Yazar arşivleri: Av. Mustafa Yolcu

Ölüm İzni Kaç Gün?

Ölüm İzni Kaç Gün?
Ölüm İzni Kaç Gün?

Ölüm İzni Kaç Gün? – İzmir Avukat

Bir çalışanın annesi, babası, eşi, kardeşleri veya çocuğunun ölümü halinde üç (3) gün süre ile ücretli izin verilmesi gerektiği kanunda açıkça düzenlenmiştir. Söz konusu üç günlük süre özel sektör için geçerli olup; devlet memurlarının benzer bir vefat sürecinde yedi gün süre ile izin alabileceği ilgili mevzuat ile düzenlenmiştir.

İş Kanunu Ek Madde 2

İşçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli izin verilir.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu Madde 104

Memura, eşinin doğum yapması hâlinde, isteği üzerine on gün babalık izni; kendisinin veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü hâllerinde isteği üzerine yedi gün izin verilir.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Müebbet Hapis Kaç Yıl?

Müebbet Hapis Kaç Yıl?

müebbet, -di

Arapça muʾebbed

1. sıfat Sonu olmayan.

2. sıfat Yaşadıkça süren, ömür boyunca olan:
      Müebbet sürgün cezası.

Müebbet Hapis Kaç Yıl? 

Müebbet hapis cezası, ifade ettiği anlam gözetildiğinde hükümlünün yaşam ömrü boyu süren bir ceza olarak olarak karşımıza çıkmakla birlikte, gerek uluslararası düzenlemeler gerek ise İnfaz Kanunu kapsamında yer alan koşullu salıverme hükümleri değerlendirildiğinde daha kısa süreli bir hapis cezasının infazı sonrasında hükümlü hapisten çıkabilmektedir.

Ömür Boyu Hapis Kaç Yıl? 

Yukarıda da kısaca bahsettiğimiz üzere ömür boyu hapis cezası alan hükümlüler yaşam boyunca söz konusu cezayı infaz etmekle yükümlü iken İnfaz Kanunu Madde 107 kapsamında düzenlenen Koşullu Salıverme hükümleri çerçevesinde bu sürenin kısaltılması mümkündür.

Hükümlülerin koşullu salıverilmeden yararlanabilmesi için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar yirmidört yılını, diğer süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Ancak, Türk Ceza Kanununun;
a) Kasten öldürme suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
b) Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
c) İşkence suçundan ve eziyet suçundan süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
d) Cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki ve cinsel taciz suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
e) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan hapis cezasına mahkûm olan çocuklar,
f) Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
g) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan hapis cezasına mahkûm olan çocuklar,
h) Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.

Ayrıca, suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olan çocuklar ile 1/1/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlar hakkında koşullu
salıverilme oranı üçte iki olarak uygulanır.

Koşullu salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre;
a) Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuzaltı,
b) Birden fazla müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuz,
c) Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuzaltı,
d) Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuz,
e) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla yirmisekiz,
Yıldır.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Markanın Kullanmama Sebebi İle İptali

Markanın Kullanmama Sebebi İle İptali – İzmir Avukat

Ticari hayatın devamlılığının sağlanabilmesi adına kullanılmayan markanın iptali Sinai Mülkiyet Kanunu Madde 9 ile açıkça düzenlenmiştir. Böylece kanun koyucu tarafından daha sonra “ileride belki lazım olur” anlayışı ile tescil olunan yedek markaların birikmesinin önüne geçmek istemiştir.

6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu
Madde 9- (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.
(2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir:
a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.
(3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.

Madde 26- (1) Aşağıdaki hâllerde talep üzerine Kurum tarafından markanın iptaline karar verilir: a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâllerin mevcut olması…

Sinai Mülkiyet Kanunu Madde 9’un gerekçesinde de “markanın, tescil edildiği mal veya hizmetlerle ilgili olarak kullanılması gereğine açıkça işaret edilmiştir. Ancak maddede söz konusu olan kullanım, markanın tescil edildiği amaç dahilinde, işlevine uygun, yani ticari hayatın içinde, markanın fonksiyonlarının yerine getirilmesi için Türkiye’de kullanımıdır. İngilizcede “genuine use” biçiminde tarif edilen bu kullanım, doktrin ve içtihatta “ciddi biçimde kullanım” olarak yerleşmiştir Bu nedenle sırf üçüncü kişilerin markayı iptal ettirmesini önlemek amacıyla, markanın evraklar veya ilanlar aracılığıyla kullanılması ve benzeri durumlar madde kapsamında kullanım olarak mütalaa edilmeyecektir.” ifadelerine yer verilerek ilgili düzenlemenin amacı ve koşulları açıklanmıştır.

Ciddi Kullanım Nedir?

Ciddi kullanıma ilişkin Türk Patent ve Marka Kurumu Kullanım İspatı Kılavuzu incelendiğinde, ciddi kullanımın kabul edilebilmesi için gerekli unsurların belirlenmiş olduğu görülmektedir Bunlar;

  • Markanın ciddi kullanımı, markanın fiilen kullanımını gerektirmektedir. Dolayısıyla, tek amacı markadan kaynaklanan hakları sürdürmek olan simgesel kullanım ciddi kullanım olarak kabul edilemez.
  • Bir markanın ciddi kullanımı, markanın esas işlevine, yani tescile konu malların veya hizmetlerin kaynağını ayırt etme işlevine uygun biçimde gerçekleştirilmelidir.
  • Ciddi kullanım, kullanımı gerçekleştiren işletmenin kendi içindeki kullanımı değil, markanın kapsamında yer alan malların veya hizmetlerin piyasadaki kullanımını (ticari etki oluşturacak kullanımı) gerektirir.
  • Ciddi kullanım halihazırda piyasaya sürülmüş veya piyasaya sürülmek üzere olan ve bunun için reklam kampanyaları hazırlanarak müşterilere ulaştırılmış mallara veya hizmetlere ilişkin olmalıdır.
  • Bir markanın kullanımının ciddi kullanım olup olmadığı değerlendirilirken, markanın ticari kullanımını oluşturan tüm faktörler ve durumlar dikkate alınmalıdır. (Markanın ticari kıymetinin gerçek olup olmadığı, özellikle bu kullanımın ilgili ticari sektörde mallar ve hizmetler için pazar oluşturma veya pazar payı yaratma etkileri sağlayabilecek kullanım olarak görülüp görülemeyeceği, vb.)
  • İnceleme konusu vakanın kendi şartları, diğerlerinin yanı sıra, incelenen malların ve hizmetlerin niteliğine, ilgili piyasanın özelliklerine, markanın kullanım sıklığına ve ölçüsüne önem verilmesini gerektirebilir.

Kullanmama Sebebi İle Markanın İptali Davalarında İspat Yükü Davalı Tarafa Aittir

Kullanmama sebebi ile markanın iptaline ilişkin davalarda, markanın Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanıldığını davalı şirket tarafından ispat edilmesi gerekmektedir.

Konuya ilişkin kemikleşmiş Yargıtay kararları da bu doğrultuda olup; bir takım örneklere yer vermek gerekir ise;

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Memurların Disiplin Süreçleri

Memurların Disiplin Süreçleri

Memurların Disiplin Süreçleri – İzmir Avukat

Bu sıralar sıklıkla karşımıza gelmekte olan uyuşmazlık türlerinden biri de memurlara ilişkin disiplin soruşturmaları. Kendinizi böyle bir durumun içerisinde bulmanız halinde temel haklarınızı bilmeniz oldukça faydalı.

Memurlara ilişkin yürütülecek disiplin süreçleri tahmin edileceği üzere iş kanunu kapsamında değil 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu çerçevesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu kanun ile memurlara verilebilecek başlıca ceza tipleri olan; uyarma kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkartılma cezaları düzenlenmiştir. 

Disiplin Soruşturmasına Konu Olayı Öğrenmeden İtibaren Bir Ay İçinde Soruşturulmalı

Disiplin soruşturmasını yapmaya ve bu konuda karar vermeye, memurun disiplin suçunu gerektiren fiil ve halin işlediği anda görevli olduğu yerdeki disiplin amirleri yetkilidir. 

Yine kanunda, disiplin cezası gerektiren fiil ve halin öğrenildiği tarihten itibaren disiplin amirlerince;

  • Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarını gerektiren hallerde 1 ay,
  • Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren hallerde 6 ay,

İçinde disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.

Savunma Hakkının Kullanımına Engel Olunmamalıdır

Olası bir disiplin soruşturması kapsamında etkin bir şekilde kendinizi savunabilmeniz en temel anayasal haklarınızdan biridir. Bu doğrultuda memurun savunması alınmadan da memura herhangi bir disiplin cezası verilemez.

Tek başına bir savunma talebi de geçerli olmayacak olup; süreçten geçen memura bu konuda savunma için bir süre verilmeli ve savunma konusu olaya ilişkin durum netleştirilmelidir. Bu kapsamda istenilecek savunma yazısında;

  • İsnat edilen fiil ve haller yer, zaman, kişi ve olay belirtilerek açıkça yazılmalı,
  • Memura 7 günden az olmamak üzere bir süre verilmeli, 
  • Bu süre içinde savunma yapılmazsa savunma hakkında vazgeçilmiş sayılacağına ilişkin bildirimde bulunulmalıdır.

Disiplin Cezalarına Karşı Dava Açılması

Disiplin cezalarına karşı cezanın verildiği tarihten itibaren 60 gün içinde idare mahkemelerinde dava açılabilir.

Memur Disiplin Cezaları Nasıl Silinir?

Memurlar; uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından 5 yıl, diğer cezaların uygulanmasından 10 yıl sonra atamaya yetkili amire başvurarak verilmiş olan cezalarının özlük dosyalarından silinmesini isteyebilir.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Yalan Tanıklık

Yalan Tanıklık

Yalan Tanıklık – İzmir Avukat

Vedat Türkali Yalancı Tanıklar Kahvesi romanından; “Anadolu’da bir kentte, Adliye Sarayının hemen karşısında bir kahve varmış. ‘Yalancı tanık’ arayan birisi bu kahveye gidip biriyle anlaşıp duruşmaya çıkarırmış. Adam girmiş kahveye, bakınırken biri sokulmuş hemen; ‘Yardımcı olabilir miyim? Nedir sorun?’ ‘Bir alacak davası’ demiş adam. ‘Hâlâ vermedi değil mi o namussuz herif paranızı?’ Adam biraz çekinerek ‘Para benden isteniyor, borçlu benim’ demiş. Hemen yetiştirmiş beriki: ‘Kaç kez vereceksiniz beyefendiciğim, kaç kez vereceksiniz?’”.

Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş “Yalan Tanıklık” veya günlük hayatta daha çok duymuş olduğumuz hali ile yalancı tanıklık Madde 272 ile düzenlenmiştir. Yalancı tanıklık, kanun kapsamında adliyeye karşı işlenen suçlar arasında yer almakta olup; burada sebep söz konusu suç ileadaletin yerine getirilmesine engel olunmasıdır. Burada yapılan yalancı tanıklığın konusu suçun ağırlığı ve aleyhine tanıklıkta bulunan kişiye yönelik etkileri gözetilerek suçun cezası arttırılmaktadır.

Yalancı tanıklık suçunun gerçekleştirilmesi iki farklı şekilde olabilir. Yalancı tanıklığı gerçekleştiren kişi gerçeğe aykırı beyanda bulunmak, yalan söylemek, gerçeği inkâr etmek suretiyle bu suçu işleyebilecek olduğu gibi tanığın kendisine sorulan sorularda olay hakkındaki bilgisini az veya çok saklaması suretiyle de gerçekleştirebilir.

Yalancı tanıklığın cezası;

– Söz konusu suçun temel hali ile hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan soruşturmada yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
– Yalancı tanıklığınmahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde yapılması durumunda ise bu suçun cezası bir yıldan üç yıla kadarhapis cezası verilir.
– Soruşturma veya mahkemenin konusunun üç yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi durumunda ise iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
– Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
– Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama gibi bir tedbiri uygulanmışsaceza yarı oranında artırılır.
– Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; hükmolunur.
Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde ve yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre ceza alabilir.
Eklemek gerekir ki, yalancı tanıklık suçuna ilişkin yargılama neticesinde bir yılın üzerinde ceza alınması durumunda suçu işleyen kişinin memur olmasına da engel teşkil edecektir.
Ayrıca, aleyhine yalancı tanıklık yapan kişi ileride bu sebep ile yalan tanık aleyhine manevi tazminat davası açarak, duygusal zararlarının giderilmesini talep edebilecektir.
Siz siz olun adalet duygunuz ve vicdanınıza sahip çıkın, oldukça yüksek cezası ve geri dönülmesi güç zararları olan bu suçu işlemeyin işletmeyin.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Kuru Sıkı Tabanca Taşımak Yasal Mı?

Kuru Sıkı Tabanca Taşımak Yasal Mı? – İzmir Avukat

Kuru Sıkı Silah Nedir?

5729 Sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun ile kuru sıkı silahlar; ses ve gaz fişeği atabilen silahlar olarak ifade edilmiştir.

Kuru Sıkı Tabanca Taşımak Yasal Mı?

İlgili kanun kapsamında söz konusu silahların taşınması, asten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olanlara veya onsekiz yaşından küçüklere satışı ve yönetmeliğe aykırı olarak satışı yasaklanmıştır. Ayrıca 5729 sayılı kanun ile kuru sıkı silahların, ancak her an kullanıma elverişli olmayacak ve kolay ulaşılmayacak şekilde, boş olarak kutu içerisinde nakledilebilieceği düzenlenmiştir.

5729 Sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Madde 3 – (1) Bu Kanun kapsamına giren silahların;
a) Taşınması,
b) Ateşli silahlarla işlenen veya 6136 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı hükümlü bulunanlar ile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olanlara veya onsekiz yaşından küçüklere satılması,
c) Yönetmelikte belirlenmiş esas ve usullere aykırı olarak imal edilmiş olanlarının satılması, yasaktır.

Kuru Sıkı Silah Taşımanın Cezası Nedir?

Yukarıda belirtili yasaklara aykırı davranışta bulunanlara beşyüz Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca bu silahların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.

Kuru Sıkı Silahı Modifiye Etmenin Cezası Nedir?

6136 Sayılı Ateşli Silahlar, Bıçaklar ve Diğer Aletler Hakkında Kanun ile kuru sıkı tabancalarda değişiklik yapılarak öldürmeye elverişli hale getirilmesi halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunacağı düzenlenmiştir.

Madde 13- Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur… Kuru sıkı tabir edilen ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini atabilen tabancayı, teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline dönüştüren kişi, bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre cezalandırılır.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Bıçak Taşımak Yasak Mı?

Bıçak Taşımak Yasak Mı?

Bıçak Taşımak Yasak Mı? – İzmir Avukat

Yasal mevzuatımızda 6136 Sayılı Ateşli Silahlar, Bıçaklar ve Diğer Aletler Hakkında Kanun ile savunma amaçlı kullanılan aletlerin ülkeye girişi, imalatı, satılması, satın alınması ve taşınması gibi durumlar düzenlenmiştir.

Bıçak Taşımak Yasak Mı?

Ateşli Silahlar, Bıçaklar ve Diğer Aletler Hakkında Kanun ile kama, hançer, saldırma, şişli baston, sustalı çakı, pala,kılıç, kasatura, süngü, sivri uçlu ve oluklu bıçaklar, topuz, topuzlu kamçı, boğma teli veya zinciri, muşta ile salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel nitelikteki benzeri aletlerin yapımı, madde 5 ile ise bu aletlerin satış, taşınması ve bulundurulması yasaklanmıştır.

6136 Sayılı Kanun Madde 4 – Ülke içinde kama, hançer, saldırma, şişli baston, sustalı çakı, pala,kılıç, kasatura, süngü, sivri uçlu ve oluklu bıçaklar, topuz, topuzlu kamçı, boğma teli veya zinciri, muşta ile salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel nitelikteki benzeri aletlerin yapımı yasaktır. Bunlardan bir sanat veya mesleğin icrası için kullanılması zorunlu bulunanların yapımına İçişleri Bakanlığınca yapılacak bir yönetmelikte belirlenen kurallara göre izin verilir.

Madde 5 – Yurda sokulması ve yapımı yasaklanan ve 4 ncü maddenin 1 nci fıkrası kapsamına giren bıçak ve aletlerin satılması, satınalınması, taşınması ve bulundurulması yasaktır. Bir sanat veya mesleğin icrası için kullanılmasına 4 ncü maddeye göre izin verilen bıçaklar bu yasağın dışındadırlar.

İstisnalar

Ateşli Silahlar, Bıçaklar ve Diğer Aletler Hakkında Kanunu ile bu yasağa bir takım istisnalar getirilmiş olup; yalnızca sporda kullanılan yivli ateşsiz silahlar ve mermileri ile yivsiz tüfekler ve mermilerinin, ev gereçlerinden olan veya tababet, sanayi, tarım, spor için kullanılan aletlerle bir meslek veya sanatın icrası için gerekli bıçak, şiş, raspa ve benzerlerinin kullanılması serbest bırakılmıştır.

Ayrıca yukarıda belirtili bıçak ve aletlerden bir sanat veya mesleğin icrası için kullanılması zorunlu bulunanların yapımına İçişleri Bakanlığınca yapılacak bir yönetmelikte belirlenen kurallara göre izin verileceği de düzenlenmiştir.

Taşınması Yasak Olan Silahların Ülkeye Sokulması Halinde Cezası Nedir?

Her kim, bu Kanun hükümlerine aykırı olarak yukarıda sayılan bıçak veya başkaca aletler yahut benzerlerini ülkeye sokar, sokmaya kalkışır veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder veya bunları ülkede yapar veya bir yerden diğer bir yere taşır veya yollar veya taşımaya aracılık ederse iki yıldan beş yıla kadar hapis ve ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.

Nitelikli Haller

  • Suç konusu bıçak ve aletlerin niteliği veya sayı olarak azlığı halinde verilecek ceza yarısına kadar indirilir.
  • Yasak olan bıçakların ülkeye sokulması için teşekkül kuranlar ile yönetenler veya teşekküle mensup olanlar tarafından bu suç işlenirse failler hakkında beş yıldan on yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
  • Teşekkül kurmadan suçun ki veya daha çok kişinin birlikte işlenmesi halinde, verilecek cezalar bir kat artırılır.
  • Yasak olduğu belirtilen bıçak ve başkaca aletlerin veya benzerlerinin miktar bakımından vahim olması halinde hükmolunacak cezalar yarı oranında artırılır.

Taşınması Yasak Olan Silahların Satılması, Bulundurulması ve Taşınması Halinde Cezası Nedir?

Yıkarıda saymış olduğumuz bıçak veya diğer aletleri veya benzerlerini satanlar, satmaya aracılık edenler, satın alanlar, taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis ve yirmibeş günden az olmamak üzere adlî para cezasına hükmolunur.

Nitelikli Haller

  • Belirtili bıçak veya diğer aletlerin veya benzerlerinin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde hükmolunacak cezalar yarıdan bir katına kadar artırılır.
  • Yapımına izin verilen bıçakları veya diğer aletleri veya benzerlerini kullanma amacı dışında satanlar, satmaya aracılık edenler, satın alanlar, taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında birinci fıkradaki; o bıçak veya diğer aletlerin veya benzerlerinin sayı ve nitelik bakımından vahim olması halinde de ikinci fıkradaki cezalar hükmolunur.
  • Yivli ve yivsiz silahlarla bıçak ve diğer aletleri, hal ve şartlara göre sırf saldırıda kullanmak amacıyla taşıyanlar, üç aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

İlginizi çekebilecek diğer çalışmalarımız;

İzmir Ceza Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Munzam Zarar Nedir?

Munzam Zarar Nedir?

Munzam Zarar Nedir? İzmir Avukat

Munzam Zarar Nedir?

munzam

Arapça munżamm

1. sıfat, eskimiş Katılmış, ulanmış, eklenmiş.

2. isim, eskimiş Katma, ekleme, ek.

Munzam, Türk Dil Kurumu’na göre eklenmiş, katılmış anlamına gelmektedir. Munzam zarar, alacaklının borcunun faizile birlikte ödenmesi durumunda dahi bu ödenen bedelin üzerinde bir zarara uğraması halinde söz konusu olmaktadır. Borçlunun kusuru sabebile uğramış olduğu bu munzam zarar aynı zamanda aşkın zarar olarak da ifade edilmektedir.

Munzam zarara örnek olarak bir alacağın tahsili için alacaklı tarafından yapılmış olan ihtar veya mahkeme tespit giderleri, alacaklının başkasına olan borcunu ödeyememesi sebebi ile meydana gelen cezai şart ödemeleri, alacaklının yoksun kalmış olduğu kazanç örnek verilebilir.

Türk Medeni Kanunu – Aşkın Zarar

Madde 122- Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.

Munzam Zararın Şartları

Munzam zarardan bahsedilebilmesi için somut olayda;

  • Asıl Alacağın Mevcut Olması
  • Borçlunun Temerrüde Düşümüş Olması
  • Munzam Zararın Oluşmasından Borçlunun Sorumlu Olması
    gerekmektedir.

Munzam Zararın İspatı

Yasal mevzuat ve temel hukuk ilkeleri çerçevesinde, munzam zararın ispatı bu zarara uğramış olduğu ve zararının giderilmesini talep eden alacaklı tarafından gerçekleştirilmelidir. Alacaklı yasal süreç kapsamında bu zararının somut bir şekilde ortaya koyabilmekle yükümlüdür.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

İşçilik Alacakları Nelerdir?

İşçilik Alacakları Nelerdir? – İzmir İş Hukuku Avukatı

1-    Kıdem Tazminatı 

İş Kanunu kapsamında bir yıllık çalışma süresini tamamlayan işçi çalışmış olduğu her yıl için 30 günlük kıdem tazminatına hak kazanacaktır. İşyerinden gerekli şartlar çerçevesinde ayrılması durumunda da bu tazminatın kendisine ödenmesini talep edebilecektir. 

2-    Fazla Çalışma Ücreti 

Yasal mevzuatımızda haftada çalışılması süresi en fazla 45 saat, günlük ise 11 saat olarak belirlenmiştir. Bu süre kısıtlanmasının arkasında yatan amaç çalışanların sağlığını korumaktır. Fazla süreler ile yapılan çalışmalar karşılığında, çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde yirmi beş zamlı hali ödenmelidir. Ayrıca fazla çalışma yaptırmak için çalışandan yazılı olarak onay alınması gerekmektedir.

3-    Yıllık İzin 

1 – 5 yıl arası kıdemi olan işçiler 14 gün, 5 – 15 yıl arası kıdemi olan işçiler 20 gün, 15 yıl ve üzeri kıdemi olan işçiler 26 gün yıllık izne hak kazanırlar. Çalışanın yıllık izin haklarını çalıştığı süre zarfında tamamen kullanmamış olması durumunda, kullanmadığı yıllık izin hakları için iş ilişkisinin sona ermesi durumunda bu izinlerin ücret karşılığını alabilir. İşçi tarafından talep edilmesine rağmen yıllık izne hak kazanılan yıl boyunca izin kullandırılmaması da haklı fesih nedenidir.

4-    Ulusal Bayram ve Genel Tatil Ücreti 

1 Ocak, 23 Nisan, 1 Mayıs, 19 Mayıs, 15 Temmuz, 30 Ağustos, 29 Ekim ve dini bayramlarımız; ulusal bayram ve genel tatil günleri kabul edilmektedir. Bu günlerde çalışanlara bir iş karşılığı olmaksızın o güne ait ücretleri tam olarak ödenirken; çalışanların tatil yapmayıp da çalışması halinde ayrıca çalıştıkları her gün için ekstra bir günlük ücretleri de ödenmelidir.

5-    Hafta Tatili 

Ülkemizde her çalışana 7 günlük çalışma süresi içerisinde en az 1 günlük (24 saat) izin verilmesi gerekmektedir. Eğer, hafta tatili gününde çalıştırılıyorsa, günlük ücretinin %50 fazlası tutarında hafta tatili ücreti çalışana ödenmelidir.

6-    Ayrımcılık Tazminatı 

Anayasa kapsamında işveren çalışanlarına karşı eşit davranma borcu altındadır. Bu kapsamda objektif veya haklı bir sebep olmadıkça işçiler arasında farklı uygulamalar yapmamalıdır. İşverenin eşit davranma yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde, çalışan 4 aylık ücreti tutarında ayrımcılık tazminatı talep edebilir.

7-    AGİ (Asgari Geçim İndirimi)

AGİ işçilere uygulanan bir gelir vergisi indirimidir. Bu gelir vergisi indiriminin tutarı; işçinin medeni durumuna yani evli veya bekar olup olmamasına, evliyse eşinin çalışıp çalışmamasına ayrıca çocuk sayısına göre değişiklik göstermektedir. Bu indirimin her ay işçiye ödenmemesi durumunda çalışan bedelin ödenmesini talep edebilir.

8-    SGK Primlerinin Tam Yatırılması

Sosyal güvenlik hakkı işçi hakları arasında vazgeçilmez bir unsurdur. Tüm sağlık hizmetleri sosyal güvenlik prim ödemeleri altında verilmektedir. İşçi eksik primlerinin tamamlanması talebini iş mahkemesinde açacağı bir “hizmet tespiti davası” ile de talep edebilir.

9-    Mobbing Nedeniyle Tazminat

Mobbing ile anlatılmak istenen işyerindeki duygusal taciz, psikolojik şiddet, dışlama, aşağılama, rahatsız etme, çalışma motivasyonunu, özgüvenini kırma ve mutsuz etmeye yönelik eylemlerdir. Mobbingin işveren tarafından gerçekleştirilmesi gibi başka çalışanlar tarafından gerçekleştirilen mobbingi engellememesi de sorumluluğunu ortaya çıkaracaktır. Bu kapsamda çalışan manevi tazminat talebinde bulunabilir.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Uzaklaştırma Kararı Nasıl Alınır?

Uzaklaştırma Kararı Nasıl Alınır? İzmir Boşanma Avukatı

Uzaklaştırma Kararı Nedir?

Özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacı ile aktif olarak kullanılan hukuki tedbirlerden bir tanesi de uzaklaştırma kararıdır. Bu karar ile birlikte şiddete maruz kalan mağdurun temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve ileride meydana gelebilecek olumsuzlukların önüne geçilmesi hedeflenmektedir.

Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Madde 5 – (1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir: …b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi…

(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir.

Uzaklaştırma Kararı İçin Nereye Başvurulmalı

Uzaklaştırma kararı alabilemek için şiddet mağduru kimseler tarafından polis merkezlerine, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne, Cumhuriyet Başsavcılıkları’na veya Aile Mahkemelerine  bir dilekçe ile başvurularak uzaklaştırma kararı talep edilebilir. 

Size yakın Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerini görmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Uzaklaştırma Kararını Kimler Verebilir?

Uzaklaştırma kararı hakim tarafından verilebileceği gibi gecikmesinde sakında olması halinde kolluk tarafından da karar verilebileceği Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında düzenlenmiştir.

Uzaklaştırma Kararı Ne Kadar Sürede Çıkar?

Uzaklaştırma kararı, başvuru tarihinden itibaren genellikle 1-3 gün içerisinde çıkmaktadır.

Karar İhlal Edilirse Ne Olur?

Uzaklaştırma kararını ihlal eden kimseler hakkında 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsi kararı verilebilir.

Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Madde 13 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur. (2) Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez.

Uzaklaştırma Kararına İtiraz Edilebilir Mi?

Hakkında verilen uzaklaştırma kararının haksız veya hukuka aykırı olduğunu düşünen kimseler kararın kendilerine tefhim veya tebliğinden itibaren 2 (iki) hafta içerisinde söz konusu karara karşı itiraz etme hakkına sahiptir.

Benzer ilginizi çekebilecek yazılarımız;

İzmir Boşanma Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079