Author Archives: Av. Mustafa Yolcu

İddet Süresi Nedir?

İddet Süresi Nedir?
İddet Süresi Nedir?

İddet Süresi Nedir? İzmir Boşanma Avukatı

İddet Süresi Nedir?

İddet, “belirli bir süre, sayılı günler” anlamına gelmekte olup; iddet süresi, iddet müddeti veya bekleme süresi mevcut evlilik birliğinin sona ermesinden itibaren kadının yeni bir evlilik yapabilmesi için geçmesi gereken yasal süreyi ifade etmektedir. Bu düzenleme ile evlilik sonrasında fakat iddet müddeti süresinde doğan çocuğun evlilik birliği içerisinde doğmuş kabul edilmektedir.

Türk Medeni Kanunu Madde 132-

Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.

İddet Süresi Ne Kadar?

Türk Medeni Kanunu Madde 132 kapsamında evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz (300) gün süre olarak belirlenmiştir.

İddet Müddetinin Kaldırılması

İddet müddeti evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz (300) gün sürenin geçmesi ile kendiliğinden sona erer. Ayrıca TMK Madde 132/2 kapsamında iddet süresi tamamlanmadan kadının doğum yapması ile de bu süre kendiliğinden sona erer.

İddet Müddetinin Kaldırılması Davası

Bir diğer yöntem ise kadının önceki evliliğinden hamile olmadığının tespiti veya eski eşlerin birbirleriyle yeniden evlenmeye karar vermeleri durumunda mahkeme tarafından iddet müddeti kaldırılır.

İddet Süresinde Yapılan Evlilik Geçerli Mi?

İddet müddeti evliliğe kesin bir engel olmayıp bu süre içerisinde kadın tekrar evlilik gerçekleştirebilir. İddet müddeti evliliğin kesin olmayan engellerinden bir tanesidir.

Similar articles that may interest you;

İzmir Divorce Attorney

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Düğün Takılarının Paylaştırılması

Düğün Takılarının Paylaştırılması

Düğün Takılarının Paylaştırılması – İzmir Boşanma Avukatı

Düğün Takıları Kime Aittir?

Boşanma süreçlerinde en sık karşılaşılan sorulardan biri takıların hangi tarafa ait olduğudur. Yargıtay’ın bu konuda vermiş olduğu yerleşmiş içtihatlar incelendiğinde bu konuda kararların istikrarlı olduğu görülecektir. Kararlarda düğün sırasında takılan ziynet eşyalarının kadına ait olduğu ve kadının kişisel eşyası niteliğinde olduğu ifade edilmektedir.

Takıların İspatı

Hukukumuzdaki temel ilkeler ve usul kuralları kapsamında bir davada, vakalardan kendi lehine sonuçlar çıkartan kişi bu durumu ispat ile yükümlüdür. Düğünde takılan takıların ispat edilmesi için tanık, fotoğraf, video gibi her türlü delilden yararlanılabilir.

Takıların İadesini Talep Etmede Zamanaşımı

Takıların iadesine ilişkin bir talepte bulunulmamış ise Türk Borçlar Kanunu kapsamında bu talebin 10 (on) yıl içerisinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

İlgili Yargıtay Kararları

Boşanmada düğün takıları kadına aittir. Boşanma halinde geri verme yükümlülüğü yoktur. Mahkemenin davayı kabul gerekçesi olaya ve içtihatlara uygun değildir. Şu durumda, eşyaların geri alınması için bir neden olmadığına göre davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.  (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2002/10498K. 2003/770T. 27.1.2003)

Medeni Kanunun 1. maddesi gereği Hâkim Kanunda hüküm bulunmayan hallerde örf ve adet gereğince karar verme yetkisine sahiptir. Taraflar zilyetlik karinesinin aksini her türlü delil ile ispatlayabileceklerine göre, burada örf ve âdetin tespiti önem taşımaktadır. Tarafların oturdukları bölgede, düğünde kim tarafından hediye edilmiş olursa olsun, takılan ziynet eşyasının geline ait olduğunu kabule elverişli istisnasız herkes tarafından uyulan, istikrar kazanmış örf ve adet varsa, kadını hukuki hamil kabul etmek gerekir. Bu yön gözetilmeden örf ve adet araştırılmadan, eksik tahkikatla düğün sırasında kocanın üzerine takılan eşyanın kocaya ait kabulü ile kadından istirdada karar verilmesi doğru değildir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1995/10121K. 1995/11061T. 26.10.1995)

Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2015/17417 K.)

Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup, onun kişisel eşyası niteliğindedir.  (Yargıtay 2. Hukuk D. 2017/9893 K.)

Similar articles that may interest you;

İzmir Divorce Attorney

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

İrtifak Hakkı Nedir?

İrtifak Hakkı Nedir?

İrtifak Hakkı Nedir? İzmir Avukat

İrtifak Hakkı Nedir?

irtifak hakkı

isim, hukuk

Başkasının arsa, yol, bahçe vb. taşınmaz malından belirli bir yolda yararlanma hakkı.

İrtifak hakkı, hak sahibine bir eşya üzerinde yararlanma yetkisi sağlayan bir ayni haktır. (Ayni haklara ilişkin detaylı bilgi için; Ayni Hak Nedir?) İrtifak hakkı, bir ayni hak olması sebebi ile herkese karşı ileriye sürülebilen mutlak bir etkiye sahiptir.

Türk Medeni Kanunu Madde 779- Taşınmaz lehine irtifak hakkı, bir taşınmaz üzerinde diğer bir taşınmaz lehine konulmuş bir yük olup, yüklü taşınmazın malikini mülkiyet hakkının sağladığı bazı yetkileri kullanmaktan kaçınmaya veya yararlanan taşınmaz malikinin yüklü taşınmazı belirli şekilde kullanmasına katlanmaya mecbur kılar.  Yapma borçları, irtifaka başlı başına konu olamaz; ona ancak yan edim olarak bağlanabilir. 

İrtifak Hakkının Kurulması

İrtifak hakkının kurulması için tapu kütüğüne tescil şarttır.  İrtifak hakkının kazanılmasında ve tescilinde, aksi öngörülmüş olmadıkça taşınmaz mülkiyetine ilişkin hükümler uygulanır. İrtifak hakkının zamanaşımı yoluyla kazanılması, ancak mülkiyeti bu yolla elde edilebilecek taşınmazlarda mümkündür. 

İrtifak Hakkı Çeşitleri Nelerdir?

Türk Medeni Kanunu kapsamında intifak türleri taşınmaz lehine irtifak hakkı, intifa hakkı, oturma hakkı, üst (inşaat) hakkı, kaynak hakkı ve diğer irtifaklar olarak düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanunu kapsamında irtifak hakları belirtili çeşitlerde sınırlı olarak düzenlenmiş olup; burada belirtili çeşitler dışında başkaca irtifak hakkının mevcut olmadığı kabul edilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken sözleşme serbestisi kapsamında irtifak haklarının içeriğinin taraflarca özgürce kararlaştırılabilecek olduğudur.

İrtifak Hakkı Sahibinin Hakları

İrtifak hakkı sahibi, hakkının korunması ve kullanılması için gerekli olan önlemleri alabilir.

İrtifak Hakkı Sahibinin Sorumlulukları

İrtifak hakkı sahibi hakkını yüklü taşınmazın malikine en az zarar verecek biçimde kullanmak zorundadır. Bu ilkeyi aşılması durumunda hakkın kötüye kullanılması söz konusu olabilecek olup; bu duruma ilişkin yaptırımlar ile karşılaşılması gündeme gelecektir.

İrtifak Hakkının Sona Ermesi

İrtifak hakkı, tescilin terkini veya yüklü ya da yararlanan taşınmazın yok olmasıyla sona erer. 

Kira ve Taşınmaz Hukukuna İlişkin Diğer Yazılarımız İçin;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Geçit Hakkı

Geçit Hakkı – İzmir Avukat

Geçit Hakkı Nedir?

Geçit hakkı, taşınmaz sahibi kişilerin taşınmazlarının yol ile bir bağlantısı olmaması durumunda; yol ile bağlantısı bulunan bir komşu taşınmaz üzerinden belirli bir bedel karşılığında yola bağlantı kurulması hakkı olarak özetlenebilir. Türk Medeni Kanunu kapsamında düzenlenen geçit hakkı tarafların kendi aralarında anlaşmaları neticesinde düzenlenebileceği gibi mahkeme kararı ile de söz konusu olabilir.

Türk Medeni Kanunu

Madde 747- Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir. 

Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır. 

Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir. 

Dava Şartları

Türk Medeni Kanunu kapsamında geçit hakkından faydalanmak isteyen kimselerin belirli şartları taşıması gerekmektedir. Bunlar;

  • Davayı açan gerçek veya tüzel kişinin taşınmazın maliki olması gerekir. Elbirliği mülkiyeti söz konusu ise davanın bir kişi tarafından açılsa da taraf teşkilnin sağlanması gerekmektedir.
  • Sahibi olduğu taşınmazın yola çıkması için geçidi olmaması gerekmektedir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Geçit hakkına ilişkin davalarda, taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin bir karar verilmesi gerekmekte olup; taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili ve görevli olacaktır.

Dava Masrafları

Geçit hakkı davasının açılabilmesi için dava dilekçesinde belirtili bedelin binde 68,31’in dörtte biri oranında peşin harç ve başvuru harcı ile yapılacak yargılama kapsamında ihtiyaç duyulacak tebligat, tanık, bilirkişi ve keşif masraflarının ödenmesi gerekecektir.

Geçit Hakkının Sözleşme İle Kurulması

Geçit hakkı tarafların aralarında düzenleyecekleri bir sözleşme ile de kurulabilecek olup; sözleşmenin geçerli olması resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.

Yargıtay 14.Hukuk Dairesi Esas: 2016 / 12580 Karar: 2017 / 2179 Karar

İrtifak hakları, sahibine konusu olan eşyayı doğrudan doğruya kullanma veya ondan yararlanma yetkisi veren, malikine de bir çekinme borcu yükleyen, sınırlı bir hâkimiyet hakkıdır. Bazı irtifak hakları, sahibine eşyadan tam yararlanma hakkı (intifa hakkı) verdiği halde, bazı irtifak haklarında sahibinin eşyadan sadece sınırlı yararlanma hakkı bulunur (oturma, kaynak, geçit irtifakı). Ancak, Türk Medeni Kanununun 781. maddesi hükmüne göre, irtifak hakkı daima bir sözleşmeyle yapılır ve irtifak hakkının kurulmasına ilişkin yapılacak bu sözleşmede geçerli olması resmi biçim koşuluna bağlıdır. Somut olayda ise, 22.01.1977 tarihinde yapılan sözleşme adi yazılı düzenlenmiştir. Kısaca, bu sözleşmeye dayanarak davalının davacıya ait taşınmazlar üzerinde geçit hakkı bulunduğunun kabulüne olanak yoktur. ’

Geçit Hakkının Terkini

Geçit hakkı malikin talebi, mahkeme kararı veya kamulaştırma ile terkin edilebilir.

Kira ve Taşınmaz Hukukuna İlişkin Diğer Yazılarımız İçin;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Vekaletsiz İşgörme

Vekaletsiz İşgörme

Vekaletsiz İşgörme – İzmir Avukat

İşin Görülmesi

Vekaletsiz işgörme, işgören kişinin herhangi bir temsil yetkisi, sorumluluğu veya yükümlülüğü olmamasına karşılık iş sahibi kimse adına veya yerine bir işi gerçekleştirmesi olarak tanımlanabilir. Örneğin başkasının duvarını, o kişinin haberi ve talebi olmaksızın onaran kişi bu duruma örnek gösterilebilir.

Vekaletsiz İşgörme, yasal mevzuatımızda Türk Borçlar Kanunu Madde 526 ve devamında düzenlenmiştir.

Vekâleti olmaksızın başkasının hesabına işgören, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlüdür. (Madde 526)

Vekaletsiz İşgörmenin Türleri Nelerdir?

Vekaletsiz işgörme, doktrinde genellikle gerçek vekaletsiz işgörme ve gerçek olmayan vekaletsiz işgörme olarak iki başlık altında incelenmektedir. Gerçek vekâletsiz işgörme, caiz ve caiz olmayan olmak üzere; gerçek olmayan vekâletsiz işgörme ise iyiniyetli ve kötüniyetli olarak yine kendi içlerinde ikiye ayrılmaktadır.

  • Gerçek Vekaletsiz İşgörme
    • Caiz
      İşgören yetkili veya yükümlü olmaksızın işsahibi için gerekli olan bir işi onun menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görürse, bunun yanında işgörme fiili iş sahibinin geçerli bir yasaklamasına da aykırı değilse caiz gerçek vekâletsiz işgörmenin varlığından bahsedilir.
    • Caiz Olmayan
      İşgörenin müdahalesi işsahibinin menfaati için gerekli değilse veya işsahibinin geçerli bir yasaklamasına rağmen işgören müdahalede bulunmuşsa bu durumda caiz olmayan gerçek vekâletsiz işgörme söz konusu olur.
  • Gerçek Olmayan Vekaletsiz İşgörme
    • İyiniyetli
      Bir başkasının hukuk alanına müdahale ettiğini bilmeyen veya bilmek zorunda olmayan işgörenin, bu işgörme dolayısıyla kendisine yarar sağlaması halinde ise iyiniyetli gerçek olmayan vekâletsiz işgörme söz konusu olur.
    • Kötüniyetli
      İşgörenin bir başkasının hukuk alanına müdahale ederek onun işini haksız bir surette kötüniyetli olarak kendi menfaatine görmesine kötüniyetli gerçek olmayan vekâletsiz işgörme denir.

Sorumluluk

Kanun kapsamında vekaletsiz işgören kimse öncelikle her türlü ihmal ve ayıbından sorumlu tutulmakta olup; bu kurala bir takım istisnalar getirilmiştir.

Vekâletsiz işgören, her türlü ihmalinden sorumludur. Ancak, işgören bu işi, işsahibinin karşılaştığı zararı veya zarar tehlikesini gidermek üzere yapmışsa, sorumluluğu daha hafif olarak değerlendirilir. İşgören, işsahibinin açıkça veya örtülü olarak yasaklamış olmasına karşın bu işi yapmışsa ve işsahibinin yasaklaması da hukuka veya ahlaka aykırı değilse, beklenmedik hâlden de sorumlu olur. Ancak, işgören o işi yapmamış olsaydı bile, bu zararın beklenmedik hâl sonucunda gerçekleşeceğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. (Madde 527)

İşgörenin Ehliyetsizliği

İşgören, sözleşme ehliyetinden yoksunsa, yaptığı işlemden ancak zenginleştiği ölçüde veya iyiniyetli olmaksızın elinden çıkardığı zenginleşme miktarıyla sorumlu olur. Haksız fiillerden doğan daha kapsamlı sorumluluk saklıdır. (Madde 528)

İşin İşsahibinin Menfaatine Yapılması Hâlinde

İşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması hâlinde, işgörenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hâkimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. Bu hüküm, umulan sonuç gerçekleşmemiş olsa bile, işi yaparken gereken özeni göstermiş olan işgören hakkında da uygulanır. İşgören, yapmış olduğu giderleri alamadığı takdirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir. (Madde 529)

İşin İşgörenin Menfaatine Yapılması Hâlinde

İşsahibi, kendi menfaatine yapılmamış olsa bile, işgörmeden doğan faydaları edinme hakkına sahiptir; ancak zenginleştiği ölçüde, işgörenin masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür. (Madde 530)

İşin İşsahibi Tarafından Uygun Bulunması Hâlinde

Vekaletsiz olarak gerçekleştirilen işin, iş sahibi kişi tarafından kabul edilmesi durumunda iş sanki iş sahibi tarafından talep edilmiş gibi hareket edilir ve kanunlarda düzenlenen vekalet hükümleri uygulanır. (Madde 531)

Kaynakça
Türk Borçlar Kanunu
Vekaletsiz İşgörme – Ümmühan KAYA, Doktora Tezi (Ankara 2020)

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

2022 Kira Artış Düzenlemesi

2022 Kira Artış Düzenlemesi

2022 Kira Artış Düzenlemesi – İzmir Avukat

1. Düzenlemeden Kimler Yararlanacak? 

Kira artışlarını yüzde 25 ile sınırlayan düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’ndan geçerek yasalaştı. Düzenleme, yasanın yürürlüğe girdiği tarih ve daha sonraki tarihlerde yapılan konut kira sözleşmelerini kapsayacak ve 1 Temmuz 2023’e kadar geçerli olacak. Resmi gazetede 11.06.2022 tarihinde yayımlanan değişiklik, bu günü ve sonrasında yapılacak kira artışına etki etmekte. İlgili düzenlemeden yalnızca konut kiracıları yararlanabiliyor. İşyeri kiralarında TÜFE uygulaması devam edecek. 

Bu minvalde, 11.06.2022 tarihinden önce yapılan konut ve işyeri kira artışlarında TÜFE esas alınacak. Yalnızca kira sözleşmesinin yenilenme dönemi 11.06.2022 tarihi ve sonrası olan konut kiracıları için %25 lik uygulama söz konusu olacak

2. Düzenleme Ne Şekildedir? 

Resmi Gazete’de yayımlanan kararda, MADDE 4- 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. 

“GEÇİCİ MADDE 1- Konut kiraları bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ilâ 1/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira yılına ait kira bedelinin yüzde yirmi beşini geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının yüzde yirmi beşin altında kalması halinde değişim oranı geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Bu oranları geçecek şekilde yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden geçersizdir. Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır.” 

MADDE 5- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. 

Şeklindedir. Bu durumda, iş yeri kiraları bakımından kanunda yer alan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranındaki artış kuralının uygulanmaya devam edilecektir. 

3. Düzenlemenin Eksik Yanları: 

Kanun metninde yapılan atıf (TBK 344/2) kira sözleşmesinde kira artışına ilişkin bir maddenin bulunmadığı sözleşmelerle ilgilidir. Halbuki kira sözleşmelerinde, kira artışına ilişkin madde bulunmayan bir konut kira sözleşmesine rastlamak neredeyse imkânsızdır.  Bu minvalde, kanun metninde bir düzenleme yapılması beklenmekte. Zira düzenleme mevcut hali ile uygulamada sorunlara yol açıp tahliye taahhüdü olan ev sahiplerinin kiracılarını çıkarmasının da önünü açıyor. Çünkü kira sözleşmesinde kira artışına ilişkin önceden belirlenen artış şekli varsa ( yüzdelik oran, üfe, tüfe gibi) ev sahiplerinin TÜFE oranını uygulamasında kanunen bir yanlış bulunmamakta. 

Kira ve Taşınmaz Hukukuna İlişkin Diğer Yazılarımız İçin;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Israrlı Takip Suçu

Israrlı Takip Suçu – İzmir Avukat

27 Mayıs 2022 tarihinde yayınlanan değişiklik ile Türk Ceza Kanunu’nda Madde 123/A kapsamında mevzuatımıza giren Israrlı Takip Suçu birçok soru işaretini beraberinde getiriyor. Sizler için söz konusu suç tipini kısaca inceledik.

Israrlı Takip Suçu Nedir?

Kanun maddesi ısrarlı takip suçunun oluşması için; ısrarlı bir şekilde, fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olunmasının gerektiğini ifade ediyor.

Israrlı Takip Suçunun Cezası Nedir?

Türk Ceza Kanunu ile ısrarlı takip suçunun oluşması durumunda altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verileceği düzenlenmiştir. Fakat, suçun işlenmesi kapsamında belirli unsurların gerçekleşmesi durumunda verilecek cezanın arttırılacağı haller de ayrıca düzenlenmiştir.

Israrlı takip suçunun;

a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,           
b) Mağdurun okulunu, işyerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,
c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi,          
halinde yukarıda belirtmiş olduğumu cezalar arttırılarak bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

Şikâyete Bağlı Olma

İlgili düzenleme ile ısrarlı takip suçu, şikâyete bağlı bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Bu sebep ile ısrarlı takip suçunun mağduru kimseler tarafından bu durumun 6 (altı) aylık bir süre içerisinde bulundukları yer Cumhuriyet Savcılığı’na bildirilerek, şikâyette bulunulması gerekiyor.

27 Mayıs 2022 Tarihli Değişiklik Başka Neleri Beraberinde Getiriyor?

7406 Sayılı Türk Ceza Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile ısrarlı takip suçunun yanı sıra, özellikle kamuoyunda sıklıkla günden olan bir takım hususlarda da değişikliğe gidildiği görülüyor.

  • Sağlık çalışanlarına ve kadınlara yönelik işlenen kasten yaralama suçları katalog suçlar kapsamına alındı,
  • Sanıkların duruşmadaki hal ve tavırları artık iyi hal indirimi uygulanması için bir sebep değil,
  • Kasten yaralama, kasten öldürme, işkence, eziyet & tehdit suçlarında verilecek cezalar, suçun kadına karşı işlenmesi durumunda arttırıldı.

Other works that may be of interest to you;

Izmir Criminal Lawyer

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Uyuşmazlık Çözüm Hizmet Sağlayıcı Nedir?

Uyuşmazlık Çözüm Hizmet Sağlayıcı Nedir?

Uyuşmazlık Çözüm Hizmet Sağlayıcı Nedir? – İzmir Avukat

İnternet Alan Adları Yönetmeliği” ile “Uyuşmazlık Çözüm Hizmet Sağlayıcı” veya kısaca “UÇHS”, alan adları ile ilgili ihtilafların çözüm sürecini hakemler veya hakem heyetleri vasıtasıyla yürüten taraflar olarak tanımlanmaktadır.

İnternet siteleri alan adlarına ilişkin uyuşmazlıklar artık UÇHS’ler tarafından çözülecek.

İnternet Alan Adları Yönetmeliği Madde 23 –

Alan adları ile ilgili ihtilaflar alternatif olarak UÇHS’ler tarafından işletilen uyuşmazlık çözüm mekanizması vasıtasıyla çözülür. Uyuşmazlık çözüm mekanizmasının işletilmesine ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından düzenlenir.

Uyuşmazlık Çözüm Hizmet Sağlayıcı

Madde 24 –

(1) Kurum, UÇHS’lerin taşıması gereken asgari nitelikleri, uyması gereken kura ları ve diğer hususları tespit eder ve bunları internet sitesinden ve gerek olduğu ha lerde diğer uygun araçlarla kamuoyuna duyurur.

(2) UÇHS olmak isteyen taraflar Kurum’a başvuruda bulunurlar. Kurum tarafından gerekli şartları taşıdığı tespit edilen taraflara UÇHS olarak faaliyette bulunabilmelerini teminen faaliyet belgesi düzenlenir. (Ek cümle:RG-20/4/2021-31460) Kurum, İnternet alan adlarına ilişkin pazar koşuları, uyuşmazlık sayıları gibi hususları dikkate alarak faaliyet gösterecek UÇHS sayısına üst sınır getirebilir.

(3) UÇHS’lerin, ihtilafların çözümü sürecini başarıyla yönetebilecek, idari ve teknik yetkinliği haiz olmaları ve olası ihtilaf konularında uzman yeterli sayıda hakemi listelerinde bulundurabilmeleri gerekir.

Uyuşmazlık Çözüm Mekanizmasına Başvuru

Uyuşmazlık çözüm mekanizmasına başvuru için;

a) İhtilaf konusu alan adının, sahip olunan ya da ticarette kulanılan marka, ticaret unvanı, işletme adı ya da diğer tanıtıcı işaretlerle benzer ya da aynı olması ve

b) Alan adını tahsis ettiren tarafın bu alan adı ile ilgili yasal bir hakkı ya da bağlantısının olmaması ve

c) Bu alan adının alan adı sahibi tarafından kötü niyetle tahsis ettirilmesi veya kulanılması gerekmektedir. (Madde 25)

Hakemler

UÇHS listelerinde yer alacak hakemlerin fikri mülkiyet hakları hukuku, marka hukuku, ticaret hukuku veya bilişim hukuku alanlarında uzman olması gerekecektir.

UÇHS’ler nezdinde aksi gerekmedikçe yazılı inceleme gerçekleştirilecek olup; taraflar şahsen dinlenmeyecektir. (Madde 26)

Kararın Alınması

Söz konusu yönetmelik kapsamında Hakem veya heyet, yasal mevzuat ve içtihatları gözeterek şikayetçi talebi doğrultusunda alan adlarının iptaline, şikayetçi tarafa devrine veya talebin reddine karar verebilecektir. (Madde 27)

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

İhracat Bedellerinin Türkiye’ye Getirilmesi Zorunluluğu

İhracat Bedellerinin Türkiye’ye Getirilmesi Zorunluluğu

İhracat Bedellerinin Türkiye’ye Getirilmesi Zorunluluğu – İzmir Avukat

1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında Kanun ile getirilmiş bir yükümlülük olan ihracat bedellerinin Türkiye’ye getirilme zorunluluğu 89/14391 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar ile düzenlenmiş, akabinde İhracat Genelgesi ile uygulamaya açıklık kavuşturulmuştur.

İhraç Bedelleri Ne Kadar Süre İçerisinde Yurda Getirilmelidir?

İhracat genelgesi kapsamında ihracat bedellerinin yurda getirilme süresinin fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü aşamayacağı düzenlenmiştir.

İhracat Genelgesi

İhracat bedellerinin yurda getirilmesi Madde 4 – (1) 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in yürürlüğe girdiği tarihten itibaren fiili ihracatı gerçekleştirilen işlemlere ilişkin ihracat bedellerinin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez. 180 gün azami süre olup bedellerin ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin yurda getirilmesi esastır.

İhracat Bedellerinin Türkiye’ye Getirilmemesi Durumunda Nasıl Bir Süreç izlenmektedir?

Süresi içerisinde ihracat bedellerinin Türkiye’ye getirilmemesi durumunda söz konusu hesaplar aracı bankalarca Vergi Dairesi’ne bildirilir. Vergi Dairesi tarafından konuya ilişkin ilgili ihracatçılara ihtarname gönderilerek hesapların kapatılması ihtar edilir. Söz konusu hesapların kapatılmaması veya Vergi Dairesi’ne haklı bir sebep sunulmaması durumunda konu Savcılığa intikal ettirilir ve ihracatçılardan konuya ilişkin savunmalarının savcılığa sunulması talep edilir. Savunmaların sunulması akabinde savcılık gerekli şartların oluşmuş olduğuna kanaat eder ise konuya ilişkin idari par acezası uygulanmasına karar verebilir.

Hesap kapatma, ihbar ve ek süre

MADDE 8 – (1) Ticari amaçla mal ihracında, bedelleri yurda getirilme süresi içinde gelen ihracat ile ilgili hesaplar aracı bankalarca kapatılır.

(2) Süresi içinde kapatılmayan ihracat hesapları aracı bankalarca 5 iş günü içinde muamelenin safhalarını belirtecek şekilde yazılı olarak ilgili Vergi Dairesi Başkanlığına veya Vergi Dairesi Müdürlüğüne ihbar edilir.

(3) İlgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, ihbarı müteakip 10 iş günü içinde ilgililere hesapların kapatılmasını teminen 90 gün süreli ihtarname gönderilir. Bu süre içinde hesapların kapatılması veya 9 uncu maddede belirtilen mücbir sebep hallerinin ya da haklı durumun belgelenmesi gereklidir.

(4) Mücbir sebeplerin varlığı halinde, mücbir sebebin devamı müddetince altışar aylık dönemler itibarıyla ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce ek süre verilir.

(5) Mücbir sebep halleri dışında kalan haklı durumların varlığı halinde, hesapların kapatılmasına ilişkin altı aya kadar olan ek süre talepleri, firmaların haklı durumu belirten yazılı beyanına istinaden üçer aylık devreler halinde ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, altı aylık süreden sonraki ek süre talepleri Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından incelenip sonuçlandırılır.

İhraç Bedellerinde Parasal Sınırlar Nelerdir?

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (İhracat Bedelleri Hakkında) (Tebliğ No: 2018-32/48)’De Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2019-32/56)

MADDE 7 – Aynı Tebliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(1) Her bir gümrük beyannamesi itibarıyla;

a) 30.000 ABD dolarına kadar noksanlığı olan ihracat hesapları doğrudan bankalarca ödeme şekline ve toplam beyanname tutarına olan oranına bakılmaksızın,

b) 30.000 ABD dolarından yüksek olmakla birlikte 100.000 ABD doları veya eşitini aşmayan, beyanname veya formda yer alan bedelin %10’una kadar noksanlığı olan (sigorta bedellerinden kaynaklanan noksanlıklar dahil) ihracat hesapları doğrudan bankalarca ödeme şekline bakılmaksızın,

c) 200.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, 9 uncu maddede belirtilen mücbir sebep ve haklı durum halleri göz önünde bulundurulmak suretiyle beyanname veya formda yer alan bedelin % 10’una kadar açık hesaplar ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce,

terkin edilmek suretiyle kapatılır.”

Söz Konusu Yükümlülüklere Uyulmaması Durumunda Yaptırım Nedir?

Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un 3. Maddesinin 3. Fıkrası “Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç edenler veya bu işlere aracılık edenlerden bu işlemlerinden doğan alacaklarını 1 inci maddeye göre alınan kararlardaki hükümlere göre ve bu kararlarda tayin edilen süreler içinde yurda getirmeyenler, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç bedelinin yüzde beşi kadar idarî para cezasıyla cezalandırılırlar. İdarî para cezasına ilişkin karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenlere, birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

İdarî para cezasına ilişkin karar kesinleşinceye kadar söz konusu bedelleri yurda getirenlere, anılan Kanun’un birinci fıkra hükmüne göre 3000 TL’den 25000 TL’ye kadar idarî para cezası (yeniden değerleme oranları dikkate alındığında yaklaşık 7.810-65.083-TL) idari para cezası verilir.

Ancak, verilecek idarî para cezası yurda getirilmesi gereken paranın %2,5’inden fazla olamaz. Diğer taraftan, ithalat, ihracat ve diğer kambiyo işlemlerinde döviz veya Türk Parası kaçırmak kastıyla muvazaalı işlemlerde bulunanlar, yurda getirmekle yükümlü oldukları veya kaçırdıkları kıymetlerin rayiç bedeli kadar idarî para cezasıyla cezalandırılırlar.

Öte yandan, söz konusu ihracat bedellerinin yurda getirilmesi ancak %80’nin bir bankaya satılmaması, bedelin getirilmesi sonrasında yapılan işlemler de usule ilişkin hataların yapılması veya anılan Genelge’nin herhangi bir hükmüne aykırılık olması durumunda; 1567 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında 3.000-25.000 TL tutarında (yeniden değerleme oranları dikkate alındığında yaklaşık 7.810- 65.083 TL) idari para cezası uygulanacaktır. Tekerrür durumunda ise bu cezalar iki katı olarak uygulanmaktadır.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Nisbi Vekalet Ücreti Nedir?

Nisbi Vekalet Ücreti Nedir

Nisbi Vekalet Ücreti Nedir?

nispi

(nispi:), Arapça nisbī

1. sıfat, eskimiş Birbirine göre (olan), önceki duruma göre:
      Bugün hastada nispi bir iyileşme var.

2. sıfat, eskimiş, felsefe Göreceli:
      Zenginlik, fukaralık nispi durumlardır.

Nispi kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından birbirine göre ve göreceli olarak tanımlanmatadır. Yasal süreçlere ilişkin sıklıkla duymakta olduğumuz nisbi vekalet ücreti de aslında değeri yargılama konusu parasal değere göre hesaplanması gereken olan vekalet ücreti anlamında kullanılmaktadır.

Yargılama süreçlerinde vekalet ücreti maktu ve nisbi olarak ikiye kategoride incelenmekte olup; nisbi vekalet ücreti özellikle yargılama değerinin para ile ölçülebilen durumlarda söz konusu olmaktadır. Maktu vekalet ücretine ilişkin yazımızı buraya tıklayarak inceleyebilirsiniz.

Nisbi vekalet ücretleri Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin üçünü kısmı ile düzenlenmektedir. Nispi ücrette üst sınır, dava veya hükmolunacak şeyin değeri veyahut paranın %25’ini geçemez şeklindedir. Bu tavan miktarı aşan sözleşmeler geçersiz değil ancak tavan miktarla sınırlı olarak hüküm doğuracaktır

Ayrıca parasal bir değeri olan dava konusu uyuşmazlıklarda nisbi vekalet ücretinin, davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenen maktu ücretin miktarından az olmaması gerekmektedir.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079