Author Archives: Av. Mustafa Yolcu

Trafik Kazası Görüntülerinin Toplanması

Trafik Kazası Görüntülerinin Toplanması
Trafik Kazası Görüntülerinin Toplanması

Trafik Kazası Görüntülerinin Toplanması – İzmir Avukat

Trafik kazasına ilişkin kaza görüntülerinin elde edilmesinin farklı yönetmeleri olabilmekle birlikte, özellikle kamera kayıtlarının belirili bir tarih sonrasında imha edildiği gözetilerek ivedilikle tamamlanması gerekiyor. Burada delil tespiti talep eden kişinin, bu delillerin elde edilmesinde hukuki bir yararının olduğunun açıkça ortaya konulması gerekiyor.

Delil Tespit İçin Görevli ve Yetkili Mahkeme

Burada kayıtları elde etmek isteyen kişilerce kazanın gerçekleştiği yer sulh hukuk mahkemesinde bir delil tespit dosyası açarak kayıtların mahkeme eli ile toplanmasını talep edilebilir.

Delil Tespit Süreci Ne Kadar Sürer?

Uygulamada genellikle bir hafta içerisinde sonuçlanmakta olan delil tespit dosyalarında sürecini daha fazla hızlandırmak için mahkemeden elden takip yetkisi alınarak bu süreç yürütülebilir.

Kamera Görüntüleri

Burada mahkemeye yapılacak tespit talebinde hangi kurumlardan kamera kayıtlarının elde edilebilmesi için olay yerini gören kameraların ve bunların ait oldukları kurumların tespiti de önem taşıyor. Kaza süreçlerinde özellikle KGYS (eski adı ile MOBESE) kayıtlarının ilgili Emniyet Müdürlüğü’nden celbi talep edilebilir.

Burada süreçlere hakim bir avukat aracılığı ile görüntü kayıtlarının elde edilmesi ileride açılması muhtemel tazminat veya ceza davalarında oldukça önem teşkil edecek ve genellikle gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayarak davanın gidişatına yüksek oranda etki edecektir.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Madde 106- (1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. (2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. (3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.

Aşağıdaki Çalışmalar İlginizi Çekebilir

Genel Kurulda Bakanlık Temsilcisi Bulundurma Zorunluluğu

Genel Kurulda Bakanlık Temsilcisi Bulundurma Zorunluluğu

Genel Kurulda Bakanlık Temsilcisi Bulundurma Zorunluluğu – İzmir Avukat

Hangi Genel Kurul Toplantılarında Bakanlık Temsilcisi Bulundurulma Zorunluluğu Var?

Bakanlık Temsilcisi bulundurma zorunluluğu bulunan anonim şirket genel kurul toplantıları, 28.11.2012 tarihli ve 28481 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik” Madde 32 çerçevesinde düzenlenmiştir. İlgili hüküm gereğince, aşağıda belirtmiş olduğumuz hallerde anonim şirket genel kurul toplantılarında ve bunların ertelenmesi hâlinde yapılacak ikinci toplantılarda Bakanlık Temsilcisi’nin bulunması zorunludur. Buna göre;

  1. Kuruluş ve esas sözleşme değişikliği işlemleri Bakanlık iznine tabi olan şirketlerin bütün genel kurul toplantılarında,
  2. Diğer şirketlerde ise gündeminde;
    • Sermayenin artırılması,
    • Sermayenin azaltılması,
    • Kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi,
    • Kayıtlı sermaye tavanının artırılması,
    • Kayıtlı sermaye sisteminden çıkılması,
    • Faaliyet konusunun değiştirilmesine ilişkin esas sözleşme değişikliği ile,
    • Birleşme,
    • Bölünme,
    • Tür değişikliği konuları bulunan genel kurul toplantılarında,
  3. Genel kurula elektronik ortamda katılım sistemini uygulayan şirketlerin genel kurul toplantılarında,
  4. Yurt dışında yapılacak bütün genel kurul toplantılarında,
  5. Yurt dışında yapılacak bütün genel kurul toplantılarında
    Bakanlık temsilcisinin bulunması zorunludur.

Bunların haricinde genel kurul toplantılarında, kuruluş ve esas sözleşme değişikliği işlemleri Bakanlık iznine tabi olan şirketler hariç olmak üzere tek pay sahipli anonim şirketlerin genel kurul toplantılarında ve imtiyazlı pay sahipleri özel kurullarında Bakanlık temsilcisinin bulunması zorunlu değildir.

Bakanlık Temsilcisi Toplantıda Bulunmaz İse Ne Olur?

Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik Madde 32/4 “Birinci fıkrada belirtilen toplantılar ile ikinci ve üçüncü fıkralar uyarınca Bakanlık temsilcisi görevlendirilen toplantılarda, Bakanlık temsilcisinin yokluğunda alınan kararlar geçerli değildir.”

Bakanlık Temsilcisine Nasıl Başvurulur?

Anonim Şirketlerin genel kurul toplantılarında bulundurulacak bakanlık temsilcisi talebiyle ilgili başvuru işlemleri MERSİS sistemi üzerinden “Bakanlık Temsilcisi Talebi” alanından yapılmaktadır.

Genel Kurulda Bakanlık Temsilcisi Talebi İçin İstenen Belgeler

  • Dilekçe
  • Yönetim Kurulu kararının noter onaylı bir örneği veya karar defterinin ilgili sayfasının şirket yetkililerince aslına uygunluğunun tasdik edilmiş fotokopisi.
  • Gündem
  • Bakanlık Temsilci ücretinin yatırıldığını gösterir belge.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Karı Koca Habersiz Kefil Olabilir Mi?

Karı Koca Habersiz Kefil Olabilir Mi?

Karı Koca Habersiz Kefil Olabilir Mi? – Efes Hukuk Bürosu

Ekonomik olarak riskli olarak adlandırılabilecek sözleşmelerde alacaklı taraf sıklıkla kefil gibi güvencelerin de verilmesini isteyebiliyor. Peki bu kefillik nedir? Eşlerin rızası olmadan kişiler kefil olabilir mi? Kısaca özetledik.

Kefil, borçlu ile alacaklı arasında yapılan sözleşmede, borçlunun borcunun gereklerini yerine getirememesi durumunda bu borcu ödeyecek olduğunu belirten 3. Bir kişidir. Türk Borçlar Kanunu ile kefil, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktar kadar sorumlu olduğu düzenlenmiştir.

Birçok farklı kefalet türü olmasına karşılık uygulamada sıklıkla adi kefalet ve müteselsil kefalet sözleşmelerini görmekteyiz.

Adi kefalet sözleşmesi kapsamında alacaklı borçludan borcunu yerine getirmesini talep etmeden kefile gidememektedir. Bir başka ifade ile adi kefalette alacaklı ilk olarak borçluya gitmeli, borcunun ödenmemesi halinde kefile başvurmalıdır. Burada borcu borçludan tahsil edemediğini ortaya koyabilmesi önemlidir.

Müteselsil kefalet halinde ise borçluya gitmeden dahi kefile kefilden borcun tahsilinin istenebilir. Ancak, bunun için borçlunun, borcunu yerine getirmede gecikmesi ve bu konuda borçluya yapılan ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.’

Türk Borçlar Kanunu kapsamında kefalet düzenlemelerinin geçerli olabilmesi için bir takım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu koşullar; mevcut ve geçerli bir asıl borcun bulunması, kefalet sözleşmesinin yazılı bir şekilde yapılması ve eşin rızasının alınmasıdır.

Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.

Yine Borçlar Kanunu kapsamında eşlerden biri, mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir. Bu durumun birtakım istisnaları olmakla birlikte, eşlerin yazılı onayı olmadan gerçekleştirilen kefalet sözleşmeleri geçerli olmayacaktır.

Görüleceği üzere yasal mevzuatımız kapsamında mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, karı koca diğerinin yazılı rızasını almadığı sürece kefil olamaz.

Bunlar haricinde aşağıda belirtili hallerde, eşler tarafından verilen kefalet için diğer eşin rızası aranmayacaktır;

  1. Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler,
  2. Mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler,
  3. 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi ve Kâr Payı Destekli Fon Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler.

Aşağıdaki çalışmalarımız da ilginizi çekebilir;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Ev Sahibi Geriye Dönük Kira Artışı Bedelini İsteyebilir Mi?

Ev Sahibi Geriye Dönük Kira Artışı Bedelini İsteyebilir Mi?

Ev Sahibi Geriye Dönük Kira Artışı Bedelini İsteyebilir Mi?

Enflasyonun da etkisi ile belki de en çok gündemde yer alan uyuşmazlık türü kira ilişkisinden kaynaklanan, ev sahibi ve kiracı arasındaki, yasal süreçler. Uzun yargılama süreçleri ve enflasyon karşısında eriyen kira bedelleri ev sahiplerinin; ödenen kira bedelinin birkaç misli üzerinde kira talepleri de kiracıların canını sıkmaya devam ediyor.

Kira uyuşmazlıklarına ilişkin birçok yasa değişikliği gerçekleştirilmesine rağmen mahkemelerdeki iş yükü hızla artıyor. Bunun önüne geçmek için kira ilişkisinden kaynaklı davalara arabuluculuk şartı getirileceği dahi gündemde.

Önemle hatırlatmak gerektiği üzere, konut ve işyeri kira sözleşmelerinde düzenlenen kira artış oranları bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) oniki aylık ortalamalara göre değişim oranından fazla olmaması şartı ile geçerli. Aynı şekilde 1 Temmuz 2023 tarihine kadar yalnızca konut kiralarında yapılacak kira bedeli artış oranı %25’i geçemeyeceği düzenlendi.

Burada ev sahiplerinin sıklıkla atlanabilen bir hakkı daha gündeme geliyor. Kira bedellerindeki artışların sözleşmede kararlaştırılan oranın ve yasal artış oranının altında yapılması durumunda, ev sahipleri geriye dönük beş yıl süre ile bu bedellerin tahsil edilerek kendilerine ödenmesini isteyebiliyor.

Bir örnek ile açıklamak gerekir ise; 8 yıl önce bir ev kiraladığınızı düşünelim. Her yeni kira döneminde de anlaşarak bir artış oranı belirlendi. Yasal kira artış oranı altında bir oran belirlendi veya zam yapılmadı. 2022 yılına geldiğimizde ev sahibi geriye dönük olarak bu 8 yılın 5’inde yapılması gereken ama yapılmamış kira bedel artışlarının eksik kısımlarının kendisine ödenmesini talep edebilir.

Sıklıkla kira ilişkisinin herhangi bir sebep ile sona ermesi durumunda sıklıkla ev sahipleri bu geriye dönük bedellerin için icra takibi başlatabiliyor.

Kira süresince ev sahiplerinin buna itiraz etmemesi veya bu eksik kısmı kiracılardan talep etmemesi bu miktardan feragat ettiği anlamına gelmiyor. Kira ilişkisi süresince yasal oranların altında yapılan kira bedeli artışlarına yönelik ayrıca bir sözleşme veya sulh protokolü mevcut değil ise Yargıtay kararları kapsamında bu bedelin kiracıdan tahsilinin talep edilebileceği belirtiliyor. Burada eğer ev sahibi ile kararlaştırılan kira artış bedeli eğer yasal oranların altında kalıyor ise mutlaka bu artış yazıya dökülüp, imzalanmalı.

Burada eksik yapılan kira artışlarına ilişkin bedelleri ev sahipleri 5 yıllık süre içerisinde istemek zorunda. 5 yılı aşan talepler zamanaşımına uğruyor.

Kira ve Taşınmaz Hukukuna İlişkin Diğer Yazılarımız İçin;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Yönetim Kurulunun Vergi Borçlarından Sorumluluğu

Yönetim Kurulunun Vergi Borçlarından Sorumluluğu

Yönetim Kurulunun Vergi Borçlarından Sorumluluğu – İzmir Avukat

Limited Şirketlerde Müdürler Vergi Borçlarından Sorumlu Mudur?

Limited şirket kanunlarda ye ralan tanımı ile bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur. Bu tarz şirketlerde ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Fakat, 6183 Sayılı Amme Alacakların Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile kamu kurumlarının alacakların tahsil edilmesine ilişkin özel usul ve kurallar belirlenmiş olup; limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya tahsil edilemeyen kısımlarından açıkça sorumlu olacağı düzenlenmiştir.

Burada anonim şirketlerden farklı olarak şirket ortakları sermaye taahhütlerine bakılmaksızın şirket pay oranlarına göre kamu borçlarından sorumlu olacaktır.

Limited Şirketlerin Amme Borçları

Madde 35 – Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.

Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.

Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.

Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Vergi Borçlarından Sorumlu Mudur?

Anonim şirketler ise sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Burada yapısı itibari ile ortakların, seramye taahhütleri dışında, şirket borçlarından sorumluluğu gündeme gelmemektedir. Bunun da istisnası olarak Amme Alacakların Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakların şirket kanuni temsilcilerinin şahsi malvarlıklarından tahsil edilebilecek olduğu düzenlenmiştir.

Burada doğrudan yönetim kuruluna gidilmemeli öncelikle kamu alacağının şirketten tahsiline ilişkin bir süreç başlatılarak söz konusu alacağın tamamen tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Öncelikle şirkete yöneltilmeden doğrudan yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlığına gidilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil edecektir.

Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu

Mükerrer Madde 35 – Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

Danıştay 7. D., 2000/4821 E. 2000/4142 K.

6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 317. maddesinde, anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından idare ve temsil olunacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 300. maddesinin 8. bendinde, yönetim kurulu üyeleriyle şirketi temsile yetkili kimselerin ticaret siciline tescil ve ilan edileceği, 33. maddesinde, tescil edilmiş hususlarda ortaya çıkacak her türlü değişikliğin de tescil edileceği, 38. maddesinde ise ticaret sicili kayıtlarının üçüncü kişiler hakkında kaydın gazete ile ilan edildiği günü takip eden iş gününden itibaren hüküm ifade edeceği kurala bağlanmıştır.

Tescil ve ilan edilmiş hususlardaki değişikliklerin de tescil ve ilan edilmesi kuralı, bu işlemlerin geçerlilik şartı olarak değil, iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması amacıyla öngörülmüştür. Bu itibarla, yönetim kurulu üyeliği herhangi bir nedenle sona eren kişinin üyelikten ayrılışı ticaret sicilinde tescil ve gazeteyle ilan edilmezse, şirket borçlarından iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sorumluluğu devam eder. Ancak, yönetim kurulundan fiilen ayrılmakla, şirketin vergi ödevlerinin yerine getirilmesi konusunda yetkisi kalmayan üyenin şirketten tahsil edilemeyen alacaklardan sorumlu tutulması hukuka aykırıdır.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Anonim Şirketlerde Genel Kurul

Anonim Şirketlerde Genel Kurul

Anonim Şirketlerde Genel Kurul – İzmir Avukat

Anonim Şirketlerde Genel Kurul Toplantı Çeşitleri Nelerdir?

Olağan Genel Kurul Toplantısı

Şirket organlarının seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemlerini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakereler yapmak ve karar almak üzere her hesap dönemi için yapılan toplantılardır.

Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı

Gerekmesi halinde veya zorunlu ve ivedi nedenler meydana geldiğinde yapılan ve gündemini toplantı yapılmasını gerektiren sebeplerin oluşturduğu genel kurul toplantılardır.

İmtiyazlı Pay Sahipleri Özel Kurulu Toplantısı:

İmtiyazlı payların bulunduğu şirketlerde, genel kurulun imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını sınırlayacak tarzda esas sözleşmeyi değiştirmeye karar vermesi halinde,esas sözleşme değişikliği kararını onaylamak için sadece imtiyazlı pay sahiplerinin katılımıyla yapılan toplantılardır.

İmtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edecek nitelikteki esas sözleşme değişikliğinin görüşüleceği genel kurul toplantısında, imtiyazlı payları temsil eden sermayenin en az yüzde altmışına sahip olan imtiyazlı pay sahiplerinin veya temsilcilerinin toplantıda hazır bulunmaları ve bunların çoğunluğunun genel kurulda esas sözleşme değişikliğine olumlu oy vermeleri halinde, ayrıca özel kurul toplantısı yapılmaz.

Anonim Şirketlerde Genel Kuurul Toplantısı Ne Zaman Yapılır?

Genel kurul toplantıları aşağıda belirtilen zamanlarda yapılır:

  • Olağan genel kurul toplantısı, her hesap dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Buna göre hesap dönemi takvim yılı olan şirketlerde toplantılar yılın ilk üç ayı içinde, özel hesap dönemi olan şirketlerde ise, hesap döneminin bittiği günü izleyen ilk üç ay içinde yapılır.
  • Olağanüstü genel kurul toplantısı, şirket için toplantının yapılmasını gerektiren durumların ortaya çıktığı zamanlarda yapılır.
  • İmtiyazlı pay sahipleri özel kurulu; imtiyazlı payların bulunduğu şirketlerde genel kurul tarafından imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edecek mahiyette esas sözleşme değişikliğine karar verilmesi halinde, anılan karar tarihinden itibaren en geç bir ay içinde toplantıya çağrılır. Bu süre sonuna kadar imtiyazlı pay sahipleri toplantıya çağrılmazsa, her imtiyazlı pay sahibi yönetim kurulunun çağrı süresinin son gününden başlamak üzere onbeş gün içinde, bu kurulun toplantıya çağrılmasını mahkemeden isteyebilir. Çağrıya rağmen süresi içinde imtiyazlı pay sahipleri özel kurulu toplanamazsa, genel kurul kararı onaylanmış sayılır.

Anonim Şirketlerde Genel Kurul Toplantı Yeri Neresi Olabilir?

Genel kurul toplantıları, esas sözleşmede aksine hüküm olmadıkça, şirketin merkezinin bulunduğu mülki idare birimi sınırları içinde yapılır. Şirket merkezinin bulunduğu yerde toplantının hangi adreste yapılacağı esas sözleşmede özel olarak belirtilmemişse, bunu belirleme yetkisi toplantı çağrısı yapanlara aittir.

Toplantının, şirket merkezinin bulunduğu mülki idare birimi sınırları dışındaki başka bir yerde veya yurt dışında yapılabilmesi için bunun esas sözleşmede açıkça düzenlenmesi gerekir.

Genel Kurulu Çağrıya Yetkili Kişiler Kimlerdir?

Olağan ve olağanüstü genel kurullar ile imtiyazlı pay sahipleri özel kurulu, görev süresi sona ermiş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılır.

Yönetim kurulunun mevcut olmaması veya devamlı olarak toplanamaması yahut toplantı nisabının oluşmasına imkan bulunmaması halinde, mahkemeden izin alan pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir.

Şirket sermayesinin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan veya esas sözleşmede öngörülmesi halinde daha az sayıdaki pay sahiplerince oluşturulan azlık pay sahipleri, yönetim kurulundan, gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulun toplantıya çağrılmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri hususların gündeme konulmasını yazılı olarak noter aracılığıyla isteyebilirler. Gündeme madde konulması isteminin, çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olması gerekir.

Azınlık (Azlık) pay sahiplerinin, genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin yönetim kuruluna yaptıkları başvurunun kabul edilmesine rağmen kırkbeş gün içerisinde toplantı çağrısının yönetim kurulu tarafından yapılmaması halinde azlık pay sahipleri, genel kurulu toplantıya çağırabilir.

Azınlık pay sahiplerinin, genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin talebinin yönetim kurulu tarafından reddedilmesi veya yedi iş günü içerisinde olumlu cevap verilmemesi üzerine mahkemece atanmış kayyım tarafından genel kurul toplantıya çağrılabilir.

Tasfiye halinde olan şirketlerde tasfiye memurları, görevleri ile ilgili konular için genel kurulu toplantıya çağırabilirler.

Anonim Şirketlerde Genel Kurul Çağrı Usulleri Nelerdir?

Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede belirtilen şekilde, internet sitesi açmakla yükümlü olan şirketler internet sitelerinde ve her halde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilan ile çağrılır. Çağrı, toplantıya elektronik ortamda katılma sistemini uygulayan şirketlerde elektronik genel kurul sisteminde de yapılır. Ayrıca, pay defterinde yazılı pay sahipleri ile önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adresini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.

Genel kurulun toplantıya çağrısı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır.

Çağrısı yapılan ilk toplantıda nisabın temin edilememesi halinde, genel kurul aynı usulle yeniden toplantıya çağrılır. İlk toplantının ilan metnine, nisabın sağlanamaması halinde yapılacak ikinci toplantının çağrısına dair konulan hükümler geçersizdir.

Anonim Şirketlerde Genel Kurul İlanı Neleri İçermeli?

Genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin ilanlarda ve pay sahiplerine gönderilecek mektuplarda;

  1. Toplantı günü ve saati,
  2. Toplantı yeri,
  3. Gündem,
  4. Gündemde esas sözleşme değişikliği var ise değişen maddenin/maddelerin eski ve yeni şekilleri,
  5. Çağrının kimin tarafından yapıldığı,
  6. lk toplantının herhangi bir nedenle ertelenmesi üzerine genel kurul yeniden toplantıya çağrılıyor ise, erteleme sebebi ile yapılacak toplantıda yeterli olan toplantı nisabı,
  7. Olağan toplantı ilanlarında; finansal tabloların, konsolide finansal tabloların, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun, denetleme raporunun ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisinin şirket merkez ve şube adresleri belirtilmek suretiyle anılan adreslerde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğu,

belirtilir.

Yapılacak ilanda, genel kurul toplantısında kendisini vekil vasıtasıyla temsil ettirecekler için vekâletname örneklerine de yer verilir.

Anonim Şirketlerde Çağrısız Genel Kurul Toplantısı Nedir?

Bütün pay sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, çağrı usulüne uyulmaksızın genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler. Genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklıdır.

Genel Kurulda Toplantı Başkanı Nasıl Seçilir?

Esas sözleşmede aksine herhangi bir düzenleme yoksa toplantıyı yönetecek başkan ve gereğinde başkan yardımcısı genel kurul tarafından seçilir. Toplantı başkanı, tutanak yazmanı ile gerek görürse oy toplama memurunu tayin ederek başkanlığı oluşturur. Ayrıca tutanak yazmanı ve oy toplama memuru seçilmemişse, bunlara ait görevler toplantı başkanı tarafından yerine getirilir. Elektronik Genel Kurul Sistemindeki teknik işlemlerin toplantı anında yerine getirilmesi için toplantı başkanı tarafından uzman kişiler de görevlendirilebilir.

Genel Kurul Toplantısında Hazır Bulundurulması Gereken Evraklar Nelerdir?

Genel kurul toplantı yerinde;

  • a) Şirketin esas sözleşmesi,
  • b) Pay defteri,
  • c) Toplantıya çağrının yapıldığını gösteren gazete ve diğer belgeler,
  • ç) Yönetim kurulunca hazırlanan yıllık faaliyet raporu,
  • d) Denetçi raporu,
  • e) Finansal tablolar,
  • f) Gündem,
  • g) Gündemde esas sözleşme değişikliği varsa, izne tabi şirketlerde Bakanlıktan alınan izin yazısı ve eki değişiklik tasarısı, diğer şirketlerde ise yönetim kurulunca hazırlanmış değişiklik tasarısı,
  • ğ) Hazır bulunanlar listesi ile varsa hamiline yazılı pay sahiplerine ilişkin Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlanan pay sahipleri çizelgesi,
  • h) Genel kurul erteleme üzerine toplantıya çağrılmışsa bir önceki toplantıya ilişkin toplantı tutanağı,

fiziki ve/veya elektronik ortamda hazır bulundurulur.

Genel Kurul Hazır Bulunanlar Listesi (Hazirun Cetveli)

Genel kurul toplantısına katılabilecekler listesi; kayden izlenen paylar ile hamiline yazılı paylar bakımından Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlanan pay sahipleri çizelgesine, diğer paylardan senede bağlanmamış bulunan veya nama yazılı olan paylar ile ilmühaber sahipleri için pay defteri kayıtlarına göre yönetim kurulunca hazırlanır ve söz konusu liste yönetim kurulu başkanı veya başkanın yetkilendireceği yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından imzalanır.

Yönetim Kurulunun Genel Kurulda Bulunma Zorunluluğu

Genel kurul toplantılarında murahhas üyeler ile en az bir yönetim kurulu üyesinin hazır bulunması şarttır. Diğer yönetim kurulu üyeleri de genel kurul toplantısına katılabilirler. Denetime tabi olan şirketlerin genel kurul toplantılarında denetçi de hazır bulunur.

Genel Kurulda Oya Hakkı Ve Kısıtları

Özel mevzuatında, şirket esas sözleşmesinde, iç yönergede yer alan özel hükümler ve genel kurulda alınacak kararlar saklı kalmak kaydıyla, genel kurul toplantısında oylama açık ve el kaldırmak suretiyle yapılır.

Her pay sahibinin genel kurulda en az bir oy hakkı vardır. Pay sahipleri oy haklarını, paylarının toplam itibarî değeriyle orantılı olarak fiziki veya elektronik ortamda kullanırlar. Ancak her durumda oy hakkının doğabilmesi için, esas sözleşmede daha yüksek bir miktarın ödenmesi öngörülmüşse bunun, öngörülmemişse pay tutarının dörtte birine karşılık gelen miktarın ödenmesi şarttır.

Esas sözleşme ile paylara oy hakkında imtiyaz tanınmış ise;

  • Esas sözleşme değişikliğinde,
  • Yönetim kurulunun ibrasında ve yönetim kurulu aleyhine sorumluluk davası açılmasında,

imtiyazlı oy kullanılamaz.

Pay sahiplerinden hiçbiri; kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.

Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler veya bunların temsilcileri, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. Ancak anılan kişiler, yönetim kurulu üyesi olmayan diğer pay sahiplerinin oy haklarını temsilen kullanabilirler.

Genel Kurul Vekaletnamesi Neleri İçermeli?

Vekaletnamede; şirketin unvanı, ait olduğu genel kurul toplantısının tarihi, vekilin adı ve soyadı, pay sahibinin pay adedi ile adı ve soyadı veya unvanı ve imzasının bulunması şarttır. Bu bilgilerden herhangi biri bulunmayan özel veya genel vekâletnameler geçersizdir.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Birleşme & Devralmalarda Rekabet Kurulu İzni

Birleşme & Devralmalarda Rekabet Kurulu İzni

Birleşme & Devralmalarda Rekabet Kurulu İzni – İzmir Avukat

7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 7 nci maddesi kapsamında bazı birleşme ve devralmaların hukuki geçerlilik kazanabilmesi için Rekabet Kuruluna bildirilerek izin alınması gerektiği düzenlenmiştir. Söz konusu bildirim yükümlülüğü detaylı olarak 2010/4 Numaralı Tebliğ ile düzenlenmiştir.

Söz konusu yükümlülüğün gerekçesi olarak; “birleşme ve devralmaların piyasada rekabeti önemli ölçüde azaltacak şekilde hakim durum yaratması veya bir yahut birden fazla teşebbüsün piyasadaki hakim durumunu daha da güçlendirmesi halinde yasaklanacağı hükme bağlanmıştır. Burada dikkat çekilmesi gereken husus teşebbüslerin kendi iç dinamiği dışında büyümelerinin denetim altına alınmasıdır. Teşebbüslerin birleşme veya devralma suretiyle rekabeti önemli ölçüde azaltacak şekilde hakim durum haline gelmesi yasaklanmaktadır. Zira birleşme veya devralma suretiyle hakim duruma gelmenin, teşebbüsün kendi iç dinamikleri ile büyüyerek hakim duruma gelmesinden daha fazla rekabet düzeninin bozulmasına neden olduğu kabul edilen bir gerçektir. Maddenin ikinci fıkrasında, kural olarak birleşme ve devralma işlemlerinin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için Kuruldan izin alınması zorunluluğu getirilmemiştir. Bir başka deyişle, birleşme ve devralma işlemleri Kuruldan izin alınmadan geçerli olabilecektir. Ancak, bu kuralın istisnaları da olacaktır. Maddenin birinci fikrası kapsamına giren birleşme ve devralmalın hukuki geçerlilik kazandıktan sonra bu kanunu ihlal ettiği gerekçesi ile geçersiz sayılması, uygulamada bir takım problemlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. İşte bu nedenle, ikinci fıkrada hangi tür birleşme ve devralmaların hukuken geçerli olabilmeleri için önceden izin alınması gerektiği konusunda Kurula tebliği çıkarma yetkisi verilmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Birleşme veya Devralma Sayılan Haller Nelerdir?

İzin alma yükümlülüğün kapsamı belirlenirken kontrolde kalıcı değişiklik meydana getirecek şekilde gerçekleştirilen birleşme ve devralmalar belirtilmiş olup; ilgili tebliğ ile söz konusu sınırlar netleştirilmiştir. Bu çerçevede ilgili teşebbüslerin izin veya bildirim yükümlülüğü incelenirken, kontrolde kalıcı değişiklik meydana getirecek şekilde;

  • İki veya daha fazla teşebbüsün birleşmesi ya da
  • Bir veya daha fazla teşebbüsün tamamının ya da bir kısmının doğrudan veya dolaylı kontrolünün, hisse ya da mal varlığının satın alınmasıyla, sözleşmeyle veya diğer bir yolla bir ya da daha fazla teşebbüs veya halihazırda en az bir teşebbüsü kontrol eden bir ya da daha fazla kişi tarafından devralınması,

gerektiği ifade edilmektedir.

Rekabet Hukuku Açısından Kontrol Nedir?

Kontrol, ayrı ayrı ya da birlikte, fiilen ya da hukuken bir teşebbüs üzerinde belirleyici etki uygulama olanağını sağlayan haklar, sözleşmeler veya başka araçlarla meydana getirilebilir. Bu araçlar özellikle bir teşebbüsün malvarlığının tamamı ya da bir kısmı üzerinde mülkiyet veya işletilmeye müsait bir kullanma hakkı, bir teşebbüsün organlarının oluşumunda ya da kararları üzerinde belirleyici etki sağlayan haklar veya sözleşmelerdir. Kontrol, hak sahipleri ya da bir sözleşmeye göre hakları kullanmaya yetkili kılınmış olan veya böyle bir hak ve yetkisi olmamakla birlikte fiilen bu hakları kullanma gücüne sahip olan kişiler veya teşebbüsler tarafından elde edilebilir.

Bağımsız bir iktisadi varlığın tüm işlevlerini kalıcı olarak yerine getirecek bir ortak girişimin oluşturulması da bu yükümlülük kapsamında bir devralma işlemi kabul edilmektedir. Bu tür işlemlerde, işlem taraflarının herbiri devralan olarak kabul edilir.

Birleşme veya Devralma Sayılmayan Haller Neledir?

Aşağıda mahiyeti açıklanan işlemler izin alma yükümlülüğü kapsamı dışında olup, bu tür işlemler için teşebbüslerin Rekabet Kurumu’ndan izin alınması gerekmez.

  • Kontrol değişikliğine yol açmayan grup içi işlemlerle diğer işlemler,
  • Olağan faaliyetleri kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymetlerle işlem yapmak olan teşebbüslerin yeniden satış amacıyla satın aldıkları menkul kıymetleri, bu menkul kıymetlerden doğan oy haklarının menkul kıymetleri çıkaran teşebbüsün rekabet politikalarını etkileyecek şekilde kullanmamaları kaydıyla geçici olarak ellerinde bulundurmaları,
  • Kontrolün; tasfiye, infisah, ödeme güçlüğü, ödemelerin tatil edilmesi, konkordato, özelleştirme yapılması amacıyla veya benzeri bir nedenle ve Kanun gereği bir kamu kurum ve kuruluşu tarafından elde edilmesi,
  • Söz konusu işlemlerin miras yoluyla gerçekleşmesi.

Birleşme & Devralma’da Rekabet Kurulu İzni Ne Zaman Alınmalı?

İlgili yasal mevzuat kapsamında bildirim ve izin alma yükümlülüğüne sahip birleşme veya devralma işlemleri ilgili mevzuat ile düzenlenmiş olup;

  • İşlem taraflarının Türkiye ciroları toplamının yedi yüz elli milyon TL’yi ve işlem taraflarından en az ikisinin Türkiye cirolarının ayrı ayrı iki yüz elli milyon TL’yi veya
  • Devralma işlemlerinde devre konu varlık ya da faaliyetin, birleşme işlemlerinde ise işlem taraflarından en az birinin Türkiye cirosunun iki yüz elli milyon TL’yi ve diğer işlem taraflarından en az birinin dünya cirosunun üç milyar TL’yi,

aşması halinde söz konusu işlemin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için Kuruldan izin alınması zorunludur.

Teknoloji Firmaları Rekabet Kurulundan İzin Almak Zorunda Mı?

2021 yılında gerçekleştirilen değişiklik ile Türkiye coğrafi pazarında faaliyet gösteren veya ar-ge faaliyeti olan ya da Türkiye’deki kullanıcılara hizmet sunan teknoloji teşebbüslerinin devralınmasına ilişkin işlemlerde; “Türkiye coğrafi pazarında faaliyet gösteren veya ar-ge faaliyeti olan ya da Türkiye’deki kullanıcılara hizmet sunan teknoloji teşebbüslerinin devralınmasına ilişkin işlemlerde; birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yer alan iki yüz elli milyon TL eşikleri aranmaz.” ifadelerine yer verilmiştir.

Bu kapsamda yukarıda yer fıkranın üzerili çizili şartları teknoloji şirketleri için aranmayacaktır.

  • İşlem taraflarının Türkiye ciroları toplamının yedi yüz elli milyon TL’yi ve işlem taraflarından en az ikisinin Türkiye cirolarının ayrı ayrı iki yüz elli milyon TL’yi veya
  • Devralma işlemlerinde devre konu varlık ya da faaliyetin, birleşme işlemlerinde ise işlem taraflarından en az birinin Türkiye cirosunun iki yüz elli milyon TL’yi ve diğer işlem taraflarından en az birinin dünya cirosunun üç milyar TL’yi,

Dolayısıyla, teknoloji teşebbüslerinin birleşme veya devralmasına ilişkin işlemlerde;

  • İşlem taraflarının Türkiye ciroları toplamının 750.000.000.-TL’yi veya
  • İşlem taraflarından en az birinin dünya cirosunun 3.000.000.000.-TL’yi

aşması durumunda Kurul’un izninin alınması gerekecektir.

Ciro Nasıl Hesaplanır?

Aşağıdakilerin ciroları toplamı esas alınır:

  • İlgili teşebbüs,
  • İlgili teşebbüsün doğrudan ya da dolaylı olarak;
    • sermayesinin veya ticari varlığının yarıdan fazlasına sahip olduğu veya
    • oy haklarının yarıdan fazlasını kullanma yetkisine sahip olduğu veya
    • denetim kurulu, yönetim kurulu veya teşebbüsü temsile yetkili organların üyelerinin yarıdan fazlasını atama yetkisine sahip olduğu veya
    • işlerini idare etme hakkına sahip olduğu kişi veya ekonomik birimler,

Ciroların hesaplanmasında, işlem taraflarının tüzel kişiliğe sahip olan ya da olmayan kısımlarının devredilmesi halinde, devreden taraf bakımından yalnızca devredilen kısmın cirosu esas alınır.

İlgili teşebbüslerin üçüncü kişilerle birlikte işlerini idare etme hakkına sahip olduğu ortak girişimlerin ciroları, bu hak sahiplerinin sayısına göre eşit şekilde bölünerek hesaplanır.

Üç yıllık dönem içinde, aynı kişiler ya da taraflar arasında veya aynı ilgili ürün pazarında aynı teşebbüs tarafından, bu maddenin ikinci fıkrası anlamında gerçekleştirilen iki ya da daha fazla işlem, ciroların hesaplanması bakımından tek bir işlem olarak değerlendirilir.

Teknoloji Şirketlerine İlişkin Birleşme & Devralmalarda

Ciro, tek düzen hesap planına göre bildirim tarihinden bir önceki mali yıl sonunda veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa, bildirim tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan net satışlardan meydana gelir. Burada hesaplama yapılırken kişi veya ekonomik birimlerin kendi aralarındaki satışlarından doğan ciroları hesaba katılmaz. Ciro hesaplamasında döviz kuru olarak, cironun gerçekleştiği mali yıldaki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru ortalaması göz önüne alınır.

Birleşme ve Devralmaların Bildirilmesi Nasıl Yapılır?

Bildirim, taraflarca birlikte ya da taraflardan herhangi biri veya bunların yetkili temsilcileri tarafından Rekabet Kurumu tarafından hazırlanan Bildirim Formuyla yapılır. Ortak bildirimler tek bir formla yapılır. Form ve ekindeki belgeler, ayrıca elektronik ortamda hazırlanarak  elden veya posta ile yahut e-Devlet üzerinden Ankara’da bulunan Kurum merkezine iletilir. Evraklar arasında kopyalar varsa, bildirimde bulunanların bunların asıllarına uygunluğunu onaylamaları gerekir.

Başvuruda istenen tüm bilgi ve belgeleri tam ve doğru olarak içermelidir. Bu bilgilerde Kurul karar verene kadar oluşacak değişiklikler gecikmeksizin Kurula bildirilmelidir. Bildirim Formunda yanlış veya yanıltıcı beyanda bulunanlar hakkında idari para cezası uygulanır.

İzne tabi birleşme veya devralmalara ilişkin olarak yapılan bildirim hakkında Rekabet Kurumu tarafından açıkça veya zımnen bir karar verilmeden önce birleşme veya devralma hukuken geçerlilik kazanamaz.

Başvuru yükümlülüğü olan birleşme veya devralma işlemlerinin Kurulun izni olmaksızın gerçekleştirilmesi halinde idarî para cezası uygulanır. İdarî para cezası birleşme işlemlerinde tarafların herbirine, devralma işlemlerinde ise sadece devralana verilir.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Rekabet Kurumu’na Taahhüt Başvurusu

Rekabet Kurumu’na Taahhüt Başvurusu

Rekabet Kurumu’na Taahhüt Başvurusu – İzmir Avukat

16 Mart 2021 tarihli 2021/2 Nolu Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem Ve Kararlar İle Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Önaraştırmalarda Ve SoruşturmalardaSunulacak Taahhütlere İlişkin Tebliğ yürürlüğe girdi. Söz konusu tebliğ kapsamında Rekabet Hukuku kapsamında yeni bir kurum olan taahhütname sürecinin uygulaması başlamış oldu.

Söz konusu tebliğ ile haklarında yürütülen bir incelemeye taahhütle son verilmesini isteyen taraflar, önaraştırma veya soruşturma sürecinde taahhüt sunma talebinde bulunabilmektedir.

Sunulan taahhütler Rekabet Kurulunca değerlendirilmekte, rekabet sorunlarını giderebileceğine kanaat getirilen taahhütler ilgili teşebbüsler hakkında bağlayıcı hale getirilerek soruşturma açılmamasına veya açılmış bulunan soruşturmaya son verilmesine karar verilebilmektedir. Bu çerçevede, olası ihlallerin büyümesi engellenmekte ve tespiti için gerekli olan ayrıntılı inceleme süreçlerinin kamu ve hakkında inceleme yürütülenler bakımından yol açabileceği zaman ve kaynak maliyetlerinden tasarruf edilmesi amaçlanmaktadır.  

Taahhüt Süreci Nasıl İlerlemekte?

Rekabet Kurumu Sitesinden Alınmıştır.

Ne Kadar Süre İçerisinde Başvurulmalı?

Soruşturma sürecindeki taahhüt sunma talepleri soruşturma bildiriminin tebliğinden itibaren üç ay içinde Rekabet Kurumu’na iletilmesi gerekmektedir. Bu süre geçtikten sonra Rekabet Kurumu’na iletilen taahhüt sunma talepleri dikkate alınmaz.

Taahhüt Metni Neleri İçermeli?

Taahhüt metni, sunulan taahhüdü açık bir şekilde içermeli ve alternatif taahhütler içermemelidir.

Taahhüt metninde taahhütle giderilmesi amaçlanan rekabet sorunu, taahhüdün ne olduğu, ne zamandan başlanmak suretiyle yerine getirileceği, ne kadar süreyle ve ne şekilde uygulanacağı, uygulanmasında gözetilecek süreler, bu sürelerin hangi hallerde uzayabileceği, taahhüdün piyasaya etkisi, rekabet sorununu nasıl çözeceği, taahhüde uyumun nasıl izlenebileceği ve gerekli görülen diğer hususlar açıkça belirtilmelidir. Yapısal taahhüt sunulması halinde elden çıkarma sürecinin yürütülmesine ilişkin detaylara taahhüt metninde yer verilmelidir.

Taahhüdün uygulanmasının üçüncü kişilerle anlaşma sağlanmasını gerektirdiği hallerde, üçüncü kişilerle anlaşma sağlanabileceğini gösteren belgeler de taahhüt metniyle birlikte Rekabet Kurumu’na sunulmalıdır.

Taahhüt metninin sonunda tarafların, sundukları taahhüdün rekabet sorunlarını giderebileceğine ve taahhüt metninde belirtilen şartlarla taahhüdü yerine getirmeyi kabul ettiklerine dair beyanına yer verilir.

Taahhüt metni, taahhüt sunan tarafı temsile yetkili kişilerce imzalanır.

Taahhüt Görüşmeleri

Görüşmeler sözlü veya yazılı olarak gerçekleştirilebilir. Sözlü olarak gerçekleştirilen görüşmeler, görüşmelere katılanlarca mutabık kalınan bir tutanak ile kayıt altına alınır.

Tarafların taahhüt sunma taleplerini Rekabet Kurumu’na iletmelerinin ardından Rekabet Kurulu ilgili anlaşma, karar veya uygulamanın açık ve ağır ihlal niteliğini ve gerekli gördüğü diğer hususları değerlendirerek taahhüt görüşmelerinin başlatılmasına ya da taahhüt sunma talebinin reddine ve taahhüt sürecinin sonlandırılmasına karar verir.

Tarafların taahhüt sunma talebinde bulundukları aşamada, inceleme konusu rekabet sorunlarının yeterli açıklıkta ortaya konamamış olması ve daha detaylı araştırmaya ihtiyaç duyulması halinde Kurul birinci fıkra kapsamında vereceği kararı erteleyebilir. Bu durumun önaraştırmada söz konusu olması halinde ilgili kararın verilmesi soruşturma sürecine bırakılabilir.

Taahhüt görüşmeleri sırasında inceleme konusu rekabet sorunları taahhüt sunacak taraflara açıklanır ve sorunların tespitine dayanak teşkil eden bilgi ve belgeler taraflara sunulur. Taraflara soruşturma bildirimi yapılmış ise sorunların tespitine dayanak teşkil eden bilgi ve belgeler taraflara ayrıca sunulmayabilir.

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

İcra Daireleri Başkanlığı’nın Görevleri

İcra Daireleri Başkanlığı’nın Görevleri

İcra Daireleri Başkanlığı’nın Görevleri – İzmir Avukat

8 Kasım 2022 tarihinde Resmi Gazetede “İcra Daireleri Kuruluş ve Görevleri İle Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” yayımlanarak yürürlüğe girdi. 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’na dayanılarak hazırlanan yönetmelik ile İcra Daireleri Başkanlığı kurumu ve görevleri düzenlendi.

İcra Daireleri Başkanlığının Kuruluşu ve Yetki Çevresi

Yönetmeliği 4. maddesi ile İcra Daireleri Başkanlığının yıllık gelen dosya sayısı yüz bin ve üzeri olan illerde İcra İşleri Dairesi Başkanlığı’nın teklifi ve Adalet Bakanı’nın onayıyla yetki çevresi de belirlenmek suretiyle İcra İşleri Dairesi Başkanlığı’na bağlı olarak bir veya birden fazla icra daireleri başkanlığı kurulabilir şeklinde düzenlenmiştir.

İcra Daireleri Başkan ve Başkan Yardımcısının Atanmaları Nasıl Yapılır?

Yine yönetmelik kapsamında İcra daireleri başkanlığına atanabilmek için;

  • Adli yargı hâkim veya Cumhuriyet savcısı olma,
  • Başkanlar için birinci sınıf olma, icra daireleri başkan yardımcılığına ise birinci sınıfa ayrılma,
  • İlgili adayların muvafakatleri,
  • Bakanlıkça atama kararı gerekmektedir.

İcra daireleri başkanı ve başkan yardımcıları hakkında, İcra ve İflâs Kanununda hüküm bulunmayan hâllerde Hâkimler ve Savcılar Kanununun Bakanlık merkez kuruluşunda çalışan hâkimlere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.

İcra Daireleri Başkanlığı’nın Görevleri Nelerdir?

Yönetmeliğin 7. maddesi ile icra daireleri başkanlığının görevleri düzenlenmiş olup; bunlar:

  • İcra ve iflâs dairelerini daimî gözetim ve denetim altında tutmak.
  • İcra ve iflâs dairelerinin idari işlerine bakmak.
  • İcra ve iflâs dairelerinin verimli, uyumlu ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak.
  • Büronun denetimini yapmak.
  • Adalet müfettişlerince ve Cumhuriyet savcılarınca icra ve iflâs dairelerinde yapılan denetimler sonucunda düzenlenen denetim raporlarında belirtilen eksik, hatalı ve yanlış uygulamaların giderilmesi ve tekrar etmemesi için gerekli tedbirleri almak.
  • İcra ve iflâs dairelerinin iş bölümünü onaylamak.
  • İcra ve iflâs dairesi açılmasını, kapatılmasını veya icra ve iflâs işlerinin bir dairede birleştirilmesini Başkanlığa teklif etmek.
  • İflâs dairesi bulunmayan mahallerde ihtiyaç hâlinde iflâs işlerine bakacak icra dairesini belirleyerek Başkanlığın onayına sunmak.
  • İcra ve iflâs dairelerine gelen takip ve diğer işlerin; daireler arasında eşit ve adil dağıtılması, kalitenin artırılması, etkin, hızlı ve verimli bir iş ortamının sağlanması amacıyla Bakanlıkça belirlenen tevzi kriterlerini uygulamak ve bu kriterlere ilişkin önerilerini Başkanlığa bildirmek.
  • Aynı mahalde birden fazla icra ve iflâs dairesi bulunan yerlerde icra personeli ile diğer personelin hangi dairede görev yapacağına karar vermek, bir ayı geçen daireler arası görevlendirmeleri karar tarihinden itibaren yedi gün içinde Başkanlığa bildirmek.
  • İcra başmüdürü ve icra müdürünün herhangi bir nedenle görevde bulunamaması hâlinde icra müdürlüğüne aynı mahalden kimin vekâlet edeceğine karar vermek ve karar tarihinden itibaren yedi gün içinde Başkanlığa bildirmek.
  • İcra ve iflâs dairelerinde icra müdürü, icra müdür yardımcısı ve icra kâtibinin bulunmaması hâlinde yetki çevresindeki icra kâtipleri arasından geçici görevlendirme yapmak ve karar tarihinden itibaren yedi gün içinde Başkanlığa bildirmek.
  • İcra ve iflâs dairelerinde çalışmak üzere görevlendirilen diğer personelin hangi dairede görev yapacağını belirlemek.
  • İcra ve iflâs dairesi başmüdürünün veya başmüdürün bulunmadığı yerlerde icra müdürünün yıllık izin talepleri ile tüm icra personelinin Devlet Memurları Kanununun 104 üncü maddesinin (C) fıkrası gereğince mazeret izni taleplerini değerlendirerek gerekli işlemleri yapmak.
  • İcra personelinin hastalık raporlarının Devlet Memurlarına Verilecek Hastalık Raporları ile Hastalık ve Refakat İznine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygunluğunu incelemek ve gerektiğinde bu hususa ilişkin iş ve işlemleri yapmak.
  • Başkanlığın teklifi üzerine Bakanlıkça ataması yapılan aday memurların adaylık eğitimlerine ve asli memurluğa atanmalarına ilişkin gerekli iş ve işlemleri yapmak.
  • Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamında istihdam edilen personel ile ilgili Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar doğrultusunda sözleşme imzalamak, sözleşmelerin feshine veya yenilenmemesine ilişkin teklifleri sunmak.
  • İcra ve iflâs dairelerinin etkinliğinin ve verimliliğinin artırılmasına yönelik olarak her yılın Ocak ve Temmuz aylarında faaliyet raporu düzenleyerek Başkanlığa sunmak.
  • Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda lisanslı yediemin depolarını denetlemek.
  • Bakanlık tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek.
  • Mevzuattan kaynaklanan diğer görevleri yerine getirmek.

İcra Daireleri Başkanının Görevleri Nelerdir?

İcra daireleri başkanının görevleri yönetmeliğin 8. maddesinde belirtilmiş olup; aşağıdaki gibidir:

  • İcra daireleri başkanlığını yönetmek ve temsil etmek.
  • İcra ve iflâs dairelerinin daimî gözetim ve denetimini yapmak.
  • İcra ve iflâs dairelerinin idari işlerine bakmak.
  • İcra ve iflâs dairelerinin uyumlu, verimli ve düzenli çalışmasını sağlamak, bu konuda gerekli tedbirleri almak.
  • İcra ve iflâs daireleri arasında koordinasyonu sağlamak ve planlamalar yapmak.
  • İcra daireleri başkanlığınca 7 nci maddede düzenlenen hususlara ilişkin iş ve işlemleri yerine getirmek veya yapılmasını sağlamak.
  • İcra daireleri başkanlığının iş bölümünü yapmak.
  • Büronun uyumlu, verimli ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak.
  • Doğru ve güvenilir adli istatistikler elde edilebilmesi amacıyla verilerin sisteme doğru, eksiksiz ve zamanında girilmesini sağlamak ve denetlemek.
  • Bakanlık tarafından verilen diğer görevleri yapmak.
  • Mevzuattan kaynaklanan diğer görevleri yapmak.

İcra Daireleri Başkanlığının Denetimi Nasıl Yapılır?

İcra Daireleri Başkanlığı, adalet bakanlığı müfettişleri tarafından yapılacak denetime tabiidir.

İcra ve iflâs Dairelerinin Denetimi Nasıl Yapılır?

Yönetmelik ile icra ve iflâs dairelerinin, icra daireleri başkanlığının daimî gözetimi ve denetimi altında olduğu düzenlenmiştir. İcra daireleri başkanlıkları görevlerini fiili olarak gerçekleştirebilecekleri gibi UYAP sistemi üzerinden de yerine getirir.

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

İlginizi çekebilecek benzer çalışmalarımız;

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079

Sözleşmelerde Cezai Şart

Sözleşmelerde Cezai Şart

Sözleşmelerde Cezai Şart – İzmir Avukat

Sözleşme Ne Ola Ki?

Sözleşme dendiğinde muhtemelen bir çoğumuzun aklına yazılı kâğıt üzerinde ıslak imza atılan evraklar geliyor. Ama birçok durumda sözleşmenin hukuken geçerli olması için böyle bir şekil şartı yok. Duvara yazdığınız bir metin ve hatta sözlü olarak anlaştığınız hususlar da bir sözleşme kabul edilebilir.

Sözleşmenin hukuken bir “sözleşme” kabul edilebilmesi için en az iki kişi arasında kurulması, tarafların sözleşme kurma yönündeki iradelerini, karşılıklı ve birbirlerine uygun ifade etmeleri yeterli. Tabii bunun istisnaları bir yana, ispat kolaylığı açısından yazılı sözleşme kurmanın faydaları yadsınamaz.

Cezai Şartlar

Günlük hayatımızda farkında olarak veya olmadan aslında birçok sözleşme yapıyoruz. Bunların bir kısmı da büyük firmalar ile veya önceden hazırlanmış metinler. İçlerinde korkutucu olabilecek birçok cezai şartı da içeriyor. Peki bu cezai şart nedir, burada nelere dikkat etmek gerekir? Kısaca bahsedelim.

Cezai şart, borçlu kişinin (bu illa para borcu demek değil, bir işi yapma borcu da olabilir) yükümlülüklerini hiç veya gerektiği gibi ifa edilmemesi halinde alacaklıya bir miktar para ödenmesi yönünde yapılan bir düzenleme diyebiliriz.

Hem Pastam Dursun Hem Karnım Doysun

Sözleşmelerde aksi düzenlenmemiş ise Türk Borçlar Kanunu kapsamında alacaklı ya sözleşme konusu için yerine getirilmesini ya da cezai şart bedelinin kendisine ödenmesini isteyebilir. Burada bir seçim yapması gerekmektedir. Örneğin ya inşaatı tamamlayın ya da kararlaştırılan şu miktar cezai bedeli tarafıma ödeyin gibi.

Fakat emredici bir hüküm olmaması sebebi ile bunun aksi de kararlaştırılabilir. Sözleşmede belirtilerek hem inşaatın tamamlanması hem de belirtili cezai miktarın ödenmesi istenebilir.

Cezai Şartın İndirilmesi

Sözleşme serbestisi temel bir ilke olmakla birlikte orantısız ölçüde düzenlenen cezai şartlar hâkim kararı ile kendiliğinden indirilebilir. Bu sebep ile sözleşmede cezai şart belirlerken yapılan iş ile orantılı olması gerektiği de unutulmamalıdır. Fakat, tacirlere yönelik cezai şart maddesi sebebi ile tacir hâkimden olağanüstü bir güçlükte olmaması durumunda indirim talep edemez. Bu hak tacirler dışındaki kişilere yönelik tanınmıştır.

Tüketiciler Açısından Cezai Şartlar

Sözleşme düzenlenmesi esnasında özellikle güçsüz konumda olan işçi ve tüketici gibi kişilere yönelik bir takım kanuni korumalar da düzenlenmiştir. Örneğin Tüketici, belirsiz süreli veya süresi bir yıldan daha uzun olan belirli süreli abonelik sözleşmesini herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin istediği zaman feshetme hakkına sahiptir.

Bunun yanı sıra online satış veya taksit ile satış gibi birçok durumda tüketiciler belirli sürelerde (online satış için 14, taksitli satış için 7 gün) herhangi bir cezai bedel ödemeden sözleşmeden dönebilir. Bu istisnalara daha önceki yazılarımızda değinmiştir.

İşçiler Açısından Cezai Şartlar

Türk Borçlar Kanunu’nun 420nci maddesi “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmünü getirmiştir. Bu itibarla işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezai şartlar ise geçerli kabul edilmelidir.         


Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz. 

Ticaret Hukukuna ilişkin diğer ilginizi çekebilecek çalışmalarımız;

İzmir Ticaret Avukatı

Address: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-mail: info@efeshukuk.com

Phone: +90 553 463 7079