Miras Kalan Malların Satışı

Miras Kalan Malların Satışı

Miras Kalan Malların Satışı | İzmir Miras Avukatı

Miras kalan bir gayrimenkulün satışı için ilk olarak miras intikali yapılmalıdır. Bir başka deyişle; miras kalan malları, mirasçılar dışında birine satmak istemeniz durumunda öncelikle miras kalan malları tapuda üzerinize almanız gerekmektedir. Özellikle veraset ve intikal vergisi de ödeneceği dikkate alınarak mirasçıların, miras yolu ile intikal eden taşınmazları bir an evvel tapuda devralması gerekmektedir. 

Miras bırakanın ölümü üzerine, mirasçıların mirasın paylaşımı için başvurabileceği birden çok yol mevcuttur. Bunlardan ilki, mirasçıların aralarında yapacakları anlaşma yolu ile mirasın paylaşımıdır. Yasal mevzuatta aksine bir düzenleme yoksa mirasçılar, mirasın nasıl paylaşılacağına bu yolla serbestçe karar verebilirler. Mirasın paylaşımı hususunda sorun yaşayan mirasçılar dava yoluna başvurabilir. Bu yazımızın devamında, anlaşma olması durumunda işleyecek usulden bahsedeceğiz. 

  • 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesine göre paylaşılana kadar mirasa ait bütün haklar üzerinde ortak karar verilmesi gerekir. Bu sebeple miras kalan gayrimenkulün satışı için tüm hissedarların ortak kararı gerekmektedir.   
  • Miras kalan taşınmaz ve borçların mirasçılara geçme işlemi, miras intikali olarak adlandırılır. Bunun için öncelikle, miras bırakan vefat ettiğinde miras paylarını gösteren veraset ilamını Sulh Hukuk Mahkemesinden ya da noterden almanız gerekmektedir.  Veraset ilamının alınmasıyla birlikte vekalet verilen kişi, (varislerin tamamı birlikte hareket edebilir ya da varislerden bir kişiye yetki verilebilir ), tapu müdürlüğüne başvurarak; kimlik aslı, fotoğraf, zorunlu deprem sigortası, mirasçılık belgesi, miras bırakana ait ilgili vergi dairesinden alınan veraset ve intikal vergisinin ödendiğini gösterir belgeyi sunarak üzerine alabilir. 
  • Miras kalan ev, tapu harcından muaftır. Bu nedenle miras kalan evi üzerine almak isteyenler, tapu sicil müdürlüğüne sadece döner sermaye işletmesince ( her yıl değişen tutarda) belirlenen tarifeye göre ücret öder. Bu tutar dışında, vergi dairesine veraset ve intikal vergisi ödenir. 
  • Miras kalan evin satılması durumunda ise satış sonucunda elde edilen bedel, mirasçılara mirasçılık belgesinde görülen oran doğrultusunda paylaştırılır. Örneğin: 800 bin liralık bir ev satılırsa, payı 1/2 olan mirasçı satış bedelinin 400 bin lirasını talep edebilir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Yasadışı Bahis Suçu

Yasadışı Bahis Suçu

Yasadışı Bahis Suçu | İzmir Ceza Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Resmi kuruluş olan Spor Toto Teşkilat Başkanlığı’nın lisans verdiği internet sitelerinde, sokak bayilerinde yasal olarak bahis oynanabilmektedir. Bunlar dışında kalan türlü yollardan bahisle alakalı işlem yapmak, yasa dışı bahis olarak değerlendirilmekte olup; halk arasında yasadışı bahis kanunu olarak da bilinen 7258 sayılı kanunun beşinci maddesi kapsamında suç olarak nitelendirilmektedir.

7258 sayılı kanunun 5. maddesine göre yasadışı bahis suçu ve kabahati teşkil eden fiiller şunlardır:

  • Yasadışı bahis oynatma ve yer sağlama suçu,
  • Yurt dışında oynatılan her çeşit bahis veya şans oyunlarının Türkiye’den oynanmasına imkan sağlama suçu,
  • Yasadışı bahis suçları ile bağlantılı paranın nakline aracılık etme suçu,
  • Kişileri reklam vermek ve sair surette yasadışı bahis oynamasına teşvik etme suçu,
  • Yasadışı bahis oynama kabahati

Yasadışı yollarla bahis oynatma veya bahis oynatılmasına yer veya imkan sağlama halinde 3 ile 5 yıl arasında hapis cezası ve ayrıca on bin güne kadar adli para cezası verilir. Suçun işlendiği yer bir iş yeri ise 3 ay süre ile mühürlenecektir. Eğer bu işyeri ruhsatlı ise 5 gün içerisinde ruhsatı iptal edilecektir. 

Detayları ile kategorize ederek inceleyecek olursak; 

Yasadışı Bahis Oynatma ve Aracılık Etme

Günümüzde farklı yollarla, yurtdışındaki internet siteleri üzerinden bahis oynatılmaktadır. Bu suçu işleyen kişi 4 ile 6 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır.

Yasadışı bahis ile alakalı suçlardan biri de yasadışı bahis parası nakline aracılık etmektir. 

Bu aracılık, bahis parasının bahis oynatan kişiye ulaştırılması veya bahisten kazanılan paranın bahis oynayan kişiye ulaştırılması şeklinde gerçekleşir. Yasadışı bahis parasına aracılık eden kişiler 3 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Bahis Reklamları Vermek

İnternet üzerinde girdiğimiz sitelerde sıklıkla karşımıza bahis reklamları çıkmaktadır. Bu şekilde reklam vererek yasadışı bahis oynamaya teşvik etmek 7258 sayılı Kanun 5/1-ç. maddesi kapsamında suçtur. 

Yasadışı bahse kişileri teşvik etmek amacıyla özellikle internet sitelerinde reklam yapılmaktadır. Bu şekilde veya benzer şekillerde yasadışı bahis reklamı yapılarak yasa dışı bahse teşvik edilmesi halinde kişi 1 ile 3 yıl arasında hapis cezası ve üç bin güne kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Yasadışı bahis oynatmak, aracılık etmek ve reklamını yapmak suçları sebebiyle adli yaptırımlar olması sebebiyle savcılık tarafından ceza soruşturması yürütülmektedir. Ceza soruşturması yürütülürken banka hesaplarına, kredi kartlarına bloke koyulabilmektedir. Ayrıca gerekli görülmesi halinde yurtdışına çıkış yasağı da sıkça uygulanan tedbirler arasındadır.

Yasadışı Bahis Oynamak

Söz konusu suç, özellikle yasa dışı bahis sitelerinde bahis oynanarak işlenir. Bu şekilde yasa dışı bahis oynama suçunu işleyen kişiler için adli olarak herhangi bir ceza öngörülmemiştir. Yani yasadışı bahis oynayan kişi herhangi bir hapis cezası veya adli para cezası almamaktadır. Bu da yasadışı bahis oynatma, aracılık etmek gibi suçlara nazaran daha hafif bir ceza öngörülmüştür. Yasadışı bahis oynayan kişiye tespiti halinde 5.000 ile 20.000 TL arasında idari para cezası verilmektedir.

Yasadışı bahis oynandığının tespit edilmesi halinde verilecek olan idari para cezasına itirazlar sulh ceza hakimliğine yapılacaktır. Yasa dışı bahis cezasının iptali ve mağduriyetlerin giderilmesi ancak iyi hazırlanmış bir dilekçe ve sair başvuru evrakları ile mümkün olacaktır. Bu nedenle hukuki yardım almak elzemdir. 

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact geçin.

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Web Tapu Nedir?

Web Tapu Nedir?

Web Tapu Nedir? | İzmir Hukuk Bürosu | İzmir Avukat | Efes Hukuk Bürosu

Web tapu sistemi, Tapu ve Kadastro Müdürlüklerine  gitmeden randevu almaya olanak sağlayan bir sistemdir. Tapu işlemi yapacak kişiler telefonlarından 181’ i tuşlayarak veya web tapu üzerinden kolayca randevu oluşturabilir. 

Tapu Genel Müdürlükten yapılan açıklamada, covid-19’a yönelik olarak alınan tedbir ile başlayan  online randevu sistemi ile tapu işlemleri yapacak kişilerin kolayca randevu oluşturmasına olanak sağlandığı belirtildi. 

Tapu ve Kadastro Müdürlüklerine başvurular ‘Web-Tapu’ sistemi üzerinden (https://webtapu.tkgm.gov.tr), yabancı uyruklular dahil olmak üzere işlem (randevu) talepleri ise ‘Alo-181’ çağrı merkezi aracılığıyla veya ‘www.tkgm.gov.tr‘ adresinden online olarak gerçeklestirilebiliyor.

Müdürlüklere randevusuz ve “Web-Tapu” üzerinden yapılmayan başvuruların kabul edilmeyeceği de açıklamada yer almakta. “Web-Tapu” üzerinden alınan başvurularda randevu gün ve saati kısa mesaj yolu ile taraflara bildirilmekte olup vatandaşların sadece imza aşamasında müdürlüklere gitmesi yeterlidir. 

Örneğin, taşınmaz satışı yapacak kişiler randevularını oluşturduktan sonra belirlenen gün ve saatte tapuda buluşarak sadece imza ve ödeme aşamalarını gerçekleştirerek ilgili satışı yapabiliyor. 

Bunun dışında resmi geçerliliği bulunan tapu senedi, ipotek belgesi ve tapu kayıt örnekleri de web tapu sistemi üzerinden alınabiliyor. Web tapu ana sayfasında, vatandaşların işlemlerini nasıl yapabileceğine ilişkin ayrıntılı bilgiler mevcut.

Son yapılan güncelleme ile Tapu Senedi sureti ve Taşınmaz Kayıt örnekleri de internet üzerinden alınabilir oldu. Tapu senedi ücreti 66,5 TL, taşınmaz kayıt örneği ücreti de 14 TL olarak belirlendi. Vatandaşlar Web-tapu sistemine e-devlet şifresiyle girerek, buradan tapu işlemlerini başlatıp gerekli evrakları sisteme yükleyebiliyor.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Lokavt Nedir?

Lokavt Nedir

Lokavt Nedir? | İş Hukuku | İzmir İş Hukuku Avukatı | Toplu İş Hukuku | İzmir Hukuk Bürosu

Türk Dİl Kurumuna Göre Lokavt Nedir?

lokavt

isim, (l ince okunur), Fransızca lock out

İş bıraktırımı.

Anayasa Kapsamında Lokavt

Anayasa Madde 54 – “Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir. Grev hakkı ve lokavt iyiniyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve milli serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz.”

Lokavt Nedir?

İşyerinde faaliyetin tamamen durmasına neden olacak tarzda, işveren veya işveren vekili tarafından kendi kararıyla veya bir kuruluşun verdiği karara uyarak, işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasına lokavt denir. (Sendikalar Ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Madde 59)

Kanuni Lokavt Nedir?

Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması ve işçi sendikası tarafından grev kararı alınması hâlinde bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan lokavta kanuni lokavt denir. Kanuni lokavt için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan lokavt kanun dışıdır.

Kanuni Lokavt Kararının Alınması ve Uygulamaya Konulması

Bir uyuşmazlığın tarafı olan işveren, grev kararının kendisine tebliğinden itibaren altmış gün içinde lokavt kararı alabilir ve bu süre içerisinde altı iş günü önceden karşı tarafa bildirilecek tarihte uygulamaya koyabilir. Lokavt kararları, kararı alan işveren tarafından işyeri veya işyerlerinde derhâl ilan edilir. Bildirilen tarihte başlamayan lokavt düşer.(Sendikalar Ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Madde 60)

Lokavt Yasakları

  • Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğal gaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde; Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve hastanelerde grev ve lokavt yapılamaz.
  • Cumhurbaşkanı, genel hayatı önemli ölçüde etkileyen doğa olaylarının gerçekleştiği yerlerde bu durumun devamı süresince yürürlükte kalmak kaydıyla gerekli gördüğü işyerlerinde grev ve lokavtı yasaklayabilir. Yasağın kalkmasından itibaren altmış gün içinde altı iş günü önce karşı tarafa bildirilmek kaydıyla grev ve lokavt uygulamasına devam edilir.
  • Başladığı yolculuğu yurt içindeki varış yerlerinde bitirmemiş deniz, hava, demir ve kara ulaştırma araçlarında grev ve lokavt yapılamaz.

Lokavtın Ertelenmesi

Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt; genel sağlığı veya millî güvenliği, bozucu nitelikte ise Cumhurbaşkanı bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir. Erteleme süresi, kararın yayımı tarihinde başlar. Erteleme kararının yürürlüğe girmesi üzerine, yetkili arabulucu, uyuşmazlığın çözümü için erteleme süresince her türlü çabayı gösterir. Erteleme süresi içerisinde taraflar aralarında anlaşarak uyuşmazlığı özel hakeme de götürebilir. Erteleme süresinin sonunda anlaşma sağlanamazsa, altı iş günü içinde taraflardan birinin başvurusu üzerine uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Aksi takdirde işçi sendikasının yetkisi düşer.

Lokavtın Uygulanması

Lokavta maruz kalan işçilerin, işyerine giriş çıkışı engellemeleri yasaktır.

Lokavta Katılamayacak İşçiler

  • Hiçbir surette üretim veya satışa yönelik olmamak kaydıyla niteliği bakımından sürekli olmasında teknik zorunluluk bulunan işlerde faaliyetin devamlılığını veya işyeri güvenliğini, makine ve demirbaş eşyalarının, gereçlerinin, hammadde, yarı mamul ve mamul maddelerin bozulmamasını ya da hayvan ve bitkilerin korunmasını sağlayacak sayıda işçi, kanuni lokavt sırasında çalışmak, işveren de bunları çalıştırmak zorundadır.
  • Lokavt dışında kalacak işçilerin niteliği, sayısı ve yedekleri, işveren veya işveren vekili tarafından toplu görüşmenin başlamasından itibaren altı iş günü içinde işyerinde yazı ile ilan edilir ve bu ilanın bir örneği taraf işçi sendikasına tebliğ edilir. Bu tebliğden itibaren altı iş günü içinde işçi sendikası mahkemeye itirazda bulunmazsa ilan hükümleri kesinleşir. İtiraz hâlinde mahkeme altı iş günü içinde kesin olarak karar verir.
  • Lokavta katılamayacak işçiler her ne sebeple olursa olsun kanuni süre içinde tespit edilmemiş ise işveren veya işçi sendikası çalışacak işçi sayısının tespitini süre geçtikten sonra da görevli makamdan isteyebilir. Görevli makam bu tespiti en kısa zamanda yaparak taraflara tebliğ eder. Gerekli hâllerde görevli makam resen tespitte bulunabilir. Görevli makamın tespitine karşı, taraflardan her biri mahkemeye altı iş günü içinde itiraz edebilir. Mahkeme altı iş günü içinde kesin olarak karar verir.
  • Lokavtın uygulanacağı dönemde hangi işçilerin işyerinde çalışmaya devam edecekleri görevli makamca lokavt kararının bildirilmesinden itibaren üç iş günü içinde resen tespit edilerek ilgili işverene ve işçilere yazı ile bildirilir. O işyerinde çalışan ve toplu görüşmede taraf olan işçi sendikası ve şubesinin yöneticileri bu hükme tabi tutulamaz.
  • İşveren, lokavta katılamayacak işçilerden herhangi bir nedenle çalışmayanların yerine görevli makamın yazılı izni ile yeni işçi alabilir.

Lokavtın Güvencesi

Toplu iş sözleşmelerine ve iş sözleşmelerine lokavttan vazgeçilmesine veya bunların kısıtlanmasına dair konulacak hükümler geçersizdir.

Kanuni Lokavtın İş Sözleşmelerine Etkisi

Kanuni lokavta maruz kalan işçilerin iş sözleşmeleri lokavt süresince askıda kalır. İşveren, lokavt nedeniyle iş sözleşmeleri askıda kalan işçilerin lokavtın başlamasından önce işleyen ücretlerini ve eklerini olağan ödeme gününde ödemek zorundadır. Ödemeyi yapacak personel de bunun için çalışmakla yükümlüdür. Lokavt süresince iş sözleşmeleri askıda kalan işçilere bu dönem için işverence ücret ve sosyal yardımlar ödenemez, bu süre kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Toplu iş sözleşmelerine ve iş sözleşmelerine bunların aksine hüküm konulamaz.

İşçi Alma ve Başka İşe Girme Yasağı

İşveren, kanuni bir lokavt süresince, iş sözleşmeleri askıda kalan işçilerin yerine, sürekli ya da geçici olarak başka işçi alamaz veya başkalarını çalıştıramaz. Ancak lokavta maruz bırakılamayacak işçilerden, ölen, kendi isteği ile ayrılan veya iş sözleşmesi işveren tarafından haklı nedenle feshedilenlerin yerine yeni işçi alınabilir. İşverenin bu yasağa aykırı hareketi, taraf sendikanın yazılı başvurusu hâlinde görevli makamca denetlenir.

Kanuni bir lokavt dolayısıyla iş sözleşmeleri askıda kalan işçiler, lokavt süresince başka bir işverenin yanında çalışamaz. Aksi hâlde işçinin iş sözleşmesi işverence haklı nedenle feshedilebilir. Ancak kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiler, kanuni haftalık çalışma süresini tamamlayacak süreyi aşmamak üzere başka bir işverenin işyerinde çalışabilir.

Kanuni Lokavtın Konut Haklarına Etkisi

İşveren, kanuni bir lokavt süresince lokavta uğrayan işçilerin oturdukları ve kendisi tarafından sağlanmış olan konutlardan çıkmalarını isteyemez. İşveren, bu konutlarda oturan işçilerden, lokavt süresi içinde konutların onarımı, su, gaz, aydınlatma ve ısıtma giderleri ile rayiç kirayı talep edebilir.

Kanun Dışı Lokavtın Sonuçları

Kanun dışı lokavt yapılması hâlinde işçiler iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilir. İşveren, bu işçilerin lokavt süresine ilişkin iş sözleşmesinden doğan bütün haklarını bir iş karşılığı olmaksızın ödemek ve uğradıkları zararları tazmin etmekle yükümlüdür.

Lokavtın Kötüye Kullanılması

Taraflardan birinin veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının başvurusu üzerine mahkemece, lokavtın iyi niyet kurallarına aykırı tarzda toplum zararına veya millî servete zarar verecek şekilde kullanıldığının tespit edilmesi hâlinde, uygulanmakta olan lokavtın durdurulmasına karar verilir. Kanuni bir lokavtın işyerini temelli olarak kapalı tutmak amacıyla yapıldığı kesinleşmiş mahkeme kararıyla belirlenirse, mahkeme kararının lokavt yapmış işverene veya işveren sendikasına bildirilmesi ile birlikte lokavt durdurulur. Mahkeme kararına rağmen lokavtın uygulanmaya devam edilmesi durumunda işçiler iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilir. Bu durumda işveren, bu işçilerin lokavt süresine ilişkin iş sözleşmesinden doğan bütün haklarını bir iş karşılığı olmaksızın ödemek ve uğradıkları zararları tazmin etmekle yükümlüdür.

Lokavt Gözcüleri

İşyerinde lokavt ilan etmiş olan işveren sendikası, kanuni bir lokavt kararına uyulmasını sağlamak için güç kullanmaksızın ve tehditte bulunmaksızın kendi üyelerinin lokavt kararına uyup uymadıklarını denetlemek amacıyla lokavtın kapsamına giren işyerlerine gözcüler gönderebilir.

Lokavt Hâlinde Mülkî Amirin Yetkileri

Mahallin en büyük mülkî amirleri halkın günlük yaşamı için zorunlu olan ve aksaması muhtemel hizmet ve ihtiyaçları karşılayacak, işyerinde faaliyetin devamlılığını sağlayacak tedbirleri alır. Lokavtın uygulanması sırasında mahallin en büyük mülkî amirinin kamu düzenine ilişkin alacağı tedbirler, kanuni bir grev veya lokavtın uygulanmasını engelleyici nitelik taşıyamaz.

Lokavtı Sona Erdirme Kararı

Kanuni bir lokavtı sona erdirme kararı, kararı alan işveren tarafından ertesi iş günü sonuna kadar yazı ile karşı tarafa ve görevli makama bildirilir. Lokavtın sona erdiği, görevli makam tarafından işyerinde ilan edilir. Kanuni lokavt, ilanın yapılması ile sona erer. Grevin uygulanmasına son verilmesi lokavtın, lokavtın uygulanmasına son verilmesi grevin kaldırılmasını gerektirmez. Lokavtı uygulayan işveren sendikasının herhangi bir nedenle kapatılması, feshedilmesi veya infisah etmesi hâllerinde lokavt kendiliğinden sona erer.

Konuya ilişkin danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact geçin.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Adli Para Cezası Nedir?

Adli Para Cezası Nedir?

Adli Para Cezası Nedir? | İzmir Ceza Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Türk Ceza Kanunu madde 52/1 Uyarınca: Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda iki farklı ceza yaptırımı mevcuttur. Bunlar hapis cezası ve adli para cezasıdır. Adli para cezaları ve idari para cezaları zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. 

Adli Para Cezası: Yalnızca mahkemeler tarafından  sanığa verilen cezalardır. 

İdari Para Cezası: Diğer devlet kurumlarının kişilere yönelik verdiği para cezalarıdır. İdari para cezaları hukuki anlamda bir cezai yaptırıma tabii olmadığı için hapis cezasına da çevrilemez.

Adli Para Cezasının Çeşitleri

  • Doğrudan Verilen Adli Para Cezası : 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bir suçun cezai yaptırımının karşılığı adli para cezası ise, mahkeme sanığa hapis cezası veremez.
  • Seçimlik Olarak Verilen Adli Para Cezası : Bazı durumlarda kanunda bir suçun karşılığı hem adli para cezası, hem de hapis cezası olarak düzenlenir.Bu durumda hakim sanığa ceza olarak adli para cezasını uygun ve yeterli görebilir. Bu şekilde verilen adli para cezaları seçimlik olarak verilmiş demektir.
  • Hapis Cezasından Çevrilen Para Cezası : Türk Ceza Kanunu’nda kasten işlenmiş suçlarda 1 yıl altındaki hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir. Taksirle işlenen suçlarda ise ceza sınırı göz önünde bulundurulmaksızın adli para cezası uygulanabilir veya  sanığa hükmolunan ceza, 30 günden daha az süreli bir hapis cezası ise bu hapis cezası kişiye uygulanmadan direkt olarak adli para cezasına çevrilir. Ayrıca  (TCK m.50/3) uyarınca sanığın yaşı 18’den küçük ya da 65’den büyük ise ve sanık 1 yıl ceza almışsa, bu ceza yine adli para cezasına çevrilir. 
  • Hapis Cezası ile Birlikte Verilen Adli Para Cezası : Türk Ceza Kanunu’nda bazı suçlar için cezai yaptırım hem adli para cezası ile hapis cezası birlikte öngörülmüştür. Burada seçimlik adli para cezasından farklı olarak, sanık hem adli para cezasını ödeyecek hem de hapis cezasına çarptırılacaktır. Örneğin dolandırıcılık suçu için hem hapis cezası hem adli para cezası yaptırımı söz konusudur.

Adli Para Cezası Nasıl Hesaplanır?

Türk Ceza Kanunu 52.madde ilgili fıkraları uyarınca;

(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.

(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.

(4) Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir. 

Şeklinde kanun hükmü mevcuttur. 

Özetlemek gerekirse ise, Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen adli para cezası minimum 5 günden maksimum 730 gün arası olmak üzere ceza yaptırımı bulunan bir ceza türü olup; günlüğü 20 TL –  100 TL arasında hesaplanır. Bu miktar suçun unsuru, sanığın gelir durumu gibi birçok unsura göre hakimin takdir yetkisine bırakılmıştır. 

Adli Para Cezası Ertelenebilir Mi?

Hapis cezaları için bulunan erteleme durumu, adli para cezaları için maalesef geçerli değildir. Hatta hapis cezasından adli para cezasına çevrilen cezalar için dahi herhangi bir erteleme söz konusu değildir.

Adli Para Cezası Ödenmezse Ne Olur?

Adli para cezasını ödemeyen hükümlü hakkında, Cumhuriyet Savcılığı kararı ile ödemediği miktar güne çevrilmek suretiyle hapis cezasına çevrilerek hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olarak belirlenmek üzere kamu yararına bir işte çalışmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce belirlenir. Belirlenen günlük çalışma süresi en az 2 en fazla 8 saattir. Hükümlü, kendisine gönderilen adli para cezasını ödeme emrinde ya cezayı ödemeye ; ya da bu cezanın yerine geçmek üzere kamuya yararlı bir işte çalışmaya davet edilir.

Adli Para Cezası Sicile İşler Mi?

Adli para cezası alan sanığın sicil kaydına bu ceza işlenir. Cezanın peşin olarak yatırılması ya da taksitli olarak ödenmesi durumunda, taksidin yatırıldığı son gün ceza infaz edilmiş sayılır ve ceza adli sicil kaydından kendiliğinden silinir ve arşive kaldırılır. 

Adli Para Cezası Nereye Ödenir?

Ödeme emri tarafınıza ulaştıktan (tebliğ edildikten) sonraki 30 gün içerisinde adli para cezasını ödemeniz gerekmektedir. Adli para cezasını ödemek için size adli para cezası ödeme emrini gönderen infaz savcılığına başvurmanız gerekmektedir. İnfaz savcılığından vergi dairesine hitaben yazılmış olan yazı ile ilgili vergi dairesine giderek adli para cezasını ödeyebilirsiniz.

Adli Para Cezaları Af Kapsamında Mıdır?

Adli para cezaları için ayrı bir af müessesi bulunmamaktadır. Kişiler hakkında kesinleşmiş bulunan adli para cezalarını affetmek yetkisi, diğer tüm cezalarda olduğu gibi TBMM’ye aittir. TBMM, bu yetkisini çıkaracağı genel af ya da özel af niteliğindeki bir af kanunu ile kullanabilir. 

Adli para cezasında af, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi durumunda mümkün olup bu durumda dahi “özel af” gerektiren bir ceza türüdür. (Zira özel aflarda hapis cezasının çevrilmesi söz konusudur.) Ancak özel ya da genel af dahilinde ödenen adli para cezasının iadesi, geri ödenmesi söz konusu olamayacaktır. (TCK m. 74/1)

Konuya ilişkin olarak hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Malpraktis Tazminat Davası Sıkça Sorulan Sorular

Malpraktis Tazminat Davası

Malpraktis Tazminat Davası | İzmir Sağlık Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarında malpraktis kavramı; “bilgisizlik, tecrübesizlik ya da hekimin hatasından dolayı hastanın zarar görmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tür olumsuzluklar sebebiyle hastanın zarar görmesi halini hukuk sistemimiz güvence altına almıştır.

Hekim ile hasta ilişkisinde tazminat davasına konu olan malpraktis teşhis aşamasında, tedavi aşamasında (endikasyon eksikliği, yanlış tedavi yöntemi tercihi) ve organizasyon yükümlülüğü (hastanın bakımı için personelin yeterli ve nitelik olup olmadığı, konsültasyon) aşamasında ortaya çıkmaktadır.

Malpraktis Tazminat Davasının Şartları:

Tıbbi malpraktis yani hekim hatası, tıp biliminin standartlarına aykırı düşecek hekim teşhisi, hekim tedavisi ya da organizasyon zaafı halinde vuku bulmaktadır. Hekimin hukuka aykırı davranışı (haksız fiil, hekim ile hasta arasındaki sözleşmenin ihlali, hizmet kusuru ya da vekaletsiz iş görme şeklinde gelişebilir), hastada oluşan zarar hekime yüklenebilecek kusur ve kusur ile zarar arasındaki illiyet bağından söz edebiliyorsak tıbbi malpraktis tazminat davasının koşullarının sağlandığını söyleyebiliriz.

Malpraktis Sebebiyle Tazminat Davası Kime ve Ne Şekilde Yönlendirilmelidir?

Malpraktis davası, kamu hastanesinde görevli hekimin kötü tıbbi uygulaması nedeniyle uğranılan zarara ilişkin ise talep ve dava tam yargı davası şeklinde Sağlık Bakanlığı’na karşı yönlendirilmelidir. Tam yargı davası, idareye karşı yöneltilen maddi ve manevi tazminat taleplerini kapsamaktadır.

Söz konusu zarar, özel hastanede görevli hekimin kötü tıbbi uygulaması nedeniyle uğranılan zarara ilişkin ise de maddi ve manevi tazminat talepleri adli yargıda doğrudan hekime ya da özel hastaneye yönlendirilebilmektedir. Ayrıca hekimin hatasını bir sigorta poliçesi ile sigortalayan bir sigorta şirketi varsa talep ve dava işbu sigorta şirketine de yönlendirilebilir.

Malpraktis Sebebiyle Tazminat Davası Ne Zaman Açılmalıdır?

Söz konusu tazminat davası, eğer hekim ile hasta arasında sözleşme ilişkisi varsa zararın öğrenildiği tarihten itibaren 5 yıl (hekimin ağır kusuru varsa 20 yıl); eğer hekim ile hasta arasında sözleşme ilişkisi yoksa ve haksız fiile dayanılacaksa Borçlar Kanunu hükümleri gereğince, zararın öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde 10 yıl içinde ikame edilmelidir.

Tıbbi müdahaleden önce hekimin hastadan izin almayarak vekaletsiz iş görmesi halinde ise dava zamanaşımı süresi 10 yıldır.

Hastanın uğradığı zarar kamu hastanesindeki hekimin hatalı tıbbi uygulamasından doğmuşsa ve idarenin hizmet kusuruna dayanılacaksa, zararın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde 5 yıl içinde idareye yazılı şekilde başvurulmalı ve maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmalıdır. Bu talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde ise 60 gün içinde tam yargı davası ikame edilmelidir.

Malpraktis Halinde Hekimin Cezai Sorumluluğu Olur mu?

Malpraktis hallerinde hekimin cezai sorumluluğu da gündeme gelebilmektedir. Hatalı tıbbi tedavi neticesinde hastanın zarara uğramasına ya da ölümüne neden olan hekimin eylemleri; Türk Ceza Kanunu kapsamında taksirle yaralama ya da taksirle öldürme suçlarına da konu teşkil eder.
Bu itibarla, hekime ya da sağlık kuruluşuna karşı malpraktis nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararlar için tazminat talebi yönlendirilirken; aynı zamanda hekimin eylemlerinin taksirle yaralama ya da taksirle öldürme suçlarının tanımına uyması halinde hekim hakkında ceza davası açılması için suç duyurusunda da bulunmak mümkündür.

Konuya ilişkin uzman ekibimiz ile Contact page.

Other works that may be of interest to you;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Çekişmeli Boşanma Davası Sıkça Sorulan Sorular

Çekişmeli Boşanma Davası

Çekişmeli Boşanma Davası | İzmir Boşanma Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

1-Eşim boşanmak istemiyor bu durumda ne olur?

Eşinizin boşanmayı istemiyor olması, boşanamayacağınız anlamına gelmez. Zira hiç kimse istemediği biri ile evli kalmaya zorlanamaz. Taraflardan birinin açacağı davada boşanma sebebini ispat etmesi yeterlidir. Ayrıca eşiniz boşanmayı istiyor olsa bile reşit olmayan müşterek çocukların velayeti, iştirak ve yoksulluk nafakası, boşanma hukukundan doğan maddi ve tazminat gibi konularda uyuşmazlık içerisindeyseniz açacağınız dava çekişmeli boşanma davası olacaktır.

2- Çekişmeli boşanma davası ne kadar sürer?

Bu konuda kesin bir süre söylemek zordur. Zira bir davanın görülme süresini etkileyen çok sayıda değişken vardır. Mahkemenin iş yükü, tebligat durumu, tarafların iddia ve talepleri ve bu iddia ve taleplerin araştırılmasına yönelik olarak yapılabilecek keşif, bilirkişi incelemesi gibi yargılama işlemleri, dinlenecek tanık sayısı, adli tatil, salgın hastalıklara (COVID -19) ilişkin idari makamlarca alınabilecek önlemler, mahkemeye ilişkin özel durumlar, taraf ve taraf vekillerine ilişkin özel durumlar duruşma tarihlerini etkileyebilir. Bununla birlikte bir ön inceleme duruşması, iki veya üç tahkikat duruşması olmak üzere davanın 3-4 oturumda da sonuçlanması mümkündür. Müşterek çocuk söz konusu ise velayete ilişkin SİR (sosyal inceleme raporu) alınması bile bir süreçtir.

3- Çekişmeli boşanma davasında verilen karara karşı istinaf ve temyiz kanun yoluna başvuru süresi nedir?

Mahkemelerin kesin olarak karar verdikleri sınırlı sayıdaki hüküm dışında, kararların büyük bir kısmında istinaf kanun yolu açıktır. Boşanma davalarında da, tarafların aile mahkemesi kararını hem istinaf hem de temyiz mahkemesine götürme hakkı bulunmaktadır. İstinaf incelemesinin sonuçlanma süresi  bölge adliye mahkemelerinin iş yüküne göre değişmektedir. Bölge adliye mahkemesinde boşanma davalarının incelenme süresinin yaklaşık bir yıl kadar sürebildiğini söyleyebiliriz. Yargıtay temyiz incelemesi ise genellikle bir yıldan kısa bir sürede sonuçlanmaktadır.   

4-Eşimin adına kayıtlı bir evimiz/ arabamız var. Çekişmeli boşanma davasında bunların paylaşılmasını da talep edebilir miyim?

Bunun için ayrı bir dava açmanız gerekmektedir. Eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesinden doğan katılma alacağı, katkı payı alacağı ve değer artış payı alacağına yönelik talepler boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren on yıl (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 17.04.2013 tarih 2013/8-375 Esas 2013/520 Karar sayılı ilamı)
içerisinde yine aile mahkemesinde açılacak ayrı bir davada görülürler. Boşanma davası sonuçlanmadan bu türden bir dava açmış olsanız bile mahkeme bekletici mesele yaparak boşanma dava dosyasının sonuçlanmasını bekleyecektir.
 

5- Evleneli bir yıl dolmadı. Yine de çekişmeli boşanma davası açabilir miyim?

Anlaşmalı boşanma davasından farklı olarak çekişmeli boşanma davası açabilmek için evlilikte geçirilmiş herhangi bir süre şartı yoktur. Açabilirsiniz.

Anlaşmalı boşanmalar için de sıkça Sorulan bir soruya bu soru içerisinde cevaplayalım. Bilindiği üzere, anlaşmalı boşanma protokolü ile boşanabilmek için kanunen bir yıllık evlilik şartı getirilmiştir. fakat bu, kişilerin uzun süren boşanma davası süreci yaşayacakları anlamına gelmez. Zira, henüz evlilik süresi bir yılı dolmamış kişiler çekişmeli boşanma davası açtıktan sonra tarafların her ikisinin de boşanmak istemesi ile birlikte açılan davadan sonra protokol verilerek sürecin kısaltılması ve boşanmanın derhal gerçekleşmesi mümkün hale gelir.
 

6- Çekişmeli boşanma davasında avukat tutmak gerekli midir?

Bu soruya üniversite yıllarında öğrendiğimiz bir cümle ile cevap vermek isteriz. “Dava usulden kazanılır veya kaybedilir.” Bu şu demektir: Bir boşanma davası açarken her ne kadar eşimle şiddetli geçimsizlik sebebi ile boşanmak istiyorum gibi genel bir cümle yazarak olayları anlatıp boşanma davası açmış olsanız bile; boşanma davaları genel ve özel sebepler olmak üzere kanunda birçok başlık altında sayılmaktadır.

Avukatların boşanma davalarındaki görevi, yaşamış olduğunuz hukuki problemin hangi kanun maddesi kapsamına girdiği ve hangi delillerle ispat edilebileceği yönündeki bilgi ve deneyimidir. Örnek vermek gerekirse size karşı açılan bir boşanma davasına sadece cevap dilekçesi yazıp vermek ciddi hak kayıplarına sebebiyet verir. Burada yapılması gereken, iddialarınız ve delilleriniz farklı ise karşı dava açmaktır. Bir başka örnekte de eşinden boşanmak isteyen kişi kendisine nafaka bağlanmasını istiyorsa bu nafakanın öncelikle tedbir nafakası olarak bağlanmasını talep etmeli; boşanma davası sonuçlanınca da yoksulluk nafakası olarak devam etmesini istemelidir. Oysa kişiler açtığı boşanma davalarında bu hususları, hukuki bilgileri olmadığı için eksik taleple sunmaktadır.

Bunun gibi çok basit usul hataları uygulamada sıkça görülmektedir ve maalesef boşanma davalarının büyük oranda kaybedilmesine sebebiyet verir. Bu itibarla en basit örneği ile nasıl ki saçımızı kendimiz kesmiyorsak bütün hayatımızı etkileyecek hukuki bir süreçte de uzman bir avukattan destek alınması elzemdir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

Similar articles that may interest you;

İzmir Divorce Attorney

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Usulsüz Tebligat Nedir?

Usulsüz Tebligat Nedir?

Usulsüz Tebligat Nedir? | İzmir Hukuk Bürosu

Usulsüz tebligat, Tebligat Kanunu‘nun 32. ve yönetmeliğin 52. maddesi ile düzenlenmiştir. İlgili hükümlere göre tebliğ, usulüne aykırı yapılmış bile olsa muhatap herhangi bir şekilde tebliği öğrenmişse tebliğ geçerli olacaktır. Ancak muhatap usulsüz tebliğden hiç haberdar olmazsa tebligat yapılmamış sayılacaktır. Ayrıntılı inceleyecek olursak; 

İcra hukukunda tebliği gereken işlemlerden bazıları tebliğ edilmedikçe veya usulüne uygun olarak yapılmadıkça tamamlanmış sayılmaz. Bu nedenle, tamamlanması tebliğe bağlı işlemler tamamlanmadıkça kendisine bağlı sonuçları doğurmaz. İlgili kanunlarda belirtilen usullere uyulmadan yapılan tebliğ işlemi, usulsüz tebligattır. 

Örneğin;

  • Tüzel kişinin yetkili olmayan temsilcisine, 
  • Husumet ilişkisi içinde olanlara,
  • Birlikte oturmayan aile ferdine, 
  • Dış görünüşe göre 15 yaşından küçük olanlara,
  • Vekil varken asile yapılan tebligatlar,
  • Tebliğ imkansızlığında kapıya yapıştırma işleminin yapılmaması ve tebliğ evrakının muhtar veya zabıtaya değil komşuya verilmesi gibi hallerde usulsüz tebligattan söz edilir.

Tebligat Kanunu M. 16’ya göre Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.

Ancak bu tebligatın usulüne uygun olabilmesi için tebliğ yapılacak kişinin o anda adreste bulunmadığının tespiti ve zarfa yazılması gerekir. Sadece «aynı konutta oturan eşine tebliğ edildi» denilmesi usulsüzdür. ( 12. HD.22.09.2016 E. 2016/23356, K.2016/19462)

Tüzel kişilerde ise; Tebligat zarfına temsilcinin olmadığı, evrak memurunun bulunmadığı mutlaka yazılmalıdır. Bu husus belirtilmeden doğrudan «daimi işçisine tebliğ edildi» ibaresi yazılması usulsüzdür. Tebligat yapılacak adres geçici olarak kapalı ise ve adres ticaret sicil adresi ise muhtara tebliğ edilir. Tebligat yapılacak adres kalıcı olarak kapalı ise merciye iade edilir. TK M. 35’e göre tebligat yolu izlenir.

USULSÜZ TEBLİGAT ŞİKAYETİ 

TK Madde 32 – Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.

Takipten haberdar olduğumuz (dosyaya vekalet sunma, işlem yapma vs.) anda artık tebligat geçerli sayılacağından bu tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra hukuk mahkemesine şikayette bulunmak gerekir.

Şikayet dilekçemizin netice-i talep kısmında, tebliğ tarihinin muttali olunan tarih olarak kabul edilmesine ve yapıldı ise itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi istenir. Dilekçede karşı taraf borçlu gösterilir.

  • Önemli bir husus: Usulsüz tebligat bildirimi ile birlikte borca da itiraz edilmek istenirse, icra mahkemesinin kararı beklenmeksizin, tebliğe muttali olunduğu anda yani öğrenme tarihimizden itibaren yasal süresi içinde borca itiraz edilmelidir. Uygulamada usulsüz tebligat şikayetinden bulunurken söz konusu borca itiraz edilmemesi hak kayıplarına sebebiyet vermektedir. Bu itibarla icra dosyalarının bir avukatla takibi elzemdir.

Son olarak belirtmek gerekir ki, tebligat kanununa göre usulsüz bir tebligattan borçlunun haberdar olması durumunda tebligatın geçerli olduğundan yukarıda da bahsetmiştik. Bu itibarla, “ Tebligat usulsüz olsa bile borçlu vekili uyaptan vekaletname sunmuş ise,  vekaletnamenin icra dairesince onaylandığı tarihte borçlu vekili ıttıla etmiş  sayılır.” 

İlgili karar: Yargıtay 12 HD. 2019/11629 E.,2020/3376 K

Konuya ilişkin uzman ekibimiz ile Contact page.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Senette Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Senette Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Senette Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar | İzmir İcra Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Kambiyo senetleri kanunda poliçe, bono ve çek olmak üzere sınırlı olarak sayılmıştır. Senet de bu sınırlı araçlardan biri olup borç ilişkilerinde sıkça kullanılır.  Senede ilişkin bir icra takibi yapılırken ilk olarak bakılması gereken senedin kambiyo vasfına haiz olup olmadığıdır.

 1. Senedin Zorunlu Unsurları  

Bir senet, öncelikle bono veya emre yazılı senet kelimesini, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini ve senedin düzenlenme tarihini ile imzayı içermelidir. 

  • Senedin vadesi, ödeme yeri ve düzenleme yeri ise kanunen esaslı olmayan şekil şartlarıdır. Yani bu hususların eksikliği senedi geçersiz kılmaz. Vadesi olmayan bir senet, görüldüğünde ödenmmesi şart olan senet sayılır. 
  • Rakamla ve yazıyla farklı vade içeren senetler ise batıldır (hukuken geçersizdir). Farklı bedel içermesi durumunda, yazıyla olan miktar dikkate alınır.
  • Senette düzenleme yeri ve ödeme yeri yazılı değil ise borçlunun adının yanında yazılı olduğu adres düzenleme yeri ve ödeme yeri sayılır.  

Senede ayrıca faiz, yetkili mahkeme, malen – nakden kaydı eklenebilir.  Malen ve nakden ifadesi senedin ne karşılığında verildiği anlamını taşır. Olası bir yargı durumunda ispat açısından önemlidir.

 2- Protesto Nedir? 

Türk Ticaret Kanunu 714. maddesine göre; kabul etmemenin veya ödememenin, kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen resmî bir belge ile belirlenmesi zorunludur. Kanunun 715. maddesine göre protestonun 716. maddede belirtilen şekil ve surette noterlikçe düzenlenmesi gerekir. Yine kanunun 730. maddesine göre hamil (senet alacaklısı) ödememe protestosu düzenlemez ise lehtar ve cirantaya başvuru hakkını kaybeder.

Görüldüğü üzere senetlerde; keşideci ve keşideci kefilleri (avaller) haricinde başka senet borçluları yani cirantalar var ise senedin protesto edilmemesi halinde senet alacaklısı (hamil) senette ciranta ve lehtar olarak bulunan borçlulara müracaat hakkını kaybeder. Yani bu kişilerden senet alacağını talep ve tahsil edemez.

Senetlerde cirantanın sorumluluğuna gidebilmek için vadeden itibaren 2 iş günü içinde keşideciye protesto çekilmesi zorunludur. Aksi halde cirantalara müracaat edilemez.

  •  Önemli bir husus: Keşideci senet üzerine “protestosuz” “gidersiz” kaydı düşerse protesto çekmeye gerek kalmaz.

3-Senette Zamanaşımı

TTK m.749 Uyarınca; senette keşideciye karşı zamanaşımı vadeden itibaren 3 yıldır. Hamilin, cirantaların sorumluluğuna gidebilmesi için protesto tarihinden veya senette “gidersiz iade olunacaktır” kaydı varsa vadenin dolduğu tarihten itibaren bir yıl içinde takip başlatılmalıdır. Ödeme yapan cirantanın diğer cirantaya rücu etme hakkı ise 6 aylık süreye tabidir.

4- Senet Düzenlenirken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

  • Senedi, borçlu olan taraf kendi el yazısıyla düzenlemelidir.
  • Senede imza atılmadan mutlaka iki taraf da okumalıdır.
  • Senet imzalandıktan sonra borçlu olan mutlaka fotokopisini almalıdır.
  • Eğer senede dair ayrıca hazırlanmış bir sözleşme varsa her nüshasından birer tane taraflarda bulunmalıdır.
  • Senet ödendiğinde özellikle imza kısmı oradan yırtılıp atılmalı,
  • Üzerine bedeli ödenmiş, tahsil edilmiştir kaydı düşülmeli;
  • Mümkünse şu tarihli şu tutarlı senede ilişkin hazırlanan diye not düşülerek makbuz  alınmalıdır. 
  • Ödense bile senet bir süre muhafaza edilmeli, ileride doğabilecek anlaşmazlık sahte senet olaylarına karşı önlem alınmalıdır.
  • Boş senede kesinlikle imza atılmamalıdır.

5- Ödenmeyen Senette İcra Takibi Usulü 

Senedin vaadedilen tarihte ödenmemesi durumunda ilk yapılacak şey, protesto edilmesidir. Protesto işlemi bankalar aracılığı ile noter tarafından yapılmaktadır. Senedi kasasında saklayan banka, borçlunun 2 gün içerisinde borcunu ödememesi durumunda noter aracılığı ile protesto çeker. Bu, ödeme yapılmasının talep edilmesi anlamına gelmektedir. Kredi notunun düşmesini istemeyen borçlu bu durumda borcunu ödeyecektir. 

Ancak ödeme yapılmaması durumunda ikinci bir yol daha bulunmaktadır. Bu da senedin icra yolu ile tahsilidir.

Senede dayalı bir icra takibini,

  • borçlunun ikametgahında
  • bonoda belirtilen ödeme yerinde
  • düzenleme yerinde
  • bonoda belirlenen yetkili icra dairesinde başlatılabilir.(tüzel kişi olmak koşuluyla)

İcra takibinin kesinleşmesinden sonra alacaklı taraf borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine haciz tatbik edebilecektir. Hacizlerin uygulanması sonucunda alacaklının alacağına kavuşması daha kolaylaşacaktır. 

Senedinin ödenmemesine karşılık, takip başlatmak isteyen senet alacaklısının, icra takip işlemlerinin doğru ve hızlı şekilde yürütülebilmesi için, muhakkak icra avukatından danışmanlık alması gerekir.

Konuya ilişkin uzman ekibimiz ile Contact page.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Karşılıksız Çek

Karşılıksız Çek

Karşılıksız Çek | Çek Ne Zaman Ödenir | Çekte Zamanaşımı | İzmir İcra Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip özel bir ilamsız icra yoludur. Alacaklının bu yola başvurması için elinde kambiyo senedi niteliğinde bir belge olması zorunludur. Kambiyo senetleri kanunda poliçe, bono ve çek olmak üzere sınırlı olarak sayılmıştır. 

1-Çek Ne Zaman Ödenir

Çekte kural olarak vade olmaz. Çek görüldüğünde ödenir. Ancak Çek Kanunu Geçici m.3/5 uyarınca 31.12.2021 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.

Çeki keşide tarihinden itibaren;

  • Çek keşide edildiği yerde ödenecekse on gün,
  • Keşide edildiği yerden başka yerde ödenecekse bir ay içinde muhatap bankaya ibraz edilmelidir.
  • Ödeneceği yerden başka bir yerde keşide edilen çek, keşide yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay; ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.Bu süreler ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak kambiyo takibi yapılamaz.

Hamil (çeki elinde bulunduran kişi), düzenleyen kişiden (keşideciden) çekin bedelinin yanında, ödenmeyen çek bedelinin yüzde onu oranında çek tazminatı talep edebilir.

Çek Kanununun 3/6. Maddesine göre  çekin muhatap bankaya ibraz edilerek bankanın çek yaprağı için ödemekle yükümlü olduğu miktarın tahsili halinde bankaca, çeke, anılan şerh düşülmek suretiyle aslı uhdesinde tutularak onaylı bir fotokopisi çek hamiline verilir ve hamil, bu şekilde muhatap bankaca tasdik edilmiş çek fotokopisine dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapabilir.

2- Çekte Zamanaşımı Olur mu?

TTK m.814 Uyarınca çeklerde zamanaşımı, ibraz süresinin bitiminden itibaren 3 yıldır. Zamanaşımına uğramış çek ile ilgili temel hukuki ilişkiye dayanarak sebepsiz zenginleşme (zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren 1 yıl içinde), ya da alacak davası açılabilir. Çek ise bu davalarda yazılı delil başlangıcı sayılır.

3- Çeke İlişkin İcra Takibi Nerede Başlatılır? 

Çeke dayalı bir icra takibini, 

  • borçlunun ikametgahında
  • muhatap banka hesabının olduğu yerde
  • keşide yerinde başlatabiliriz.

4-Karşılıksız Çek Nedir? Çek Karşılıksız Olursa Ne Yapılır ? 

Karşılıksız çek keşidesi, uygulamada çok rastlanılan bir durum olup, bu özelliği nedeniyle sık sık Yargıtay kararlarına konu olmaktadır. Yerel mahkemelerin karşılıksız çeke ilişkin verdikleri çeşitli konulardaki kararlar, temyiz istemiyle Yargıtay’a gelmektedir. Bununla birlikte konuyla ilgili uyuşmazlıkların belli başlı bazı noktalarda toplandığı gözlenmektedir.

Çek Kanunu m.5/1 : Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Şeklindedir. 

Ayrıca kararı veren Mahkeme, söz konusu kişi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder.

Karşılıksız çıkan çeke ilişkin şikayet, ibraz tarihinden itibaren 3 ay içerisinde İcra Ceza Mahkemesi’ne yapılır. ( İİK. M. 347)

   Şikayette Yetkili mahkemeler:

  • ibraz yeri
  • çek hesabının açıldığı banka şube yeri
  • hesap sahibinin yerleşim yeri
  • şikayetçinin yerleşim yeridir.

Bunlardan biri tercih edilebilir.

Önemli bir husus : Şikayet dilekçesinde, çekin bankaya ibraz süresi içerisinde çekin karşılığını bankada   bulundurmakla yükümlü olan şirketi temsile yetkili kişiyi mutlaka belirtmek gerekiyor. Sadece çeki keşide eden şirket yetkilisi/yetkilileri ifadesi yeterli olmuyor, aksi halde şikayetin reddine karar veriliyor. Konuya ilişkin karar: (Antalya Bam 10 CD 14.03.2018 t. 889/955, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi   2017/3549 E. 2018/8 K. sayılı ve 04.01.2018 tarihli kararı)

Sonuç olarak, ülkemizde yaygın olarak kullanılan ve güvenilir bir kambiyo senedi vasfına sahip olan çekin karşılıksız çıkması sorunu hem geçmişte hem de günümüzde tartışılan, önemli bir meseledir. Bu meselenin, çekin ticari hayattaki önemi ve adil yargılanma hakkı göz önüne alınarak en hızlı şekilde çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile Contact page.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079