Menü Kapat

Sebepsiz Zenginleşme Nedir?

Sebepsiz Zenginleşme Nedir?
Sebepsiz Zenginleşme Nedir?

Sebepsiz Zenginleşme Nedir? | İzmir Avukat

Sebepsiz Zenginleşme

Sebepsiz Zenginleşme kavramı, Türk Borçlar Kanunu Madde 77 kapsamında “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu yükümlülük, maddi kazanımın geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.

Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir. Zamanaşımına uğramış bir borcun ifasından veya ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmeler geri istenemez. Borç olmadığı hâlde ödenmiş olan edimin geri istenmesine ilişkin diğer kanun hükümleri saklıdır.

Sebepsiz zenginleşen (borçlu kimse), zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalan kazanımları geri vermekle yükümlüdür. Zenginleşen borçlu, zenginleşmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür. (TBK Madde 79)

Zenginleşen borçlu bu süreç kapsamında iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir. Zenginleşen borçlu iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir. Zenginleşen borçlu, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.

Zenginleşmenin Geri İstenemediği Durumlar

Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin devlete mülkiyetine geçirilmesine karar verebilir.

Zamanaşımı

Sebepsiz zenginleşmeden doğan alacağı talep etme hakkı, ilgili alacaklının bu durumu öğrenmiş olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve her hâlde sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir.

Yargıtay Kararları

YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ E. 2012/2873 K. 2012/4261

“Sebepsiz Zenginleşme Kapsamında Temerrüt Şartı Yoktur”

-Dava, nedensiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup, sebebsiz zenginleşmeden kaynaklanan iade borcunda, temerrüt için ayrıca alacaklının ihtarının aranması gereğini düzenleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Sorun, sebepsiz zenginleşme ve temerrüt kavramlarının hukuksal yapı ve nitelikleri, hukukun genel ilkeleri ve bilimsel görüşler çerçevesinde çözüme kavuşturulmalıdır. Müşterek hukukun “Gaspeden daima temerrüt halindedir” şeklindeki genel ilkesi, günümüzde de uygulama yerine sahiptir. Bu ilkeye göre, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt halinde bulunduğu için zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere alacaklının bunlara ayrıca bir ihtarda bulunması gerekmez. Haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmelidir. (Yargıtay 11. H.D’nin 17.11.1997 tarih ve 7469/8241; 08.10.2001 tarih ve 4464/7553; 17.06.2002 tarih ve 2756/6224; 23.07.2007 tarih ve 960/3318; YHGK’nun 13.11.1991 tarih ve 11-303/567; 17.12.2003 tarih ve 13-787/774 sayılı kararları bu yöndedir.) Doktrinde de genellikle, gerçekleşen sebepsiz zenginleşme hallerinde, zenginleşme anından iade anına kadar faiz istenebileceği, bu faizin BK. 63. maddesinde öngörülen “zenginleşmede iade” kapsamı içinde olduğu benimsenmektedir.

Somut olayda, nedensiz zenginleşme anından itibaren faize hak kazanan davacının, davalıyı bir ihtarla temerrüde düşürmesi gerekmediğinden, nedensiz zenginleşmenin oluştuğu ödeme tarihi olan 18.08.2003 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, gerekçe gösterilmeksizin faizin dava tarihinden başlatılması doğru görülmemiştir.

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2011/12926 K. 2011/18158

Kural olarak, B.K.nun 62 nci maddesi gereğince, borç olmayanı rızasıyla ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu madde de belirtilen yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunanda bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.
HGK’nun 5.12.1984 tarih. 1982/13-387 E – 1984/997 K. sayılı kararıyla herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemelerin idare tarafından B.K.nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır. Bu durumda mahkemece; uzman bilirkişi aracılığıyla davalıya yapılan fazla ödeme sebebiyle davacının almaya hak kazandığı miktarın araştırılarak, alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar Hukukunun haksız iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Logo

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: [email protected]

Telefon: +90 553 463 7079

Benzer Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

tr_TRTürkçe