştirilir, yok edilir ya da bozulursa ceza yaptırımı altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır.

Tüm bilişim suçları ve cezaları Avrupa Siber Suçlar sözleşmesine uyumlu şekilde hazırlanmıştır. Ancak teknoloji ilerledikçe bilişim suçları da giderek çeşitlenmektedir. Bu yüzden ülkemizde yeni suçlar olması nedeniyle gerekli kanun ve düzenlemelerin eksik ve yetersiz kalmaktadır.

Bilişim Suçlarında Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma Hakkında: 

Bilişim suçları, savcılık tarafından re’sen  soruşturulması gereken suçlardandırlar. Bu nedenle, bilişim suçlarının soruşturulması şikayete tabi değildir. Hal böyle olunca Mağdurun şikayetten vazgeçme beyanı da ceza davasının düşmesine neden olmaz. Bilişim suçu için TCK’daki zamanaşımı süreleri içinde savcılığa bildirimde bulunulursa etkili bir soruşturma yapılabilir. TCK’ya göre en basit bilişim suçunun zaman aşımı 8 yıldır. Dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra suç ihbarında bulunulması veya kamu davasının zamanaşımı süresinde sonuçlandırılmaması halinde suçun soruşturulması veya kovuşturulması mümkün değildir.

Önemle belirtelim ki; müşteki daha önce şikayet hakkını kullanma imkanını bulamamış olsa bile re’sen başlatılan yargılamanın ceza mahkemesindeki aşamalarında davaya müdahil olarak taraf sıfatını kazanabilir.

Uzlaştırma ise bağımsız ve objektif üçüncü bir kişinin, uyuşmazlığın taraflarına olayın özelliklerine göre şekillenecek çeşitli çözüm önerileri sunup onların bu çözüm önerilerini müzakere etmesini ve sunulan çözüm önerilerinden birisinde anlaşmalarını hedefleyen bir alternatif uyuşmazlık çözümü yöntemidir. 

Özetle suç isnadı yöneltilen kişi ile suçun mağduru olan kişinin bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşması olarak tanımlanabilir. Re’sen soruşturulması öngörülen Bilişim suçları ise uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.

Bilişim Suçları İçin Avukat Tutmalı Mıyım?

Ülkemizde işlenen bilişim suçları için kanunlar yetersizdir. Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerine doğru atıflar yapılabilmesi,  suç tipinin doğru belirlenebilmesi, gerekli delillerin toplanabilmesi ve İP adres tespitlerinin yapılabilmesi adına olumsuz bir sonuçla karşılaşmamak için bilişim suçları ve davalarında uzman bir avukata başvurmak akıllıca olur. 

Konuya ilişki hukuki danışmanlık almak için ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Seri Muhakeme Usulü

Seri Muhakeme Nedir? 

Kamuoyunda birinci yargı reform paketi olarak bilinen 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 24.10.2019 tarihli 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Seri Muhakeme Usulü 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 250. maddesinde düzenleme alanı bulmuştur.

Seri Muhakeme Usulü Nasıl Uygulanır? 

Seri Muhakeme Usulü, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının kamu davasının ertelenmesine karar vermediği hallerde, şüphelinin müdafi huzurunda açık rızasının alınması koşuluyla, savcılık makamının uygulanacak yaptırımı belirleyip yarı oranında indirip yapması ve mahkeme tarafından denetlenip hüküm kurulması suretiyle kanunda belirtilen bazı suçlarla sınırlı olarak uygulanmak üzere ihdas edilmiş bir alternatif çözüm yöntemidir. Seri muhakeme belli başlı suçlar için düzenlenmiştir. Seri muhakeme usulü özetle; kişi hakkında bir yargılama yapılarak uzun dava süreçlerinin yerine, Cumhuriyet savcısı , Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler (CMK m.250/ 4). 

Bu suretle belirlenen hapis cezası Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya 51 inci maddesine göre ertelenebilir (CMK m.250/5). 

Belirlenen yaptırımlar hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması halinde CMK’nın 231. Maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) da uygulanabilir (CMK m.250/6).

Seri muhakeme usulünü kabul eden kişi hakkında bu yarı oranındaki ceza verilirken, kişi teklif edilen ceza oranını kabul etmezse hakim karşısında yargılaması yapılır ve yarı oranda indirimden yararlanamaz. 

Ceza yargılamasının soruşturma aşamasını yürüten Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında yeterli şüphe oluşturacak delil elde etmesi ve kamu davasının açılmasını ertelememesi halinde iddianame düzenleyerek kamu davasını açmaktadır. Ancak seri muhakeme usulü sayesinde iddianame düzenlenmeden ve kovuşturma aşamasına geçilmeden hüküm kurulabilmektedir.

Örnekle anlatacak olursak, alkollu araç kullanma suçu sebebiyle seri muhakeme usulü için çağrılan bir kişiye hakim tarafından yapılacak yargılama neticesinde verilecek cezada yalnızca 1/8 oranında indirim uygulanabilecekken, savcı seri muhakeme usulünde uygun gördüğü ceza miktarını takdiren yarı oranında indirir. Bu hali ile seri muhakeme usulünün şüpheliler için avantajlı olduğunu söylemek mümkündür. 

Hangi Suçlar Seri Muhakeme Usulüne Tabidir?

(Detaylı Bilgi İçin Seri Muhakemeye Tabi Suçlar)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 250. maddesinin birinci fıkrasında seri muhakeme usulünün uygulanacağı suçlar sayılmıştır:

  • Hakkı olmayan yere tecavüz (TCK madde 154, ikinci ve üçüncü fıkra),
  • Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (TCK madde 170),
  • Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (TCK madde 179, ikinci ve üçüncü fıkra),
  • Gürültüye neden olma (TCK madde 183),
  • Parada sahtecilik (TCK madde 197, ikinci ve üçüncü fıkra),
  • Mühür bozma (TCK madde 203),
  • Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (TCK madde 206),
  • Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (TCK madde 228, birinci fıkra),
  • Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (TCK madde 268),
  • 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar.
  • 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç.
  • 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen suç.
  • 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç.

Seri Muhakeme Usulünün Şartları Nelerdir?

  • Suç, önödeme ve uzlaştırma kapsamında olmamalıdır.
  • Kanunda açıkça sayılan suçlardan birine yönelik yürütülen bir soruşturma olmalıdır.
  • Kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmiş olmalıdır.
  • Cumhuriyet savcısı, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı vermemiş olmalıdır.
  • Şüphelinin aydınlatılması ve müdafi huzurunda özgür iradesi ile usulün uygulanmasını kabul etmesi gereklidir.
  • Şüphelinin yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik halinin olmaması gereklidir.

Uygulanacak seri muhakeme usulünde şüphelinin yanında müdafinin de bulunması kanuni zorunluluktur. Bu sebeple davet tutanağını alarak savcının yanına giden şüphelinin avukatı yoksa bulunduğu şehirdeki barodan bir avukat tayin edilir.

Seri Muhakeme Usulü Kabul Edilmezse Ne Olur?

Şüpheli seri muhakeme usulünü kabul etmediği takdirde, normal soruşturma ve kovuşturma usulleri uygulanacaktır. Seri muhakeme usulü uygulanacak suçlar “mağdursuz” suçlar olarak düzenlendiğinden, bu suçlarda uzlaşma hükümleri uygulanmaz. 

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079