Kategori arşivi: Miras Hukuku

Tenkis Davası

Tenkis Davası

Tenkis Davası | İzmir Avukat

Av. Dilek Yavuz Uysal

Tenkis (Mirasta Denkleştirme) Davası

Tenkis davası, mirasbırakanın, mirası üzerindeki tasarruf özgürlüğünü aşarak saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı tecavüzün giderilmesi ve mirasbırakanın yaptığı tasarrufun kanuni sınırlar içerisine çekilmesi için açılan bir dava türüdür.

1. Mirasta Saklı Pay Kavramı Nedir?

Mirasbırakanın tasarruflarıyla terekede hak sahibi olmalarını önleyemeyeceği yasal mirasçılara,  saklı paylı mirasçılar denilmektedir. Mirasbırakan, malvarlığını dilediği gibi kullanma ve tasarruf etme yetkisine sahip olsa da, kanunen saklı paylı kabul edilen kişilerin miras payı üzerinde tasarruf edemez. Türk Medeni Kanunu’na göre; Altsoy yasal miras payının ½’si kadar, ana ve babadan her biri için yasal miras payının ¼’ü kadar, sağ kalan eş için: Altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı, diğer hallerde yasal miras payının ¾’ü kadar saklı pay hakkına sahip olacaklardır. Mirasta saklı paylara ilişkin detaylı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

2. Tenkis Davasını Kim Açabilir?

Tenkis davasını kanunen sadece saklı pay sahibi olan mirasçılar açabilmektedir. mirasbırakan kişinin altsoyu (çocukları, torunları ….. gibi ) üstsoyu, (annesi ve babası)  ve eşi açma hakkına sahiptir. Tenkis davasını, kural olarak kanunda tenkis davasını açmaya ehil olarak belirtilmeyen kişiler bu davayı açamazlar. Örneğin, vasiyet alacaklısı yani vasiyetname yolu ile yada miras sözleşmesi ile kendisine belirli bir mal yahut hak bırakılan kimse, tenkis davasını açma hakkına sahip değildir. Zira bu kişiler kanunen mirasçı sıfatına sahip olsa da, saklı pay sahibi değildirler.

3. Tenkis Davası Kime Karşı Açılır?

Tenkis davası kural olarak saklı pay sahibi mirasçılar tarafından, miras bırakanın lehine ölüme bağlı tasarruf yaptığı kişi veya kişilere ya da kurumlara  karşı açılmalıdır. Örneğin, mirasbırakanın saklı pay sahibi olan eşi , bu davayı mirasbırakanın mallarını devrettiği üçüncü bir kişiye karşı açabilir.

4. Tenkis Hesabında Esas Alınacak Tereke Nasıl Hesaplanır?

Terekenin hesaplanması, mirasbırakanın malvarlığının belirlenmesi için yapılacak ilk ve enönemli hesaplamadır. Hesaplama yapılırken tereke aktiflerinden ( mirasbırakanın taşınmazları, bankadaki parası, araçları vs.) , önce aşağıda (-) ile belirtilen değerler çıkartılır. Sonrasında ise terekeyi hesap edebilmek için (+) ile belirtilen değerler terekeye eklenir.

Tereke Aktifleri             Cenaze Giderleri

                                              Tereke Borçları

                                              Tedbir Masrafları

                                              Birlikte Yaşayanların Üç Aylık Geçim Giderleri      

                                     +      Sağlararası Karşılıksız Kazandırmalar

                                             (Denkleştirmeye Tabi Kazandırmalar)

                                             (Tenkise Tabi Sağlararası Kazandırmalar)

                                             (Hayat Sigortası Satınalım Bedeli)

5. Tenkis Usulü Nedir?

Tenkis davası açıldıktan sonra tenkisin nasıl yapılacağı kanunda belirlenmiştir. Buna göre tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar; önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse en yeni tarihliden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlar arası kazandırmalardan yapılır. Ancak burada bazı kazandırmaların tenkisinin en son yapılacağı belirlenmiştir. Tüzel kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ile sağlararası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.

6. Tenkis Davasında Zamanaşımı

Tenkis davasını açma hakkına sahip olan saklı pay sahibi mirasçılar, saklı paylarının ihlal edildiğini öğrendikleri tarihten itibaren başlamak üzere 1 sene içerisinde tenkis davası açmalıdır. Ancak vasiyetnamenin açılmasından (yani miras taksiminden itibaren başlamak üzere) herhalde 10 yıl geçmekle, saklı pay sahibi mirasçıların tenkis davası açma hakkı zaman aşımına uğrar. Dolayısı ile süreler uymanız herhangi bir hak kaybına uğramamanız bakımından oldukça elzemdir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebeilirsiniz.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Mirasta Saklı Pay

Mirasta Saklı Pay | İzmir Miras Avukatı | Av. Dilek Yavuz Uysal

Mirasta Saklı Pay Nedir?

Türk Medeni Kanunu‘nun 506. maddesinde düzenlenen saklı paya ilişkin maddesi uyarınca, saklı paylı mirasçılar birinci zümrede miras bırakanın altsoyudur. Yani miras bırakanın çocukları, torunları varsa torun çocuklarıdır. İkinci zümrede (Alt soyu olmadan ölmesi halinde) ölenin ana ve babası saklı pay sahibidirler. Buna karşılık kardeşlerin, kardeş çocuklarının saklı payları yoktur. 04.05.2007 tarihinde kardeşlerin saklı payları olmasına ilişkin hüküm madde metninden çıkarılmıştır. Kanunumuz bunların dışında, detaylı olarak izah edeceğimiz şekli ile sağ kalan eşe de saklı pay tanınmıştır.

Miras bırakanın çocukları için miras payının yarısı , anne ve babadan her biri için miras payının 1/4’ü, sağ kalan eş için anne baba veya çocuklar ile mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı, diğer hallerde miras payının 3/4’ü oranındaki haklarının miras bırakan tarafından vasiyetname ya da başka ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir kişi veya kuruma bırakılamaması durumuna saklı pay denir. Bir başka anlatımla, bu bahsedilen kişilerin miras hakkı kanunlarımız ile korunmakta olup; miras bırakan kişinin malvarlığını kaçırmasının önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Böylece, miras bırakan kişi malvarlığını ölğme bağlı tasarruflarla eksiltemez.

Bilgi: Yasal mirasçı olarak yalnızca miras bırakanın alt soyunun bulunması halinde terekenin yarısı bunların saklı payıdır demiştir.

Örnek: Terekedeki tüm malların toplam değeri 80.000 TL olsun. Yasal mirasçı olan miras bırakanın 2 çocuğundan her birinin miras payı 40.000’er TL’dir. Ancak bunun yalnızca yarısı saklı paydır. Yani iki çocuğun saklı payı 20.000’er TL’den toplam 40.000 TL’dir. Miras bırakan mirasının kalan 40.000 lirası üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir.

Miras bırakan tarafından saklı payları ihlal edilerek malvarlığının kaçırılması durumunda saklı pay sahibi olan mirasçılar tenkis davası açarak, saklı paylarının kendilerine teslimini talep edebilir. Tenkis davası, TMK. Md.560’da düzenlenmiş olup, bu maddeye göre, “saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.” Bir başka anlatımla, tenkis talebi hakkının meydana gelebilmesi için ölüme bağlı tasarrufları veya sağlar arası bağışlamaları ile miras bırakanın tasarruf oranını aşmış olması gerekir ve mirasçının saklı pay hakkının ihlal edilmiş olması gerekir. Saklı paya ilişkin çılacak olan dava, miras bırakanın miras sözleşmesi veya vasiyetname ile yaptığı bağışlamalar için açılabileceği gibi bazı durumlarda sağlığında yaptığı bağışlamalar için de açılabilir.

Mirasta Saklı Pay Nasıl Hesaplanır?

Mirasta saklı payın hesaplanabilmesi için öncelikle tereke mallarının tespit edilmesi ve kıymetlendirilmesi gerekir. Akabinde yukarıda paylaşmış olduğumuz saklı pay oranları uygulanarak saklı pay oranı tespit edilir.

Saklı payın hesaplanabilmesi için miras bırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri ile iras bırakan ile yaşayanların 3 aylık geçim giderleri öncelikle terekeden çıkarılır. Miras bırakanın sağlığında yaptığı tenkise veya mirasta iadeye tabi bağışlamaları ve varsa miras bırakanın sağken yaptığı saklı payı ihlal eden bağışlamaların terekeye iadesi gerekir. Görüldüğü üzere miras davaları yapısı itibari ile karışık olup mutlaka bir miras hukuku alanında çalışmalarda bulunan avukat ile takibi önemli davalardır.

Sağ Kalan Eşin Saklı Payı:

Sağ kalan eşin saklı payı altsoy ve ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde miras hakkının tümü, diğer hallerde ise ¾’ü olarak belirlenmiştir.

Sağ kalan eşin saklı payı aynı yasal miras hissesinin belirlenmesinde olduğu gibi kimle birlikte mirasçı olduğuna göre değişmektedir. Bu sebeple ayrı ayrı inceleyelim:

1. Sağ kalan eşin birinci zümre ile birlikte mirasçı olması: Sağ kalan eş birinci zümre mirasçılarıyla yani miras bırakanın alt soyu ile birlikte mirasçı olduğu takdirde yasal miras payı ¼’tür. Saklı payı ise yasal miras payının tümü yani mirasın ¼’dür.

2. Sağ kalan eşin ikinci zümre ile birlikte mirasçı olması: Sağ kalan eş ikinci zümre mirasçıları yani miras bırakanın ana babası ve bunların alt soyu (kardeşler, yeğenler vb) ile birlikte mirasçı olduğu takdirde yasal miras payı mirasın yarısıdır. Saklı payı ise yasal miras payının tamamıdır. Buna göre sağ kalan eşin saklı payı miras mallarının yarısıdır.

3. Sağ kalan eşin üçüncü zümre ile birlikte mirasçı olması: Bilindiği üzere sağ kalan eşle birlikte mirasçı olan üçüncü zümrede yalnızca dede ve nineler ve bunların çocuklarına miras hakkı tanınmaktadır. Bunların alt soylarına miras hakkı tanınmamaktadır. Miras bırakanın dede ve nineleri ve bunların çocukları ile mirasçı olan sağ kalan eşin yasal miras payı mirasın ¾’dür. Yasal miras hakkının ¾’ü ise saklı paydır. Dolayısı ile mirasın 9/16’sı sağ kalan eşin saklı payıdır.

4. Sağ kalan eşin tek başına mirasçı olması: Sağ kalan eş tek başına mirasçı olduğu takdirde mirasın tamamı sağ kalan eşin yasal mirası, bunun ¾’ü ise saklı payıdır.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için iletişim sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Terekenin Tespiti Davası

Terekenin Tespiti Davası

Terekenin Tespiti Davası | İzmir Hukuk Bürosu

1- Tereke Nedir?

Miras bırakanın ölümü sonrasında mirasçılarına geçen malvarlığının (bunlara aktif mallar denilmektedir)  ve borçlarının( bunlara pasif mallar denilmektedir) tümüne verilen isimdir

2- Miras Bırakanın Malvarlığı Nasıl Tespit Edilir?

Miras bırakanın,  bırakmış olduğu aktifler ve pasiflerinden oluşan terekenin tespiti davasında aktif denilen mallar; menkul, gayrimenkul, para iken;  borçları ve masraflarına ise pasif denilmektedir.

Miras bırakarak vefat eden kişinin malvarlığını her zaman tam olarak bilmek mümkün olmayabilir. Zira miras bırakan mirasçıların mirasçıların bilgisi dışında banka kasası, banka hesapları, hatta bazı durumlarda taşınmazların bulunduğu hususu sıkça karşımıza çıkmaktadır.  Bazı durumlarda ise, miras bırakan ile mirasçılar arasında iletişimin olmaması veya 1. dereceden olmayan soybağı sebebiyle mal varlığının tespiti mümkün değildir. Mal varlığının tespiti yapılmadan, Ortaklığın giderilmesi olarak bilinen İzale-i Şuyu davası açmak da mümkün değildir. Bu sebeple, miras bırakanın yerleşim yerinde öncelikle sulh hukuk mahkemesinde terekenin tespiti davası açılması gerekmektedir.

Kural olarak, miras bırakanın adı, soyadı ve TC kimlik numarası ile  BDDK’ya tüm tapu ve kadastro müdürlüklerine, taşınır olarak aracının olup olmadığına dair sorgu amacıyla trafik tesciline ve bankalara müzekkereler yazılması talep edilmeli; gözden kaçmayacak şekilde miras bırakanın tüm mal varlığı tespit edilmelidir. Sürecin avukat ile yürütülmesinin bu noktadaki önemi ise hangi kurumlardan bilgi talep edilmesi gerektiği, ihtiyaç halinde terekeye temsilci tayini talebi, mal varlığının eksiksiz tespit edilmesi noktasında karşımıza çıkar.

3- Terekenin Tespiti Davasını Kimler Açabilir? Zamanaşımı Var Mıdır?

Terekenin tespiti davası hukuki yararı olan kimseler tarafından açılabilir. Bu nedenle terekenin tespiti davası ancak yasal ve atanmış mirasçılar tarafından açılabilecektir. Mirasbırakanın ölümü ile dava açmaya hak kazanan yasal veya atanmış mirasçılar, herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı olmadığından her zaman terekenin tespiti davası açabilecektir.

4- Terekenin Tespiti Davasına Dahil Olmayan Mal ve Hak Varlıkları Var Mıdır?

Ölümle sona eren intifa hakkı, oturma hakkı terekenin tespiti davasına dahil edilmez. Aşağıda sayılı olan bazı durumlarda da terekenin tespiti davasında hak talep edilemeyecek olup kişinin ölümü durumlara yer verilmiştir.

* Manevi tazminat isteminin karşı tarafça kabul edilmedikçe devredilemeyeceğini ve mirasbırakan tarafından ileri sürülmedikçe mirasçılara geçmeyeceğini düzenlemiştir.

İşverenin kişiliği dikkate alınarak yapılan hizmet sözleşmesi, işverenin ölümüyle sona erer, işçinin ölümü ise hizmet ilişkisinin sona ermesi sebebidir (BK. m. 347).

*Vekalet sözleşmesinde, ölümden sonrada geçerli olan vekalet (mandatum post mortem) hali saklı kalmak üzere, taraflarından birinin ölümü sözleşmenin sona erme sebebidir (BK. m. 397).

*Mirasçılar ile adi şirketin devamına dair ortaklar arasında önceden yapılmış bir sözleşme bulunmadığı takdirde, ortağın ölmesiyle birlikte adi şirket sona erer (BK. m. 535/b.2). Terekeye sadece adi ortaklığın tasfiyesinden sonra mirasbırakanın payına düşen miktar dahil olur. Aynı şekilde aile malları ortaklığında, ortaklardan birinin ölümü halinde, onun ortaklığa dahil olmayan mirasçıları, ancak ölen ortağa düşen payın karşılığının kendilerine ödenmesini isteyebilir (TMK. m. 382).

*Fikri ve sınai haklar kural olarak miras yoluyla intikal eder. Bu nitelikteki bazı haklardan, eseri yaratan mirasbırakana özgü bir hak niteliğinde olanlar, (örneğin eserin değiştirilmesi hakkı) mirasçılara geçmez.

*Evlilik ilişkisinin ölümle sona ermesi sebebiyle mal rejiminden doğan talep örneğinde olduğu üzere hak ve yükümlülüklerin ölümle muaccel olmasına bağlı hukuki ilişkiler tereke dışında kalır.

5- Dava Süreci Nasıl İlerler?

Murisin terekesi dahilindeki malvarlığındaki menkullerin değeri , dava tarihi değil murisin vefat tarihine göre belirlenir. Zira mirasın intikal tarihi murisin vefat tarihidir. Esasında vefat ile beraber farklı bir işleme lüzum kalmadan mirasçılar resen malvarlığı üstünde elbirliği ile malik olurlar fakat bu malvarlığının intikalinin sağlanması için gerekli intikal prosedürleri ya da açılacak davalar miras hukukunun konusunu teşkil etmektedir. Bu sebeple önce terekenin tespit edilmesi elzemdir. Tereke tespitinde yukarıda bahsetmiş olduğumuz müzekkereler yazılarak dava dilekçesi diğer miraçılara tebliğ edilir. Akabinde bir bilirkişi vasıtasıyla terekedeki malvarlığının miktarı hesaplanır. Bu süreçten sonra mirasçılar belirlenen bankalardaki paralarını alır ve açılacak olan ortaklığın giderilmesi davası ile de taşınmaz niteliğinde olan malvarlığındaki miras paylarına kavuşur.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçin.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Miras Kalan Malların Satışı

Miras Kalan Malların Satışı | İzmir Miras Avukatı

Miras kalan bir gayrimenkulün satışı için ilk olarak miras intikali yapılmalıdır. Bir başka deyişle; miras kalan malları, mirasçılar dışında birine satmak istemeniz durumunda öncelikle miras kalan malları tapuda üzerinize almanız gerekmektedir. Özellikle veraset ve intikal vergisi de ödeneceği dikkate alınarak mirasçıların, miras yolu ile intikal eden taşınmazları bir an evvel tapuda devralması gerekmektedir. 

Miras bırakanın ölümü üzerine, mirasçıların mirasın paylaşımı için başvurabileceği birden çok yol mevcuttur. Bunlardan ilki, mirasçıların aralarında yapacakları anlaşma yolu ile mirasın paylaşımıdır. Yasal mevzuatta aksine bir düzenleme yoksa mirasçılar, mirasın nasıl paylaşılacağına bu yolla serbestçe karar verebilirler. Mirasın paylaşımı hususunda sorun yaşayan mirasçılar dava yoluna başvurabilir. Bu yazımızın devamında, anlaşma olması durumunda işleyecek usulden bahsedeceğiz. 

  • 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesine göre paylaşılana kadar mirasa ait bütün haklar üzerinde ortak karar verilmesi gerekir. Bu sebeple miras kalan gayrimenkulün satışı için tüm hissedarların ortak kararı gerekmektedir.   
  • Miras kalan taşınmaz ve borçların mirasçılara geçme işlemi, miras intikali olarak adlandırılır. Bunun için öncelikle, miras bırakan vefat ettiğinde miras paylarını gösteren veraset ilamını Sulh Hukuk Mahkemesinden ya da noterden almanız gerekmektedir.  Veraset ilamının alınmasıyla birlikte vekalet verilen kişi, (varislerin tamamı birlikte hareket edebilir ya da varislerden bir kişiye yetki verilebilir ), tapu müdürlüğüne başvurarak; kimlik aslı, fotoğraf, zorunlu deprem sigortası, mirasçılık belgesi, miras bırakana ait ilgili vergi dairesinden alınan veraset ve intikal vergisinin ödendiğini gösterir belgeyi sunarak üzerine alabilir. 
  • Miras kalan ev, tapu harcından muaftır. Bu nedenle miras kalan evi üzerine almak isteyenler, tapu sicil müdürlüğüne sadece döner sermaye işletmesince ( her yıl değişen tutarda) belirlenen tarifeye göre ücret öder. Bu tutar dışında, vergi dairesine veraset ve intikal vergisi ödenir. 
  • Miras kalan evin satılması durumunda ise satış sonucunda elde edilen bedel, mirasçılara mirasçılık belgesinde görülen oran doğrultusunda paylaştırılır. Örneğin: 800 bin liralık bir ev satılırsa, payı 1/2 olan mirasçı satış bedelinin 400 bin lirasını talep edebilir.

Konuya ilişkin hukuki danışmanlık almak için uzman ekibimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Veraset İlamı Nedir?

Veraset İlamı Nedir?

Veraset İlamı Nedir? | Veraset İlamı | İzmir Avukat | Miras Avukatı | Miras Hukuku | İzmir Hukuk Bürosu | İzmir Avukatları | Efes Hukuk Bürosu

Veraset ilamı, Medeni Kanun 598. Maddesinde düzenlenmiştir. Miras bırakanın ölümü halinde, yasal mirasçıların veya atanmış mirasçıların talebi ile kendilerine kimlerin, hangi oranlarla mirasçı olduklarına dair bir belge verilir. Bu belge veraset ilamı veya mirasçılık belgesi olarak adlandırılır.

Veraset İlamı Alabilmek İçin Gerekli Belgeler

  • Nüfus kayıt örneği,
  • Ölüm belgesi ve
  • Veraset ilamı dilekçesi gereklidir.

Veraset ilamının geçerlilik süresi belirli bir süreye bağlı değildir. Veraset durumu değişmediği ve veraset ilamına itiraz edilmediği sürece veraset ilamı geçerlidir.

Noterlerden veya sulh hukuk mahkemesinden çıkartılan veraset ilamı, bazı durumlarda sadece mahkemelerden talep edilebilmektedir. ( Örneğin mirasçı; yurtdışında yaşıyorsa ya da yabancı ise veraset ilamı noterden alınamaz. Mirasın intikali ya da oran konusunda anlaşmazlık veya karışıklık varsa veraset ilamı noterden alınamaz. )

Ölüm sonrası terekenin paylaşımını gösteren hukuki belge niteliğindeki veraset ilamı çıkarılması ile mirasçıların hisseleri ve dolayısıyla sorumlulukları ortaya çıkmaktadır.

Ölen kişinin mirası reddetmemiş mirasçıları, tüm alacak ve borçlardan sınırsız ve müteselsilen sorumludur.

Vergi hukuku açısından ise mükellefin vergi borçlarından mirasçıları payları oranında sorumludur.

Veraset İlamı Çıkarılması için Kimler Başvuru Yapabilir?

Veraset ilamı, miras bırakanın ölümünün ardından belirli bir süre içerisinde alınmalıdır. Bu süre, mirasın reddedilme süresi içerisinde olmalıdır. (Reddi mirasa ilişkin süreler ve diğer bilgiler için buradan ilgili çalışmamıza ulaşabilirsiniz.

Bu süreçte belge için başvuru yapabilecek kişiler ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Yasal Mirasçılar:
    • Miras bırakanın sağ kalan eşi, kan hısımları, evlatlığı yasal mirasçı olarak kabul edilir. Bir kişinin yasal mirasçı yoksa miras devlete kalmış sayılır.
  • Atanmış Mirasçılar:
    • Yasal mirasçıların dışında atanmış mirasçılar için de veraset ilamı çıkarılır. Bu kişiler vasiyetname ya da miras sözleşmesi ile atanan, miras bırakanın mirasından yararlanmasını istediği kişilerdir. Miras bırakanla kan bağı olmasa da mirasa hak kazanırlar.
  • Miras Bırakanın ya da Mirasçının Alacaklıları:
    • Bazen miras bırakan kişinin ya da mirasçının borcu nedeniyle alacaklılar veraset ilamı için başvuru yapabilir. Bu sayede alacaklarını karşılama imkânı bulur. Bunun için mahkeme kararı ya da icra dairesi kararı gereklidir.

Detaylı bilgi veya sorularınız için bizim ile iletişim‘e geçebilirsiniz.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Muris Muvazaası Nedir?

Muris Muvazaası Nedir? | Miras Hukuku | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu | İzmir Avukatları | Miras Avukatı

Muris Muvazaası Nedir?

Muris kelime anlamı ile miras bırakan anlamına gelir. Muvazaa ise, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla aralarında gerçek iradelerine uymayan, görünüşte geçerli olmasına rağmen, kendi aralarında hüküm ifade etmeyen bir sözleşme yapma konusunda anlaşmalarıdır. 

Örneğin , mirastan mal kaçırmak amacıyla üzerindeki taşınmazları üçüncü kişilere tapuda satış yoluyla devreden muris, muvazaalı işlem yapmıştır. Burada murisin amacı diğer mirasçılardan mirasını kaçırmaktır. Uygulamada genelde iki çocuk arasında mal kaçırmak maksadı ile sıkça karşılaşılan bir durumdur. 

Muvazaa şartlarının gerçekleşmesi için aşağıdaki üç koşulun bir arada bulunması gerekir:

  • Tarafların gerçek amaçları ile yaptıkları işlemler arasında bilerek ve isteyerek yapılan bir uyumsuzluk olmalı,
  • Üçüncü kişileri aldatma amacı olmalı,
  • Tarafların muvazaalı işlem yapma konusunda aralarında anlaşmaları gerekmektedir.

Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilir? 

Muris muvazaasını ortaya koymak isteyen, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açması mümkündür. Bu davayı yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar veya evlatlıklar açabilir. Ancak bu davayı mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirastan çıkarılan kişiler açamaz. Bu dava için öngörülen bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre bulunmamakla birlikte; muris muvazaası iddiasında bulunan mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile birlikte davayı açabilirler. 

Madde 1025- Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır

Türk Medeni Kanunu

Yargıtay Kararları Kapsamında Muris Muvazaası

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2012/4572 K. 2012/4336

…Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi ( mevsuf-vasıflı ) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 0l-04-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesinde büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır….

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Reddi Miras Nedir? Mirasın Reddi Nasıl Ve Hangi Süre İçinde Yapılır?

Mirasın Reddi | Miras Avukatı | Miras Hukuku | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu

Kimi zaman en yakınımızdaki insanların davranışları bizi üzmektedir. Çoğu zaman bu tür davranışlar anne, baba, eş veya çocuklar tarafından yapılmakta bunun kişi üzerinde mazur görülemeyecek derecede ağır sonuçları olabilmektedir. Bunun üzerine miras bırakan kişi cezalandırmak istemekte, bu çoğu zaman mirastan mahrum etme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Günümüzde tanım olarak bunun daha çok evlatlıktan ret olarak halk arasında kullanıldığını görüyoruz. Fakat hukuken, 1970’li yılların Yeşilçam filmleri ve dizilerdeki gibi çocuğunuza “Seni evlatlıktan reddediyorum” diyemezsiniz. Bu bir film repliği. Türk hukukunda ‘evlatlıktan ret’ şeklinde bir hukuki düzenleme bulunmuyor. ‘Kötü evlat’, ancak cana kast gibi çok ağır bir suç işler ya da aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmezse mirastan çıkarılabiliyor.

Mirasçılar, Muris( miras bırakan kişi ) tarafından yasal yollarla bıraktığı hem alacaklardan hem de borçlardan sorumlu olmaktadır. Miras bırakanın borçlarından sorumlu olmak istemeyen mirasçılara yasa koyucu bu mirası reddetme hakkı tanınmaktadır. Buna da “Reddi Miras” denilmektedir.

Reddi Miras uygulamasında, kişiye bırakılan miras ya tamamen reddedilmektedir ya da tamamen kabul edilmektedir. Kendisine miras bırakılan kişinin borçları reddedip, alacakları kabul etmek gibi bir hakkı söz konusu değildir. Mirası reddeden kişi borçlardan kurtulmakla beraber, miras bırakanın malvarlığından da feragat etmiş olur.

Mirasın reddi işlemleri Türk Medeni Kanunu‘nda ele alınmıştır. Konuyu ele alan TMK 605. madde-623. maddeler şu şekildedir;

Madde 605-”Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” denilmektedir.

Madde 606- ”Miras, üç ay içinde reddolunabilir.” maddesi ile de mirasın reddini talep eden kişinin murisin (miras bırakanın) ölümünden üç ay içerisinde mirası reddetmeleri gerektiğini söyleyebiliriz.

Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar. Bu noktada en çok aldığımız sorulardan birinin ölümü öğrendiğimiz tarih konusunda nasıl aksini ispat edebiliriz sorusudur. Bu noktada da özellikle yurt dışında yaşayan müvekkillerimizin ülkeye giriş ve çıkış tarihlerini esas almasını söylemekteyiz. Zira, miras bırakanın vefatından kısa bir süre sonra ülkeye giriş yaparak hakime ölümden haberdar olunmadığını söylemek hayatın olağan akışına aykırı olacaktır. Cenaze ve defin işlemleri için gelindiği düşüncesi de ağır basmaktadır.

Peki Yasal Mirasçı ve Atanmış Mirasçı kimdir?

Yasal mirasçılar, miras bırakanın kan hısımları, evlatlık ve altsoyu ile sağ kalan eştir. ( MK m. 495-501). Atanmış mirasçı, miras bırakanın kendi özgür iradesiyle mirasının bir kısmını veya tamamını belirli bir kişiye bırakmasıyla mirasçı olan kişidir. Şeklinde kanunda düzenlenmiştir.

Yine Türk Medeni Kanunu Madde 610 uyarınca : ” Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.” denilmektedir. Bu halde, üç aylık süre içerisinde mirası reddetmeyen kişi mirası kabul etmiş sayılacaktır. Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebrî icra takibi yapılması ise red hakkını ortadan kaldırmaz.

Mirasçı miras bırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesine yazılı veya sözlü olarak beyanda bulunmak suretiyle mirası reddedebilir(TMK. m. 609) Bu red beyanı mirasın tümünü kapsayacak şekilde kayıtsız ve şartsız olmak zorundadır. Miras kısmen reddedilemez. Aksi halde mirasçı mirası iktisap etmiş/kabul etmiş olur.

Mirasın reddi işlemi yanılma, aldatma, korkutma sonucu olmamışsa ret beyanının Sulh Hakimince tescil işlemi yapıldıktan sonra tek taraflı olarak bu ret beyanından dönmek mümkün değildir. Yanılma, aldatma veya hile sonucu mirasçının ret beyanında bulunması halinde yapılan ret işlemi için iptal talebinde bulunulabilir.

Mirasın reddi ile ilgili sürelerin başlangıcı şu şekillerde gerçekleşir:

Yasal Mirasçılar İçin: Kural olarak yasal mirasçılar için bu süre miras bırakanın ölümünü öğrendikleri anda başlar (TMK m.606). Eğer mirasçılık sıfatı daha sonradan öğrenilmiş ise bu tarih başlangıç olarak kabul edilir. Yasal mirasçının ölüme bağlı tasarruf ile miras dışında bırakılmış olması halinde ret süresi bu tasarrufun iptal edildiğinin mirasçı tarafından öğrenildiği anda başlar.

Atanmış Mirasçılar İçin: Atanmış mirasçılar için ret süresi üç aydır (TMK m. 606). Bu süre mirasçı olduklarını Sulh Mahkemesinin Vasiyetnameyi resmi olarak açması ve onlara tebliğ etmesi ile başar. Miras sözleşmesi ile atanan mirasçılar için bu süre yasal mirasçılarla aynı şekilde işler. Bu sözleşme ile üçüncü kişi atanmış olması halinde vasiyetnamedeki gibi resmi bildirim ile başlar.

Koruma Önlemi Olarak terekenin Deftere Geçilmesi: Koruma önlemi olarak terekenin yazımı halinde mirası ret süresi yasal ve atanmış mirasçılar için yazım işleminin sulh hakimi tarafından kendilerine bildirilmesi ile başlar (TMK m.607).

Ret Hakkının Sonradan Gelen Mirasçılara Geçmesi: Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer (TMK m. 608). Bu durumda ölen mirasçının yerine geçen mirasçının iki ret hakkı doğar. Bu mirasçı hem kendi miras bırakanının kendisine bıraktığı mirası ret hakkına sahiptir; hem de kendi miras bırakanına onun miras bırakanından kalan mirası ret hakkına sahiptir. Mirasçı bu iki mirası reddedebileceği gibi sadece kendi miras bırakanına kalan mirası da reddedebilir. Ancak mirasçı kendi miras bırakanından kalan mirası reddedip, miras bırakanına kalan mirası kabul edemez. Çünkü ilk miras, ona mirası reddetmeden ölen kendi miras bırakanının terekesinin bir parçası olarak geçmektedir.

Sürenin Uzatılması ve Yeni Süre Verilmesi: Önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi yasal ve atanmış mirasçılara verilen ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre verebilir (TMK m.615). Bunun için taleple birlikte haklı bir sebep olmalıdır.

Reddi Miras Beyanı Hangi Mahkemeye Yapılır?

Mirasın reddi talebi mirasın açılacağı yerin Sulh Hukuk Mahkemesine yapılır. Bu da miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesidir. Ret beyanı mirasın açıldığı yerin Sulh mahkemesi tarafından mahkemenin özel kütüğüne tescil edilir (TMK m.609). Mirası ret talebinde bulunan mirasçıya talep halinde mirası reddettiğine dair bir belge verilir (TMK m. 609)

Reddi Miras Beyanı İptal Edilebilir Mi?

Kural olarak miras reddedildikten sonra bundan dönmek mümkün değildir. Ancak Borçlar kanunu m. 23 vd. çerçevesinde yanılma, aldatma, korkutma sonucu mirasçının ret beyanında bulunması halinde yapılan ret işlemi için iptal talebinde bulunulabilir. Mirasçı ret beyanının iptalini dava yolu ile ileri sürecektir.

Mirasın Reddi Hakkı Düşer mi?

Yasal süresi içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız, şartsız kazanmış olur (TMK m. 610) Bu süre dolmadan mirasçı olarak tereke işlerine karışan, olağan yönetim dışındaki tereke işlerini yürüten ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı artık mirası reddedemez. Mirası ret hakkı şu hallerde düşer:

1. Üç aylık ret süresinin dolması (TMK m. 606).

Feragat Sebebiyle Ret Hakkının Düşmesi; Mirası redden , feragat etmek isteyen mirasçı yazılı veya sözlü olarak miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Mahkemesine beyanda bulunabileceği gibi bu beyanı ilgililere de (mirasçılar, vasiyet alacaklıları, tereke alacaklıları) yöneltebilir.

2 . Tereke İşlerine Karışması Nedeni İle Ret Hakkının Düşmesi;

Mirasçılardan biri terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan ve miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapmak suretiyle tereke işlerine karışırsa, bu durum mirasçının mirası örtülü olarak kabul ettiğini gösterir ve mirasçının mirası ret hakkı sona erer (TMK m. 610). Yapılan bu işlemlerin olağan olup olmadı işlemin mahiyetine göre belirlenir.

Miras bırakanın zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolmasına engel olmak için dava açması veya cebri icra yoluna başvurması ret hakkını ortadan kaldırmaz(TMK m. 610/ll). Buradaki amaç terekenin menfaatini korumak olduğu için mirasçı tereke işlerine karışmış olsa da ret hakkı düşmez. Yine Yargıtay’a göre mirasçılık belgesi almak tereke işlerine karışmak olarak nitelendirilemez ve bu eylem mirası örtülü kabul anlamına gelmez.

Sosyal güvenlik kurumunca dul veya yetim maaşı verilmesi tereke işlerine karışmak olarak değerlendirilemez. Dul veya yetim maaşı almak ret hakkının düşmesine yol açmaz. Yargıtay “destekten yoksun kalma” tazminatının mirasçılık sıfatından bağımsız bir nitelik taşıdığını, mirasın reddedilmiş olmasının bu tazminatın talep edilmesine engel olmadığını belirtmiştir.

Mirasçıların tereke işlerine karışması olgusu hakim tarafından somut olayın yani mirasçının tereke ile ilgili yaptığı işlerin özelliklerine göre değerlendirilecektir. Bu şekilde örtülü bir kabul olup olmadığı ortaya konulacaktır.

3. Mirasçının Terekeye Ait Bir Malı Kendisine Mal Etmesi veya Gizlemesi Nedeni ile Ret Hakkının Düşmesi;

Mirasçılardan birinin ret süresi içinde terekeye ait bir malı gizlemesi veya kendisine mal etmesi halinde mirasçının ret hakkı düşer ve mirasçı mirası kabul etmiş sayılır (TMK m. 610). Bu eylemi yapan kişinin mirasçı olduğunu bilmesi ve kasten hareket etmesi gerekir.

Mirasın Hükmen Reddi Nedir? Nasıl Yapılır?

Miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli ve resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/ll). Özetle, miras bırakanın boçları terekedeki mal varlığından fazla ise miras hükmen( kanunen, ret beyanı gerekmeksizin) reddedilmiş sayılır.

Hükmi rette şartların varlığı halinde herhangi bir irade açıklamasına gerek yoktur. Bu halde kabul ve ret için bir süre öngörülmemiştir. Bunun tespiti mahkemeden her zaman istenebileceği gibi, tereke alacaklılarının açtıkları davalarda da her zaman ileri sürülebilir.

Hükmi ret halinde de mirasçılar mirasın açılmasıyla terekeyi bir bütün olarak kazanırlar ancak bu kazanma geçicidir. Mirasçı mirası reddettiğini beyan etmek zorunda değildir. Karine olarak Mirasçıların ret süresini susarak geçirmeleri halinde mirası reddettikleri kabul edilmiştir (TMK m. 605). Hükmi ret karine olarak kabul edildiğinden ret için mirasçıların beyanda bulunmalarına gerek yoktur. Ancak mirasçı ilerde doğabilecek ihtilafları önlemek için Sulh Mahkemesine beyanda bulunabilir.

Miras bırakanın ölümü anında borçlarını ödemekten aciz durumda olması ve ödemeden aczinin açıkça belli olması, ya da Borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olmasıdır.

Bu şartların varlığı halinde mirasçıların karine olarak mirası reddettikleri kabul edilir. Bunun için ayrıca Sulh mahkemesine bu yönde bir beyanda bulunmalarına gerek yoktur. Ancak dava açıp tespit edilmesine de bir engel yoktur. Mirasçılar miras bırakanın borcundan dolayı tereke alacaklılarının kendilerine karşı açtıkları davalarda hükmi reddi savunma olarak ileri sürebilirler. Bu itiraz mahkemece hadise şeklinde incelenip karar verilebileceği gibi mirasçılara bu konuda iddialarını ispat etmeleri için uygun bir süre de verilebilir. İcra İflas Kanunun 68/IV maddesi de bu yöndedir. Bu şekilde mirasçılara karşı açılan dava veya icra takiplerinde mirasçılar Hükmi reddi bir itiraz olarak ileri sürebilir. Bunun için mirasçıya bu konuda ilam getirmesi için uygun bir süre verilecektir. Bu itirazı İcra Mahkemesi incelemeye yetkili değildir.

Mirasçılar tarafından kendilerine karşı tereke borcundan dolayı açılacak takiplerde hükmi reddin ileri sürülmesi ve devamında hükmi reddin tespiti hususunda açılacak davalarda görevli ve yetkili mahkeme HMK’nın ilgili maddelerine göre belirlenir. Buna göre Yetkili Mahkeme takipte bulunan davalı tereke alacaklısının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli Mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Mirasın Reddinin Sonuçları Nelerdir?

Mirasın reddi ile mirasçılık sıfatı geçmişe etkili olarak, yani miras bırakanın ölümü anından itibaren sona erer (MK m. 611). Mirasın reddi yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar açısından ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur:

Yasal Mirasçılar Açısından Reddi Mirasın Hukuki Sonuçları

Mirasın reddi mirasçılık sıfatını geçmişe etkili olarak sona erdirir. Miras, mirası reddetmiş olan mirasçı miras bırakandan önce ölmüş gibi paylaştırılır. Mirası reddedenin altsoyu varsa miras payı onlara geçer, yoksa bu durumda onunla aynı zümrede mirasçı olanların miras payı artar.

En yakın yasal mirasçıların tümüm mirası reddederse tereke MK. m. 612/l’e göre Sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Miras mirası reddedenin yerini alan mirasçılara geçmez.

Resmi tasfiye yapıldıktan sonra terekenden arda kalanlar mirası reddedenler arasında paylaştırılır(TMK m. 612/ll) Sadece atanmış mirasçıların hepsi mirası reddederse onların payı terekeye geri döner ve bundan yasal mirasçılar yararlanır. Bu durumda TMK 612 uygulanmaz.

Hem yasal hem de atanmış mirasçıların tümü mirası reddederse TMK 612’ye göre resmi tasfiyeye gidilir.

Sadece yasal mirasçılar mirası reddederse bu durumda TMK 612 uygulanmaz. TMK 611’e göre onların payı yerlerine geçen yasal mirasçılara geçecektir.

Mirasın altsoyun tamamı tarafından reddi halinde MK 613’e göre altsoyun miras payının tümü eşe geçer ve eş tek başına mirasçı olur. Altsoyun tamamı mirası reddedince miras ikinci zümreye geçmez ve eş tek başına mirasçı olur. Buradaki altsoy sadece miras bırakanın ölümü ile ilk sırada mirasçı olan altsoy olup altsoy zümresinin tamamı değildir.

TMK 614’te sonra gelen mirasçı lehine mirasın reddini düzenlemiştir. Buna göre mirası reddeden mirasçı kendisinden sonra gelen mirasçı ya da mirasçıların, kabul ya da ret için davet edilmeleri şartıyla mirası reddeder. Bu daveti miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh mahkemesi yapar. Mahkeme alt derecedeki mirasçıyı bir ay içinde karar vermeye davet eder. Bu süreyi susarak geçirme ret olarak kabul edilir.(TMK 614/ll)

Atanmış Mirasçıların Mirası Reddinin Sonuçları

Atanmış mirasçıların mirası reddetmeleri halinde aksine bir düzenleme yoksa reddedilen miras kesiminden sadece yasal mirasçılar yararlanır (TMK m 611/ll).

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Reddi Miras Nasıl Yapılır?

Reddi Miras Nasıl Yapılır? | Miras Avukatı | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu

Ülkemiz mevzuatı kapsamında mirasın reddi iki farklı şekilde ortaya çıkabilir. Bunlardan ilki mirasın açık reddi diğeri ise mirasın reddedilmiş sayılmasıdır.

Mirasın Açık Reddi

Kimler Reddi Miras Yapabilir

Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. (TMK. 605) Eğer kişi hukuksal işlem ehliyetine sahip değil ise, yasal temsilcisi bu yetkiyi kullanabilir.

Mirasçı ret hakkını kullanmadan ancak ret süresi dolmadan ölürse ret hakkı onun mirasçılarına geçer.

Reddi Miras Süresi

Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.

Koruma önlemi olarak terekenin yazımı hâlinde mirası ret süresi, yasal ve atanmış mirasçılar için yazım işleminin sona erdiğinin sulh hâkimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlar.

Reddi Mirasın Şekli

  • Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Susmak bu kapsamda mirasın reddi olarak kabul edilmemektedir.
  • Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Mirası reddeden kişi bu beyanda bulunduktan sonra tek taraflı olarak bundan dönemez.
  • Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.
  • Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.
  • Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.

Mirası Reddin Sonuçları

Reddeden mirasçı süresinde ve geçerli olarak ret açıklamasında bulunmuş ize terekeyle ilgisi kesilir. Mirası reddetmiş olan mirasçı sanki mirasbırakandan önce ölmüş gibi paylaşılır. (TMK 611/f)

Mirasın Reddi Halinde Sorumluluk

  • Ödemeden âciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
  • Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle âdet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.
  • İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.

Reddetmiş Sayılma

TMK Madde 605. kapsamında mirasbırakanın ölüm anında eğer aczi açıkça belli veya tespit edilmiş ise miras hükmen reddedilmiş kabul edilmektedir.

Detaylı bilgi için İletişim sayfası üzerinden bize ulaşabilirsiniz.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Sağ Kalan Eşin Miras Payı

Sağ Kalan Eşin Miras Payı | Miras Avukatı | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu

Ülkemiz yasal mevzuatı kapsamında karı koca arasındaki yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Bu kapsamda evlilik birliği süresince elde edinilmiş malların yarısı üzerinde diğer eşin alacak hakkı bulunmaktadır. Eşlerden birinin ölümü halinde eşler arasındaki mal rejimi de son bulacaktır. Sağ kalan eş bu durumda hem vefat edenin yasal mirasçısı olacağı gibi hem de evlilik birliği sebebi ile katılma alacağına hak kazanacaktır. Burada öncelikli olarak katılma alacağının hesaplanması, akabinde mirasın mirasçılar arasında paylaştırılması önem teşkil edecektir.

Sağ Kalan Eşin Miras Payı

Miras payları ise Türk Medeni Kanunu Madde 495 ve devamında düzenlenmiştir. Sağ kalan eşim miras payı oranları ise madde 499 kapsamında detaylandırılmıştır.

Türk Medeni Kanunu Madde 499-

Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:

  1. Mirasbırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,
  2. Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
  3. Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.

Burada üzerinde durulması gereken önemli bir husus sağ kalan eşin miras payından bahsedebilmek için; ölümün evlilik birliği süresi içerisinde gerçekleşmesi önem teşkil etmektedir. Evliliğin sona ermesiyle birlikte kural olarak taraflar arasında miras ilişkisi de sona erecektir.

Mirasbırakan mal kaçırma amacıyla uygulamada bağışları satış gibi gösterebilmektedir. Bu gibi durumlarda mirastan mal kaçırma davası diğer ismiyle muris muvaazası davasının açılması paylarına müdahale edilen mirasçıların lehine olacaktır. Detaylı bilgi için İletişim sayfası üzerinden bize ulaşabilirsiniz.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079

Veraset İlamı Nasıl Sorgulanır?

Veraset İlamı | Veraset İlamı Sorgulama | Miras Avukatı | İzmir Avukat | İzmir Hukuk Bürosu

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

▶️ Ölüm olayı ile birlikte ölen kişinin alacak ve borçlarından mirası reddetmemiş mirasçıları, tüm şahsi mal varlıklarıyla sınırsız ve müteselsilen sorumludurlar.

▶️ Vergi hukuku açısından ise mükellefin vergi borçlarından mirasçılar hisseleri oranında sorumludurlar.

▶️Ölüm sonrası terekenin paylaşımını gösteren hukuki belge niteliğindeki veraset ilamı çıkarılması ile mirasçıların hisseleri ve dolayısıyla sorumlulukları ortaya çıkmaktadır.

▶️Diğer yandan Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu kapsamındaki düzenlemeler ışığında ölen kişinin vergilerinin ödenmesi ve verilmesi gereken beyannamelere de dikkat edilmesi cezaya maruz kalmamak açısından önemlidir.

Veraset İlamı Sorgulama

E-devlet üzerinden Sorgulama Sayfası İçin Aşağıdaki Butona Basabilirsiniz.

Veraset İlamı Nereden Alınabilir

Notere bir dilekçe ile başvuru yapılarak alınabilir. Notere verilen nüfus kayıt örneği ile TC kimliği sayesinde, tek bir mirasçı tarafından başvuruda bulunarak teslim alınabilir. Fakat; mirasçılar içinde yurtdışında yaşayan ya da yabancı uyruklu olanlar var ise veya herhangi bir anlaşmazlık oluşmuşsa böyle durumlarda belgeyi Sulh Mahkemesinde dava açarak almak gerekecektir.

İlgili Yasal Mevzuat

Türk Medeni Kanunu

IV. Mirasçılık belgesi
Madde 598
– Başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. Mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe, lehine tasarrufta bulunulan kimseye, sulh mahkemesince atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilir. Mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir. Ölüme bağlı tasarrufun iptaline ilişkin dava hakkı saklıdır.

Miras Hukukuna İlişkin İlginizi Çekebilecek Diğer Çalışmalarımız;

İzmir Miras Avukatı

Adres: Karşıyaka Tower No:12 Kat:9 Daire:59 Karşıyaka/İzmir

E-posta: info@efeshukuk.com

Telefon: +90 553 463 7079