Evlilik Sözleşmesi Nedir?

Evlilik Sözleşmesi Nedir?
Evlilik Sözleşmesi Nedir?

Evlilik Sözleşmesi Nedir? İzmir Boşanma Avukatı

Halk arasında evlilik sözleşmesi olarak bilinen mal rejimi sözleşmesi, evlenecek olan çiftlerin veya hali hazırda evli olan eşlerin evlilik sırasında ve evliliğin sona ermesi durumunda mal varlıklarını nasıl yöneteceklerini, mal rejimi konusunda tarafların hak ve yükümlülüklerinin neler olacağını ve evlilik sona erdiğinde malların ne şekilde tasfiye edileceğini düzenleyen ve resmi şekilde yapılması gereken bir aile hukuku sözleşmesidir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere bu sözleşme evlenmeden önce yapılabileceği gibi gibi evlendikten sonra da yapılabilir.

Evlilik Sözleşmesinin Sınırları Nelerdir?

Hukukumuzda Sözleşme Serbestisi ilkesi mevcuttur. Bunun anlamı taraflar diledikleri konularda dilediği şekilde sözleşme yapabilirler. Ancak bunun bazı sınırları vardır.

Bu sınırlar Türk Borçlar Kanunu’muzda “Sözleşmenin konusunun;

  • Kanunun emredici hükümlerine aykırı olamayacağı,
  • Kamu Düzenine aykırı olamayacağı,
  • Kişilik Haklarına aykırı olamayacağı
  • Sözleşmenin konusunun imkansız olamayacağı

Hükme bağlanmıştır.

Dolayısıyla eğer taraflar avukat vasıtası ile bir sözleşme düzenlemiş olsa dahi kanunun emredici hükümlerine aykırı hükümler mevcutsa veya sözleşmenin konusu imkansız ise bu takdirde sözleşme geçersizdir. Hiçbir hüküm ifade edemez. Örneğin evlilik sözleşmesine ” Taraflar asla çocuk yapmayacaklardır” , ”Evlendikten sonra alkol kullanmayacaklardır. Alkol kullanılması halinde diğer eş açısından boşanma sebebi sayılacak ve alkol kullanan eş diğer eşe tazminat ödeyecektir” gibi kişilik haklarına aykırı hükümler konulamaz.

Evlilik Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları Nelerdir?

Evlilik sözleşmesi, yukarıda sayılan kanuna aykırı hükümleri içermemek kaydı ile bir avukat vasıtası ile tarafların taleplerine ve kişisel malvarlıkları, talepleri hakkında konuşularak detaylı bir şekilde hazırlanır ve noter tarafından bu hazırlanan sözleşmenin tasdik edilmesi ile geçerli hale gelir.

Evlilik sözleşmesi evlenmeden önce veya evlendikten sonra yapılabilir. Evliliğin devam ettiği sırada, eşlerin noter aracığıyla onaylattığı evlilik sözleşmesi onay tarihinden itibaren hüküm ifade etmeye başlayacaktır. Evlilik tarihinden önce ise evlilik sözleşmesinin hüküm ifade etme tarihi ise resmi nikahın yapıldığı tarihtir.

Hangi Mal Rejimi Seçilebilir?

Türk hukuk sistemi dört farklı mal rejimi uygulamasını içermektedir. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi , yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Yani, eşler evlenirken mal rejimlerinden hangisi seçecekleri konusunda bir beyanda bulunmamışlar ise ya da diğer mal rejimlerine dair bir sözleşme imzalamamışlar ise bu takdirde yasa gereği edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Bu itibarla edinilmiş mallara katılma rejimi için bir sözleşme düzenlenmesine gerek olmadığını söylemek mümkündür.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi: Eşlerin, evlilik süresi boyunca para ve emekleri ile kazanmış oldukları malların, evlilik sona erdiğinde yarı yarıya paylaşmalarını belirten bu rejim, kanuni mal rejimi olarak da bilinmektedir. (Eşler herhangi bir sözleşme yapmamış, diğer mal rejimlerinden birini de tercih etmiş olmamaları halinde eşler arasındaki mallara edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanmaktadır.)

· Mal ayrılığı Rejimi: Eşlerin mallarının ayrı olduğunu ifade eden bu rejime göre her eşin malı kendisine ait olur, paylaşım söz konusu değildir.

· Paylaşımlı Mal Ayrılığı: Kendi malları üzerinde tasarruf hakkına sahip olan eşlerin, kime ait olduğu belli olmayan mallar üzerinde ortak paylaşım hakkına sahip oldukları mal rejimi türüdür.

· Mal Ortaklığı: iki farklı mal çeşidinin olduğu bu mal rejiminde, eşlerin kendi malları ve ortak mallar vardır. Eşlerin evlilik süresi boyunca beraber edindiği ortak mallar üzerinde, eşlerin bir bütün olarak tasarruf hakkı mevcuttur.

Mal Ayrılığı Rejimi

  • En çok tercih edilen paylaşım türüdür.
  • Tasfiye yapılmaz, eşler kendi mallarına sahip olmaya devam eder.

Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi

  • Mal ayrılığının özel bir türüdür.
  • Eşler kendi mallarına sahip olmaya devam eder, bazı denkleştirmeler yapılır.

Mal Ortaklığı Rejimi

  • Mal ayrılığının tam tersidir.
  • Kişisel mallar da dahil olmak üzere tüm malların ortak paylaşımıdır.

Kişisel Mallar Nelerdir? Kişisel Mallar Evlilik Sözleşmesine Dahil Edilebilir Mi?

4721 sayılı TMK’nun Kişisel mallar 1. Kanuna göre başlıklı 220. maddesi – Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:

  1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  3. Manevî tazminat alacakları,
  4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.

Detaylı bilgi almak ve sözleşme sürecinin sağlıklı yönetilmesi için bizimle Contact page.

Similar articles that may interest you;

İzmir Divorce Attorney

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

İş Davaları Ne Kadar Sürer?

İş Davaları Ne Kadar Sürer?

İş Davaları Ne Kadar Sürer? | İzmir İş Hukuku Avukatı | Av. Mustafa Yolcu

İş Davaları Ne Kadar Sürer?

İş hukukundan kaynaklanan dava dosyaları, Adalet Bakanlığı tarafından 2019 yılında açıklanan ortalamaya göre, yaklaşık olarak 555 gün sürmektedir. Söz konusu dava dosyalarının ön inceleme duruşması, tanık beyanlarının alınması ve bilirkişi raporuna ilişkin süreçler de göz önüne alındığında yaklaşık 3 ila 5 duruşma gerçekleştirilmektedir. Bir başka deyişle iş davaları ortalama süre olan 555 gün, yani yaklaşık iki yıl sürmektedir. Adalet bakanlığı tarafından yargılama süreçlerin kısaltılması için hedef süre uygulmasına geçilmiş olup; iş mahkemelerinde bu süre genellikle 540 gün olarak belirlenmektedir.

Ayrıca iş hukuku kaynaklı yasal süreçlerde zorunlu arabuluculuk uygulaması da mevcut olup; arabulucuya başvurulmaksızın dava açılması durumunda davanın reddi söz konusu olmaktadır. Bu kapsamda dava açılmadan önce davayı açacak işçi veya işveren tarafından öncelikle arabulucuya başvurulması gerekebilmektedir.

İş mahkemesi tarafından karara karşı taraflardan birinin itiraz etmesi ile birlikte istinaf süreci başlamakta olup; istinaf süreçleri de 2 ila 3 yıl, eğer istinaf mahkemesi kararına karşı da itiraz edilir ise ortalama bir 2 yıl da temyiz süreci sürebilmektedir.

Taraflardan biri tarafından kötü niyetli olarak, istinaf kanun yoluna taşınması durumunda kötü niyet tazminatı ve işleyecek faiz göz önünde bulundurulmalıdır.

Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü – Adli İstatistikler 2021

İş Mahkemelerinde Bulunan Ortalama Dosya Sayısı

Hukuk Mahkemeleri2018 Gelen2019 GelenArtış/Azalış
%
Karara Bağlanan 2018Karara Bağlanan 2019Artış/Azalış
%
Bir Sonraki Yıla Devir 2018Bir Sonraki Yıla Devir 2019Artış/Azalış
%
İş Mahkemeleri540.156 569.595 5,5 204.628 214.228 4,7 335.528 355.367 5,9
Hukuk Mahkemeleri Toplam3.701.265 3.787.161 2,3 2.050.1982.124.4413,61.651.067 1.662.720 0,7
Tablo 3.3 Hukuk Mahkemeleri Dosya Sayısı Artış/Azalış Oranı, MAHKEME, 2018-2019

İş Mahkemelerinde Ortalama Karar Sayısı

20122013201420152016201720182019
İş Mahekemeleri483381417431434530629555
Hukuk Mahkemeleri Geneli232213207218248283283280
Tablo 3.4 Ortalama Görülme Süresi, Gün, HUKUK MAHKEMELERİ, 2012-2019

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Şirketler İçin UYAP

Şirketler İçin UYAP

Şirketler İçin UYAP | İzmir Ticaret Avukatı | Av. Mustafa Yolcu

UYAP Kurum Portal

Özellikle ticari veya personel kaynaklı uyuşmazlıklar sebebi ile yüksek dava sayısı olan şirketlerin tüm bu yasal süreçleri takip etmesi kimi zaman oldukça güç hale gelebilmektedir. Vatandaşlar kendi adlarına açılmış dava ve icra takiplerini Vatandaş Uyap Vatandaş Portal üzerinden rahatlıkla erişebilirken, şirketler benzer bir şekilde haklarında açılan veya kendilerinin açmış olduğu davalara UYAP Kurum Portal üzerinden erişebilecek olduklarından genellikle habersizdirler.

Kurum Portal Nedir?

UYAP Kurum Portal Türkiye genelinde, tüm adli ve idari mahkemeler ile icra dairelerinde özel şirketlerin veya kamu kurumlarının tarafı oldukları dava dosyalarını internet üzerinden takip edebilmeleri için Adalet Bakanlığı tarafından sunulan bir hizmettir

UYAP Sistemine Kayıt İçin Gereklilikler

  1. UYAP Kurum Portal kullanım talepli dilekçe (Dilekçe Örneği)
  2. Kurum Portal kullanımına ilişkin Sözleşme (Elektronik veya Mobil İmzalı)
    Sözleşme başvuru yapıldıktan sonra “evrak gönderme” ekranında otomatik oluşturulacaktır. “Başvuru sözleşmesini indir” dedikten sonra indirilen evrak üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadan (nokta virgül vs. ekle silme işlemi yapmadan) e-imza ile imzalamanız gerekmektedir. Dilekçe ve Sözleşmeyi E-imza ile imzalamak için Uyap Editör programını bilgisayarınıza kurunuz
  3. İmza Sirküleri
  4. Ticaret Sicil Gazetesi (Eğer Şirketiniz Ticari Ünvan Değişikliğine Gİtmiş İse Bu Ticaret Sicil Gazetesini Ek Olarak Eklemelisiniz)

UYAP Kurum Portal’a Nasıl Üye Olunur

İlgili evraklar hazırlandıktan sonra http://kurum.uyap.gov.tr/ giriş yapılır.

Giriş butonuna tıklandıktan sonra giriş seçeneklerinden herhangi biri seçilir. Örnek olarak E-imza seçerek
devam ediyoruz, e-Devlet Aracılığıyla Giriş seçilir gerekli bilgiler girildikten sonra Kurum Portal sistemine giriş yapılır

Açılan Kurum Portal Sayfasından “Başvuru ve Yenileme İşlemleri” menüse tıklanır. “Yeni Başvuru” butonu
yardımı ile ilgili menü açılır. Firmanıza ait “Mersis no” yazılır ve sorgula denilir.(Vergi no veya Detsis no ile de sorgu
yapılabilir.)

Sayfanın sağ kısmında Firma ünvan bilgileri kontrol edilir. Eğer adres bilgileriniz güncel değil ise adres bilgilerinizi
düzeltme işlemi yapılır ve ardından “devam et ” butonuna tıklanarak ikinci adıma geçilir.

Sizden istenilen bilgiler doğru bir şekilde doldurulduktan sonra “devam et” butonuna tıklanır ve son adım olan
üçüncü adıma geçilir. İlgili kısımların doğruluğu kontrol edilir ve “Tamamla” butonu tıklanır.

Yenilenen sayfada “Evrak gönder” butonu tıklanır. Açılan kısımdan ” Başvuru Sözleşmesini indir” butonu tıklanır ve
otomatik oluşturulan “Kurum Başvuru Sözleşmesi” Uyap Editör programı yardımı ile sözleşme üzerinde herhangi bir
değişiklik yapılmadan e-imza (Uyap Editör – Araçlar menüsü içerisinde) ile imzalanır ve diğer üç evrakta hazırlanarak
Evrak Türü kısmından Kurum Başvuru Sözleşmesi seçilir, sözleşme evrakı bilgisayarınızdan seçilerek ekle denir. Bu işlem
diğer üç evrak içinde yapılır.

Tüm evrakları ekledikten sonra “Evrak Gönder” butonu tıklanır ve başvuru işlemi tamamlanır.

Frequently Asked Questions

1) Başvuru işlemleri sonrasında sistem ne zaman aktif edilecek?
● Kullanım başvurunuz incelenip değerlendirildikten sonra gerekli işlemler yapılarak başvuruda belirttiğiniz irtibat mail adresine bilgilendirme yapılacaktır. Bu bilgilendirmede dosya sayınız ve tekabül eden ücret ve hesap numarası belirtilecektir. Ücreti yatırmanıza müteakip ertesi gün sistem kullanımınıza açılacaktır.

2) Kurumsal Web Servis hizmetinden kimler faydalanabilir?
● Kurumsal web servisin açılma amacı; Dosya sayıları Kamu kurumları 2.000, Özel firmalar için 4.000’in üzerinde olan, kurumların/şirketlerin UYAP Kurum Portal Bilgi Sistemindeki sınırlı kullanıcı sayısından etkilenmeden dava ve icra dosyalarına ait bilgileri kendi veri tabanlarına ekleyip raporlama gibi işlemlerini yapabilmelerini sağlamaktır. Dosya sayısı belirtilen rakamın altında olan kullanıcılara bu hizmet verilememektedir.

3) Kurum Başvuru Sözleşmesi ve Kurum Başvuru dilekçesini açamıyorum ne yapmalıyım ?
● Programlar Menüsünde, Kurum Portal’a giriş yapabilmek için gerekli olan tarayıcılar ve giriş yaptıktan sonra, evrakları görüntülemek için gerekli olan UYAP Editör ve Java programı mevcuttur.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunmak

Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunmak | İzmir Ceza Avukatı

Suç duyurusu Nedir?

Bir suçun işlendiği şüphesi doğrultusunda suç oluşturduğu iddia edilen eylemin soruşturulması ve kovuşturulması işlemlerinin başlatılması amacıyla yetkili merciilere olayı duyurmaya suç duyurusu adı verilir. Toplumda yaşamanın bir gereği ve sonucu olarak her bireyin hukuk düzeninin koymuş olduğu kurallara uygun davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğü ihlal ederek toplum düzenini bozacak suç oluşturan davranışta bulunan kimseler şikayet veya suç duyurusu yoluyla yargı makamlarına bildirilmektedir.

Hangi Konularda Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunulabilir ?

Bir suç işlendiği kanaatinde olan, bir suçun mağduru olduğunu düşünen veya bir suçtan zarar gören kişilerin suç duyurusunda bulunması mümkündür. Bu anlamda suç duyurusu dilekçesinin bireylerin maruz kaldıkları veya öğrendikleri eylemlerin suç teşkil ettiğini düşündükleri hallerde yazılabileceği söylenebilir.Savcılık kendisine bildirilen suç oluşturan eylemler hakkında soruşturma yapıp yapmama hususunda takdir yetkisine sahip değildir. Suç duyurusu veya şikayet dilekçesini kabul etmek ve yetkisiz olmadığı takdirde soruşturma başlatmakla yükümlüdür. Suç duyurusunda bulunulan eylemin herhangi bir araştırma gerektirmeksizin suç oluşturmadığı açıkça anlaşılmakta ise soruşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. TCK’da aksi belirtilmedikçe suç oluşturmayan eylem hakkında suç duyurusunda bulunmak suç oluşturmamaktadır.

Avukat Olmaksızın Savcılığa Suç Duyurusunda Bulunulabilir Mi?

Suç duyurusu polis, jandarma gibi kolluk kuvvetlerine ya da adli makamlara (Cumhuriyet savcılıklarına) yapılabilir. Suç duyurusu veya şikayetin valilik, kaymakamlık ya da mahkemeye yapılması halinde ilgili makamlardan savcılığa gönderilecektir. Aynı şekilde bir kamu görevinin yerine getirilmesi ile ilişkili olarak işlendiği iddia edilen bir suç hakkında idareye yapılan suç duyurusu veya şikayet de gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenen ve fakat ülkemizde takibi gerektiren suçlar hakkında ilgili Devlet görevlilerine (Türkiye elçilikleri veya konsolosluklarına) şikayet veya suç duyurusunda bulunmak mümkündür.

Suç duyurusu hakkında herhangi bir şekil şartı öngörülmemiş olup sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Kişi bizzat veya avukatı vasıtasıyla suç duyurusunda bulunabilir. Kişi suç duyurusunda bulunurken kimliğinin gizli tutulmasını da talep edebilir. Diğer bir ifadeyle avukat olmaksızın suç duyurusunda bulunmak mümkündür.

Fakat, Avukat aracılığı ile suç duyurusunda bulunmak ile bireysel yapılan suç duyuruları elbette farklıdır. Zira bireyler, başlarına gelen olayı betimleyerek anlatırken avukatlar ilgili suçun Türk Ceza Kanunu’nun hangi maddelerine girdiği ve hangi sebeplerle suç teşkil ettiği noktasında hukuki bilgi sahibidir. Bir başka anlatımla sadece dolandırıldığından bahsederek dilekçe yazan bireyler ilgili suç hakkında delil yetersizliği ve isnad edilen suçun hukuki niteliği sebebi ile takipsizlik alabilirken, avukatın yapmış olduğu başvuruda, dolandırıcılık suçuna ilişkin incelenmesini istediği banka hesapları, operatör bilgileri gibi pek çok hususta delil araştırma talebi olacak; ilgili başvurusunda soruşturma yapılması adına benzer yargıtay kararları ile iddialarını da destekleyecektir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

İzale-i Şuyu Nedir?

İzale-i Şuyu Nedir?

İzale-i Şuyu Nedir? | İzmir Gayrimenkul Avukatı

izaleişüyu

sim, hukuk, (iza:leişüyu:), Arapça izāle + şuyūʿ

Bir mülk üzerindeki ortaklığı giderme.

Ortaklığın giderilmesi veya diğer bir ismiyle izale-i şuyu davası, paylı veya elbirliği mülkiyetindeki bir malın ortakları ( mirasçılar) arasındaki paydaşlığa son vermek için paydaşlardan biri tarafından açılabilen dava türüdür. Davanın sonuçlanması durumunda artık paydaşlık bitecek, her bir mirasçı için kişisel mülkiyet başlayacaktır.

1. Ortaklığın Giderilmesi Davası Hangi Durumlarda Açılabilir?

Ortaklığın giderilmesi davası, taşınır veya taşınmaz malın ortaklarından birinin artık ortaklığa son verip kişisel mülkiyete geçmek istemesi durumunda diğer paydaşlara karşı açılabilir. Örneğin miras kalan bir taşınmaz üzerinde dört mirasçının miras payı varsa, taşınmazın satılarak nakde çevrilmesi için bu davanın açılması şarttır.

2. Ortaklığın Giderilmesi Davası Aşamaları

Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılan bu dava türünde, miras bırakanın birden çok taşınmazının olması durumunda usul ekonomisi ilkesi gereğince bir taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi o davaya bakmaya yetkili kabul edilir. Bir başka anlatımla, örneğin miras bırakanın İzmir, Manisa, Aydın illerinde taşınmazı varsa bunlardan birinde dava açılabilir. Görevli olan mahkeme ise sulh hukuk mahkemesidir. Önceki örnekten devam edecek olursak davanın ” İzmir Sulh hukuk ” mahkemelerinde görüleceğini söylemek mümkündür. Davayı açan paydaş , maktu olarak belirlenen mahkeme harç ve giderlerini yatırır.

Kazananı ya da kaybedeni olmayan bu dava türünde dava sonucunda tüm paydaşlar eşit şekilde etkilenirler. Bu yüzden de dava sonucunda izale-i şuyu davası masrafları ve avukatlık ücretleri payları oranında taraflara yükletilir. Mahkeme, miras ortaklığını aynen taksim suretiyle veya satış suretiyle ortaklığı giderir. Öncelikli olan aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesidir. Mahkeme malı payları oranında bölerek paydaşlara dağıtır. Yani örneğim miras bırakanın iki evi ve iki adet mirasçısı varsa taksim ; bu mümkün değilse malların satışı ve mirasçılara pay edilmesi suretiyle ortaklık giderilir.

3. Ortaklığın Giderilmesi Davasında Satış Usulü

Satış, mahkeme aracılığıyla değil satış memurluğu aracılığıyla yapılır. Ortaklığın giderilmesi davasının satış şekli ise açık arttırmadır. Ancak ortaklığın giderilmesi , satışın paydaşlar satışın ortaklar arasında yapılmasını oybirliğiyle kararlaştırılırsa satış yalnızca ortaklar arasında olur.

4. İzale-i Şuyu Davasında Muhdesatın Aidiyeti Konusunda Çekişme Nedir?

İzale-i şuyu davasında muhdesatın aidiyeti konusunda çekişme, yani : taşınmazda bulunan bina, ağaç gibi bütünleyici parçaların kime ait olduğu konusunda tartışma çıkabilir. Bu uyuşmazlığı gidermek için ayrıca bir dava açmak gerekir. Bu dava muhdesatın aidiyetinin tespiti davasıdır. Söz konusu tespit davasıyla bu bütünleyici parçaların hangi paydaşa ya da paydaşlara ait olduğu tespit edilir. İzale-i şuyu davasında yargılamaya geçebilmek için öncelikle muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının sonuçlanmasını beklemek gerekir.

5. Aile Konutu Şerhi Durumunda İzale-i Şuyu Davası

Bir gayrimenkulde aile konutu şerhi bulunması durumunda izale-i şuyu davası açılamaz. Çünkü, konutun üzerine aile konutu şerhi koyulmuş olması demek o malın belli bir amaç için özgülendiği anlamına gelir. Tapu kaydı üzerinde bu şerh terk edilmediği müddetçe izale-i şuyu davası açılamaz.

6. İzale-i Şuyu Davasında Önalım Hakkı Var Mıdır?

İzale-i şuyu davasında önalım hakkı kullanılamaz. Önalım hakkı sadece paydaşlardan birinin kendi payını üçüncü bir kişiye satmak istemesi durumunda diğer paydaşlara verilmiştir. Ortaklığın giderilmesinde böyle bir durum söz konusu değildir.

7. İzale-i Şuyu Davası Ne Kadar Sürer?

İzale-i şuyu davasında ilk olarak bütün mirasçılara dava dilekçesi ve ekleri tebliğe çıkarılır. Mirasçı sayısının az olması veya mirasçıların belirttikleri adreste yaşamaları durumunda bu çok kolay bir süreçtir ve dava hızlı ilerler. Fakat bazı durumlarda nesillerce dava açılıp paylaşma yoluna gidilmediği için sayısı yirmiden çok mirasçı olabilmekte ve bu mirasçılardan bir kısmı da yurt dışında ikamet edebilmektedir. Bu tarz durumlsrda, dava davanın esasına girilmeden tebligat süreçleri gereksiz şekilde uzayabilmektedir. Bu itibarla ortaklığın giderilmesi davasında uzman bir avukatla çalışmak önemlidir. Zira taşınmaz bilgisine ek, tebligat kanuna hakim olmak, dosya ile sürekli ilgilenerek gerekirse mirasçılara ulaşmak süreci oldukça hızlandırır. Tüm bu aşamalardan sonra, taşınmaz veya taşınmazlar bilirkişilerce incelenir ve dilekçede taşınmazın eşit parçalar halinde bölünüp bölünemeyeceğine dair bir rapor yazılır. Raporun da taraflara tebliğ edilmesinin ardından mahkeme davayı görür.

İzale-i şuyu davasına mahkemenin karara varması mahkeme yoğunluğuna göre değişmekle birlikte yaklaşık olarak 8-10 ay sürer. Taraflardan birisi istinaf hakkını kullanırsa bu süre uzayabilmektedir. Eğer taşınmazın satılıp nakde çevrilmesi kararı verilirse taşınmaz yeniden incelenir ve bu işlem de ortalama bir ay sürmektedir. Satış memuru tarafından belirlenen satış günü süreci ortalama iki ay uzatmaktadır. Tüm bunlarla birlikte dava ortalama olarak 15 ay sürebilmektedir.

8. İzale-i Şuyu Dava Dilekçesi Vermek Yeterli Midir?

İnternet ortamında paylaşılan İzale-i şuyu davası dilekçe örneği maalesef her duruma uygun değildir. Zira yukarıda bahsettiğimiz üzere gerek sürecin karışık olması gerekse adres araştırmaları, güncel tapu kayıtlarının sunulmsı noktasında tek sayfalık dilekçe ciddi hak ve zaman kaybına sebebiyet verir. Usul kurallarından tutun, taşınmazın yüksek bedelli satılarak paydaşların yüksek tutarda pay elde etmesi için yapılması gereken itiraz ve incelemeler hukuki bilgi gerektirir. Bu anlamda izale-i şuyu davasının olumlu sonuçlanması için uzman bir avukat ile somut olaya uygun olarak dilekçe hazırlamak gerekmektedir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Kira ve Taşınmaz Hukukuna İlişkin Diğer Yazılarımız İçin;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

İmar Barışı Süreçleri

İmar Barışı Süreçleri

İmar Barışı Süreçleri | İzmir Taşınmaz Avukatı

İmar affı olarak bilenen bu süreç 31 Aralık 2017 tarihinden önce inşa edilmiş her türlü plansız, projesiz veya imar kanununa aykırı olan yapıları kapsamaktadır. Hem imara aykırı inşa edilmiş yapılar hem de iskanı olsa dahi zaman içerisinde imara aykırı olarak yapılan eklentiler bu kanun kapsamında değerlendirilir.

1. Kimler İmar Affından Faydalanabilir?

Plansız ve projesiz şekilde yapılmış olan binaların hak sahipleri imar başvurusunda bulunarak binaları için verilmiş olan idari para cezalarının iptalini sağlayabilirler. Söz konusu bina için bir yıkım kararı var ise bu yıkım kararını ortadan kaldırabilirler. Ayrıca açılmış olan bir kamu davası mevcut ise bu kamu davasının hükümsüz kalmasını sağlayabilirler. Buna ek olarak arsa tapulu yerlerde hak sahipleri imar başvurusu yapmaları halinde arsa tapularını kat mülkiyeti tapusuna dönüştürebilmektedir.

İmar barışı süreçlerinde bu kapsam dışında kalan bazı yapı sahipleri de mevcuttur. Örneğin yapının bulunduğu arsa üçüncü bir kişiye ait ise ilgili yapı, bu kanun kapsamının dışında bırakılacaktır. Bir diğer yandan belediye ve mücavir alan içerisindeki sanayi, depolama, turistik, tarımsal alanlarda, askeri bölgelerde bulunan yapılar ve boğaz hattında yer alan yapılar imar affı kapsamı dışında yer almaktadır.

2. İmar Barışı Başvurusu Nasıl Yapılır?

Başvuruda bulunmak isteyen hak sahipleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığının il müdürlükleri ile özel olarak oluşturulan yetkili kuruluşlara başvuruda bulunabilirler. Müracaatlar E-Devlet sistemi üzerinden de kolayca gerçekleştirilebilmektedir. İmar barışı başvuruları E-Devlet sistemi üzerinden takip edilebilmektedir.

3. İmar Barışı Başvurusu İçin Gerekli Evraklar Nelerdir?

İmar Barışı sürecinde başvuru için gerekli evraklar aşağıda sıralanmıştır:

  • E-Devlet Şifresi
  • Geçerli bir cep telefonu numarası
  • Geçerli bir e-posta adresi
  • Beyan edilecek yapının adresi
  • Varsa tapusu, ada parsel bilgileri
  • Toplam inşaat alanı; konutların ve işyerlerinin ayrı ayrı toplam alanları (m2)
  • Yapıdaki konut ve işyeri sayısı
  • Arsa/Arazinin emlak vergi birim değeri (TL/m2) (İlgili belediyesinden alınabilecektir.)
  • Yapının bulunduğu arsanın alanı; varsa tapudaki alan yoksa beyan edilecek alan (m2)
  • Yapı sınıfı (sistemin sunacağı seçeneklerden seçilecek)
  • İmar mevzuatına aykırılığın tarif edilmesi
  • Yapıyı gösteren ve ayrılık kısmını gösteren birer adet fotoğraf

4. İmar Barışı Süreci Uzatıldı mı? Uzatılacak mı?

En son 2018 yılında çıkarılan imar barışı başvuru tarihi 31 Aralık 2019’da sona ermiştir. Yapı kayıt belgesi almak için ödenmesi gereken bedelin en az yüzde 25’inin yatırılması zorunluluğu olan uygulamada, geri kalan ödeme için verilen süre ise 31 Aralık 2019 tarihinde sona ermiştir.

İmar barışından herhangi bir nedenden ötürü yararlanamayan (örneğin başvuru tarihini kaçıran) kişilerin merak ettiği bir diğer soru da imar barışı uzatıldı mı sorusudur. Ne yazık ki Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından yapılan resmi açıklamada henüz yeni bir imar affı sürecinin olmadığı belirtilmiştir.

5. İmar Barışı Sürecine İlişkin Sorgulama Nasıl Yapılıyor?

Daha önce de belirttiğimiz üzere hak sahipleri E-Devlet üzerinden imar barışı sorgulama işlemi yapabilmektedir. İmar affı başvurusu yapan vatandaşların E-Devlet’te sorgulama yapabilmek için TC kimlik numaraları ve şifreleri ile sisteme giriş yaparak ilgili talimatları yerine getirmeleri gerekmektedir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Kira ve Taşınmaz Hukukuna İlişkin Diğer Yazılarımız İçin;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Evlenme Nedeniyle Tazminat

Evlenme Nedeniyle Tazminat

Evlenme Nedeniyle Tazminat | İzmir İş Hukuku Avukatı

4857 sayılı İş Kanunu’ nun yürürlüğe girmesine rağmen 1475 sayılı mülga (kaldırılan) İş Kanunu’nun bazı hükümleri hala yürürlüktedir. Evlilik nedeniyle iş akdinin feshine ilişkin olarak 4857 Sayılı Labor Law |’nun 120. Maddesinin atfı ile 1475 sayılı mülga İş Kanunu’nun 14. maddesi ise yürürlüktedir. Bu madde uyarınca kadın işçi evlendikten sonra 1 yıl içerisinde iş akdini feshedilebilecek ve işverenden bazı işçilik haklarını talep edebilecektir.

1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin (e) bendinde; “Kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi rızası ile iş sözleşmesini sona erdirmesi durumunda” kıdem tazminatına hak kazanacağı hükme bağlanmıştır.

Açık kanun hükmü uyarınca kadın işçiler, evlendikten sonra bir yıl içinde iş sözleşmesini feshetmeleri halinde evlenme nedeniyle tazminata ( kıdem tazminatına ) hak kazanmaktadırlar. Bu hak, sadece kadın işçiye verilmiştir. İşverenin veya erkek işçinin bu hükme dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı yoktur.

Bu düzenlemeye istinaden kadın işçinin kıdem tazminatı alabilmesi için öncelikle, kadın işçinin iş sözleşmesinin devam etmekte olması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, işçinin işten ayrıldıktan (iş sözleşmesi kıdem tazminatı almasını hak etmeyecek şekilde sona erdikten) bir süre sonra evlenmesi halinde kıdem tazminatı ödenmesi söz konusu olmayacaktır.

Bu sebeple, ilk koşul işçinin iş sözleşmesinin devam etmesi ve ikinci koşul ise, iş sözleşmesi devam eden kadın işçinin evlenmesi halinde, bir yıl içinde medeni kanuna göre evlendiğini belirterek işverenden kıdem tazminatını istemesi gerekmektedir. Evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde iş sözleşmesinin feshedilmemesi ve işverenden kıdem tazminatı istenmemesi halinde işçinin bu hakkı ortadan kalkar. Üçüncü koşul ise, kıdem tazminatına hak kazanma koşulu olan işçinin en az bir yıllık çalışmasının olmasıdır.

Evlenme Nedeniyle Tazminatın İsteneceği Süre Ne Zaman Başlar?

Bir yıllık sürenin başlangıç tarihi resmi nikâhın yapıldığı gün olarak kabul edilir. Evlenme nedeniyle kadının işten ayrılması durumunda işveren hak edilmiş kıdem tazminatını ödemekle yükümlüdür. Ancak ödenen tazminat, yalnızca kıdem tazminatıdır. İşçinin evlilik nedeniyle işten ayrılması halinde ihbar tazminatı isteme hakkı bulunmamaktadır. Öte yandan, kadın işçinin de ihbar süresinde çalışma yükümlülüğü yoktur. Yani kadın işçi, evlendikten sonraki bir yıl içinde istediği zaman ayrılma talebinde bulunarak işten ayrılabilir.

Talep İçin Gerekli Evraklar Nelerdir?

Evlilik nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirmek isteyen kadın işçinin, işverene dilekçe ve ekinde evlenme cüzdan fotokopisini içerecek şekilde başvurması ve kıdem tazminatını talep etmesi yeterlidir. Kıdem tazminatının ödenmesi için iş sözleşmesinin son bulduğu tarihte, kıdem tazminatının ödenmesi şartlarından biri olan çalışılmış sürelerin toplam 1 yılı geçmiş olması şartı da yukarıda bahsettiğimiz üzere kıdem tazminatına ilişkin şarttır.

Eğer, kadının evlenme nedeniyle hizmet akdini feshetmesi, işverenle arasında anlaşmazlıklara sebep olacaksa işçinin hizmet akdini evlenme nedeniyle feshettiğini noter aracılığıyla işverene bildirmesi hak kaybına sebebiyet vermemesi açısından daha yararlı olacaktır.

Evlilik Sebebiyle İşten Ayrılan İşçi Başka Yerde Çalışabilir Mi?

Evlenme nedeniyle tazminatının alarak işten ayrılan kadın işçinin, başka bir yerde yeniden çalışmasına herhangi bir engel yoktur. Bu nedenle, evlendikten sonra kıdem tazminatını alıp işten ayrılan kadın işçi, sonrasında başka bir işyerinde rahatlıkla yeniden çalışabilir.

İşsizlik Ödeneği Hakkı Var Mıdır?

İşsizlik sigortasına ilişkin düzenlemeler, “4447” Sayılı yasa ile yapılmaktadır. Söz konusu yasa kapsamında; iş sözleşmesini kendi isteğiyle fesih eden işçinin (istifa), işsizlik ödeneğinden yararlanması mümkün değildir. Feshin, evlilik veya taşınma gerekçesi ile yapılmış olması işsizlik sigortası hakları bakımından geçerli olan uygulamayı değiştirmez.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact geçin.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Search Warrant

Adli Arama | İzmir Ceza Avukatı | Av. Mustafa Yolcu

Search Warrant

Ceza muhakemesinin gayesine erişmesi maksadı ile, saklanan sanığın ve delillerin elde edilmesi için bir kimsenin meskeninde, etrafı çevrili sair mahallerinde, üzerinde ve eşyasında yapılan araştırma işlemine “adli arama” denilir. Arama bir koruma tedbiri olduğundan genel ön şartlar ve bu arada gecikmede tehlike şartı muhakkak aranacaktır. Adli aramanın amacı, ya bir şüphelinin yakalanmasıdır veya şüphe sebeplerini ele geçirmek ve ileride delil olmaları için, bunlara el koymaktır.

Adli arama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 116. ve devamı maddeleri ile bir takım sınırlamalara tabi tutulmak suretiyle düzenlenmiştir. Özel hayatın gizliliğine, konut dokunulmazlığı, vücut bütünlüğüne, kişi özgürlüğü gibi çeşitli hak ve özgürlükleri daraltıcı niteliğe sahiptir. Bu sebeple adli arama basit bir koruma tedbiri olarak nitelendirilmemelidir. Arama yapıldığında elde edilen delillerin hukuken kabul edilebilirliği, yapılan aramanın usule uygun yapılıp yapılmadığına göre incelenir. Aramanın koşulları somut olayda gerçekleşmemişse, elde edilen deliller ceza muhakemesi açısından hukuka aykırı delil haline gelir.

Ceza muhakemesi kapsamında düzenlenen, delil elde etmek veya yakalama amaçlı gerçekleştirilen adli aramalarda, konut ve işyerleri de dahil olmak üzere her yerde arama yapılması mümkündür.

Kanun koyucu, CMK 116 ile arama kararı için makul şüphenin varlığını aramaktadır. Makul şüphe, “sıradan bir insanın o somut olaya baktığında kafasında ”burada bir suç işlenmiş olması güçlü bir olasılıktır” kanısını uyandıran şüphe olarak tanımlanmıştır.” Arama işlemi, özel hayatın gizliliği ve konut dokunulmazlığı gibi anayasal güvence altındaki hakları ihlal ettiğine göre hayatın olağan akışı içinde somut olgulara dayanmayan bir şüpheye dayanılarak arama yapılması hukuka aykırı sayılmalı, elde edilen delillerde hükme dayanak alınmamalıdır.

Hukuka aykırı olarak sanıktan alınan ifadeden veya hukuka aykırı yapılmış bir ev araması sonucunda elde edilen delilden yola çıkılarak başka delillere ulaşılabilir. İşte bu durumda ortada hukuka aykırı delil niteliği taşıyan bir ifade veya arama sonucunda elde edilen bir delil vardır ki bu deliller de yargılamada kullanılamaz. Hukuka aykırı yapılan arama sonucu elde edilen delili yargılamada kullanmamak yeterli değildir. Bu deliller vasıtasıyla elde edilen deliller de hukuka aykırı olduğundan yargılamada kullanılmamalıdır.

Arama kararı verilirken, diğer koruma tedbirlerinde de olduğu gibi, somut olayda arama kararının bir zaruriyet teşkil etmesi, arama kararının görünüşte haklı olması ve yapılacak müdahalenin amacı elde etmek için ölçülü gerekmektedir.

Yerleşmiş AİHM içtihatlarında adli aramanın hukuka uygunluğu incelenirken; AİHS Madde 5/1’deki şartların oluşup oluşmadığı, yapılan aramanın hukuksal bir zemine dayanıp dayanmadığı  ve  özgürlüğün  yasanın  öngördüğü  kısıtlara  göre  kısıtlanıp  kısıtlanmadığı incelenmektedir.  AİHM,  bir  çok  kararında,  yapılan  aramanın  orantılılık  ilkesine  aykırı düşmesi durumunda, hak ve özgürlüklere daha az müdahale eden bir başka güvenlik tedbirinin  olayda  uygulanabileceği  tespit  ediliyorsa  aramayı  sözleşmeye  aykırılık  olarak kabul  etmiştir.  Bir  başka  kararında  da  Kabahatler  Kanuna  tabi  bir  konuda  3.  Kişinin konutunda yapılacak arama orantısız olarak değerlendirilmiştir.

a.     Adli Arama Kararını Verecek Makam

Aramaya karar vermek yetkisi kural olarak hâkime aittir. Arama kararında hakim kararıyla tedbirinin uygulanması, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Hukuk devleti, Anayasa Mahkemesi’nin pek çok kararında vurguladığı gibi bütün faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu devlettir. Bu bağlamda devlet; vatandaşına her an gözaltına alınabileceği, sorgulanabileceği, evinde, işyerinde arama yapılabileceği endişesini yaşatmamalıdır.

Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde” Cumhuriyet Savcısının, Cumhuriyet Savcısına ulaşılamadığı hâllerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler (CMK m. 119/1; Yönetmelik m. 7/2). Söz konusu kolluk, jandarma, polis, sahil güvenlik ve gümrük muhafaza görevlilerini; kolluk âmiri ise konuyla ilgili yetkili ve görevli olan kolluk biriminin âmirini ifade etmektedir (Yönetmelik m. 4). Fakat kanun ve yerleşmiş

b.  Adli Arama Kararı

Arama kararı veya emrinde; aramanın nedenini oluşturan fiil, aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerin adresi ya da eşya, karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresi açıkça belirtilir. (CMK 199/2)

Arama kararı, yazılı olmalıdır. Arama karar veya emrinin yazılı olması, temel hak ve özgürlükler yönünden bir güvence niteliğindedir. Hâkim arama kararı verirken neyin, kimin arandığını, aramanın hangi suçla ilgili olduğunu, aramanın geçerli olduğu süre ve nihayet mesken, işyeri veya diğer yerler aranıyorsa bu yeri kararında açıkça belirtmelidir. Böylece, arama yetkisinin sınırları tam olarak ortaya konmuş olur. Aksi hâlde, yani aramanın çerçevesi suç iddiası dışında belirlenirse, ilgilinin özel hayatının korunması ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Bu bağlamda genel, götürü bir arama kararı hukuka aykırıdır.

c.  Adli Aramanın Yerine Getirilmesi

Adli arama kararı kolluk görevlileri tarafından yerine getirilir. Cumhuriyet Savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri ve diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur. Cumhuriyet Savcısının huzurunda yapılacak aramada arama tanıklarının bulunma zorunluluğu yoktur. Böyle bir aramada savcının hazır bulunması yeterli olup, dışarıdan kimse gerekmez. Bu hâllerde savcının varlığı güvence sayılmıştır. Ancak savcı huzurunda yapılan aramada zabıt katibi hazır bulunmalıdır.

OHAL süresince “Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile arama yapılabilir.” ve “Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan bir kişi bulundurulur” şeklinde düzenlemelere gidilmiştir.

d.  Aramada Hazır Bulunabilecekler

Aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi aramada hazır bulunabilir; kendisi bulunmazsa temsilcisi veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından biri veya kendisiyle birlikte oturmakta olan bir kişi veya komşusu hazır bulundurulur. 117 nci Maddenin birinci fıkrasındaki gösterilen hâllerde zilyet ve bulunmazsa yerine çağrılacak kişiye, aramaya başlamadan önce aramanın amacı hakkında bilgi verilir. Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz. (CMK m. 120/3) Aramanın amacının bildirilmemesi gibi, eksik ve yanlış bildirilmesi de aramayı hukuka aykırı kılar. Tüm bu hallerde kolluk, kimliğine ilişkin bilgi vermelidir.

e.  Adli Arama Sonunda Verilecek Belgeler

Aramanın sonunda hakkında arama işlemi uygulanan kimseye istemi üzerine aramanın 116. ve 117.maddelere göre yapıldığını ve 116.md.de gösterilen durumda soruşturma veya kovuşturma konusu fiilin niteliğini belirten bir belge ve istemi üzerine el konulan veya koruma altına alınan eşyanın listesini içeren bir defter ve eğer şüpheyi haklı kılan bir şey elde edilmemiş ise bunu belirten bir belge verilir. (CMK md.121/1)

Aramanın sonuçları mutlaka bir tutanakla düzenlenir. Aramanın ne zaman, nerede yapıldığı, eğer el koyma yapıldıysa el konulan eşyaların bir listesi ve bu tutanağın bir örneği evinde arama yapılan kişiye veya zilyede teslim edilir. Arama tutanağında, aramayı yapan kolluk görevlilerinin isim ve soyisimlerinin bulunması gerekir. Fakat terör kapsamında işlenen suçlarda tutanakta kolluk görevlilerinin sadece sicil numaraları yazılırken isim ve soyisim bilgileri yazılmaz.

Tutanak arama işlemine katılmış olanlar ve hazır bulunanlarca imzalanır. Tutanağın bir sûreti ilgiliye verilir.

f.  Aramanın Yapılacağı Zaman

Kural olarak arama gündüz vakti yapılır. Belli istisnâlar dışında mesken veya işyerleri ile sair kapalı yerlerde gece vakti arama yapılamaz (CMK m. 118/1) . Konutta, iş yerinde ve diğer kapalı yerlerde gece araması yapılamaz. Bunun istisnaları suçüstü halleri, gecikmesinde sakınca bulunan haller ve yakalanmış, gözaltına alınmış kişinin firar etmesi durumunda tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalardır.

Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği Madde 4, gün doğumundan 1 saat önce, gün batımından 1 saat sonrasını gündüz saatleri olarak tanımlanmıştır. Bu saatler dışında yapılan aramalar gece araması olarak kabul edilir. Burada düzenlenmiş saatler dışında yapılan konut aramaları kural olarak yasaktır. Fakat “gündüz başlamış olan arama işlemi gece devam edebilir.” 16

g.  Askeri Üstlerde Yapılan Aramalar

Askerî mahallerde yapılacak arama, Cumhuriyet savcısının istem ve katılımıyla askerî makamlar tarafından yerine getirilir. OHAL süresince “Askerî mahallerde hâkim kararıyla veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle, Cumhuriyet savcısının katılımı olmaksızın, adli kolluk görevlileri tarafından arama ve elkoyma yapılabilir.” şeklinde bir düzenleme getirilmiştir. Asker kişi, askerî mahaller dışında yapılacak arama bakımından genel hükümlere tabi olacaktır.

h.  Avukat Bürosunda Yapılan Aramalar

Avukatlar tarafından icra edilen mesleğin önemi sebebiyle bürolarında yapılan aramalar, kanunda özel olarak düzenlenmiştir. 130. Madde çerçevesinde avukat bürolarının ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısının denetiminde aranabileceği hükme bağlanmış olup Baro başkanı veya onu temsil eden bir avukat aramada hazır bulundurulur. Avukat bürosundaki aramalarda Cumhuriyet savcısı ve baro başkanı veya baroyu temsilen bir avukat olmadan yapılan aramalar hukuka aykırı aramalardır.

AİHM kararlarında avukat bürolarında yapılan aramalarda, aramanın somut bir sebebi mevcut olmadan olası bir kanıt elde etme amacıyla yapılan aramaların sözleşmeye aykırı olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Kolesnichenko/Rusya kararında avukat bürosunda yapılan aramalarda tanık bulunsa dahi hukuki bir eğitime sahip olmaması durumunda bu tanıkların yeterli olmadığı, hukuki bilgiye sahip tarafsız tanıkların aramada mevcut olmasının önemi ifade edilmiştir.

OHAL süresince geçerli olacak son düzenleme ile “Avukat bürolarında hâkim kararıyla veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle, Cumhuriyet savcısının katılımı olmaksızın, adli kolluk görevlileri tarafından arama ve el koyma yapılabilir. Arama ve el koyma işlemi sırasında baro başkanı veya onu temsil eden bir avukat hazır bulundurulur; ancak, 5271 sayılı Kanunun 130 uncu maddesinin ikinci ve  üçüncü fıkraları uygulanmaz.” şeklinde bir değişikliğe gidilmiştir. (KHK 668/3i)

Arama esnasında el konulmak istenen bilgi veya belgeye dair avukatın, baro başkanının ya da onu temsil eden avukatın el konulacak şeyin avukat ve müvekkil arasındaki mesleki ilişkiye ait olduğunu ileri sürerse el konulacak şeyler ayrı bir zarf içine koyulur ve mühürlenir. Bu eşyalar ile ilgili soruşturma evresinde Sulh Ceza Hakimi, kovuşturma evresinde hakim ya da mahkeme 24 saat içinde karar verir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Prevention Search

Prevention Search

Önleme Araması | İzmir Ceza Avukatı | Av. Mustafa Yolcu

Prevention Search

2559 Sayılı PVSK Madde 9’da düzenlenen önleme araması “Milli güvenlik ve kamu düzeninin, genel sağlık ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, taşınması veya bulundurulması yasak olan her türlü silah, patlayıcı madde veya eşyanın tespiti amacıyla, hakim kararı veya gecikmesinde sakınca olan hallerde mülki amirin yazılı emri ile belirli yerlerde kişilerin üstlerinde, aracında, özel kağıtlarında ve eşyasında yapılan arama işlemi şeklinde tanımlanabilir”.

a.     Önleme Aramasının Amacı

Önleme aramasında henüz bir suç fiili işlenmemiş olup burada asıl amaç tehlikenin ve suç işlenmesinin engellenmesidir. “Bu arama, suç işleneceğine dair bir şüphe üzerine suç işlenmeden önce önleme caydırma maksadıyla ya da suç işleneceğine dair bir şüphe mevcut olmadığı halde sadece düzenleme, potansiyel failleri caydırma ve önleme amacıyla yapılır.”

b.  Önleme Aramasında Karar Merci

Önleme aramasının gerçekleştirilebilmesi için Sulh Ceza Hakiminin kararına ihtiyaç duyulmaktadır. Kanun koyucunun, PVSK’da düzenlediği önleme araması kararını bu şekilde hakim onayına bırakarak, söz konusu aramalarda kişinin özel mülkiyetine ve kişisel dokunulmazlığına keyfi müdahale edilmesine engel olmak istediği açıktır.

Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise mülki amirin (İllerde vali, ilçelerde kaymakam) vereceği yazılı bir emir ile de, kişilerin üstleri, araçları, özel kâğıtları ve eşyaları aranabilir.

Gecikmesinde sakınca bulunan hâl:

Adlî aramalar bakımından; derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin tespit edilememesi ihtimâlinin ortaya çıkması ve gerektiğinde hâkimden karar almak için vakit bulunmaması hâlini,

Önleme aramaları bakımından; derhâl işlem yapılmadığı takdirde, millî güvenlik ve kamu düzeninin, genel sağlık ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunmasının tehlikeye girmesi veya zarar görmesi, suç işlenmesinin önlenmesi, taşınması veya bulundurulması yasak olan her türlü silâh, patlayıcı madde veya eşyanın tespit edilememesi ihtimâlinin ortaya çıkması ve gerektiğinde hâkimden karar almak için vakit bulunmaması hâlini ifade etmektedir.

Yönetmelikte dikkat edilmesi gereken husus gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluğun hakim kararı olmadan önleme araması yapabileceği durumlar sayılırken konut ve çatılı iş yerinden bahsedilmiyor olmasıdır. Önleme araması kapsamında menkul araması yapılabilir fakat konut ve işyerleri aranamaz.(PVSK 9/5)

Kanun koyucu aynı zamanda polisin herhangi bir emir veya karar olmadan önleme araması yapabileceği durumları kanunda düzenlenmiş olup bu duruma örnek olarak havalimanlarında yapılan önleme aramaları örnek gösterilebilir. Söz konusu aramalarda hakim kararı olmadan yapılan, bir üst araması mevcuttur. (PVSK 9/7) Spor karşılaşması, miting, konser, festival, toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği veya aniden toplulukların oluştuğu hallerde gecikmesinde sakınca bulunan hal var sayılır. (PVSK.md.9/6) Kolluk buralarda önleme araması yaparken hakim kararına ihtiyaç duymaz.

Adli Ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Madde 27’de önleme aramalarının gece yapılmasının da mümkün olduğu düzenlenmiştir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Müstehcenlik Suçu

Müstehcenlik Suçu

Müstehcenlik Suçu | İzmir Hukuk Bürosu

Müstehcen Ne Demek?

müstehcen

sıfat, Arapça mustehcen

Açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız:

Türk Ceza Kanunu Madde 226 kapsamında tanımlanan “Müstehcenlik Suçu”, özellikle çocukların veya hayvanların içerisinde bulunduğu cinsel içerikler aracılığı ile işlenen bir suç tipidir. Farklı materyaller aracılığı ile işlenmesi mümkün olan müstehcenlik suçu yalnızca çocukların içerisinde yer aldığı cinsel içerikler ile sınırlı olarak düşünülmemelidir.

Türk Ceza Kanunu Kapsamında Müstehcenlik Suçu

Müstehcenlik Suçu
Madde 226-

  1. a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,
    b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek
    şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,
    c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden,
    d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren,
    e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,
    f) Bu ürünlerin reklamını yapan,
    Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
  2. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
  3. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
  4. Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
  5. Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
  6. Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
  7. Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.

Yargıtay Kararları Kapsamında Müstehcenlik Suçu

YARGITAY 18.CEZA DAİRESİ ESAS NO:2015/43159 KARAR NO:2017/1689

“Anal ya da oral yoldan yapılan, eşcinsel veya grup halinde bulunulan cinsel birleşmelere ait görüntülerin veya cisimle yapılan mastürbasyon görüntülerinin tek başına “doğal olmayan” kavramı içerisinde değerlendirilemeyeceği, bu kavramın cinsel yaşamın içerisinde yeri olmayan, aşağılayıcı veya bütün toplum tarafından da doğal olarak kabul edilmeyen ilişkileri tanımladığı gözetilerek, sanığa ait iş yerinde yapılan aramada ele geçirilen ve müstehcen içerikli olduğu değerlendirilen DVD, CD ve sabitdiskteki görüntülerin tamamı hakkında bilirkişi raporu aldırılarak yada hakim tarafından bizzat incelenerek, bu materyallerde çocukların kullanılıp kullanılmadığı, içeriklerinde şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin bir ilişki türü olup olmadığı saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi… Kanuna aykırı ve sanık …’nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA…”


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ 2015/2271 E. , 2015/9553 K.

“Sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkûmiyet ve müstehcenlik suçundan kurulan beraat hükümlerinin temyiz incelemesine gelince;
Sanığın çocuk yaşta bulunan mağdure ile rızasıyla cinsel ilişkiye girip, bu ilişkiye ait müstehcen görüntüleri mağdurenin bilgisi dahilinde kendisine ait cep telefonuna kaydettiği, bu görüntülerin CD’ye aktarılmasını sağladıktan sonra yine çocuk yaştaki tanıklar D.. ve D..’ın görmesini sağlayan sanığın eylemlerinin ayrı ayrı TCK’nın 236/3-c-1 ve 226/5. maddesindeki suçları oluşturduğu, sanığın bu eylemleri ayrıca mağdure H..’ye yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmakla birlikte, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gözetilerek sanığın ceza miktarı itibariyle ağır nitelikteki aynı Kanunun 226/3-c-1 ve 226/5. maddelerine göre cezalandırılması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek özel hayatın gizliliğinin ihlali suçundan mahkûmiyeti ile müstehcenlik suçundan beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekili ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2017/3354 E., 2019/5468 K.

“1- Sanığın evinde yapılan arama sonucu ele geçirilen bilgisayar, hard diskler ve CD’lerin bir kısmında çocukların kullanıldığının, bir kısmında ise hayvanlarla yapılan cinsel ilişkiye ait görüntüler bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima kuralları gereği en ağır cezayı öngören aynı Kanunun 226/3. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden ayrı ayrı hüküm kurulması,
2- Sanıktan ele geçirilen bilgisayar, hard diskler ve CD’lerde yüklü müstehcen içerikli verinin sayısı ve niteliği gözetildiğinde temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3- TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık …’nun temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079