İşe İade Davası Nedir

İşe İade Davası
Mustafa Yolcu, Att.

İşe İade Davası Nedir?

İşe iade davası, işverenler tarafından haksız veya geçersiz olarak feshedilir ise; işçiler tarafından eski işlerine dönmek için açabilecekleri bir davadır. İşe iade davası neticesinde işçi, hukuka aykırı olarak çıkartıldığı işine tekrar başlatılmayı talep edilmekte ve haklı bulunması durumunda mahkeme tarafından bu yönde karar verilmektedir.

Kimler Açabilir?

İşe iade davası açılabilmesi için;

  • Davacının iş kanunu kapsamında olması,
  • İş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi
  • İşyerinde en az 30 işçinin çalışıyor olması
  • İşçinin en az 6 aylık kıdeminin olması
  • İşveren Vekili olmamak
  • Konuya ilişkin arabuluculuk sürecini tamamlamış olmak

şartlarının bir arada olması gerekmektedir.

Dava Açma Süresi

İş sözleşmesi feshedilen işçi tarafından işe iade davası açılabilmesi için öncelikle iş akdinin feshine ilişkin bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurulması gerekmektedir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, işçi iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir.

Hangi Mahkemede Açılır?

İşe iade davalarında yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer İş Mahkemesidir. (Madde 6)

İşe Başlama

İşe iade davasının açılmış olduğu mahkeme tarafından işçinin haklı bulunması durumunda, mahkeme işçinin işe iadesine karar verir. Bu karar neticesinde işveren, çıkarmış olduğu işçiyi (başvurusu üzerine) bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.

Ödenmiş Kıdem Tazminatı Ne Olur?

İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir. İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

For detailed information or questions you can visit Contactpage.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Ad Hoc Tahkim Nedir?

Ad Hoc Tahkim Nedir? | Ad Hoc Nedir? | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu | Efes Hukuk Bürosu

Ad Hoc Nedir?

Ad hoc  “amaca özel, niyete mahsus” anlamına gelen Latince ibaredir. Genelde bir soruna yönelik, geçici bir çözümü anlatmak için kullanılır. Bazen de bir yetersizliği ya da üstünkörü üretilen çözümleri vurgulamak için kullanılır.

Ad hoc kavramına örnek olarak geçici olarak kurulan mahkeme ve ya araştırma komisyonları örnek verilebilir.

Tahkim Nedir?

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olan tahkim, yerel mahkemelerde görülen davalardan farklı olarak devletin atamış olduğu hakimler yerine uyuşmazlıkların “hakem” olarak adlandırılan özel uzman kimselerin huzurunda çözülmesi yöntemidir. Tahkim süreçleri ortalama bir mahkeme sürecine göre daha hızlı ve daha az masraflı olması sebebi ile popülerlik kazanmaktadır. Tahkim süreçleri ulusal ve uluslararası gibi ikiye ayrılabileceği gibi, kurumsal tahkim ve ad hoc tahkim olarak da ikiye ayrılabilir.

Tahkim süreçlerinde taraflar ayrıca uluslararası kuruluşlar tarafından düzenlenen kurallar neticesinde tahkim sürecinin yürütülmesine karar verilebilir. Bunlardan en bilinen bir kısmına yer vermek gerekir ise;

  • Uluslararası Ticaret Odası Kuralları (“ICC”),
  • Londra Uluslararası Tahkim Mahkemesi Kuralları (“LCIA”),
  • Amerikan Tahkim Derneği Uluslararası Uyuşmazlık Çözümü Merkezi Kuralları (“ICDR”),
  • Singapur Uluslararası Tahkim Merkezi’nin Kuralları (“SIAC”)
  • Hong Kong Uluslararası Tahkim Merkezi Kuralları (“HKIAC”)
  • Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi’nin Kuralları (“ICSID”)
  • Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu Kuralları (“UNCITRAL”)
  • Stockholm Ticaret Odası Kuralları (“SCC”).

Ad Hoc Tahkim Nedir?

Ad Hoc tahkim usulüne göre, tahkim yargılaması tarafların kendi inisiyatifleri ile belirlemiş oldukları yahut önceden belirlenmiş olan kurallara ya da yasalara atıfta bulundukları kurallar çerçevesince, taraflarca yahut tarafların yetkilendirdiği hakem veya hakem kurulunca yapılmaktadır. Ad hoc tahkim, kurumsal tahkim merkezlerinin bürokratik yapısının tahkim yargılamasında gecikmelere neden olabilmesi gibi kimi olumsuz çekinceler sebebi ile tercih edilmektedir. Uygulamada Ad Hoc Tahkim genellikle devletlerin taraf olduğu süreçlerde sıklıkla tercih edilmektedir.

Tahkim Merkezleri

Türkiye’de tahkim süreçleri yeni yeni popülerlik kazanmakta olup; henüz diğer ülkelerde yakalanan bilinirliğe ulaşılmamıştır. 2014 senesinde yürürlüğe giren 6570 sayılı İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu ile İstanbul’da uluslararası alanda faaliyet gösterecek olan İstanbul Tahkim Merkezi’nin kurulmasına karar verilmiştir. İstanbul Tahkim Merkezi’nin yanı sıra İstanbul Ticaret Odası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi de İstanbul’da faaliyet göstermektedir.

For detailed information or questions you can visit Contactpage.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

İlave Tediye Nedir?

İlave Tediye Nedir? | İş Hukuku | İşçi Avukatı | İşveren Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu

İlave Tediye Nedir?

tediye(te:diye), Arapça teʾdiye

1. isim, eskimiş, ticaret Para vb. bir şey verme, ödeme.

2. isim, eskimiş Gerçekleşen bir alacağı para ile ödeme.

İlave tediye, yasal mevzuat kapsamında devlet memurlarına ödenecek olduğu düzenlenen bir ikramiye olup; memurun almakta olduğu maaş sistemine bakılmaksızın memura her yıl için bir aylık ikramiye verilecek olduğu düzenlenmiştir. Aşağıda detaylı olarak belirtmiş olduğumuz üzere tüm devlet memurları ilave tediyeye hak kazanmakta olup; kadroya geçen taşeron personeller de ilave tediye hakkından yararlanmaktadır.

Kimler İlave Tediyeye Hak Kazanır?

6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkındaki Kanunun Madde 1 kapsamında ilave tediyenin kapsamı düzenlenmiştir;

  • Sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan kurum ve kuruluşlar,
  • Kamu iktisadi teşekkülleri,
  • Genel ve katma bütçeli kurumlar,
  • Özel bütçeli idareler,
  • Belediye ve özel idareler “hizmet akdi” ile çalışan işçiler.

Yukarıda yer verili devlet memurlarından maden işletmelerinin münhasıran yeraltı işlerinde çalışanlarına bu işlerde çalıştıkları müddetle mütenasip olarak her yıl için ayrıca birer aylık istihkakları tutarında bir ilave tediye daha yapılır.

Ayrıca, yukarıda belirtmiş olduğumuz ilave tediyelerden ayrı olarak her yıl için bir aylık maaş tutarını geçmemek üzere Cumhurbaşkanı kararıyla bir ilave tediye ödemesi daha yapılabilir.

2021 Yılı İlave Tediye Ödeme Tarihleri

Bakan Selçuk, yaptığı açıklamada konuya ilişkin olarak “Birinci ilave tediyenin 13 günlük ilk taksiti, 29.01.2021 tarihinde ödenecek. İkinci taksit ise 11 Mayıs 2021 tarihinde hesaplara yatırılacak. Yeraltı maden işçilerine yapılacak ilave tediyenin tamamı ise 24 Aralık 2021 tarihinde ödenecek” ifadelerine yer verdi.

For detailed information or questions you can visit Contactpage.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Mobbing İspat Koşulları

Mobbing İspat Koşulları

Mobbing İspat Koşulları | Yargıtay Kararlarında Mobbing | Mobbingi İspat İçin Deliller | İş Hukuku | İşçi Avukatı | İşveren Avukatı İzmir Hukuk Bürosu | İzmir Avukat | Efes Hukuk Bürosu

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas Numarası: 2009/8046
Karar Numarası: 2011/9717

“İşten ayrılma belgesi, doktor raporu ve davacı tanığının beyanlarından işyerinde davacı üzerinde psikolojik baskı mobbing oluşturulduğu, davacının işten çıkış belgesinde bu yönde beyanının alındığı anlaşılmaktadır. Davacının istifa dilekçesinin gerçek istifa iradesi ile imzalanmadığı psikolojik baskı mobbing yolu ile istifaya zorlandığı anlaşılmaktadır. Davacı işçinin iş sözleşmesini feshi haklı olup dava konusu kıdem tazminatı isteğinin kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalı olmuştur.” Şeklinde kararlar uygulamada sıkça verilmektedir.

İşyerinde psikolojik taciz olarak da adlandırılan mobbing , çağdaş hukukun son zamanlarda mahkeme kararlarında ve öğretide sıkça dile getirdiği bir hukuki olaydır. Mobbing sadece iş ilişkisinde meydana gelen psikolojik tacizlerde/yıldırmalar için kullanılan bir terim olsa da esasında halk dilinde mobbingin tanımı yanlış yapılmaktadır. İşçinin geç saatlere kadar çalıştırılması, mesai saatleri dışında da iş için işveren tarafından sürekli rahatsız edilmesi, işyerinde ayrımcılığa uğraması gibi mobbing örneklerine sıkça rastlamaktayız. Mobbing’in tanımına ilişkin yazımız için buraya tıklayabilirsiniz.

İşçinin anlattığı, mobbing teşkil eden olayların tutarlık teşkil etmesi ve kuvvetli bir emarenin bulunması gerekmektedir. Örneğin mesai saatleri dışındaki aramalar, mesaj kayıtları, tanık anlatımları, varsa psikolojik rahatsızlığa ilişkin alınan raporlar, işçilik ücretlerinin eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi hususları mobbing ispatında kullanılmaktadır. Bu haliyle, kişilik hakları ve sağlığın ağır saldırıya uğraması mobbing varlığının tartışmasız kabulünü doğurur.

Gerek işverenin işçiyi koruma ve gözetme borcu sebebi ile; gerekse zayıf olanı koruma düşüncesiyle Mahkemeler nezdinde işçi lehine yorum ilkesi gereğince, mobbing e uğrayan işçilerin ilk adımı atmasının önemini söyleyebiliriz. Detaylı bilgi veya sorularınız için bizim ile Contactpage.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Tahmil Tahliye Nedir?

Tahmil Tahliye Nedir?

Tahmil Tahliye Nedir? | Ticaret Avukatı | Deniz Ticareti | Deniz Ticareti Hukuku | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu | Efes Hukuk Bürosu

Türk Dil Kurumuna Göre Tahmil Tahliye

Tahmil,

isim, eskimiş, (tahmi:li), Arapça taḥmīl

Yükleme.

Tahliye,

Arapça taḫliye

1. isim Boşaltma:
      Evin tahliyesi iki gün sürdü.

2. isim, hukuk Tutukluyu serbest bırakma.

Tahmil Tahliye Nedir?

Yukarıda da yer verilmiş olduğu üzere “Tahmil” yükleme, “Tahliye” ise boşaltma anlamına gelmektedir. Deniz ticareti ve taşıma hukuku kapsamında malların yükleme ve boşaltım süreçleri en fazla uyuşmazlık ile karşılaşılan süreçlerden bir tanesidir.

Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Tahmil

Kaptan, eşyayı almak için gemiyi sözleşmede kararlaştırılan yere demirler. Sözleşmede yalnızca geminin yükleme yapacağı liman veya bölge kararlaştırılmışsa, gemi, bu liman veya bölge için tahsis edilmiş bekleme alanında yükleme yerinin belirlenmesini bekler. (Madde 1142)
Sözleşme, yükleme limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamül ile aksi öngörülmüş olmadıkça, eşyanın gemiye kadar taşıma gideri taşıtana, yükleme gideri ise taşıyana aittir. (Madde 1142)

Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Tahliye


Kaptan, eşyayı boşaltmak için gemiyi sözleşmede kararlaştırılan yere demirler. Sözleşmede yalnızca, geminin boşaltma yapacağı liman veya bölge kararlaştırılmamışsa, gemi, bu liman veya bölge için tahsis edilmiş bekleme alanında boşaltma yerinin belirlenmesini bekler. (Madde 1166)
Sözleşme, boşaltma limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamül ile aksi öngörülmüş olmadıkça, eşyanın gemiden çıkartılması gideri taşıyana, geri kalan boşaltma giderleri ise gönderilene aittir. (Madde 1167)

For detailed information or questions you can visit Contactpage.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Kira Sözleşmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Kira Sözleşmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar | Ephesus Law Firm

Kira Sözleşmesi Nedir?

Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.

Kira Sözleşmesi Hazırlarken Nelere Dikkat Edilmeli?

1- Kira Sözleşmesinde Tapu Bilgileri Ve Konutun Özellikleri Detaylı Olarak Belirtilmeli

Kira sözleşmesine konu taşınmazın tapu bilgileri, açık adresi ve taşınmazın kiralanmasında önem arz eden hususlar mevcut ise bunlar kira sözleşmesi kapsamında belirtilmelidir. İleride taraflar arasında bu özelliklere ilişkin bir uyuşmazlık söz konusu olur ise; ispat kolaylığı sağlayacaktır.

Ayrıca eğer kira ilişkisi ipotek kapsamında işlenecek ise bu durumun da kira sözleşmesi nezdinde düzenlenmesi, doğacak masrafların kim tarafından ödeneceğinin önceden belirtilmesi faydalı olacaktır.

2- Kira Bedeli Ve Ödeme Zamanı Açık Ve Net Olmalı

Kira sözleşmesi kapsamında ödenecek bedelin hangi periyotlarda, hangi zaman aralığında ödeneceği gibi ödemenin yapılacak olduğu banka hesap bilgilerinin açıkça düzenlenmiş olması ileride bu tarz konularda uyuşmazlık ile karşılaşılmasının önüne geçecektir.

3- Depotizo Bedeli Belirlenmeli Ve Bu Bedelin Nasıl Muhafaza Edileceği Belirtilmeli

Eğer sözleşme kapsamında bir depozito söz konusu ise bedeli, nasıl muhafaza edileceği gibi detaylar muhakkak açıkça belirtilmelidir.

4- Konutta Mevcut Demirbaşların Listesi Hazırlanmalı

Kiralanan taşınmaz kapsamında bulunan demirbaşlar ve bunların ne durumda oldukları listelenmelidir. Aksi takdirde söz konusu demirbaşlar nezdinde meydana gelecek zararların talep edilmesi sürecinde ispat güçlüğü ile karşılaşılabilir.

5- Aidat Ve Diğer Giderlerin Kim Tarafından Karşılanacağı Kararlaştırılmalı

Kiracı, konut ve çatılı işyeri kiralarında, sözleşmede aksi öngörülmemişse veya aksine yerel âdet yoksa, ısıtma, aydınlatma ve su gibi kullanma giderlerine katlanmakla yükümlüdür. Giderlere katlanan taraf, bu giderleri ispat edici belgelerin birer örneğini, istem üzerine diğer tarafa vermek zorundadır. (Madde 341)

Kanun kapsamında Zorunlu Deprem Sigortası, ev sahibi tarafından karşılanmalıdır. Fakat Bunun dışında kalan aidat, elektirik, su gibi bedellerin nasıl ve kim tarafından karşılanacağının belirtilmesi faydalı olacaktır.

6- Sözleşme Kapsamında Kefil Aranıyor İse İlgili Şekil Şartları Dikkate Alınmalı

Yasal mevzuatımız kapsamında kefil sürecinin suistimal edilmesinin önüne geçilmesi için birçok şekil şartı ön görülmüş olup; kefilin kendi el yazısı ile bu beyanının yazılması şart koşulmuştur. Kira sözleşmesi kapsamında kefil şartı aranıyor ise bu kapsamda gerekli şekil şartlarına uyulduğunun teyit edilmesi faydalı olacaktır.

7- Alt Kiraya İzin Verilip Verilmeyeceği Düzenlenmeli

…Kiracı, konut ve çatılı işyeri kiralarında, kiraya verenin yazılı rızası olmadıkça, kiralananı başkasına kiralayamayacağı gibi, kullanım hakkını da devredemez. Alt kiracı, kiralananı kiracıya tanınandan başka biçimde kullandığı takdirde kiracı, kiraya verene karşı sorumlu olur. Bu durumda kiraya veren, kiracısına karşı sahip olduğu hakları alt kiracıya veya kullanım hakkını devralana karşı da kullanabilir. (Madde 322)

Yukarıda yer vermiş olduğumu madde hükmü gereğince eğer kira ilişkisi kapsamında bir alt kira öngörülmekte ise bu hususun kira sözleşmesinde muhakkak belirtilmesi gerekmektedir.

8- Kiracı Tarafından Tadilat Gerçekleştirilecek İse Kapsamı Belirtilmeli

Kira sözleşmesine konu taşınmaz kapsamında bir tadilat gerçekleştirilecek ise özellikle bu tadilat karşılığında kira bedeli üzerinden bir indirim söz konusu ise bu hususun kira sözleşmesinde belirtilmesini tavsiye ederiz.

9- Kira Artış Oranı Belirlenmeli

Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksi on iki aylık ortalama oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksi on iki aylık ortalama oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.

Türk Borçlar Kanunu Madde 344 – Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır

Uygulamada Kullanılan Kimi Artış Oranı Belirleme Yöntemleri

  • TÜFE: Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) gecen yılın aynı ayına göre değişim oranı temel alınarak kira artışı hesaplanır.
  • Yİ-ÜFE (12 aylık ortalama): Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 12 aylık ortalaması baz alınarak kira artışı hesaplanır.
  • Yİ-ÜFE (Gecen yılın aynı ayına göre): Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) gecen yılın aynı ayına göre değişim oranı temel alınarak kira artışı hesaplanır.
  • (TÜFE + Yİ-ÜFE)/2 – 12 aylık ortalama: TÜFE+Yİ-ÜFE 12 aylık ortalaması toplanarak 2’ye bölünmesi ile bulunan oran temel alınarak kira artışı hesaplanır.
  • TÜFE + Yİ-ÜFE)/2 – Gecen yılın aynı ayına göre: TÜFE+Yİ-ÜFE gecen yılın aynı ayına göre toplanarak 2’ye bölünmesi ile bulunan oran temel alınarak kira artışı hesaplanır.
  • Özel Oran: Enflasyon oranları haricinde özel olarak girilen oran temel alınarak kira artışı hesaplanır.

10- Kira Sözleşmesinin Süresi

Kira sözleşmesi, belirli ve belirli olmayan bir süre için yapılabilir. Kararlaştırılan sürenin geçmesiyle herhangi bir bildirim olmaksızın sona erecek kira sözleşmesi belirli sürelidir; diğer kira sözleşmeleri belirli olmayan bir süre için yapılmış sayılır. (Madde 300) Kira sözleşmesi süresinin sona ermesi ile birlikte tarafların sözleşmeyi feshetmemeleri durumunda kira sözleşmesi kendiliğinden yenilenmiş kabul edilecektir.

For detailed information or questions you can visit Contact‘e page.

Kira ve Taşınmaz Hukukuna İlişkin Diğer Yazılarımız İçin;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Veraset İlamı Nedir?

Veraset İlamı Nedir?

Veraset İlamı Nedir? | Veraset İlamı | İzmir Avukat | Miras Avukatı | Miras Hukuku | İzmir Hukuk Bürosu | İzmir Avukatları | Efes Hukuk Bürosu

Veraset ilamı, Medeni Kanun 598. Maddesinde düzenlenmiştir. Miras bırakanın ölümü halinde, yasal mirasçıların veya atanmış mirasçıların talebi ile kendilerine kimlerin, hangi oranlarla mirasçı olduklarına dair bir belge verilir. Bu belge veraset ilamı veya mirasçılık belgesi olarak adlandırılır.

Veraset İlamı Alabilmek İçin Gerekli Belgeler

  • Nüfus kayıt örneği,
  • Ölüm belgesi ve
  • Veraset ilamı dilekçesi gereklidir.

Veraset ilamının geçerlilik süresi belirli bir süreye bağlı değildir. Veraset durumu değişmediği ve veraset ilamına itiraz edilmediği sürece veraset ilamı geçerlidir.

Noterlerden veya sulh hukuk mahkemesinden çıkartılan veraset ilamı, bazı durumlarda sadece mahkemelerden talep edilebilmektedir. ( Örneğin mirasçı; yurtdışında yaşıyorsa ya da yabancı ise veraset ilamı noterden alınamaz. Mirasın intikali ya da oran konusunda anlaşmazlık veya karışıklık varsa veraset ilamı noterden alınamaz. )

Ölüm sonrası terekenin paylaşımını gösteren hukuki belge niteliğindeki veraset ilamı çıkarılması ile mirasçıların hisseleri ve dolayısıyla sorumlulukları ortaya çıkmaktadır.

Ölen kişinin mirası reddetmemiş mirasçıları, tüm alacak ve borçlardan sınırsız ve müteselsilen sorumludur.

Vergi hukuku açısından ise mükellefin vergi borçlarından mirasçıları payları oranında sorumludur.

Veraset İlamı Çıkarılması için Kimler Başvuru Yapabilir?

Veraset ilamı, miras bırakanın ölümünün ardından belirli bir süre içerisinde alınmalıdır. Bu süre, mirasın reddedilme süresi içerisinde olmalıdır. (Reddi mirasa ilişkin süreler ve diğer bilgiler için buradan ilgili çalışmamıza ulaşabilirsiniz.

Bu süreçte belge için başvuru yapabilecek kişiler ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Yasal Mirasçılar:
    • Miras bırakanın sağ kalan eşi, kan hısımları, evlatlığı yasal mirasçı olarak kabul edilir. Bir kişinin yasal mirasçı yoksa miras devlete kalmış sayılır.
  • Atanmış Mirasçılar:
    • Yasal mirasçıların dışında atanmış mirasçılar için de veraset ilamı çıkarılır. Bu kişiler vasiyetname ya da miras sözleşmesi ile atanan, miras bırakanın mirasından yararlanmasını istediği kişilerdir. Miras bırakanla kan bağı olmasa da mirasa hak kazanırlar.
  • Miras Bırakanın ya da Mirasçının Alacaklıları:
    • Bazen miras bırakan kişinin ya da mirasçının borcu nedeniyle alacaklılar veraset ilamı için başvuru yapabilir. Bu sayede alacaklarını karşılama imkânı bulur. Bunun için mahkeme kararı ya da icra dairesi kararı gereklidir.

For detailed information or questions you can visit Contactpage.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Senet İle İspat Zorunluluğu

Yazılı Delil İle İspat Zorunluluğu | Senet ile İspat Zorunluluğu | Yazılı Delil İle İspat İstisna | Yazılı Delil İle İspat İstisnaları | İzmir Lawyer | Dava Avukatı | İzmir Hukuk Bürosu | Efes Hukuk Bürosu

Belge Nedir? Senet Nedir?

Belge, Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında uyuşmazlık konusu olayları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları ifade etmektedir. (Madde 199)

Senet İle İspat Zorunluluğu

Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını (2021 yılı için 4.880 TL) geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından (2021 yılı için 4.880 TL) aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (Madde 200)

Senede Karşı Tanıkla İspat Yasağı

Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından (2021 yılı için 4.880 TL) az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz. (Madde 201) Söz konusu kanun maddesinde yer verilen değer her yıl güncellenmektedir.

20172018201920202021
2.590 TL
2.960 TL3.660 TL4.480 TL4.880 TL
Senet İle İspat Yasağı Parasal Sınırları

Tanık Dinletilmesine Muvafakat

Her ne kadar belirtili bedellerin altında kalan uyuşmazlıklarda yazılı delil ile ispat koşulu aranmakta ise de; karşı tarafından açık muvafakatinin alınması durumunda senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak tanık dinlenebilir.

Senetle İspat Zorunluluğunun İstisnaları

Karşı tarafın açık muvafakatinin yanı sıra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 203 kapsamında tanık ile ispat yasağına bir takım istisnalar düzenlenmiştir. Şöyle ki:

  • Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
  • İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
  • Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
  • Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
  • Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
  • Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâli.

Yakın Akrabalar Arasın Yazılı Bir Sözleşme İmzalanması Durumunda Tanık İle İspat İmkanı Tanınmamaktadır

Mahkemece davacının iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu davacının yemin teklifi üzerine davalıların borç parayı inkar etmeleri neticesinde davanın reddine karar verilmiştir. Kural olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesiyle Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk lirasından az miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.

Ne var ki, kural böyle olmakla birlikte Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 203. maddesinde yazılı yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebileceği kabul edilmiştir. Anılan maddede yazılı yakın akrabalar arasında senet ( yazılı belge )alınmasındaki manevi imkansızlık kanunla varsayılmış ve böyle bir istisnai düzenlemeye gerek görülmüştür. Yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebilmesi için miktar ve değer bakımından bir sınırlandırma getirilmediği gibi, manevi imkansızlığın da ayrıca iddia ve ispat edilmesine de gerek yoktur.

Ancak, yakın akrabalar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış veya yazılı delil sözleşmesi yapılmışsa, artık manevi imkansızlıktan söz edilemeyeceğinden, senedin aksinin tanıkla ispatlanmasına imkan tanınmamaktadır. Bunun dışında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 203/1 maddesinde belirtilen yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin miktar ve değeri ne olursa olsun tanıkla ispatı olanaklıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun istikrar kazanmış uygulaması da bu yoldadır. ( YHGK.nun 19.3.2003 gün 2003/13-174-181 Sayılı ilamı, YHGK.nun 9.10.1985 gün ve 1984/13-255 E. 1985/797 K.sayılı ilamı; YHGK.nun 23.1.1985 gün ve 1983/3-25 E. , 1985/3K sayılı ilamı ).

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2015/41137 K. 2017/4373

Delil Sözleşmesi

Karşı tarafın açık rıza ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 203’ün yanı sıra taraflar aralarında akdedecekleri geçerli bir delil sözleşmesi ile birlikte tanık deliline dayanabileceklerini düzenleyebilirler. Delil sözleşmesi ile taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler.

For detailed information or questions you can visit Contactpage.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Meslek Hastalığı Nedir?

Meslek Hastalığı Nedir? | Meslek Hastalığı Bildirim Yükümlülüğü | Meslek Hastalığı İşçinin Hakları | Personel Hakları | İş Hukuku | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu | Efes Hukuk Bürosu

Meslek Hastalığı Nedir?

Personelin icra etmekte olduğu işin özelliklerinden ötürü tekrarlayan bir neden veya işin yürütülme şartları sebebi ile uğranan geçici veya sürekli hastalık, engellilik hallerine meslek hastalığı denmektedir.

“Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.”

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Madde 14

“Meslek hastalığı: Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı ifade eder.”

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Madde 3

GruplarAlt Grup ve Hastalıklar
A Grubu: Kimyasal maddelerle olan
meslek hastalıkları
25 alt grupta 67 hastalık
B Grubu: Mesleki cilt hastalıkları2 alt grupta Deri Kanseri &
Kanser dışı deri hastalıkları
C Grubu: Pnömokonyozlar ve diğer
mesleki solunum sistemi hastalıkları
6 alt grupta 9 hastalık
D Grubu: Mesleki Bulaşıcı Hastalıkları4 alt grupta 30 hastalık
E Grubu: Fiziksel etkenlerle olan meslek
hastalıkları
7 alt grupta 12 hastalık
Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı – Meslek Hastalıkları – 2013

Meslek Hastalığının Unsurları Nelerdir?

Bir hastalık veya engellilik halinin meslek hastalığı sayılabilmesi için;

  • Söz konusu personelin sigortalı olması,
  • Hastalık veya engellilik durumunun işin niteliği sonucu ortaya çıkması,
  • Personelin rahatsızlanması veya fiziksel yada psikolojik olarak engelli bir hale gelmesi,
  • Hastalığın “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”nde yer alması ve ilgili mevzuatta düzenlenen süre içerisinde ortaya çıkması,
  • Meslek hastalığının Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilmesi,

unsurlarının bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir.

İşverenin Meslek Hastalığını Bildirme Yükümlülüğü

İşyeriniz bünyesinde çalışmakta olan personelin meslek hastalığına yakalanması halinde, işverenlerin bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç iş günü içerisinde sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezlerine bildirim yapma yükümlülüğü söz konusudur.

Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Durumunda Yaptırım

6331 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca işveren, sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde. Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmekle yükümlüdür. Sağlık hizmeti sunucuları da kendilerine intikal eden iş kazalarını, yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları ise meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmekle yükümlüdür.

Anılan Kanunun 26 ncı maddesinde söz konusu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere idari para cezası uygulanacağı öngörülmüş, uygulanacak idari para cezası miktarı da işverenler açısından işyerinde çalışan sigortalı sayısına ve işyerinin tehlike sınıfına göre farklılaştırılmıştır. Söz konusu idari para cezaları, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanmaktadır.

Personelin Meslek Hastalığı İle Karşılaşmasının Sonuçları Nelerdir?

Personelin hastalığının veya engel durumunun ilgili kurumlar tarafından meslek hastalığı olarak kabul edilmesi halinde personel lehine bir takım mali olanaklar sağlanır ya da mesleki olmayan hastalıkların tedavi bedelinin karşılanmasında aranan bir kısım sınırlamalar bu durumda aranmaz.

İş kazası veya meslek hastalığı sigortasından sağlanan başlıca hakları saymak gerekir ise:

  1. Personele, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.
  2. Personele sürekli iş göremezlik geliri bağlanması.
  3. İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen personelin hak sahiplerine, gelir bağlanması.
  4. Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi.
  5. İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen personel için cenaze ödeneği verilmesi.

For detailed information or questions you can visit Contactpage.

İş Hukuku Kapsamında Hazırladığımız Diğer Çalışmalarımız;

İzmir İş Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Limited Şirket Nasıl Kurulur?

Limited Şirket Kuruluşu | Limited Şirket Nasıl Kurulur | Limited Şirket | Şirket Kuruluşu | Commercial Law | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu | Efes Hukuk Bürosu

Limited Şirket Nasıl Kurulur

İleride yüksek gelir elde etmesi beklenen şirketlerde vergisel avantajları ve sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu olmaları, bu tür şirketlerin tercih edilmesinin sebeplerinin başında gelmektedir. Peki limited şirket kuruluşu nasıl gerçekleştirilir?

Kuruluş İçin Gerekli Belgeler

  1.  Şirket kuruluş dilekçesi
  2. Şirket ana sözleşmesi
  3. Şirket sermayesinin on binde dördünün Rekabet Kurumu hesabına yatırıldığına dair dekont
  4.  Oda kayıt beyannamesi, imza beyannamesi fotokopisi

Limited Şirket Kuruluşunda Dikkat Edilmesi Gereken Başlıca Hususlar

  • Limited şirketler bir veya birden fazla gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulabilir, ortak sayısı 50’den fazla olamaz.
  • Limited şirketin sahip olması gereken asgari sermaye tutarı 10.000 TL’dir. Ortakların payları 25,00 TL ve katları olmalıdır.
  • Limited şirketler belli bir süre veya süresiz kurulabilir. Şirket süresiz olarak kuruluyorsa bunu anasözleşmesinde açıkça belirtilmesi zorunludur.
  • Limited Şirketler nama yazılı hisse senedi çıkarabilirler ancak hamiline yazılı hisse senedi çıkartamazlar. Nama yazılı hisseler sadece ortaklığın varlığını kanıtlamak içindir.
  • Türk Ticaret Kanunu Madde 573/3 göre, Limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir. Aynı zamanda özel mevzuat gereği kurulması şartlara bağlı olanlar gerekli izni aldıktan sonra kuruluş işlemlerini gerçekleştirebilirler.
  • Türk Ticaret Kanunu Madde 581/1 ’e göre;
    •  Hizmet edimleri,
    •  Kişisel emek,
    •  Ticari itibar,
    •  Vadesi gelmemiş alacaklar şirkete sermaye olarak konulamaz.
  • Türk Ticaret Kanunu Madde 623/1 gereği şirket ortaklarından en az birinin sınırsız olarak yönetim hakkına ve temsil yetkisine sahip müdür seçilmesi gereklidir.
  • Okur-yazar olmayan ortakların parmak izi ve bunun yanında 2 tanık imzası aranmaktadır.
  • Hazırlanan belgelerde yetkilinin T.C. Kimlik numarası belirtilmemişse T.C. Kimlik numarasını gösterir belgenin getirilmesi gerekmektedir.

For detailed information or questions you can visit Contactpage.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079