Menu Close

Çekin İptali Davası

Çekin İptali Davası
Çekin İptali Davası

Çekin İptali Davası – İzmir Avukat

Çek Nedir?

Çek, ticari hayatta sıkça kullanılan, yeni girişimcilerin de tahsilat ve ödeme işlemlerini düzenlemek için yararlanabileceği bir evraktır. Kısacası çek sık kullanılan bir ödeme aracıdır.

Zayi Ne Demek?

Çekin zayi olması, çekin kullanılamaz hale gelmesi veya çek sahibinin iradesi dışında elden çıkması anlamına gelmektedir. Örneğin, çekin kaybolması, çekin çalınması, gasp edilmesi, çekin yanması, çekin yırtılması, içeriğinin okunamayacak derecede zarar görmesi, sel ve deprem gibi doğal afetler sonucunda çekin yok olması gibi durumlarda çekin zayi olması söz konusudur.

 Zayi Halinde Başvurulabilecek Kanuni Yollar

Çekin zayi olması halinde iptal edilmesine ilişkin başvurulabilecek kanuni yollar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(“TTK” ’nın) 818/1-s maddesinin açık yollamasıyla poliçenin iptaline aynı Kanun’un 757 ilâ 763. maddeleri ile 764/1. maddesinde yer verilen kurallardır.

1. Çekin İptali Davası Açılması: İradesi dışında çeki elinden çıkan lehtar veya cirantaların başvurabileceği ilk yol, TTK’nın 757. maddesinde öngörülen ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi nezdinde çekin iptali için dava açılmasıdır.

2. Çekin İstirdadını İsteme Davası Açılması: Çekin zayi olması halinde eğer çeki elinde bulunduran kişi biliniyorsa bu kişiye karşı çekin iadesi (istirdat) davası açılabilir.

3. Menfi Tespit Davası Açılması: İptal davası ve ödeme yasağına ilişkin dava açma hakkı bulunmayan keşidecinin başvurabileceği en önemli hukuksal yollardan birisi, menfi tespit davası açmaktır. Söz konusu davada, keşideci ancak çeki kötü niyetli olarak ele geçiren (bilerek borçlunun zararına hareket eden) hamile karşı borcunun bulunmadığının tespitini isteyebilir. 

4. Çekten Cayma : Çek elinden rızası hilafına çıkan keşidecinin sahip olduğu haklardan birisi de TTK’nın 799. maddesinde düzenlenen çekten cayma kurumudur. Buna göre, çek elinden rızası dışında çıkan keşideci, çekin ibraz süresi geçtikten sonra çekten cayabilir.

5. Çeki Haksız Olarak Ele Geçirenler Hakkında Suç Duyurusunda Bulunma: Uygulamada, çekin özellikle çalınma veya kaybolması gibi durumlarda çek elinden çıkan kişi tarafından faillerin bulunması amacıyla Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmakta ve bu suç duyurusu açılacak çek iptali davalarında bir delil olarak kullanılmaktadır.

Çekin İptali Davası

İradesi dışında çeki elinden çıkan lehtar veya cirantaların başvurabileceği ilk yol, TTK’nın 757. maddesinde öngörülen ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi nezdinde çekin iptali için dava açılmasıdır. Madde metnindeki çek (poliçe) elinden kişinin dava açabileceği şeklindeki ibareden keşidecinin de mahkemeye başvuruda bulunabileceği gibi bir anlam çıkmakta ise de Yargıtay, keşidecinin çekin iptali davası açamayacağına karar vermektedir. Ancak, Yargıtay bu gibi hallerde keşidecinin menfi tespit davası açma hakkının bulunduğunu da ifade etmektedir.

Çekin kaybolması, çalınması, gasp edilmesi gibi hallerden kaynaklı iptal davalarında, çekin 3. kişilerin eline geçmesi ve bankaya ibraz edilmesi tehlikesi bulunduğundan dolayı, bu gibi hallerde iptal davasında TTK’nın 757/1. maddesi uyarınca, muhatap bankanın çeki ödemekten men edilmesi de ihtiyati tedbir olarak istenmelidir. Madde metninde ödeme yasağı tedbirine hükmedilmesi için teminat yatırılması gerektiğine ilişkin açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, uygulamada mahkemelerce çek bedelinin %5 ile %15’i arasında değişen miktarlarda teminat yatırılması istenmektedir. Buna karşılık, çekin yanma, yırtılma gibi sebeplerle zayi olması halinde çekin 3. kişilerin eline geçme ihtimali bulunmadığından bu gibi durumlarda mahkemeden ödeme yasağı talep edilmesine gerek olmayacaktır. Mahkemece ödeme yasağına hükmedilmiş ve bu karar keşideciye tebliğ olunmasına rağmen hamile ödemede bulunan keşideci, TTK m. 646/2 gereği, hile veya ağır kusuru nedeniyle borcundan kurtulmuş sayılmayacağından iptal kararı hamiline tekrardan ifada bulunmak zorunda kalacaktır.  Kaldı ki, ödeme yasağı kararı verilmemiş olsa dahi borçlu, hileli veya ağır kusurlu bir şekilde üçüncü kişiye ödemede bulunursa, karar hamiline haksız fiil hükümlerine göre ödemede bulunmak zorundadır. Ödeme yasağı kararının tebliğinden sonra ödemede bulunan muhatap bankanın sorumluluğu doğacaktır ve muhatap banka, haksız fiil hükümlerine göre (TBK m. 49 vd.) sorumlu olacaktır. TTK’nın 759/1. maddesinin açık hükmü uyarınca, iptal davası ancak çeki eline geçiren kişinin bilinmemesi halinde açılabilir. Bu nedenle, dava hasımsız olarak açılmalıdır.

İptal davası açma yolunun seçilmesiyle birlikte vadesi gelmemiş olsa da ihtiyati bir tedbir olarak çeke ilişkin ödeme yasağı konulması talep edilmelidir. Uygulamada mahkemeler tarafından çeke ilişkin ödeme yasağı koymak için çek değerinin %15 oranında teminat talep edilmektedir. Alınacak tedbir kararıyla birlikte ilk aşamada çeke ilişkin risk ortadan kalkacaktır. Dava sonucunda da mahkeme tarafından çekin iptaline karar verildiğinde çek artık resmen iptal edilmiş olacaktır. Dava açılmaya karar verilmesi halinde çekin vade tarihi gelmeden işbu dava açılmalıdır. Vade tarihi geçen çeke ilişkin iptal davası açıldığında ödeme yasağına ilişkin bir tedbir kararı alınması mümkün olmayacak ve dava sonuçlanıp çek iptal edilene kadar risk devam edecektir. Uygulamada çek iptal davası masraflı bir yol olarak gözükse de hak sahibine tam koruma sağlaması sebebiyle çok daha fazla tercih edilmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, hasımsız olarak açılan çek iptal davası sonrasında mahkeme tarafından Ticaret Sicili Gazetesi’nde çekin kayıp olduğuna ilişkin ilanlar yayınlanır. İlandan önce veya sonra iptal kararı verilmeden bahse konu kayıp çek mahkemeye sunulursa ya da sunulmasa bile çeki elinde bulunduran kişi ortaya çıkarsa, dava istirdat davasına dönüşür ve mahkeme tarafından davacıya istirdat davası açması için süre verilir.

Çekin İptali Davasının Hukuki Sonuçları

Çekin iptali davası ile ilk olarak, iptal kararını alan kişinin hak sahipliğinin teşhisine imkan tanımasıdır. İptal kararı alan davacı, çek olmadan hakkını talep edebilme veya yeni bir çek verilmesini talep etme hakkına kavuşur. Bununla birlikte, iptal davası bir tespit davası niteliğini haiz olduğundan sadece senedin zayi olduğunu tespit eder. Dolayısıyla ortada bir eda davası bulunmadığından, karar lehine olan kişinin ilamların icrası yoluyla takip yapabilmesi mümkün değildir.

Çekin iptali davası  ile ikinci olarak iptale konu çekin teşhis fonksiyonunun ortadan kalkmasıdır. Bu kararla birlikte, borçlunun (keşidecinin) çekin hamili olarak gözüken kişiye ödeme yapma zorunluluğu ortadan kalkar. Çeki elinde bulunduran hamil iyiniyetli bile olsa artık keşideciye elinde bulunan çeke dayalı olarak başvurabilme hakkını kaybeder. Zira, iptal kararıyla birlikte zayi olan çekin hak sahipliğini teşhis işlevi ortadan kalkmıştır. İptal kararının bu sonucu, olumsuz sonuç olarak isimlendirilmektedir (Şaban Kayıhan, Kıymetli Evrak Hukuk, 7. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2020, s. 90).

Mahkemece verilen bu karar maddi hukuk anlamında kesin hüküm teşkil etmez. Maddi hukuk yönünden mevcut hukuki durum aynen devam eder. İptal kararı, hakkın varlığına, içeriğine ve bu hak üzerindeki tasarruf yetkisine tesir etmez . İptal kararı, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği için karar uyarınca kendisine başvurulan kişi, çekten doğan tüm defileri ileri sürebilecektir. İptal kararı, maddi hukuk yönünden etkili değildir. Bu nedenle senet zilyedi üçüncü kişinin hukuki durumunda değişiklik yaratmaz. Çünkü, iyi niyetin korunması, iptal kararı ile sınırlandırılmamıştır. İptal kararı, sadece borçluya hamile ödeme yapma zorunluluğunu ortadan kaldırır, hamilin maddi anlamda bir alacağının bulunmadığını göstermez. Başka bir deyişle, çeki elinde bulunduran üçüncü kişinin hakkının sona erdiği ve onun yerine davacının hak sahibi olduğu sonucuna varılamaz. Böyle bir durumda, iyiniyetli hamilin başvurabileceği yol, iptal kararının iptali için bir dava açmak olmalıdır.

Senet iptal edilmiş fakat borçlu henüz ifada bulunmamış ve borçlu karar elinde bulunan kişiye yeni bir çek vermişse, iyiniyetli üçüncü kişi borçlu ile karar hamiline karşı istihkak davası açabilecektir. Buna karşılık, borçlu (keşideci) karar hamiline ödemede bulunmuşsa iyiniyetli üçüncü kişi ödemeyi alan tarafa karşı sebepsiz zenginleşme davası açabilir.

Borçlu (keşideci), iptal kararına istinaden iptal kararını ibraz eden karar hamiline ifada bulunmuşsa ve bu ödeme de TTK m. 646/1 ve m. 710/3’e uygunsa (hile veya ağır kusur yoksa), borcundan kurtulacaktır. Bu halde, senede zilyet olan iyiniyetli üçüncü kişi, borçluya karşı değil, karar hamiline karşı iptal kararının iptali istemiyle dava açacak ve iptal kararı alan karar hamilinin meşru hak sahibi olmadığını kanıtlamak suretiyle çek bedelini geri alabilecektir.

Sonuç olarak, artık borçlu olan kişinin alacaklı hamile karşı bir ödemede bulunma zorunluluğu bulunmayacaktır. Bu karar sonucunda, karar lehine olan kişi hakkını senetsiz (çeksiz) olarak talep edebilir. Bir başka ifadeyle, iptal kararı karar lehine olan kimsenin çeki ibraz etmeden hak sahibi olarak kabul edilmesine veya yeni bir çek düzenlenmesini talep etme imkanını sağlar. Borçlu iptal kararına güvenerek kararı alan kişiye ödeme yapmakla borcundan kurtulur. Ancak, yukarıda belirtildiği üzere, iyi niyetli üçüncü kişilerin iptal kararının iptali veya sebepsiz zenginleşme gibi davalarla gerçekten alacaklı olduklarını ispat etme hakları bulunmaktadır.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Logo

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: [email protected]

Phone: +90 553 463 7079

Benzer Yazılar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

en_USEnglish