Author Archives: Av. Mustafa Yolcu

Uçuşun İptali veya Ertelenmesi Durumunda Yolcu Hakları

Uçuşun İptali Yolcu Hakları
Mustafa Yolcu, Att.

Uçuşun İptali Durumunda Yolcu Hakları

Havayolu ulaşımı artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Bu süreç kapsamında birçok farklı aksilik ile karşılaşılması da artık sürekli karşılaştığımız veya duyduğumuz bir durum. Yolculuk kapsamında karşılaşabileceğiniz rötar veya uçuş iptalleri karşısında haklarınızı bilmek ise sizlere büyük kolaylık sağlayacağı şüphesiz.

Uçuşun İptali Durumunda Yolcu Hakları, Bir uçuşun iptale dilmesi durumunda uçuşu gerçekleştiren eden hava yolu şirketi;

  • Bedel İadesi: Seyahatin gerçekleştirilmeyen bölüm veya bölümleri ile yolcunun planlamış olduğu seyahatin tamamlanmasının artık herhangi bir anlamı kalmaması durumunda seyahatin gerçekleştirilen bölüm veya bölümleri için, bilet ücretinin tamamının en geç yedi gün içinde iade edilmesi; ayrıca yolcunun seyahatinin ilk başlangıç noktasına ilk fırsatta dönmesini sağlayacak bir dönüş uçuşunun ücretsiz sağlanması,
  •  Güzergah Değişikliği: Benzer taşıma şartları altında, en erken fırsatta son varış yerine güzergah değişikliğinin sağlanması,
  • Tarih Değişikliği: Son varış yerine, boş koltuk durumuna bağlı olarak, yolcunun uygun göreceği daha sonraki bir tarihte, benzer taşıma şartları altında güzergah değişikliğinin yapılması.
  • Alternatif Ulaşım Teklifi: Bir şehir veya bölgeye birden fazla havaalanının hizmet etmesi durumunda, uçuşu icra eden hava taşıma işletmesinin rezervasyonu onaylanmış olan yolculara alternatif bir havaalanına bir uçuş teklif etmesi halinde, uçuşu icra eden hava taşıma işletmesi, yolcunun o alternatif havaalanından rezervasyonun yapılmış olduğu havaalanına veya yolcu tarafından kabul edilen başka yakın bir varış noktasına transfer edilmesine ait masrafı karşılanması,
  • Yiyecek – İçecek İhtiyaçlarının Giderilmesi: Bekleme süresine uygun ve bedelsiz olarak; iki ile üç saat arası gecikmelerde, makul ölçüde sıcak ve soğuk içecekler; üç ile beş saat arası gecikmelerde ise sıcak ve soğuk içecekler ile günün zamanına göre kahvaltı veya yemek sağlanması,
  • İletişim İhtiyaçlarının Giderilmesi: Yolculara ücretsiz olarak süre kısıtlaması olmaksızın iki telefon görüşmesi, faks mesajı veya eposta hizmeti,
  • Konaklama Hakkı: Güzergahın değiştirildiği hallerde yeni uçuşun beklenen kalkış zamanının, iptal edilen uçuş için planlanmış olan kalkış zamanından sonraki gün veya günler içerisinde olması halinde; bir veya daha fazla gece konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda veya yolcu için ilave bir konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda, otelde veya uygun bir konaklama tesisinde konaklama ve havaalanı ve konaklama yeri (otel veya benzeri) arasındaki ulaşım sunması,
  • Alternatif Ulaşım Yolları Hakkında Bilgi Verme Zorunluluğu: Yolcular iptalden haberdar edildiklerinde, uçuşu icra eden hava yolu şirketi tarafından kendilerine olası alternatif ulaşım yolları hakkında da bilgi verilmesi zorunludur.

Uçuşun Ertelenmesi Durumunda Yolcu Hakları

Uçuşu gerçekleştiren hava yolu şirketi bir uçuşun planlanan hareket saatinden itibaren,

Ertelenme ŞartlarıYolcu Hakları
1500 kilometreden (1500 km dahil) daha kısa ve iç hatlardaki uçuşlar için iki saat veya daha fazla,


1500 ile 3500 (3500 km dahil) kilometre arası uçuşlar için üç saat veya daha fazla,



3500 kilometreden daha uzun uçuşlar için dört saat veya daha fazla,
ertelemesi durumunda aşağıdaki seçenekleri yolculara sunmakla yükümlüdür.
İki ile üç saat arası gecikmelerde, makul ölçüde sıcak ve soğuk içecekler,

Üç ile beş saat arası gecikmelerde sıcak ve soğuk içecekler ile günün zamanına göre kahvaltı veya yemek,


Beş saat ve üzeri gecikmelerde sıcak ve soğuk içecekler ile günün zamanına göre kahvaltı veya yemek, ilave sıcak ve soğuk içecekler ile ilave hafif ara yemeği.


Ayrıca yolculara ücretsiz olarak süre kısıtlaması olmaksızın iki telefon görüşmesi, faks mesajı veya eposta hizmeti teklif edilmesi zorunludur.


Beklenen hareket saati, önceden ilan edilmiş hareket saatinden sonraki gün veya günler içerisinde olduğu takdirde;
– Bir veya daha fazla gece konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda veya yolcu için ilave bir konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda, otelde veya uygun bir konaklama tesisinde konaklama.
– Havaalanı ve konaklama yeri (otel veya benzeri) arasındaki ulaşım sunulması zorunludur.


Erteleme en az beş saat olduğunda, seyahatin gerçekleştirilmeyen bölüm veya bölümleri ile yolcunun planlamış olduğu seyahatin tamamlanmasının artık herhangi bir anlamı kalmaması durumunda seyahatin gerçekleştirilen bölüm veya bölümleri için, bilet ücretinin tamamının satın alınmış olduğu fiyat üzerinden nakit olarak veya elektronik banka havalesi, banka ödeme emirleri, banka çekleri ile ödenmesi veya yolcunun imzalı mutabakatı olması durumunda seyahat fişleri ve/veya diğer hizmetler şeklinde en geç yedi gün içinde iade edilmesi; ayrıca yolcunun seyahatinin ilk başlangıç noktasına ilk fırsatta dönmesini sağlayacak bir dönüş uçuşunun ücretsiz sağlanması.

Yolcuların Tazminat Hakkı

Uçuşun İptali Durumunda

Yolcuların planlanan hareket zamanından;

  • en az iki hafta öncesinde iptalden haberdar edilmedikleri takdirde,
  • iki hafta ila yedi gün öncesinde iptalden haberdar edilmedikleri, kendilerine planlanan hareket saatinden en fazla iki saat önce kalkışlarına ve son varış yerlerine planlanan varış saatinden en fazla dört saat sonra ulaşmalarına olanak veren güzergah değişikliği teklif edilmediği sürece,
  • yedi günden kısa zaman öncesinde iptalden haberdar edilmedikleri ve planlanan hareket saatinden en fazla bir saat önce ayrılmalarına ve son varış yerlerine planlanan varış saatinden en fazla iki saat sonra ulaşmalarına olanak veren güzergah değişikliği teklif edilmediği sürece, uçuşu icra eden hava taşıma işletmesinden tazminat alma hakkına sahiptir.

İç Hatlarda Tazminat Bedelinin Hesaplanması


Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik kapsamında yolculara iç hat uçuşlar için 100 Euro’nun Türk Lirası cinsinden karşılığı tutarında tazminat verilir.

Dış Hat Uçuşlarında Tazminat Bedelinin Hesaplanması

Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik kapsamında yolculara dış hat uçuşlar için ise;

1500 kilometre veya daha kısa tüm uçuşlar için250 Euro’nun Türk Lirası cinsinden karşılığı,
1500 ile 3500 kilometre arası uçuşlar için400 Euro’nun Türk Lirası cinsinden karşılığı,
3500 kilometreden daha uzun uçuşlar için600 Euro’nun Türk Lirası cinsinden karşılığı tazminat verilir.
Dış Hat Uçuşlarda Tazminat Bedelinin Belirlenmesi

Tazminat alacaklarının Türk Lirası cinsinden karşılığı hesaplanırken biletin satın alındığı, yani bilet için ödemenin yapıldığı güne ait Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz satış kuru esas alınır.

Konuya ilişkin detaylı bilgi için bizimle Contacte geçebilirsiniz!

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Yargıtay Kararları Kapsamında Malpraktis

Yargıtay Kararları Kapsamında Malpraktis

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 1976/692 K. 1976/11046

…Davalı çene cerrahisi uzmanı bir hekimdir. Meydana getirdiği kötü durum uzmanlığı dışında fakat iddiaya göre yetkili olduğu cihazın kötü kullanılmasından doğmuştur. Bazı olaylarda özellikle hekimlik mesleğinde sağlık şurası son ve kesin düşünceyi bildirmekle yükümlü uzman ise de bu yüksek kurulun verdiği rapor olaya ve doğurduğu sonuçlara uygun düşmemektedir. Raporda arızaların (hastanın bünyesindeki nedenlerden, kişisel istidadından, ışınlara karşı aşırı duyarlığından) ileri geldiği belirtilmektedir. Oysa uzman hekim hastanın bünyesinin, kişisel durumunun, ışınlara karşı aşırı duyarlılığını önceden göz önüne alarak tedaviyi bu etkilerin doğuracağı sonuçları bertaraf edecek nitelikte yapacaktır. Sağlık şurasının bir uzmanın hastanın bünyesini kişisel durumunu, ışınlara karşı duyarlılığını doktorun hiçbir inceleme yapmadan doğuracağı etkinin sonuçlarından doktorun sorumlu tutulamayacağını benimsemesi olanaksızdır. Aksi halde doktor teknisyen veya işçinin yaptığı zararların birbirinden farkı kalmaz. Uzman doktor bütün bu üç tehlikeyi bertaraf edecek biçimde çalışmak zorundadır. Çalışmazsa veya çalışıp da böyle bir sonuç doğurursa bundan sorumlu olur…

Yargıtay 2. Ceza Dairesi E. 1996/268 K. 1996/1025

…Ameliyattan önce anestezi işlerini bizzat hazırlayıp, ameliyat esnasında bulunup bizzat yapmak ve teknisyenlere nezaret etmekle görevli hastane Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Sanık Mehmet’in, bu görevlerin hiç birini yerine getirmemek ve baştan sona özensiz ve denetimsiz davranmakla, olayda asli kusurlu olması gerektiği, anestezi teknisyeni sanıklar Hüsniye ile Bediha’nın da anestezi cihazını ve ameliyat masasını ameliyattan önce kontrolle ameliyata hazır hale getirmek, oksijen ve azotperoksit tüplerinin dolu olup olmadığını kontrol etmekle ve ameliyat esnasında değiştirilen oksijen tüpünü de bizzat değiştirmekle görevli oldukları halde, ameliyat öncesinde bunları yapmayarak bir saatlik ameliyatta 15 dakikalık oksijen kaldığını ancak ameliyat esnasında farkedip, kendileri yerine yetkisiz hizmetliye tüpü değiştirtmek ve tüm ayırıcı özelliklerine rağmen kontrol etmemekle, sıfatları ve konumları itibariyle Uzman Dr. kadar olmasa da ağırlıklı ve büyük kusurlarının bulunduğu

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 1993/8557 K. 1994/2138

O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (Hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar hastalarının zarar görmemesi için yanlız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar. Doktor tıbbi çalışmalarda bulunurken bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak tedaviyi her türlü ihtiyat tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor ufak bir tereddüt gösteren durumlarda bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleriarasında seçim yaparken hastanın özelliklerini gözönünde tutmalı onu gereksiz risk altına sokmamalı en emin yolu tercih etmelidir.

Gerçekte de mesleki bir işgören; Doktor olan vekilden ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir özen göstermeyen vekil Bk. 394/1 uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2016/3362 K. 2016/6615

Davacının meydana gelen olay sebebiyle üç dişini ve bu dişleri çevreleyen kemik dokusunu kaybettiği ve üst çenesinde bu sebeple boşluk oluştuğu anlaşılmaktadır. Davalı hekimin diş çekimi sırasında üst çene tespitini yeterince sağlamadığı, kopan çene kemiğinin yeniden oluşmasının mümkün olmadığı, müdahale sonrası bölgenin sütüre edilerek ileri bir merkeze yönlendirme yapılması gerekirken bunun yerine getirilmediği ve hekimin kusurlu eylemi sonucu davacının zarara uğradığı sabittir.

Davacı, protez, implant vb. tedaviler ile çenesinde meydana gelen boşluğun giderilmesinin mümkün olup olmadığının, bunun maliyetinin ne kadar olacağının, ayrıca bu protezin ne kadar sürede bir yenilenmesi gerektiğinin ve yenileme giderlerinin ne kadar olacağının tespitini ve bu bedele hükmedilmesini istemiştir. Ancak mahkemece bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Kişinin bu tedaviyi kendisi yaptırarak, faturalandırması ve belgelendirmesi, daha sonra haksız fiil failinden bu miktarın tazminini talep etmesi beklenemez.

Mahkemece yapılacak iş; davacıyı üniversite diş hekimliği fakültesinde görevli bilirkişi heyetine mevcutlu olarak gönderip muayenesini yaptırmak, davaya konu diş çekimi sebebiyle meydana gelen olumsuzluğun giderilmesi için yapılabilecek tedavileri sorup giderini hesaplattırmak, ayrıca yapılacak işlemin yenilenmesi gerekip gerekmediğini ve gerekmesi halinde yenileme giderlerinin ne kadar olacağını tespit ettirmek, davacının talebini de gözeterek bu miktara karar vermektir. Zararın belgelendirilmesinin istenmesi doğru değildir. Yanılgılı gerekçe ve eksik araştırma ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2013/11554 K. 2013/13257

Haksız eylem ve kaza sonucu yaralanan kişi, tümü ile iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ileride yapacağı tüm masrafları isteyebilir. Bunun tıbbı tedavi ile sınırlı bölümüne “tedavi giderleri” ve eski sağlığına kavuşup yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı ve yapacağı tüm masraflara “iyileşme giderleri” denilmektedir. Borçlar Kanunu 46.maddesi 1.fıkrasında, zarar görene, kapsamını belirtmeksizin “bütün masraflarını” isteme hakkı tanınmıştır. ( 6098 sayılı TBK’nun 54. maddesinde bedensel zararlar tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak açıkça belirlenmiştir. ) Masraflar kavramının kapsamına, zarar görenin, beden bütünlüğünü eski haline getirmeye, yani iyileşmeyi sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığın artmasını önlemeye yönelik harcamak durumunda olduğu ve ileride harcaması olası bütün masraflar girer. İlerde yapılması zorunlu tedavi giderleri “gerçekleşmiş zarar” niteliğinde olup uzman bilirkişiye hesaplatılarak hüküm altına alınmalıdır.

Other works that may be of interest to you;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Etiketler: Yargıtay Kararları Kapsamında Malpraktis | Malpraktis | Hatalı Tedavi | Yargıtay Malpraktis | İzmir Avukat | Sağlık Hukuku | İzmir Hukuk Bürosu

Ambiguity Between Brands in Supreme Court Decisions

Yargıtay Kararlarında Markalar Arası İltibas | İzmir Lawyer | İzmir Hukuk Bürosu

İltibas Kavramı

isim, eskimiş, (iltiba:sı), Arapça iltibās

Andırışma.

İltibas hukukumuzda tescilli marka ile ilişkilendirilme ve karıştırılmaya yol açma anlamında kullanılmaktadır. İltibasın söz konusu olduğunda, kişi mal ve hizmetler bakımından tescilli marka ile iltibasa sebebiyet veren markanın birbirinden farklı olmadığı ve aynı süje olduğu yanılgısına kapılmaktadır.

Mevzuat Kapsamında Markalar Arası İltibas

Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller
Madde 29
– (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas
alınır.

SINAİ MÜLKİYET KANUNU

Ambiguity Between Brands in Supreme Court Decisions

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2015/6266 K. 2016/81

Somut olayda, davacı “ZARA” esas unsurlu markalarına dayanmış olup davalı Y. K.’nın tescil başvurusuna konu marka “AZARA GOLD” ibaresinden müteşekkildir. Buna göre, işaretler arasında yazılış ve telaffuz yönünden farklılıklar olduğu gibi anlamsal açıdan da bir benzerlik bulunmadığı, ayrıca işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimin de iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzerlik taşımadığının kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2011/15498 K. 2013/11572

Dava konusu başvuru, Türkçe karşılığı “Bayan İnce” anlamına gelen “Miss Slim” kelimelerinden oluşmaktadır. Davacının itirazına dayanak markaları ise “Mis” asıl unsurunu içermektedir. 556 Sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi uyarınca işaretler arasında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı hususunda yapılacak değerlendirmede inceleme konusu işaretler arasında görsel, işitsel, anlamsal ve yazılış benzerlikleri ve işaretlerin bir bütün olarak ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde bıraktığı genel izleniminin dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta işaretler arasında anlamsal farklılıklar olduğu gibi yazılış ve telaffuz açısından da bir benzerlik bulunmadığı, ayrıca işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimin de iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzerlik taşımadığı görülmüştür. Bu bakımdan açılan davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2012/13202 K. 2013/10026

Davacı vekili, davacının “CAN KÖFTE AKHİSAR+şekil” ibareli marka başvurusunun TPE Markalar Dairesi’nce dava dışı şirkete ait “CAN ŞEKERLEME” ibareli markaya ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu gerekçe gösterilerek 556 Sayılı KHK’nın 7/1 ( b ) maddesi uyarınca reddedildiğini, davacı tarafından bu karara yapılan itirazın da TPE YİDK tarafından nihai olarak reddedildiğini, başvurunun red gerekçesi markayla benzerliğinin bulunmadığını ileri sürerek; başvurunun reddine dair TPE YİDK’nın ilgili kararının iptalini ve müvekkiline ait marka başvurusunun ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir… benzerliğin, genel tüketici niteliğini haiz ortalama tüketici kitlesi nezdinde ilk bakışta ayırt edilemeyecek düzeyde olmadığı, TPE’nin ancak itiraz halinde aynı KHK’nın 8/1- ( b ) bendine göre yapabileceği incelemeyi re’sen yaptığı gerekçesiyle, davanın kabulüne TPE YİDK’nın 2011-M-3498 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir….Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2015/3353 K. 2015/9386

Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru markası ile davacı markasının tescil kapsamlarının aynı tür olduğu, anlamsal açıdan ise farklı oldukları, başvuru markasındaki “N…” kelimesinin ortaklığına karşın, ek kelime sebebiyle görsel, kavramsal ve işitsel açıdan farklılaştığından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı ayrıca, markanın tanınmış olduğu ileri sürülmüş ise de, başvuru markasının bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı markasına benzer olmaması ve KHK’nın 8/4 maddesindeki risklerin varlığının ispat edilememesi sebebiyle bu maddenin uygulanması imkanının bulunmadığı, davacı tarafça ticaret unvanının “N…” ibaresini taşıması nedeniyle KHK’nın 8/5 maddesindeki imkandan yararlanmak istenilmiş ise de, “N…” ve “N…” ibarelerinin bir bütün olarak birbirlerine benzemedikleri ve davacı şirketin tescil kapsamında kalan mal ve hizmetlere ilişkin bir faaliyeti ispat edilemediğinden bu maddenin uygulama imkanının da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2016/222 K. 2017/3858

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu ürünlerin görselleri ya da ambalajlarının da marka olarak tescil edilmesine imkan bulunduğu, başvurunun, davacı marka, tasarım ve fiili kullanıma konu ürün ve ambalajları ile hiç bir benzerliğinin olmadığı, marka ve işaretin birbirleriyle idarî ve ekonomik olarak bağlantılı şirketlere ait olduğu yönünde algılamada bulunulmalarını sağlayacak düzeyde İŞİTSEL, GÖRSEL, KAVRAMSAL VE GENEL İZLENİM İTİBARİYLE BENZERLİK BULUNMADIĞINI, BU İŞARETLER ARASINDA BAĞLANTI KURULMASININ İMKAN DAHİLİNDE GÖRÜLEMEYECEĞİ, DAVACININ BENZERLİK, TANINMIŞLIK, VE KÖTÜ NİYETLİ BAŞVURU İDDİALARINI İSPAT EDEMEDİĞİ GEREKÇESİYLE, DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMİŞTİR.

Other works that may be of interest to you;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Belirli Süreli İş Sözleşmesi Nedir?

Belirli Süreli İş Sözleşmesi Nedir?

İş Kanunu kapsamında iş ilişkisinin bir süreye bağlanmaması durumunda işveren ve personeller arasında imzalanan iş sözleşmeleri belirsiz süreli kabul edilir. Belirli süreli iş sözleşmeleri ise kanunda; belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesi olarak tanımlanmaktadır.

Belirli süreli iş sözleşmeleri esaslı bir sebep olmaması durumunda üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi durumda bu iş sözleşmesi başlangıç tarihinden itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı bir nedene dayanması durumunda ise zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar.

4857 sayılı İş Kanununun 11. maddesinde. “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste ( zincirleme ) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme mevcuttur.

Yukarıda belirtilen kurallara göre, başlangıçta belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren neden olmakla birlikte, davacı okutman ile daha sonra birbiri ardına ve birden fazla sayıda iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren esaslı bir neden bulunmamaktadır.

Bu yönde davalı üniversite esaslı bir neden olduğunu kanıtlayamamıştır. Kaldı ki davacı okutmana iş sözleşmesinin feshi nedeni ile kıdem tazminatı yanında ihbar tazminatı davalı işveren tarafından ödenmiştir. Davacının belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı davalının da kabulündedir. Bu itibarla davacının belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığının kabulü gerekir.

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ | E. 2007/7996 K. 2007/18353

Personelin Eşit İşlem Hakkı

İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz. (Mad. 5) Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan personel, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin süreli olmasından dolayı belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz. (Mad. 12)

Belirli İş Sözleşmesi Kapsamında Personel Kıdem Tazminatına Hak Kazanır Mı?

Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiye, belirli bir zaman ölçüt alınarak ödenecek ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatler, işçinin çalıştığı süreye orantılı olarak verilir. Herhangi bir çalışma şartından yararlanmak için aynı işyeri veya işletmede geçirilen kıdem arandığında belirli süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçi için farklı kıdem uygulanmasını haklı gösteren bir neden olmadıkça, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan emsal işçi hakkında esas alınan kıdem uygulanır.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun bir işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi dikkate alınır.

Belirli süreli iş akdinin süresinin bitmesi ile işverenle işçi arasındaki iş akdi sona erer. Sözleşmenin süresinden önce fesih edilmesi halinde, haksız bir fesih söz konusu ise bakiye aylar için mahrum kalınan aylıklar talep edilebilir.

Hangi İş İlişkilerinde Belirli Süreli İş Sözleşmesi Kurulabilir?

Belirli süreli sözleşmesi yapılabilmesi için bu ilişkinin neden belirli bir süre zarfı ile sınırlandırıldığını ortaya koyan objektif bir sebebin olması gerekecektir. Belirli süreli sözleşme yapılabilen durumlara örnek olarak firmaların kampanya dönemleri, mevsimlik işler, sergi-fuar-sportif faaliyetler, işten kısa süreli ayrılan personelin telafisi, sahne işleri, proje-ihale dâhilinde başlanan işler, öngörülmedik şekilde artan siparişler, fabrikaya bir makinenin montajı ve bu gibi durumlar gösterilebilir. 

Etiketler: Belirli Süreli İş Sözleşmesi Nedir? | Belirli ve Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi | Belirli Süreli İş Sözleşmesi Özellikler | Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Feshi | Belirli İş Sözleşmesi | İş Hukuku | İşçi & İşveren Avukatı | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu |

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Doğum İle Türk Vatandaşlığının Kazanılması

Doğum İle Türk Vatandaşlığının Kazanılması | Foreigners Work Permit & Citizenship | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu

Doğum ile Türk vatandaşlığının kazanılması; Türk vatandaşlığı soy bağı veya doğum yeri esasına göre kendiliğinden kazanılır. Doğumla kazanılan vatandaşlık doğum anından itibaren hüküm ifade eder.

Soy Bağı Esasına Göre Kazanılan Vatandaşlık: 

Soy bağı ile kazanılan vatandaşlık, çocuğun doğumu sırasında soy bağı ile bağlı bulunduğu Türk vatandaşı ana veya babanın vatandaşlığını kazanmasını ifade eder. Soy bağı ile Türk vatandaşlığının kazanılmasında; ebeveynlerden birinin, doğum zamanında Türk vatandaşı olması yeterli olup; diğer ebeveynin yabancı bir devlet vatandaşı olması çocuğun Türk vatandaşlığının kazanılmasına engel teşkil etmez.

Reşit Olduktan Sonra Doğuma İlişkin Yapılan Bildirimler :

Yurt dışında yaşayan ve on sekiz yaşını tamamladığı halde doğumuna ilişkin bildirimde bulunulmayan kişilerin aile kütüğüne tescili, Türk vatandaşı ana veya babadan dolayı Türk vatandaşlığını kazandıklarının Bakanlıkça yapılacak inceleme sonucunda tespiti halinde mümkündür. 

İstenilen Belgeler

  • Başvuru Formu (VAT-1),
  • 2 Adet 50×60 mm boyutunda beyaz fonda, desensiz ICAO tarafından belirlenen ve makinede okunabilen biyometrik fotoğraf,
  • Ana ya da babadan birinin yabancı bir devlet vatandaşı olması halinde kimliğini ispata yarayacak usulüne göre onaylanmış belge ile başvuru sahibinin yabancı olan ana veya
  • babasından dolayı o devletin vatandaşlığını kazanıp kazanmadığının tespitine dair usulüne göre onaylanmış belgenin noter tasdikli Türkçe tercümeleri,
  • Başvuru sahibinin ana ve babasından, bunlardan birinin ölmüş olması halinde varsa kardeşlerinden yakınlık derecelerini belirtir şekilde müracaat makamları tarafından alınacak imzalı ifadeleri,
  • Başvuru sahibinin ana ve babasının ölmüş olması halinde varsa kardeşleri ve üçüncü derece yakınlarından yakınlık derecelerini belirtir şekilde müracaat makamları
  • tarafından alınacak imzalı ifadeleri,
  • Usulüne göre onaylanmış doğum belgesinin noter tasdikli Türkçe tercümesi,
  • Doğum belgesine dayanılarak düzenlenecek doğum tutanağı (VGF-10-01).


Başvuru makamı ve usul

  • Başvurular yurt içinde yerleşim yerinin bulunduğu valiliğe, yurt dışında ise dış temsilciliklere bizzat veya bu hakkın kullanılmasına ilişkin özel vekâletname ile yapılır.
  • Posta yoluyla yapılan müracaatlar kabul edilmez.
  • Ergin olmayan veya ayırt etme gücünden yoksun bulunan kişilerin vatandaşlıkla ilgili başvuruları veli ya da vasileri tarafından yapılır.
  • Başvuru tarihi olarak kişinin form dilekçesinin müracaat makamınca evrak kaydına alındığı tarih esas alınır.
  • Yabancı makamlarca verilmiş olan resmi belgelerin tasdik işlemleri Nüfus Hizmetleri
  • Uygulama Yönetmeliğin 59 uncu maddesine göre yapılır.
  • Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancıların başvuru sırasında ibraz ettikleri yabancı makamlardan alınan diploma, pasaport gibi belgelerin Türkçe tercümeli ve noter tasdikli olması yeterlidir.
  • Gerekli görülen hallerde ikamet tezkerelerinin aslına uygunluğunun tasdiki il müdürlüklerince de yapılabilir.

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Hasta Hakları & Hasta Olarak Haklarım Neler?

Hasta Olarak Haklarım Neler? | Hasta Hakları | Health Law | Malpraktis | İzmir Lawyer | İzmir Hukuk Bürosu

İnsan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, diğer mevzuatta ve milletlerarası hukuki metinlerde kabul edilen “hasta hakları” kapsamında usul ve esaslar Hasta Hakları Yönetmeliği ile düzenlemiştir.

Hastalara İlişkin Uyulması Gereken Temel İlkeler

  • Hastaların bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima gözönünde bulundurulmalıdır.
  • Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulmalıdır.
  • Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenmelidir.
  • Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.
  • Kişi, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.
  • Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

Hastane ve Doktoru Seçme Hakkı (Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme)

Hasta; tabi olduğu mevzuatın öngördüğü usül ve şartlara uyulmak kaydı ile, sağlık kurum ve kuruluşunu seçme ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetinden faydalanma hakkına sahiptir. (Madde 8)

Mevzuat ile belirlenmiş usüllere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır. (Madde 9)

Tıbbi Gereklere Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım

Hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir. (Madde 11)

Tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz.

Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma Hakkı

Hastaya;

  • Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği,
  • Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi,
  • Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri,
  • Muhtemel komplikasyonları,
  • Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri,
  • Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,
  • Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri,
  • Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği,

hususlarında bilgi verilir. (Madde 15)

Mahremiyete Saygı Gösterilmesi

Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle icra edilir.

Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu istemek hakkı;

  • Hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini,
  • Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini,
  • Tıbben sakınca olmayan hallerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini,
  • Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını,
  • Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına  müdahale edilmemesini,
  • Sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını, kapsar.

Ölüm olayı, mahremiyetin bozulması hakkını vermez. (Madde 21)

Rıza Olmaksızın Tıbbi Ameliyeye Tabi Tutulmama

Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz.

Bir suç işlediği veya buna iştirak ettiği şüphesi altında bulunan kişinin işlediği suçun muhtemel delillerinin, kendisinin veya mağdurun vücudunda olduğu düşünülen hallerde; bu delillerin ortaya çıkarılması için sanığın veya mağdurun tıbbi ameliyeye tabi tutulması, hakimin kararına bağlıdır.

Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu ameliye, cumhuriyet savcısının talebi üzerine yapılabilir. (Madde 22)

Tedaviyi Reddetme ve Durdurma

Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir.

Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatında hasta aleyhine kullanılamaz. (Madde 25)

Müracaat, Şikayet ve Dava Hakkı

Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakları vardır.

Other works that may be of interest to you;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Vergi Usul Kanunu Kapsamında Şüpheli Alacak

VUK Şüpheli Alacak | Vergi Avukatı | İzmir Lawyer | İzmir Hukuk Bürosu

Vergi Usul Kanununun 323. maddesinde;
“Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar; 2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır. Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.”

Konuya ilişkin olarak İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 3.10.2013 tarih 11395140-105[323-2012/VUK-1- . . .]-1631 sayılı özelgesi ile yapılan açıklamada; “Dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların tespiti açısından dava edilecek alacak için avukatlık ücreti, yargı harcı, notere yapılacak ödemeler ile posta giderleri toplamı dikkate alınarak tahmini bir dava maliyeti bulunacak ve bu tutar alacakla kıyaslanacaktır. Tahmini dava maliyetinin alacaktan daha büyük olması halinde, borçlunun noter vasıtasıyla protesto edilmesi veya borcun (3. kişilere ispat açısından kanaat verici belge olacak şekilde) bir yazı ile istenmesi ve protestonun ya da yazının muhatabına ulaşmış olması gerekmektedir. “ ifadelerine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verili Vergi Usul Kanunu Madde 323 kapsamında da anlaşılacağı üzere dava ve icra takibine değmeyecek derecede ufak alacakların;

  • Yazının farklı günlerde muhatabına bir defadan fazla ulaşmış olması,
  • Yazının borçlunun kendisine veya hukuken teslim alabilecek şahıslara tebliğ edilmiş olması,
  • Yazının kime ve hangi tarihte tebliğ edildiğini tevsik eden evrakın zamanaşımı süresince muhafaza edilmesi,
  • VUK’nun 323. maddesinin uygulamasına mahsus olması,
  • Yazıların özel kargo şirketi vasıtasıyla gönderilmesinin posta mevzuatına aykırılık teşkil etmemesi,

koşulu ile tahsil edilememesi halinde dava ve icra takibine değmeyecek derecede ufak alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Öğrencilerin Disiplin Cezalarına İtiraz

Öğrencilerin Disiplin Cezalarına İtiraz | İdare Avukatı | İzmir Lawyer | İzmir Hukuk Bürosu

Öğrencilerin Disiplin Cezalarına İtiraz

Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği

Üniversite öğrencilerine verilecek disiplin cezaları ile soruşturma usul ve esasları Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği kapsamında düzenlenmiştir. Yönetmelik kapsamında öğrenciler hakkında izlenilecek sürecin şekil ve şartları detaylandırılmış olup; öğrencilerin kurumlar tarafından verilen disiplin yaptırımlarına karşı itiraz ve savunma hakları da burada düzenlenmiştir.

Öğrencinin Savunma Hakkı

Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği Madde 15 kapsamında öğrenciye isnat edilen disiplin suçunun neden ibaret olduğu savunmasını yapacağı tarihten en az yedi gün önce yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir.

Savunma yapmak üzere gelen kişi, savunmasını sözlü olarak yapabileceği gibi yazılı olarak da sunabilir. Yazılı savunma sunulduktan sonra soruşturmacı öğrenciye ek sorular yöneltebilir.

Öğrenciye gönderilecek davetiyede; çağrıya özürsüz olduğu halde uymadığı veya özrünü zamanında bildirmediği takdirde, savunmadan vazgeçmiş sayılacağı ve diğer delillere dayanılmak suretiyle hakkında gerekli kararın verileceği belirtilir.

Disiplin Cezalarına Karşı Başvuru Yolları

Disiplin amirleri ve kurullarınca verilen disiplin cezalarına karşı onbeş gün içinde üniversite yönetim kuruluna itiraz edilebilir. İtiraz halinde, itiraz mercii olan üniversite yönetim kurulu, itirazı onbeş gün içinde kesin olarak karara bağlar. İtiraz halinde, itiraz mercii olan üniversite yönetim kurulu kararı inceleyerek verilen cezayı aynen kabul veya reddeder. Red halinde, disiplin kurulu veya yetkili disiplin amiri red gerekçesini göz önünde bulundurarak itirazı karara bağlar. (Madde 26)

İçtihat Kararları

“… Bir idari yaptırım olan disiplin cezasının verilebilmesi için, cezanın dayanağı olan fiilin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanması gerekmektedir. Bu belirlemeyi yapabilmek için tarafsız ve usulüne uygun olarak yapılacak olan bir soruşturma sonucunda düzenlenen disiplin soruşturma raporu bulunmalıdır. Disiplin kurulları, disiplin cezasına esas fiilin kişi tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini ancak bir soruşturma raporunu değerlendirerek tespit edebilecekler ve bu rapora dayalı olarak ceza tayinine gidebileceklerdir…” (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 07/12/2006 tarihli ve 2003/172 esas, 2006/2053; 29/11/2007 tarihli ve 2004/611 esas, 2007/2412 sayılı kararları)

“Görüldüğü gibi işlemin dayanağı olan raporlar tümüyle olasılık ve tahminlere dayalıdır. İdare herhangi bir usulsüzlük ve yolsuzluğun kanıtını ibraz edememektedir. Bu durumda tamamını soyut iddia ve ihtimal hesapları ile, sistemin bozulacağından bahisle İŞLEM TESİS EDİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR.” (Danıştay 8. Daire – 1996/312 E., 1997/1346 K.)

“… Ayrıntılı bir soruşturma raporunun yapılması gerektiği…” (Danıştay 12. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve 2002/2424 esas, 2005/4113 sayılı kararı)

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Evcil Hayvanların Haczi

Evcil Hayvanların Haczi | İcra Avukatı | İzmir Lawyer | İzmir Hukuk Bürosu

Evcil Hayvanların Haczi

Uygulamada sıklıkla görülen hatalardan bir tanesi de borçluya yapılan haciz işlemi kapsamında evcil hayvanların da haczedilmesi olarak belirtilebilir. Evcil hayvanların aile içerisinde manevi ve psikolojik önemi de gözetildiğinde böyle bir işlemin geri dönülmesi güç ve kanuna açık aykırılık doğuracağı sabittir. Her ne kadar uygulamada söz konusu işleme sıklıkla gerçekleştirilmiş ise de bu husus düzenlenmiştir. 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu ve 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında evcil hayvanların haczedilemeyeceği açıkça ifade edilmektedir.

Evcil Hayvanların Haczine İlişkin Yasal Mevzuat

Ticarî amaç güdülmeden bilhassa ev ve bahçesi içerisinde bakılan ev ve süs hayvanları sahiplerinin borcundan dolayı haczedilemezler.

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu | Madde 5 –

Aşağıdaki şeyler haczolunamaz:

4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alat ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları

5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları…

7. Borçlu bağ, bahçe veya meyva veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alat ve edevat, Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları

İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.

2004 Sayılı İcra İflas Kanunu | Madde 82 –

Evcil Hayvanların Haczi Yasağı Sınırları

Ticari amaç ile yetiştirilen, bakılan ev ve süs hayvanlarının haczi ise mümkündür. Bu çerçevede evcil hayvan satışı yapan bir petshop, ödememiş olduğu borcundan dolayı alacaklıları, ev ve süs hayvanlarını haczedebilir, muhafaza altına alabilir.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

TCK Kapsamında Sahte İnstagram Hesabı Oluşturma

Sahte İnstagram Hesabı | Ceza Avukatı | İzmir Lawyer | Izmir Law Firm

Mustafa Yolcu, Att.

TCK Kapsamında Sahte İnstagram Hesabı Oluşturma

Türk Ceza Kanunu kapsamında bir kimsenin sosyal medya hesaplarının çalınması neticesinde meydana gelen suça ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Fakat bahse konu fiilin işlenmesi ile birlikte Türk Ceza Kanunu kapsamında aşağıdaki fiillerden bir veya daha fazlasının meydana gelmesi mümkündür.

1- Özel Hayatın Gizliliğini İhlal

Sosyal medya hesaplarının hukuka aykırı olarak olarak oluşturulması veya kopyalanması durumunda meydana gelebilecek suç tiplerinden bir tanesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçudur. Burada bahse konu ihlalin ne şekilde gerçekleşeceği konusunda bir sınırlama bulunmamaktadır. Gizliliğe müdahale niteliğinde gerçekleştirilecek her hangi bir eylem ihlal kabul edilebilir.

Madde 134- (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. (2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Türk Ceza Kanunu

2- Kişisel Verilerin Kaydedilmesi

Sosyal medya hesaplarının sahte olarak oluşturulması durumunda meydana gelebilecek bir diğer suç tipi de kişisel verilerin kaydedilmesi suçudur. Örneğin mağdura ait gizli bir hesap üzerinden fotoğrafları elde ederek, sahte bir hesap oluşturma sürecinde kullanılması durumunda bu suç tipinin unsularının oluştuğundan bahsedilebilecektir. Doktrinde işbu suç tipinden veri hırsızlığı olarak da bahsedilmektedir.

Madde 135- (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır. (3)

Türk Ceza Kanunu

3-  Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme

İşbu madde kapsamında ilgili suçun tamamlanmış sayılması için kişisel verinin hukuka aykırı olarak verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi yeterli olup; bundan ötürü bir zarar doğması şart değildir.

YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E. 2015/13248 K. 2017/3108

…facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde başkalarına ait resimlerle rahatlıkla sahte hesaplar açılabileceğini mağdura ispatlama saikiyle ve onun rızası olmaksızın mağdurun facebook profilindeki resmini kullanarak “Nesrin Hülya E.” adıyla yeni bir facebook hesabı açtığı olayda, Mağdurun kişisel veri niteliğindeki resmini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması sebebiyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle “Nesrin Hülya E.” adlı facebook hesabı üzerinden başkalarının görgüsüne sunan sanık hakkında, genel kastla işlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesine dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Madde 136- (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2)Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır.

Türk Ceza Kanunu

4- Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması

Madde 268- (1) İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.(3)

Türk Ceza Kanunu

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079