Terekenin Tespiti Davası

Terekenin Tespiti Davası
Terekenin Tespiti Davası

Terekenin Tespiti Davası | İzmir Hukuk Bürosu

1- Tereke Nedir?

Miras bırakanın ölümü sonrasında mirasçılarına geçen malvarlığının (bunlara aktif mallar denilmektedir)  ve borçlarının( bunlara pasif mallar denilmektedir) tümüne verilen isimdir

2- Miras Bırakanın Malvarlığı Nasıl Tespit Edilir?

Miras bırakanın,  bırakmış olduğu aktifler ve pasiflerinden oluşan terekenin tespiti davasında aktif denilen mallar; menkul, gayrimenkul, para iken;  borçları ve masraflarına ise pasif denilmektedir.

Miras bırakarak vefat eden kişinin malvarlığını her zaman tam olarak bilmek mümkün olmayabilir. Zira miras bırakan mirasçıların mirasçıların bilgisi dışında banka kasası, banka hesapları, hatta bazı durumlarda taşınmazların bulunduğu hususu sıkça karşımıza çıkmaktadır.  Bazı durumlarda ise, miras bırakan ile mirasçılar arasında iletişimin olmaması veya 1. dereceden olmayan soybağı sebebiyle mal varlığının tespiti mümkün değildir. Mal varlığının tespiti yapılmadan, Ortaklığın giderilmesi olarak bilinen İzale-i Şuyu davası açmak da mümkün değildir. Bu sebeple, miras bırakanın yerleşim yerinde öncelikle sulh hukuk mahkemesinde terekenin tespiti davası açılması gerekmektedir.

Kural olarak, miras bırakanın adı, soyadı ve TC kimlik numarası ile  BDDK’ya tüm tapu ve kadastro müdürlüklerine, taşınır olarak aracının olup olmadığına dair sorgu amacıyla trafik tesciline ve bankalara müzekkereler yazılması talep edilmeli; gözden kaçmayacak şekilde miras bırakanın tüm mal varlığı tespit edilmelidir. Sürecin avukat ile yürütülmesinin bu noktadaki önemi ise hangi kurumlardan bilgi talep edilmesi gerektiği, ihtiyaç halinde terekeye temsilci tayini talebi, mal varlığının eksiksiz tespit edilmesi noktasında karşımıza çıkar.

3- Terekenin Tespiti Davasını Kimler Açabilir? Zamanaşımı Var Mıdır?

Terekenin tespiti davası hukuki yararı olan kimseler tarafından açılabilir. Bu nedenle terekenin tespiti davası ancak yasal ve atanmış mirasçılar tarafından açılabilecektir. Mirasbırakanın ölümü ile dava açmaya hak kazanan yasal veya atanmış mirasçılar, herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı olmadığından her zaman terekenin tespiti davası açabilecektir.

4- Terekenin Tespiti Davasına Dahil Olmayan Mal ve Hak Varlıkları Var Mıdır?

Ölümle sona eren intifa hakkı, oturma hakkı terekenin tespiti davasına dahil edilmez. Aşağıda sayılı olan bazı durumlarda da terekenin tespiti davasında hak talep edilemeyecek olup kişinin ölümü durumlara yer verilmiştir.

* Manevi tazminat isteminin karşı tarafça kabul edilmedikçe devredilemeyeceğini ve mirasbırakan tarafından ileri sürülmedikçe mirasçılara geçmeyeceğini düzenlemiştir.

İşverenin kişiliği dikkate alınarak yapılan hizmet sözleşmesi, işverenin ölümüyle sona erer, işçinin ölümü ise hizmet ilişkisinin sona ermesi sebebidir (BK. m. 347).

*Vekalet sözleşmesinde, ölümden sonrada geçerli olan vekalet (mandatum post mortem) hali saklı kalmak üzere, taraflarından birinin ölümü sözleşmenin sona erme sebebidir (BK. m. 397).

*Mirasçılar ile adi şirketin devamına dair ortaklar arasında önceden yapılmış bir sözleşme bulunmadığı takdirde, ortağın ölmesiyle birlikte adi şirket sona erer (BK. m. 535/b.2). Terekeye sadece adi ortaklığın tasfiyesinden sonra mirasbırakanın payına düşen miktar dahil olur. Aynı şekilde aile malları ortaklığında, ortaklardan birinin ölümü halinde, onun ortaklığa dahil olmayan mirasçıları, ancak ölen ortağa düşen payın karşılığının kendilerine ödenmesini isteyebilir (TMK. m. 382).

*Fikri ve sınai haklar kural olarak miras yoluyla intikal eder. Bu nitelikteki bazı haklardan, eseri yaratan mirasbırakana özgü bir hak niteliğinde olanlar, (örneğin eserin değiştirilmesi hakkı) mirasçılara geçmez.

*Evlilik ilişkisinin ölümle sona ermesi sebebiyle mal rejiminden doğan talep örneğinde olduğu üzere hak ve yükümlülüklerin ölümle muaccel olmasına bağlı hukuki ilişkiler tereke dışında kalır.

5- Dava Süreci Nasıl İlerler?

Murisin terekesi dahilindeki malvarlığındaki menkullerin değeri , dava tarihi değil murisin vefat tarihine göre belirlenir. Zira mirasın intikal tarihi murisin vefat tarihidir. Esasında vefat ile beraber farklı bir işleme lüzum kalmadan mirasçılar resen malvarlığı üstünde elbirliği ile malik olurlar fakat bu malvarlığının intikalinin sağlanması için gerekli intikal prosedürleri ya da açılacak davalar miras hukukunun konusunu teşkil etmektedir. Bu sebeple önce terekenin tespit edilmesi elzemdir. Tereke tespitinde yukarıda bahsetmiş olduğumuz müzekkereler yazılarak dava dilekçesi diğer miraçılara tebliğ edilir. Akabinde bir bilirkişi vasıtasıyla terekedeki malvarlığının miktarı hesaplanır. Bu süreçten sonra mirasçılar belirlenen bankalardaki paralarını alır ve açılacak olan ortaklığın giderilmesi davası ile de taşınmaz niteliğinde olan malvarlığındaki miras paylarına kavuşur.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact geçin.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Müsadere Nedir?

Müsadere Nedir?

Müsadere Nedir? | İzmir Hukuk Bürosu

Müsadere Nedir?

müsadere

isim, hukuk, (müsa:dere), Arapça muṣādere

Zor alım.

Müsadere Kararı Ne Demek?

Müsadere, mahkeme tarafından suç ile ilişkisi olduğu düşünülen eşya veya kazançların devlet nezdinde saklanmasına karar verilmesi olarak ifade edilebilir. Söz konusu eşyaların el konulabilmesi için işlenen suç ile bağlantısı olması veya iyi niyetli 3. kişilerin elinde olmaması gibi bir takım şartların varlığı da gerekmektedir. Müsadere kararı ise mahkeme tarafından suça konu eşya veya kazancın zorla el konulmasına ilişkin verilen karara denmektedir. Hukukumuzda genel müsadere Anayasa Madde 38 kapsamında yasaklanmıştır.

Müsadere Türleri Nelerdir?

Ulusal hukukumuzda müsadere kurumu Türk Ceza Kanunu Madde 54 ve 55 kapsamında düzenlenmiş olup; eşyanın (mal) müsaderesi ve kazanç (para) müsaderesi olarak iki farklı şekilde incelenebilir.

Yasal Mevzuat Kapsamında Müsadere Nedir?

Türk Ceza Kanunu

Madde 54 – Eşya Müsaderesi

  • (1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir. Eşyanın üzerinde iyiniyetli üçüncü kişiler lehine tesis edilmiş sınırlı ayni hakkın bulunması hâlinde müsadere kararı, bu hak saklı kalmak şartıyla verilir.
  • (2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
  • (3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
  • (4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
  • (5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
  • (6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.

Madde 55- Kazanç Müsaderesi

  • (1) Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
  • (2) Müsadere konusu eşya veya maddi menfaatlere el konulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hallerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.
  • (3) Bu madde kapsamına giren eşyanın müsadere edilebilmesi için, eşyayı sonradan iktisap eden kişinin 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun iyi niyetin korunmasına ilişkin hükümlerinden yararlanamıyor olması gerekir.

Yargıtay Kararlarında Müsadere

YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ E. 2014/5236 K. 2015/119

…aracın fiilen kim tarafından kullanıldığının kolluk marifetiyle araştırılması, suç tarihinde kayıt maliki N.’in sürücü belgesinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, geçmişe yönelik olarak varsa bu aracın sürücü olarak sanıklar hakkında trafik kurallarına aykırılıktan verilmiş para cezası bulunup bulunmadığı hususları araştırılıp birlikte değerlendirilerek aracın iyiniyetli 3.kişiye ait olup olmadığı belirlendikten sonra müsaderesine ya da iadesine karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması… Yasaya aykırı olup, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2014/6-66 K. 2014/365

2- )Kabule ve uygulamaya göre de; suçta kullanıldığı iddia edilen 34 UL 1… plakalı aracın trafik tescil kayıtlarının denetime olanak verecek şekilde dosya içine getirtilmesi ve aracın değeri tespit edildikten sonra, çalınan mallar ile aracın değerinin orantılı olup olmadığı tespit edilip, müsadere kararının işlenen suça nazaran daha ağır ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurup doğurmayacağı hususları, karar yerinde gösterilip tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde müsaderesine karar verilmesi” isabetsizliklerinden oy çokluğuyla bozulmasına karar verilmiş,

YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ K. 2021/3512

İddianamede müsadere talebi bulunmadan müsadere kararı verilemez. İddianamede müsadere talebi olmayan 14 adet cep telefonunun müsaderesine karar verilmesi hukuka aykırıdır.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact geçin.

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Boşanma Davasında Çocuk Kime Verilir

Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Kime Verilir? | Boşanma Davasında Çocuk Kime Verilir | İzmir Divorce Attorney

Velayete İlişkin Sık Sorulan Sorular

Türk hukuku yerleşmiş uygulamada 0-3 yaşa kadar çocuğun anne şevkatine muhtaç olduğu düşünülerek velayet anneye verilmektedir. Ancak bu bir zorunluluk değildir. Annenin hasta olması , çocuğu ihmal edecek olması, haysiyetsiz hayat sürmesi vb. durumların varlığı halinde çocuk, küçük de olsa babaya verilebilmektedir. Toplanan deliller ve alınacak uzman raporları doğrultusunda velayete ilişkin karar verecek olan kişi davayı yürüten hakimdir.

3-6 yaş grubunda olan çocuklar için ise, çocuğun anneye bağımlılığının azılmasından dolayı bu yaş grubunda çocuklar için gerekli şartlar sağlanırsa velayeti babaya verilebilecektir.

6-18 yaş grubunda olan çocuklar gerekli olgunluğa sahipse mahkeme tarafından uzman pedegog eşliğinde dinlenmek kaydı ile ve gerekli şartlar sağlandığında anneye de babaya da verilebilmektedir.

Velayet konusunda en önemli husus; çocuğun üstün yararıdır. Çocuk maddi manevi kimin yanında daha iyi şartlara sahip olacaksa velayeti ona verilir. Çocuğun üstün menfaati derken genellikle küçük ve bakıma muhtaç çocuklarda çocuğun bedensel ve sosyal gelişimi, ahlakı, eğitimi, üstün menfaati gözetilerek gerekirse uzman bir pedagog görüşü alınarak çocuğun velayet durumu düzenlenir.

Boşanma davasında velayet hususunda temel ilke “Çocuğun Yüksek Yararı” İlkesidir. Bu itibarla çocuğun kimin yanında kalacağı hususu çocuğun üstün yararına bakılarak değerlendirilir.

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Babaya Verilir?

Mahkemeler küçük yaştaki çocukların anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu ve daha iyi bakımının yapılacağı düşüncesiyle çocuğun velayetini anneye verme yönelimindedir. 

Ancak anne yanında kalmak çocuğun bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliğini tehlikeye sokuyorsa bu durumda çocuğun velayeti babaya verilecektir.  

Örneğin, anne çocuğun bakımını yapmıyor, ilgi göstermiyor, sorumluluklarını yerine getirmiyorsa, çocuk aç kalıyorsa, tek başına bırakılıyorsa, çocuğun anne yanında kalması çocuğun psikolojisini tehdit edici nitelikte ise çocuğun velayeti babaya verecektir. Bir başka ihtimal olarak, anne çocuğun velayetini istemiyorsa, bu takdirde de çocuğun velayeti babaya verilecektir. 

Velayet Davasında Pedagog Raporu Örneği Nasıldır? Eve Ne Zaman Gelir?

Çocuğun velayetine ilişkin mahkemece alınan Sosyal İnceleme Raporu (SİR) ile müşterek çocuğun anne ve babası ile Pedagog aracılığı ile görüşülerek sorular sorulur. Velayete ilişkin görüş bildirilip hazırlanan raporda pedagog, mahkemeye sunulan beyan ve iddiaları özetleyecek velayet talebinde bulunan anne ve baba ile görüşmesini detaylı belirtecek, çocuk ile görüşmüşse çocukla gerçekleştirdiği sohbetini de ekleyerek son olarak velayet hakkının kimde kalması gerektiğine dair beyanda bulunacaktır. Pedagog tarafların yerleşim yerindeki adliyede taraflarla görüşür. İstisnai durumlarda ise eve gelmektedir. Görüşme öncesi tarafları arayarak gün ve saat belirlenir.

Velayeti Annede Olan Çocuğun Babada Kalması Suç mudur?

Velayet annede ise baba yalnızca mahkeme tarafından belirlenen kişisel ilişki günlerinde çocuğu teslim alabilecektir. Ancak bu günler haricinde çocuğu zorla alması ya da teslim edileceği vakit teslim etmemesi halinde ise çocuğun alıkonulması suçunu işlemiş olacaktır.

Velayeti Annede Olan Çocuğun Babanın Onayı Olmaksızın Şehir Dışına Çıkışı Suç mudur?

Velayet hakkını alan annenin şehir dışına çıkmasına bir engel bulunmamaktadır. Şehir dışına çocuğuyla birlikte baba onayı olmadan çıkabilecektir; ancak mahkemenin kurmuş olduğu kişisel ilişki günlerinde çocuğu babaya teslim etmeli, kişisel ilişki günleri haricinde şehir dışına çıkabilmektedir.

Velayeti Babada Olan Çocuğun Anneye Verilmesi Nasıl Olur?

Velayetin değiştirilmesi davası açan anne, çocuğun bakım ve gözetimini daha iyi yerine getireceğini belirterek velayetin değiştirilmesi davası açabilecektir. Velayet hakkı babada olan çocuğun bakımının ihmal edilmesi, çocuğa fiziksel veya psikolojik şiddet göstermesi halinde dava açma hakkına sahiptir.

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez?

Çocuğa fiziksel veya psikolojik şiddette bulunulması, ebeveynin psikolojik rahatsızlığı olması ve bu rahatsızlığın çocuğu doğrudan etkilemesi, bakım ve gözetiminin ihmal eden ebeveyne velayet hakkı verilmemektedir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Similar articles that may interest you;

İzmir Divorce Attorney

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

İhtiyati Hacizde Teminat İadesi Nasıl Alınır?

İhtiyati Hacizde Teminat İadesi Nasıl Alınır?

İhtiyati Hacizde Teminat İadesi Nasıl Alınır? | İzmir İcra Avukatı | Av. Dilek Yavuz Uysal

İhtiyati Hacizde Teminat İadesi Nasıl Alınır?

İhtiyati haciz, para ve parayla ölçülebilen teminat alacaklarına özgü takiplerde alacaklının korunması ve takibin sonuçsuz kalmaması için getirilmiş geçici bir hukuki korumadır.  İcra ve İflas Kanunu’nda düzenleme alanı bulan bu hukuki yol ile borçlunun icra takibini başarısız kılmaya yönelik davranışlarının önüne geçilmesi amaçlanır. İhtiyati hacze ilişkin detaylı yazımıza  buradan ulaşabilirsiniz.

Peki Yatırılan Teminat İadesi Nasıl Geri Alınır?

İhtiyati haciz kararı icraya konulmuş ise, teminatı iade alabilmeniz için bazı şartların varlığı gerekir. Bu şartlar, takibin kesinleşmesi veya ihtiyati haciz talebinizden feragat etmenize göre değişiklik gösterir. 

A- İcra Takibi Borçlular Açısından Kesinleşmiş İse:

Eğer icra takibi hakkında ihtiyati haciz kararı alınan tüm borçlular için kesinleşmişse, ilk olarak icra müdürlüğünden tüm borçlular hakkında takibin kesinleştiğine ilişkin derkenar almanız gerekecektir. Zira mahkeme, teminatın iadesi talebinde icra dairesinin kesinleştirme kararını ve teminatın iadesinin uygun olduğu yönündeki yazıyı dikkate alarak karar verir. 

Mahkeme tarafından , İcra dosyası müdürlükten istenmez. Bu beyanınızı icra müdürlüğünün de onayladığını gösterir derkenar ister. Bu aşamada yapmanız gereken derkenarı önce icra dosyasından onaylatıp mühürletmek, ardından mahkeme dosyasına sunmaktır.

Sırası ile özetleyecek olursak:

  1. İcra dairesinden takibin kesinleştirilmesi talep edilmelidir.
  2. Takibin keşinleştirilmesinden sonra icra dairesinden teminatın iadesi yönünde talepte bulunulmalıdır. 
  3. İcra dairesinden teminatın iadesi yönündeki derkenar alınır.
  4. İhtiyati haciz kararı veren mahkemeye bir dilekçe ile sebebi ile birlikte teminatın iadesi talebi iletilir. Dilekçe ekine icra dairesinin derkenarı eklenir.

B- İhtiyati hacizden feragat edilmiş ise:

Bazı durumlarda borçlulara ulaşmak çok zor olabilir veya fazla zaman alabilir. Bu durumlarda İcra takibini kesinleştirmede sorun yaşıyorsanız veya borçluların adına kayıtlı herhangi bir malvarlığına rastlayamadıysanız ihtiyati haciz kararının pratikte sizin için bir önemi kalmamıştır.  Zira ihtiyaten haczedilerek dosya borcunu karşılar mal varlığı yoksa teminatın boşuna mahkeme veznesinde beklediğini söylemek mümkündür. Bu durumlarda, ihtiyati hacizden feragat ederek de teminatın iadesini talep edebilirsiniz. Ancak bunun için, herhangi bir fiili ya da kaydi haciz uygulanmamış olması gerekir. Borçlulardan biri hakkında takip kesinleşmiş, fiili haciz de tatbik edilmiş ancak diğer borçlu /borçlular için feragat etmek istiyorsanız, derkenarda bu hususu açıkça belirtmeniz uygun olacaktır.

İhtiyati haciz kararının geçerlilik süresi, karar tarihinden itibaren 10 gün olduğundan, avukatsız işlem yapıldığında kararın icraya konulabilmesi için bazen bu 10 günlük sürenin kaçırıldığı durumlar olabilir. Bir başka örnekte de borçlu ile protokol yapılır veya borç tahsil edilir ve ihtiyati hacze gerek kalmayabilir.

Eğer dosyaya teminat yatırılmışsa, ortada derkenar alabileceğiniz bir icra dosyası da doğal olarak bulunmayacağından, bu kez mahkemeye hitaben bir dilekçe ile, karar aslını da eklemek suretiyle, “Karar 10 gün içinde icraya konulmadığından hükümsüz kalmıştır. Karar aslını dilekçemiz ekinde sunuyoruz. Dosyaya yatırılan teminatın tarafımıza iadesini talep ediyoruz” şeklinde hazırlanacak bir dilekçe ile teminatınızı iade almanız mümkündür.

Bu durumda derkenar, iki suret olarak hazırlanacak, bir tanesi karar alınan icra dosyasında bırakılacak, diğeri de imza mühür ve kaşe alındıktan sonra mahkeme kalemine sunulacaktır. Hakim, derkenarın uygun olup olmadığını inceleyecek ve uygunsa, “Teminat iadesi uygundur” yazarak tarih atıp paraflayacaktır. Bu işlemler, uygulamada genelde bir gün sürmektedir. Derkenarı verdikten sonra ertesi gün, dosyada vekaleti olan avukat veya asil, dosyadan teminatı iade alabilir.

Görüldüğü üzere icra işlemleri pek çok usuli bilgi gerektirmektedir. Hukuki süreler açısından takibi önemli olan bu alanda bulunan dosyalarınızı hızlı sonuçlandırmak ve hak kaybına uğramamak adına bir avukat yardımı ile takip etmenizi öneririz.

Konuya ilişkin hukuki bilgi almak için uzman ekibimizle Contact geçin. 

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Bankaların KEP Adresleri

Bankaların KEP Adresleri

Bankaların KEP Adresleri | İzmir İcra Avukatı

Özellikle icra süreçlerinde İcra İflas Kanunu Madde 89 kapsamında borçlunun bankalar nezdinde bulunan hesapları ile mirasbırakanın malvarlığı araştırma süreçlerinde banka iletişim bilgileri sıklıkla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu süreçlerde bankalara kolaylıkla ulaşılabilmesi adına, bankaların genel müdürlük adresleri, internet siteleri ve KEP adreslerini derledik.

Banka Ticari ÜnvanıGenel Müdürlük AdresiWeb SiteKEP Adresi
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası A.Ş. Hacıbayram Mah. Atatürk Bulvarı No 8 Ulus Altındağ Ankara  http://www.ziraatbank.com.tr ziraatbank@hs01.kep.tr 
Türkiye Halk Bankası A.Ş. Barbaros Mah. Şebboy Sok. No 4/1 Ataşehir İstanbul  http://www.halkbank.com.tr halkbank.muhaberat@hs03.kep.tr 
Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Saray Mah. Dr. Adnan Büyükdeniz Cad. No 7/A-B Ümraniye İstanbul  http://www.vakifbank.com.tr vakifbank@hs01.kep.tr 
Akbank T.A.Ş. Sabancı Center 4. Levent İstanbul  http://www.akbank.com akbank@akbank.hs03.kep.tr 
Anadolubank A.Ş. Saray Mah. Toya Sok. No 3 Ümraniye İstanbul  http://www.anadolubank.com.tr anadolubank@hs02.kep.tr  
Fibabanka A.Ş. Esentepe Mah. Büyükdere Cad. No 129 Şişli İstanbul  http://www.fibabanka.com.tr fibabanka.resmikurumlar@hs03.kep.tr 
Şekerbank T.A.Ş. Emniyet Evleri Mah. Eski Büyükdere Cad. No 1/1A Kağıthane İstanbul  http://www.sekerbank.com.tr sekerbank.haberlesme@sekerbank.hs03.kep.tr 
Turkish Bank A.Ş. Vali Konağı Cad. No 1 Nişantaşı Şişli İstanbul  http://www.turkishbank.com.tr turkishbank.muhaberat@hs03.kep.tr 
Türk Ekonomi Bankası A.Ş. Saray Mah. Sokullu Cad. TEB Kampüs C ve D Blok No 7A-7B Ümraniye İstanbul  http://www.teb.com.tr turkekonomibankasi@hs03.kep.tr 
Türkiye İş Bankası A.Ş. İş Kuleleri Levent Beşiktaş İstanbul  http://www.isbank.com.tr isbankasi@hs02.kep.tr 
Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Yapı Kredi Plaza D Blok Levent İstanbul  http://www.yapikredi.com.tr yapikredi@yapikredi.hs02.kep.tr  
Adabank A.Ş. Büyükdere Cad. Rumelihan No 40 Kat 2 Mecidiyeköy İstanbul  http://www.adabank.com.tr adabank@hs01.kep.tr 
Birleşik Fon Bankası A.Ş. Büyükdere Cad. No 143 Kat 1-2 Esentepe Şişli İstanbul  http://www.fonbank.com.tr fonbank@hs01.kep.tr 
Alternatifbank A.Ş. Ayazağa Mah. Cendere Cad. No:109M 2D Blok Sarıyer İstanbul  http://www.alternatifbank.com.tr alternatifbank.muhaberat@hs03.kep.tr 
Arap Türk Bankası A.Ş. Valikonağı Cad. No 10 Nişantaşı İstanbul  http://www.atbank.com.tr atbank@hs03.kep.tr 
Bank of China Turkey A.Ş. Büyükdere Cad. No 209 Tekfen Tower Kat 21 4. Levent İstanbul  http://www.bankofchina.com.tr bankofchina.turkey@hs03.kep.tr 
Burgan Bank A.Ş. Maslak Mah. Eski Büyükdere Cad. No 13 Sarıyer İstanbul  http://www.burgan.com.tr burganbank@hs03.kep.tr 
Citibank A.Ş. Saray Mah. Ömer Faik Atakan Cad. No 3 Yılmaz Plaza Ümraniye İstanbul  http://www.citibank.com.tr citibank.muhaberat@hs03.kep.tr 
Denizbank A.Ş. Büyükdere Cad. No 141 Esentepe Şişli İstanbul  http://www.denizbank.com denizbank.haberlesme@hs04.kep.tr 
Deutsche Bank A.Ş. Esentepe Mah. Büyükdere Cad. Tekfen Tower No 209 Kat 17-18 Şişli İstanbul  http://www.db.com.tr db.iletisim@db.hs03.kep.tr 
HSBC Bank A.Ş. Esentepe Mah. Büyükdere Cad. No 128 Şişli İstanbul  http://www.hsbc.com.tr hsbcbank@hs04.kep.tr 
ICBC Turkey Bank A.Ş. Maslak Mah. Dereboyu/2 Cad. No 13 Sarıyer İstanbul  http://www.icbc.com.tr icbcturkey@hs02.kep.tr 
ING Bank A.Ş. Reşitpaşa Mah. Eski Büyükdere Cad. No 8 Sarıyer İstanbul  http://www.ing.com.tr ingbank@hs03.kep.tr 
MUFG Bank Turkey A.Ş. Fatih Sultan Mehmet Mah. Poligon Cad. Buyaka 2 Sitesi No 8B C Blok Kat 20-21 Tepeüstü Ümraniye İstanbul  http://www.tu.bk.mufg.jp mufgturkey@hs02.kep.tr 
Odea Bank A.Ş. Büyükdere Cad. Levent 199, No 199 Kat 33-40 Şişli İstanbul  http://www.odeabank.com.tr odeabank.muhaberat@hs04.kep.tr  
QNB Finansbank A.Ş. Esentepe Mah. Büyükdere Cad. Kristal Kule Binası No 215 Şişli İstanbul  http://www.qnbfinansbank.com qnbfinansbank@hs05.kep.tr 
Rabobank A.Ş. Esentepe Mah. Büyükdere Cad. Bahar Sok. River Plaza No 13 Kat 7 Ofis No 15-16 Şişli İstanbul  http://www.rabobank.com.tr rabobank.muhaberat@hs03.kep.tr 
Turkland Bank A.Ş. 19 Mayıs Mah. 19 Mayıs Cad. Şişli Plaza A Blok No 7 Şişli İstanbul  http://www.tbank.com.tr tbank@tbank.hs03.kep.tr  
Türkiye Garanti Bankası A.Ş. Nispetiye Mah. Aytar Cad. No 2 Levent Beşiktaş İstanbul  http://www.garantibbva.com.tr garantibankasi@hs02.kep.tr
Bank Mellat Büyükdere Cad. Binbirçiçek Sok. No 1 1.Levent İstanbul  http://www.mellatbank.com bankmellat@hs03.kep.tr 
Habib Bank Limited Abide-i Hürriyet Cad. Geçit Sok. No 6/A Şişli İstanbul  http://www.hbl.com.tr/ habibbank@hs03.kep.tr  
Intesa Sanpaolo S.p.A. Meltem Sok. No 10 İş Kuleleri Kule 2 Kat 21 Levent Beşiktaş İstanbul  http://www.intesasanpaolo.com.tr intesasanpaolo.istanbul@hs03.kep.tr 
JPMorgan Chase Bank N.A. Büyükdere Cad. No 185 Kanyon Ofis Binası Kat 8 Levent İstanbul  http://www.jpmorgan.com/pages/international/turkey jpmorganchasebank@hs03.kep.tr 
Société Générale (SA) Nispetiye Cad. Akmerkez E-3 Blok Kat 10 Etiler İstanbul  http://www.societegenerale.com.tr societegenerale.ist@hs04.kep.tr 
İller Bankası A.Ş. Kızılırmak Mah. Ufuk Üniversitesi Cad. No 12 Çukurambar Çankaya Ankara  http://www.ilbank.gov.tr illerbankasi@hs01.kep.tr 
Türk Eximbank Saray Mah. Ahmet Tevfik İleri Cad. No 19 Ümraniye İstanbul  http://www.eximbank.gov.tr tikb.eximbank@hs03.kep.tr  
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası A.Ş. Saray Mahallesi Dr. Adnan Büyükdeniz Cad. No 10 Ümraniye İstanbul  http://www.kalkinma.com.tr kalkinmabankasi@hs02.kep.tr 
Aktif Yatırım Bankası A.Ş. Büyükdere Cad. No 163 Zincirlikuyu Şişli İstanbul  http://www.aktifbank.com.tr aktifbank@hs03.kep.tr 
Diler Yatırım Bankası A.Ş. Tersane Cad. No 96 Diler Han Kat 8 Karaköy İstanbul  http://www.dilerbank.com.tr dilerbank@hs03.kep.tr 
GSD Yatırım Bankası A.Ş. Aydınevler Mah. Kaptan Rıfat Sok. No 3 GSD Binası Küçükyalı Maltepe İstanbul  http://www.gsdbank.com.tr gsdbank@hs03.kep.tr 
İstanbul Takas ve Saklama Bankası A.Ş. Reşitpaşa Mah. Borsa İstanbul Cad. No 4 Sarıyer İstanbul  http://www.takasbank.com.tr takasbank.haberlesme@hs03.kep.tr 
Nurol Yatırım Bankası A.Ş. Büyükdere Cad. Nurol Plaza No 255 Kat 15/1502 Maslak Sarıyer İstanbul  http://www.nurolbank.com.tr nurolbank.muhaberat@nurolbank.hs03.kep.tr 
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. Meclisi Mebusan Cad. No 81 Fındıklı İstanbul  http://www.tskb.com.tr tskb@hs02.kep.tr 
Bank of America Yatırım Bank A.Ş. Büyükdere Cad. No 185 Kanyon Ofisi Bloğu Kat 11 Levent İstanbul  http://www.mlyb.com.tr mlbank@hs01.kep.tr 
BankPozitif Kredi ve Kalkınma Bankası A.Ş. Rüzgarlıbahçe Mah. Kumlu Sok. No 3 Kavacık Beykoz İstanbul  http://www.bankpozitif.com.tr bankpozitif.muhaberat@hs03.kep.tr 
Pasha Yatırım Bankası A.Ş. Sultan Selim Mah. Hümeyra Sok. Pasha Plaza No 2/7 Kağıthane İstanbul  http://www.pashabank.com.tr pashabank.tebligat@hs03.kep.tr 
Standard Chartered Yatırım Bankası Türk A.Ş. Büyükdere Cad. Yapı Kredi Plaza, C Blok, Kat 15 Levent İstanbul  http://www.standardchartered.com.tr scbank.eyp@hs04.kep.tr 
Bankaların KEP Adresleri

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Tag Along Nedir?

Tag Along Nedir

Tag Along Nedir? | İzmir Start-up Avukatı

Tag Along Nedir?

“Birlikte Satma Hakkı”

Yasal mevzuat kapsamında düzenlenmemiş olan Tag Along hakkı, uygulamada şirket hissedarları arasında imzalanacak bir sözleşme ile düzenlenmektedir. Şirket hissedarlarının Tag Along haklarından faydalanabilmesi için önceden bir hissedar sözleşmesi (SHA) kapsamında bu hakkın çerçevesi kararlaştırılmalıdır. Şirket ana sözleşmesinden farklı olarak, hissedar sözleşmeleri (SHA) kamuya açık belgeler değil, taraflar arasındaki özel mahiyette sözleşmelerdir. Bu nedenle, şirketin tüm üyeleri için bağlayıcı değildir, sadece hissedarlık sözleşmesine katılan kişiler için bağlayıcıdır.

Tag Along haklarını kullanmanın en temel avantajlarından biri, şirketin satılması durumunda bu düzenlemenin azınlık hissedarlarına (bazen hisse sahibi olan çalışanlar da dahil olmak üzere) bir takım finansal ve yasal koruma sağlamasıdır. Bir satış teklif edildiğinde, azınlık hissedarları genellikle yeterli pazarlık gücüne ve yasal bilgiye sahip değildir. Tag Along düzenlemesi ile azınlık hissedarları çoğunluk hissedarlarına teklif edilen koşullarda hisselerinin satışını gerçekleştirebilme imkânı elde edebilirler. Bu sebeple düzenlenecek bir Tag Along maddesi, azınlık hissedarların şirket paylarını nakde çevirebilme imkanlarının artmasını sağlayacaktır. Çünkü Tag Along ile azınlık hissedarlara çoğunluk tarafından yapılan herhangi bir anlaşmaya katılma ve bir bakıma “geride kalmalarını engelleme” fırsatı verilecektir.

Tag Along düzenlemelerinin bir başka sebebi de, uygulamada sıklıkla şirket hisselerinin çoğuna sahip bir hissedar işletmedeki payını satması durumunda, çoğunluk sahibi hissedarın daha yüksek bir hisseye ve karar verme özgürlüğüne sahip olması sebebi ile “control premium” olarak da adlandırılan hissenin gerçek fiyatından daha yüksek bir fiyata satışının gündeme gelmesidir.

Tag Along düzenlemeleri özet ile azınlık pay sahiplerine yüksek bedelli satış süreçlerine katılma ve çoğunluk pay sahipleri ile üçüncü bir taraf arasındaki herhangi bir satışta söz konusu olan yüksek fiyattan satabilmelerine olanağı tanır.

Tag Along bir yükümlülük olmayıp, bir haktır. Dolayısıyla tag along düzenlemesi kapsamında azınlık pay sahibi bu hakkını kullanmayı seçip seçmeme konusunda, aksine bir düzenleme yok ise, özgürdür.

Tag Along düzenlemesi, esas olarak, bir şirket satışı sırasında azınlık hissedarlarının hisselerinin de dikkate alınmasını sağlamak için kullanılır. Tag Along hakları bazen bir satışın tamamlanmasını da zorlaştırabilir. Tag Along düzenlemelerinin mevcut olduğu kimi şirketlerde, şirketlere gerçekleştirilmesi muhtemel yatırımlar için caydırıcı etki yaratabilmektedir. Zira, kimi yatırımcılar, kendilerine uygun olmayan yükümlülükler getiren bir şirkete yatırım yapmayı çok doğal olarak tercih etmeyecektir.

Etiketleme Hakları ile Sürükleme Hakları Arasındaki Fark Nedir?

Drag Along hakları, esasen Tag Along haklarının tam tersidir. Tag Along hakları, bir satış durumunda azınlık hissedarlarına müzakere hakları verirken, Drag Along hakları, azınlık hissedarlarını, çoğunluk hissedarlar tarafından müzakere edilen herhangi bir anlaşmayı kabul etmeye zorlar.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Drag Along Nedir?

Drag Along Nedir?

Drag Along Nedir? | İzmir Start-up Avukatı

Drag Along Nedir?

“azınlık hissedarının, çoğunluk hissedarı tarafından bir şirketin satışına katılmaya zorlanmasını sağlayan sözleşme hükmü”

Şirketlerde birleşme, devralma ve yatırım süreçleri oldukça karmaşık ve teknik bir hal alabilmektedir. Bu süreçlerde, özellikle, Start-up ve yatırım süreçlerine yeni giriş yapan bir kimsenin karşısına sıklıkla çıkabilecek “Drag Along” kavramından bahsetmek istiyoruz. Sürüklemek kelime anlamına gelen “Drag Along” kavramı esasında şirket sahiplerinin haklarını azınlık hissedarlara karşı koruyan bir düzenleme olarak uygulamada pay sahipleri sözleşmesinde (SHA) düzenlenmektedir.

Drag Along düzenlemeleri ile amaç şirket hisselerinin bir kısmının 3. Kimselere satışı halinde, diğer hissedarları da bu şartlar altında satışa zorlama amacı ile düzenlenmektedir.

Drag Along düzenlemesi birçok şirketin satışı için önemlidir, çünkü alıcılar genellikle bir şirketin tam kontrolünü ararlar. Kısaca belirtmek gerekir ise, Drag Along düzenlemesi ile hızlı büyümekte olan girişimlerin büyük şirketler tarafından güzel bir teklif ile tamamen devralınmak istenmesi durumunda şirketi yüksek bedel ile satmak isteyen girişimcilerin azınlık pay sahipleri tarafından engellenmemesi amaçlanmaktadır. Zira şirketin tamamen devralmak isteyen birçok şirket, şirket ile birlikte gelecek olan azınlık pay sahiplerine her zaman sıcak bakmayacak olup; bu süreçte Exit süreçlerinin engellenmemesi amaçlanmaktadır.

Azınlık Sahipleri İçin Drag Along Düzenlemesinin Faydaları

Özellikle büyük şirketlerde, drag along hakkı her ne kadar azınlık hak sahiplerinin şirket üzerindeki haklarını kısıtlatma amacı taşımakta ise de, özellikle yüksek bedeller üzerinden şirketin satışı durumunda azınlık paylarının da bu yüksek şartlar çerçevesinde satışı meydana gelmekte olup; aksi durumda dahi cüzi bedeller ile satılabilecek paylar için daha avantajlı bir durum haline gelebilmektedir.

Drag Along ve Tag Along Düzenlemelerinin Farkları

Etiketlemek anlamına gelen tag along kavramı da drag along düzenlemeleri ile sıklıkla şirket birleşme ve devralma süreçlerinde karşımıza çıkabilmektedir. Benzer altyapılara sahip olmakla birlikte farklı düzenleme öngören tag along maddeleri genellikle azınlık hak sahiplerini korur mahiyette hazırlanmaktadır. Bu açıdan drag along düzenlemelerinin tam tersi gibi düşünülebilir.

Tag Along düzenlemeleri azınlık hissedarlarına satma seçeneği sunar, ancak bir yükümlülük getirmez. Şirketin satış süreçlerinde tag along düzenlemesine uygun bir süreç izlenmez ise, geçersizlik söz konusu olabilecektir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Sanık Ne Demek?

Sanık Ne Demek

Sanık Ne Demek? | İzmir Ceza Avukatı

Sanık Ne Demek?

sanık

isim, hukuk

Suçlu olduğu sanılarak mahkemeye sevk edilmiş kimse, maznun:

Sanık ceza yargılaması süreçlerinde, savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesinden sonra hakkında suç işlediği şüphesi duyulan kişiye verilen isimdir. İddianamenin kabulü öncesinde bu kişiye şüpheli ismi verilmekte iken, iddianamenin kabulü ile birlikte sanık adını alır.

Sanığın Hakları Nelerdir?

YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ E. 2016/7026 K. 2017/3341

“Savunma hakkı ile ilgili yasal düzenleme, tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve yerleşik yargısal uygulamalara bakıldığında;

CMK’nın 176. maddesinde, iddianamenin sanığa tebliği ve duruşmaya çağrılmasına yer verilmiş olup, “çağrının tebliği ile duruşma günü arasında en az bir hafta süre bulunması gerekir.” Şeklinde, sanıklara savunma için en az bir haftalık süre öngörülmüştür. Bu süreye riayet edilmemesi halinde CMK 190/2 maddesi uyarınca sanığa ve müdafiine “duruşmaya ara verilmesini” isteme hakkının olduğu bildirilecektir. Sanığın mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya geçerli bir nedene dayalı olmaksızın sorgusunun yapılamaması halinde, delillerin ortaya konulmasına engel teşkil etmeyecektir.( CMK 206/1 m)

Deliller ortaya konulduktan sonra tartışmada söz, sırası ile katılana, vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa, müdafiine veya kanuni temsilcisine verilir. Hükümden önce son söz sanığa aittir.” ( CMK 216. m) Bu düzenleme ile delillerin ne şekilde tartışılacağı ve söz alma sırası gösterilmiştir.

Anayasanın 36/1 maddesinde, “herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilerek, savunma hakkı vurgulanmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında: “Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.

Sözleşmesinin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasında ise:

“Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:

  1. Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
  2. Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak;
  3. Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek…” şeklinde adil yargılama ilkelerine yer verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarına göre adil yargılama ilkelerine dair kriterler aşağıdaki başlıklar halinde toplanabilir.

  1. Yargılamanın makul süre içinde sonuçlandırılabilmesi ve kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının tanınması,
  2. Yargılamanın istisnalar hariç aleni olarak yapılması,
  3. Hakkaniyete uygun yargılama yapılması,
  4. Suçsuzluk karinesine riayet edilmesi,
  5. İsnadı öğrenme hakkının sağlanması,
  6. Savunmayı hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı, bu hakkın kullanımının sağlanmasında dosyanın hacmine ve delillerin çeşitliliğine bağlı olarak makul bir sürenin verilmesini gerektirmektedir. Savunmayı hazırlamak için gerekli kolaylıklara sahip olma dava dosyasının içeriğinde yer alan delillere erişebilme imkanını içermektedir. Bu hak sadece müdafiiye değil sanığa da tanınmalıdır.
  7. Kendi kendine savunma veya bir müdafiinin hukuki yardımından yararlanma hakkı,
  8. Duruşma sırasında tanıklara soru sorabilme ve delilleri Cumhuriyet savcısı ile eşit koşullarda tartışabilme imkanının sağlanmasıdır. Bu hakkın kullanılmasında sınırlandırılmalar sözkonusu olabilmektedir. Sanığın duruşma salonunda bulunmasının sakıncalı olması (CMK. 200. md.), önceden dinlenen tanığın duruşma sırasında tekrar dinlenememesi (CMK. 211. md.), gizli belge incelenmesi (CMK. 125. md.), açık olarak dinlenilmeleri kendileri ve Devlet açısından tehlike oluşturan tanıkların gizli olarak dinlenmeleri (CMK. 47, 58. md.) sayılabilir.

Adil yargılama ilkelerinden tartışma konusu olan savunma hakkının üzerinde durmak gerekecektir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “hakkaniyete uygun yargılama” kavramından hareket ederek adil yargılamanın zımni gereklerini saptamıştır. Bu gereklerden en önemlisi Anayasanın 36. maddesinde de açıkça ifade edilmiş olan “savunma hakkı“dır. Ceza yargılamasındaki savunma haklarının güvence altına alınması demokratik toplumun temel bir ilkesidir. Bu sebeple Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre, Ludi/İsviçre ve Artico/İtalya davalarında verilen kararlarda da belirtilmiş olduğu üzere, hakkaniyete uygun bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için yargılamanın yürütülmesi sırasında alınan önlemlerin, savunma hakkının yeterince ve tam olarak kullanılması ile uyumlu olması ve bu hakların teorik ve soyut değil, etkili ve pratik olacak şekilde yorumlanması gerekmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “hakkaniyete uygun yargılama” kavramı, aynı maddenin (3) numaralı fıkrasında yer alan “suç isnat edilmiş kişi“nin asgari haklarıyla doğrudan bağlantılıdır. Hakkında bir suç isnadı olan kişiye tanınmış anılan fıkradaki haklar, numaralı fıkrada yer alan hakkaniyete uygun yargılama ilkesinin somut görünümleridir. Fakat hakkaniyete uygun yargılama çerçevesindeki haklar ve ilkeler, (3) numaralı fıkradaki kapsamlı olmayan listedeki minimum haklarla sınırlı değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Asadbeyli ve Diğerleri/Azerbaycan kararında belirtilmiş olduğu üzere, (3) numaralı fıkrada yer alan asgari şüpheli/sanık hakları, (1) numaralı fıkrada koruma altına alınmış olan daha genel nitelikteki “hakkaniyete uygun yargılanma” hakkının özel görünüm şekilleridir. Bu sebeple Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan özel güvencelerin, (1) numaralı fıkrada yer alan “hakkaniyete uygun yargılanma hakkı” ışığında değerlendirilmesi gerekir. Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Pélissier ve Sassi/Fransa kararında da belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a-e) bentlerinde düzenlenen güvenceler arasında da bağ bulunmakta olup bunlardan her biri yorumlanırken diğerleri de dikkate alınmalıdır. Bu sebeple yalnızca (3) numaralı fıkrada sayılan haklara uygun olarak yapılan bir ceza yargılamasının, (1) numaralı fıkrada yer alan “hakkaniyete uygun yargılanma hakkı” ışığında değerlendirilmeden, hakkaniyete uygun ve dolayısıyla adil olduğu söylenemez.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinde hakkında bir suç isnadında bulunulan kişinin “Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden ayrıntılı olarak haberdar edilmek” hakkı, kişinin savunmasını hazırlayabilmesi için getirilmiş bir güvencedir. 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında güvence altına alınmış olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ışığında, (3) numaralı fıkranın (a) bendi, cezai konularda hakkaniyete uygun bir yargılama yapılmasının temel ön koşulu olarak şüpheli veya sanığa detaylı bilgi verilmesini öngörmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendi, bilgilendirmenin şekline dair herhangi bir yükümlülük içermemekle birlikte bu güvence, şüpheliye veya sanığa hakkındaki “suçlamayı bildirme” konusunda özel bir çaba gösterilmesi gerekliliğine işaret etmektedir. Bu sebeple (a) bendi uyarınca sanığa verilecek bilgi, kendisinin hangi fiil sebebiyle suçlandığını ve bu fiilin hukuki nitelemesinin ne olduğunu içermeli ve detaylı olmalıdır. Ceza kovuşturmasında esaslı bir yeri olan iddianamenin tebliğ edilmesiyle, sanığın, yazılı bir biçimde, suçlamaların maddi ve hukuki temelinden resmi olarak haberdar olduğu kabul edilmektedir.

Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin (a) bendi ile hakkında bir suç isnadında bulunulan kişinin “Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak” hakkına yer verilen (b) bentlerinin birbiriyle bağlantılı olduğunu; suçlamanın nedeni ve niteliği hakkında bilgilendirilme hakkının, şüphelinin veya sanığın savunmasını hazırlama hakkı ışığında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Savunmanın hazırlanması için gerekli zamana sahip olma hakkı, Anayasanın 36. maddesinde belirtilen “meşru vasıta ve yollardan yararlanmak” kavramının kapsamındadır. Bu hak gereğince sanığa ve müdafiine savunma için gerekli hazırlıkları yapabilecekleri zamanın verilmesi gerekmektedir.”

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

El Atmanın Önlenmesi (Müdahalenin Men-i) Davası

El Atmanın Önlenmesi

El Atmanın Önlenmesi | İzmir Hukuk Bürosu

Türk Medeni Kanunu Madde 683 uyarınca “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.” hükmüne dayanılarak açılabilen el atmanın önlenmesi davaları kısaca taşınır veya taşınmaz sahiplerinin, mülkiyet haklarından kaynaklanan haklarını kullanmasını haklı bir sebebe dayanmaksızın engelleyen kişilere karşı açabilecekleri davalar olarak tanımlanabilir. 

El Atmanın Önlenmesi Davasının Açılabilmesi için Gereken Şartlar

1- Davayı açacak kişinin mülkiyet hakkına sahip olması gerekmektedir. 

Bu davaları hem malikler, hem de maliklerin mirasçıları açmaya yetkilidir. Ayrıca el atmanın önlenmesi davalarında kamu da davalı ya da davacı statüsüne sahip olabilmektedir. Özellikle kamulaştırmasız el atma durumlarında da el atmanın önlenmesi ya da bu kamulaştırmadan meydana gelen zararın tazmin edilmesi için dava açılabilmektedir. 

2- Kişinin malına karşı haksız bir saldırı veya müdahalenin bulunması gerekmektedir. 

Burada dikkat edilmesi gereken bir husus ise, kötü niyet şartının zorunlu olmamasıdır. Kişinin mülkiyet hakkına karşı haksız bir saldırı olması bu davanın açılması için gereken şartı sağlamaktadır. 

3- Söz konusu müdahalenin devam ediyor olması ya da ileride meydana geleceği kesin olması gerekmektedir. 

4- El atmanın bir zarara sebep olması şart değildir. (Ancak el atma ile gerçekleşen maddi bir zarar durumunda işbu dava ile ecrimisil talepli dava da açılabilmektedir.)

Bu davaların açılabilmesi için gereken şartlardan bahsettikten sonra, davalara sıkça konu olan örnekleri paylaşacak olursak: 

  • Hisseli tapularda hisse sahiplerinden birisinin diğer hissedarın gayrimenkulü kullanmasını engellemesi,
  • Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri uyarınca yapılan binada, müteahhitin projeye aykırı olarak kaçak kat yapması durumunda, arsa sahiplerinin haksız müdahaleden dolayı kaçak katın yıktırılmasını istemeleri,
  • Bir arsanın altından kamulaştırma yapılmaksızın geçirilen su borusu vb. tesisatın meydana getirdiği müdahalenin engellenmesinin istenmesi,
  • Başkasına ait tarla üzerinde hasat yapılması,
  • Başkasına ait olan taşınmazdan çıkan suyun başkası tarafından kendi tarlasına aktarılması,
  • Satışı tamamlanmadan bir gayrimenkulun kullanılmaya başlanması hallerinde atmanın önlenmesi davası açılabilir. 

Söz konusu örnekler, sınırlı sayıda olmayıp belirtilen şartların meydana gelmesi ile mülkiyet hakkına zarar veren her durumda müdahalenin men-i davası açılabilir. 

Mülkiyet hakkının Anayasa ile korunan temel haklardan olması hasebiyle bu hakkın ihlalinden doğan ihtilaflarda dava yoluna başvurmak için zamanaşımı süreleri işlememektedir. 

Müdahalenin Men-i Durumunda Tazminat

Müdahalenin Men-i davalarında kusurun şart olmadığını belirtmiştik. Fakat eğer kişi kusurluysa -yani hakkı olmadığının farkında veya bu konuda ihtilaf olduğunun bilincindeyse- sebep olduğu zararı da gidermek zorundadır.

Burada maddi ve manevi tazminatın hesaplanması ve talep edilmesi bakımından genel hükümler uygulanır.

Görüleceği üzere, müdahalenin men-i davaları, mülkiyet hakkına dayanmakla birlikte teknik ve hukuki bilgi ile hareket edilmesi gereken davalardır. Belirtmemiz gerekir ki uygulamada karşılaşılan durumlar çoğu zaman bu anlattıklarımız kadar yalın olmaz. Çoğu olay kendi içerisinde karmaşık bir yapıya sahip olabilir. Dolayısıyla el atmanın önlenmesi davası gibi önemli davalarda yapılması gereken en doğru şey, bu alanda tecrübeli avukatların yardımına başvurmak olacaktır.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Kira ve Taşınmaz Hukukuna İlişkin Diğer Yazılarımız İçin;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Soyadının Değiştirilmesi Davası

Soyadının Değiştirilmesi Davası

Soyadının Değiştirilmesi Davası | İzmir Hukuk Bürosu

Dava Şartları: 

Soyadı değiştirme davasının temel şartı olarak haklı bir sebep ileri sürülmelidir. Kanunda haklı sebepler sayılmamıştır. Bunlar daha çok Yargıtay kararları ile belirlenir. Bu nedenle mahkemenin haklı sebep olduğuna karar verdiği her sebeple değiştirilebilir. Haklı sebep olması halinde soyadı değiştirmenin şartları yerine getirilmiş olur.

Uygulamada sıkça karşılaşılan  haklı sebepler şunlardır:

  • Soyadı kanununa aykırı olması
  • Gülünç olması
  • Genel ahlaka aykırı olması
  • Kişinin dini değerleriyle çelişmesi
  • Kişinin sosyal hayatını ve iş hayatını olumsuz etkileyecek bir anlama sahip olması
  • Kötü hatırlanan bir olay ya da kişiyi hatırlatması
  • Kişinin çevresi tarafından başka bir soyadıyla tanınıyor olması
  • Baba veya anneyle ailesel sorunlar yaşanması sebebiyle soyadının değiştirmek istenmesi

Dava Açmadan Soyadı Değişikliği 

Soyadı değişikliği kural olarak mahkemede dava ile gerçekleştirilebilir. Fakat Nüfus Hizmetleri Kanunu ek geçici 8. maddesi bu duruma bir istisna getirmiştir. Maddeye göre Soyadı Kanunu’nun 3. maddesine aykırı olan soyadları ile basit yazım hatası veya düzeltme işareti kullanılmaması sebebiyle anlam değişikliğine uğramış olan soyadları dava açmadan, nüfus müdürlüğünde değiştirilebilir. Ancak bu uygulama belli bir süre için geçerlidir. 24/12/2022  tarihine kadar bu kapsamdaki soyadları soyadı değiştirme davası açılmadan nüfus müdürlüğünden değiştirilebilir.

2525 Sayılı Soyadı Kanunu Madde 3: “Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz.”

Yeni düzenleme ile belirli bir süreye kadar Soyadı Kanunu’nun 3. maddesine aykırı olanlar nüfus müdürlüğünden değiştirebilecektir. 

Dava Süreci:

Dava kural olarak nüfus idaresine karşı açılmaktadır. Soyisim değiştirme davalarında sık sık yanlış kişiye karşı dava açıldığı görülmektedir. Bu durumda hem dava maliyeti artacak hem de zaman kaybı ortaya çıkacaktır. Böyle bir sonuçla karşı karşıya kalmamak adına soyadı değiştirme davasının avukat aracılığı ile açılması doğru olacaktır. 

Soyadı değişikliği davasında mahkemenin davayı kabul etmesi sonucunda kesinleşen karar, Basın İlan Kurumu’na gönderilerek ilan ettirilir.

Basın İlan Kurumu ilanın yayınlandığı gazeteyi mahkemeye gönderir. Mahkeme bunun ardından kesinleşmiş kararı bu kez nüfus idaresine bildirir. Bu işlem de tamamlanınca soyadı değiştirilen kişi nüfus idaresine giderek yeni soyadının yer aldığı kimliğini alabilir.

Soyadı Değiştirme Davası Ne Kadar Sürer? 

Soyadı değiştirme süresi mahkemelerin yoğunluğuna göre değişkenlik gösterebilir. Ortalama olarak ilk duruşma iki ile dört ay arasında verilmektedir. Genelde tek celsede karar verilmektedir. Tek celsede karar verilebilmesi için tüm usuli işlemlerin doğru yerine getirilmesi ve emniyet müzekkeresinin de takibi şarttır.

Soyadının Değiştirilmesine İtiraz: 

Soyadının değişmesi başka bir kişiye zarar verebilir. Soyadı değişikliği nedeniyle menfaati zedelenen, bu karardan zarar gören kişiler soyadı değişikliği kararına itiraz edebilir. Karar verildiğinden itibaren bir yıl içerisinde soyadı değişikliği kararına itiraz edilmelidir. Bu süre geçtikten sonra itiraz etmek mümkün değildir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079