Tag Archives: malpraktis

Malpraktis Tazminat Davası Sıkça Sorulan Sorular

Malpraktis Tazminat Davası
Malpraktis Tazminat Davası

Malpraktis Tazminat Davası | İzmir Sağlık Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarında malpraktis kavramı; “bilgisizlik, tecrübesizlik ya da hekimin hatasından dolayı hastanın zarar görmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tür olumsuzluklar sebebiyle hastanın zarar görmesi halini hukuk sistemimiz güvence altına almıştır.

Hekim ile hasta ilişkisinde tazminat davasına konu olan malpraktis teşhis aşamasında, tedavi aşamasında (endikasyon eksikliği, yanlış tedavi yöntemi tercihi) ve organizasyon yükümlülüğü (hastanın bakımı için personelin yeterli ve nitelik olup olmadığı, konsültasyon) aşamasında ortaya çıkmaktadır.

Malpraktis Tazminat Davasının Şartları:

Tıbbi malpraktis yani hekim hatası, tıp biliminin standartlarına aykırı düşecek hekim teşhisi, hekim tedavisi ya da organizasyon zaafı halinde vuku bulmaktadır. Hekimin hukuka aykırı davranışı (haksız fiil, hekim ile hasta arasındaki sözleşmenin ihlali, hizmet kusuru ya da vekaletsiz iş görme şeklinde gelişebilir), hastada oluşan zarar hekime yüklenebilecek kusur ve kusur ile zarar arasındaki illiyet bağından söz edebiliyorsak tıbbi malpraktis tazminat davasının koşullarının sağlandığını söyleyebiliriz.

Malpraktis Sebebiyle Tazminat Davası Kime ve Ne Şekilde Yönlendirilmelidir?

Malpraktis davası, kamu hastanesinde görevli hekimin kötü tıbbi uygulaması nedeniyle uğranılan zarara ilişkin ise talep ve dava tam yargı davası şeklinde Sağlık Bakanlığı’na karşı yönlendirilmelidir. Tam yargı davası, idareye karşı yöneltilen maddi ve manevi tazminat taleplerini kapsamaktadır.

Söz konusu zarar, özel hastanede görevli hekimin kötü tıbbi uygulaması nedeniyle uğranılan zarara ilişkin ise de maddi ve manevi tazminat talepleri adli yargıda doğrudan hekime ya da özel hastaneye yönlendirilebilmektedir. Ayrıca hekimin hatasını bir sigorta poliçesi ile sigortalayan bir sigorta şirketi varsa talep ve dava işbu sigorta şirketine de yönlendirilebilir.

Malpraktis Sebebiyle Tazminat Davası Ne Zaman Açılmalıdır?

Söz konusu tazminat davası, eğer hekim ile hasta arasında sözleşme ilişkisi varsa zararın öğrenildiği tarihten itibaren 5 yıl (hekimin ağır kusuru varsa 20 yıl); eğer hekim ile hasta arasında sözleşme ilişkisi yoksa ve haksız fiile dayanılacaksa Borçlar Kanunu hükümleri gereğince, zararın öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde 10 yıl içinde ikame edilmelidir.

Tıbbi müdahaleden önce hekimin hastadan izin almayarak vekaletsiz iş görmesi halinde ise dava zamanaşımı süresi 10 yıldır.

Hastanın uğradığı zarar kamu hastanesindeki hekimin hatalı tıbbi uygulamasından doğmuşsa ve idarenin hizmet kusuruna dayanılacaksa, zararın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde 5 yıl içinde idareye yazılı şekilde başvurulmalı ve maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmalıdır. Bu talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde ise 60 gün içinde tam yargı davası ikame edilmelidir.

Malpraktis Halinde Hekimin Cezai Sorumluluğu Olur mu?

Malpraktis hallerinde hekimin cezai sorumluluğu da gündeme gelebilmektedir. Hatalı tıbbi tedavi neticesinde hastanın zarara uğramasına ya da ölümüne neden olan hekimin eylemleri; Türk Ceza Kanunu kapsamında taksirle yaralama ya da taksirle öldürme suçlarına da konu teşkil eder.
Bu itibarla, hekime ya da sağlık kuruluşuna karşı malpraktis nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararlar için tazminat talebi yönlendirilirken; aynı zamanda hekimin eylemlerinin taksirle yaralama ya da taksirle öldürme suçlarının tanımına uyması halinde hekim hakkında ceza davası açılması için suç duyurusunda da bulunmak mümkündür.

Konuya ilişkin uzman ekibimiz ile Contact page.

Other works that may be of interest to you;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Yargıtay Kararları Kapsamında Malpraktis

Yargıtay Kararları Kapsamında Malpraktis

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 1976/692 K. 1976/11046

…Davalı çene cerrahisi uzmanı bir hekimdir. Meydana getirdiği kötü durum uzmanlığı dışında fakat iddiaya göre yetkili olduğu cihazın kötü kullanılmasından doğmuştur. Bazı olaylarda özellikle hekimlik mesleğinde sağlık şurası son ve kesin düşünceyi bildirmekle yükümlü uzman ise de bu yüksek kurulun verdiği rapor olaya ve doğurduğu sonuçlara uygun düşmemektedir. Raporda arızaların (hastanın bünyesindeki nedenlerden, kişisel istidadından, ışınlara karşı aşırı duyarlığından) ileri geldiği belirtilmektedir. Oysa uzman hekim hastanın bünyesinin, kişisel durumunun, ışınlara karşı aşırı duyarlılığını önceden göz önüne alarak tedaviyi bu etkilerin doğuracağı sonuçları bertaraf edecek nitelikte yapacaktır. Sağlık şurasının bir uzmanın hastanın bünyesini kişisel durumunu, ışınlara karşı duyarlılığını doktorun hiçbir inceleme yapmadan doğuracağı etkinin sonuçlarından doktorun sorumlu tutulamayacağını benimsemesi olanaksızdır. Aksi halde doktor teknisyen veya işçinin yaptığı zararların birbirinden farkı kalmaz. Uzman doktor bütün bu üç tehlikeyi bertaraf edecek biçimde çalışmak zorundadır. Çalışmazsa veya çalışıp da böyle bir sonuç doğurursa bundan sorumlu olur…

Yargıtay 2. Ceza Dairesi E. 1996/268 K. 1996/1025

…Ameliyattan önce anestezi işlerini bizzat hazırlayıp, ameliyat esnasında bulunup bizzat yapmak ve teknisyenlere nezaret etmekle görevli hastane Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Sanık Mehmet’in, bu görevlerin hiç birini yerine getirmemek ve baştan sona özensiz ve denetimsiz davranmakla, olayda asli kusurlu olması gerektiği, anestezi teknisyeni sanıklar Hüsniye ile Bediha’nın da anestezi cihazını ve ameliyat masasını ameliyattan önce kontrolle ameliyata hazır hale getirmek, oksijen ve azotperoksit tüplerinin dolu olup olmadığını kontrol etmekle ve ameliyat esnasında değiştirilen oksijen tüpünü de bizzat değiştirmekle görevli oldukları halde, ameliyat öncesinde bunları yapmayarak bir saatlik ameliyatta 15 dakikalık oksijen kaldığını ancak ameliyat esnasında farkedip, kendileri yerine yetkisiz hizmetliye tüpü değiştirtmek ve tüm ayırıcı özelliklerine rağmen kontrol etmemekle, sıfatları ve konumları itibariyle Uzman Dr. kadar olmasa da ağırlıklı ve büyük kusurlarının bulunduğu

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 1993/8557 K. 1994/2138

O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (Hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar hastalarının zarar görmemesi için yanlız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar. Doktor tıbbi çalışmalarda bulunurken bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak tedaviyi her türlü ihtiyat tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor ufak bir tereddüt gösteren durumlarda bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleriarasında seçim yaparken hastanın özelliklerini gözönünde tutmalı onu gereksiz risk altına sokmamalı en emin yolu tercih etmelidir.

Gerçekte de mesleki bir işgören; Doktor olan vekilden ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir özen göstermeyen vekil Bk. 394/1 uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2016/3362 K. 2016/6615

Davacının meydana gelen olay sebebiyle üç dişini ve bu dişleri çevreleyen kemik dokusunu kaybettiği ve üst çenesinde bu sebeple boşluk oluştuğu anlaşılmaktadır. Davalı hekimin diş çekimi sırasında üst çene tespitini yeterince sağlamadığı, kopan çene kemiğinin yeniden oluşmasının mümkün olmadığı, müdahale sonrası bölgenin sütüre edilerek ileri bir merkeze yönlendirme yapılması gerekirken bunun yerine getirilmediği ve hekimin kusurlu eylemi sonucu davacının zarara uğradığı sabittir.

Davacı, protez, implant vb. tedaviler ile çenesinde meydana gelen boşluğun giderilmesinin mümkün olup olmadığının, bunun maliyetinin ne kadar olacağının, ayrıca bu protezin ne kadar sürede bir yenilenmesi gerektiğinin ve yenileme giderlerinin ne kadar olacağının tespitini ve bu bedele hükmedilmesini istemiştir. Ancak mahkemece bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Kişinin bu tedaviyi kendisi yaptırarak, faturalandırması ve belgelendirmesi, daha sonra haksız fiil failinden bu miktarın tazminini talep etmesi beklenemez.

Mahkemece yapılacak iş; davacıyı üniversite diş hekimliği fakültesinde görevli bilirkişi heyetine mevcutlu olarak gönderip muayenesini yaptırmak, davaya konu diş çekimi sebebiyle meydana gelen olumsuzluğun giderilmesi için yapılabilecek tedavileri sorup giderini hesaplattırmak, ayrıca yapılacak işlemin yenilenmesi gerekip gerekmediğini ve gerekmesi halinde yenileme giderlerinin ne kadar olacağını tespit ettirmek, davacının talebini de gözeterek bu miktara karar vermektir. Zararın belgelendirilmesinin istenmesi doğru değildir. Yanılgılı gerekçe ve eksik araştırma ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2013/11554 K. 2013/13257

Haksız eylem ve kaza sonucu yaralanan kişi, tümü ile iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ileride yapacağı tüm masrafları isteyebilir. Bunun tıbbı tedavi ile sınırlı bölümüne “tedavi giderleri” ve eski sağlığına kavuşup yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı ve yapacağı tüm masraflara “iyileşme giderleri” denilmektedir. Borçlar Kanunu 46.maddesi 1.fıkrasında, zarar görene, kapsamını belirtmeksizin “bütün masraflarını” isteme hakkı tanınmıştır. ( 6098 sayılı TBK’nun 54. maddesinde bedensel zararlar tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak açıkça belirlenmiştir. ) Masraflar kavramının kapsamına, zarar görenin, beden bütünlüğünü eski haline getirmeye, yani iyileşmeyi sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığın artmasını önlemeye yönelik harcamak durumunda olduğu ve ileride harcaması olası bütün masraflar girer. İlerde yapılması zorunlu tedavi giderleri “gerçekleşmiş zarar” niteliğinde olup uzman bilirkişiye hesaplatılarak hüküm altına alınmalıdır.

Other works that may be of interest to you;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Etiketler: Yargıtay Kararları Kapsamında Malpraktis | Malpraktis | Hatalı Tedavi | Yargıtay Malpraktis | İzmir Avukat | Sağlık Hukuku | İzmir Hukuk Bürosu

Hasta Hakları & Hasta Olarak Haklarım Neler?

Hasta Olarak Haklarım Neler? | Hasta Hakları | Health Law | Malpraktis | İzmir Lawyer | İzmir Hukuk Bürosu

İnsan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, diğer mevzuatta ve milletlerarası hukuki metinlerde kabul edilen “hasta hakları” kapsamında usul ve esaslar Hasta Hakları Yönetmeliği ile düzenlemiştir.

Hastalara İlişkin Uyulması Gereken Temel İlkeler

  • Hastaların bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima gözönünde bulundurulmalıdır.
  • Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulmalıdır.
  • Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenmelidir.
  • Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.
  • Kişi, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.
  • Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

Hastane ve Doktoru Seçme Hakkı (Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme)

Hasta; tabi olduğu mevzuatın öngördüğü usül ve şartlara uyulmak kaydı ile, sağlık kurum ve kuruluşunu seçme ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetinden faydalanma hakkına sahiptir. (Madde 8)

Mevzuat ile belirlenmiş usüllere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır. (Madde 9)

Tıbbi Gereklere Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım

Hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir. (Madde 11)

Tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz.

Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma Hakkı

Hastaya;

  • Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği,
  • Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi,
  • Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri,
  • Muhtemel komplikasyonları,
  • Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri,
  • Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,
  • Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri,
  • Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği,

hususlarında bilgi verilir. (Madde 15)

Mahremiyete Saygı Gösterilmesi

Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle icra edilir.

Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu istemek hakkı;

  • Hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini,
  • Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini,
  • Tıbben sakınca olmayan hallerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini,
  • Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını,
  • Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına  müdahale edilmemesini,
  • Sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını, kapsar.

Ölüm olayı, mahremiyetin bozulması hakkını vermez. (Madde 21)

Rıza Olmaksızın Tıbbi Ameliyeye Tabi Tutulmama

Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz.

Bir suç işlediği veya buna iştirak ettiği şüphesi altında bulunan kişinin işlediği suçun muhtemel delillerinin, kendisinin veya mağdurun vücudunda olduğu düşünülen hallerde; bu delillerin ortaya çıkarılması için sanığın veya mağdurun tıbbi ameliyeye tabi tutulması, hakimin kararına bağlıdır.

Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu ameliye, cumhuriyet savcısının talebi üzerine yapılabilir. (Madde 22)

Tedaviyi Reddetme ve Durdurma

Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir.

Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatında hasta aleyhine kullanılamaz. (Madde 25)

Müracaat, Şikayet ve Dava Hakkı

Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakları vardır.

Other works that may be of interest to you;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079